Muhsin Fahrizade neden şimdi öldürüldü?
Rıfat Selimi
Hiç şüphe yok ki İran ilan edilmemiş ağır savaş içerisinde yavaş yavaş mali ve beşeri sermayesinin büyük bölümünü kaybetmek üzere. İran bu uğurda son olarak nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade’yi kaybetti.
Fahrizade kimdir?
Tam ismi Muhsin Fahrizade Mahabadi olan İranlı nükleer fizikçi, Savunma Bakanlığı’nda üst düzey görevlilerden ve ülkenin atom programından sorumlu en önemli isimlerden biriydi. İran dışında pek tanınmasa da Fahrizade etki ve yetkisi ile ülkede tanınan bir isimdi.
Öldürüldüğünda Araştırma ve İnovasyon Kurumu Başkanı olan Dr. Fahrizade Mahabadi, geçmişte Fizik Araştırmaları Merkezi (PHRC) Başkanlığı, İmam Sadık Üniversitesi Başkanlığı ve askeri bir kurum olan İmam Hüseyin Üniversitesi'nde fizik profesörü olarak görev yaptı.
Savunma Bakanı’nın açıklamasına göre Fahrizade, İran nükleer savunma programının başkanı olarak ülkenin diğer nükleer fizikçileri ile sürekli temas halindeydi. İran'ın nükleer programının arkasındaki figür olarak kabul edilen Fahrizade'nin nükleer anlaşmanın imzalanmasında da etkin bir rol oynadığı belirtiliyor.
The Wall Street Journal’e göre, Fahrizade ülkenin nükleer programı konusunda herkesten daha fazla bilgiye sahipti. Fahrizade, on yıldan fazla bir süredir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yaptırım listesinde yer alıyordu.
Amerikan Foreign Policy Dergisi tarafından yayınlanan dünyanın en güçlü 500 kişisi listesinde yer alıyordu. İsrail eski Başbakanı Ehud Olmert bir açıklamasında, Dr. Fahrizade’yi çok iyi tanıdığını ve hatta kalabalık bir sokakta görse bile çıkarabileceğini söylemişti.
Fahrizade’nin on yılı aşkın bir süredir İsrail tarafından takip edildiği, Ehud Olmert’in başbakanlığı döneminde öldürülmesi için plan hazırlandığı, ancak son anda danışmanlarının tavsiyesi üzerine İsrail Başbakanı’nın bu planı hayata geçirmekten vazgeçtiği belirtiliyor.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Mayıs 2018'de Mosad tarafından ele geçirilen İran nükleer programı hakkındaki sunumda da, “Fahrizade, bu isim aklınızda bulunsun” demişti. Netanyahu, Fahrizade’nin Amad isimli bir projenin başında olduğunu ve İran’ın askeri nükleer programını bilimsel bir araştırma programı gibi yansıtıp temize çıkarmak için çalıştığını ileri sürmüştü.
İsrail yönetimi ve basını Fahrizade’yi “İran’ın nükleer programının babası” olarak tanıtıyor, “İran düzelerinin babası” olarak bilinen Hasan Tahrani Mukaddem’in en yakın dostu olduğuna dikkat çekiyordu. İsrail ayrıca Fahrizade’yi nükleer program ile füze programı arasındaki “köprü” diye isimlendiriyordu. Fahrizade geçtiğimiz yıllarda Kuzey Kore’nin nükleer denemelerine de katılmıştı.
Tüm bunlar bize şunu gösteriyor: birincisi; Fahrizade İran Savunma Bakanlığı ve Atom Enerjisi Kurumu’nun en önemli ismidir. O kadar ki çuğu kişi onu “İran’ın nükleer alanındaki Kasım Süleymanisi” şeklinde adlandırıyordu.
İkincisi; bu kadar önemli bir figürün İsrail ve Mosad’ın başlıca hedeflerinden biri olması büyük bir ihtimaldir.
Üçüncüsü; Fahrizade İran Devrim Muhafızları tarafından çok sıkı korunuyordu ve Abserd kentinde öldürülmesiyle sonuçlanan operasyon çok karmaşık ve ağır bir operasyon olmalı. Uzmanlar ve İran basını, böyle bir operasyon için çok kapsamlı bir askeri lojistik desteğe ihtiyaç var ki bu da operasyonun güçlü bir devlet tarafından gerçekleştirildiğini, İran’a muhalif silahlı gruplarla bir ilişkisi olmadığını gösteriyor.
Tüm bunlar işaret parmaklarının İsrail’i göstermesini kolaylaştıran sebepler olarak öne çıkıyor.
Neden bu zamanda öldürüldü?
Donald Trump’ın ABD Başkanlığı’ndaki görev süresi azaldıkça İran ile İsrail arasındaki çekişmeler de gittikçe kızışıyor. Netanyahu, ABD ile İran arasında olası yeni bir anlaşmayı bozmak için elinden geldiğini yapmaya hazır olduğunu gizlemiyor.
Zamanla birlikte ABD’nin baskı politikaları üzerindeki sis poerdesi aralanıyor, diplomatik girişimler için zayıf ışıklar daha da güçleniyordu. Bu nedenle İsrail (ki eğer bu İsrail’in yaptığı bir eylemse) Biden Amerikası ile İran arasında daha doğmayan diplomasi ışığını söndürmek istemiş olabilir.
Fakat, nasıl ki “füzelerinin babasının” ölümü İran’ın füze programını durduramamışsa, nükleer enerji uzmanının öldürülmesi de İran’ın atom programını durduramaz. Bu nedenle ben bu suikastin temel nedenini İran’ın nükleer programının sekteye uğratılması gibi görümüyorum.
İsrail ve bazı taraflar, ABD ile İran arasındaki diplomatik ve siyasi açılımları sabote etmeye çalışıyor. Dolayısıyla bu tür adımlar da diplomatik açıdan yorumlanmalı diye düşünüyorum.
Şayet bu iş İsrail’in bir eylemiyse, ki İsrail bu tür adımları ABD’nin bilgisi dışında atmaz, burada öne çıkan soru şu olur; 25 Kasım’dan itibaren ABD gizli servisinin raporları Başkan Trump’ın yanı sıra Biden’a da veriliyor. Bu durumda karşımıza iki basit soru çıkıyor;
Birincisi; Biden, ABD ile İran arasındaki sorunları diplomasi yoluyla çözülmesi konusunda ne kadar samimidir?
İkincisi; Samimiyse eğer bu eylem bahsettiği diplomatik çabaları baltalamaz mı? Madem öyle, neden eski dostu Cevat Zarif’e gizli bir mesaj gönderip basın organlarının yürüttüğü karalama kampanyalarını boşa çıkarmıyor?