Brüksel rüyası

Brüksel’de başlayan rüya yine aynı yerde veya başka mekanda gömülebilir. Avrupa’nın tek kimlik, ortak değer ve ortak gelecek rüyası, Avrupa milletleri arasında beşyüzyıllık bir savaşın ardından ve bütün orduların çarpıştığı iki dünya savaşı sonrası, 1948’de Belçika’nın başkenti Brüksel’de doğdu.

 

Tek ulusal kimliğe sahip olmayan Brüksel “Avrupa’nın başkenti” olarak diğer milletlerin kimliğini kendinde toplaması isteniyordu.

 

2004’teki Roma Bilidirisi’nde Avrupa için ortak anayasa ve konfederalizm kararları alınmıştı. Ancak Fransa 29 Mayıs 2009’da referandum yaparak karara “hayır” dedi. Hollanda da o tarihten 3 gün sonra “hayır” yanıtı vererek Brüksel rüyasını suya düşürdü.

 

19 Şubat’ta da İngiltere Başbakanı David Cameron, tarihi bir günde, “Ben Brüksel’i sevmiyorum, Birleşik Krallık’ı seviyorum” dedi.

 

David Cameron’ın tek Avrupa kimiliği karşısında ülkesinin kimliğini daha üstün gösterdiği gün Avrupa çökecek mi?

 

28 ülkenin başkanları kimliksiz Brüksel’de 30 saatten fazla birliğinin formunu korumak ve İngiltere’yi ikna etmek için görüştü.

 

Toplantıda İngiltere’ye özel bir statü tanıdılar.

 

Cameron’ın dediği gibi, İngiltere bahsi geçen “Süper Avrupa devleti”nin bir parçası olmayacak ve hiçbir zaman euro para bölgesine girmeyecek. Londra gelecekte bir Avrupa ordusunda da yer alamayacak.

 

Avrupa’dan önce kendi vatandaşlarının yaşamını, kendi ekonomisini gözönünde buludurmak şartıyla İngiltere Avrupa Birliği’nde (AB) kalacak.

 

İngiltere sınırlarının Avrupalılar dahil bütün mültecilerden korunması şartıyla ve Schengen bölgesine girmeden birlik içinde yoluna devam edecek.

 

“Büyük Avrupa” rüyasının önde gelen savunucuları olan Fransa Cumhurbaşkanı François Holland ile Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB’nin temel değerlerinden vazgeçmemesi için İngiltere’ye ayrıcalık tanıdı.

 

David Cameron, 23 Haziran’da yapılacak referandumda AB’de kalınması için oy isteyecek.

 

Avrupa’da nasyonalist hareket yayılırken egemenlik, toprak ve millet gibi değerler önemini arttırıyor.

 

508 milyon nüfusa sahip Avrupa, dünyadaki birinci ekonomik güç konumunda. 

 

AB, 65 milyon nüfusa sahip ve yıllık 14 milyar euro veren İngiltere’nin çıkmasıyla en güçlü unsurlarından birini kaybedecek.

 

Belçika halkı bile bunca yıldan sonra Brüksel’i sevmiyorsa, yeni tanışmış ülkelerin aşık olmasını bekleyemeyiz.

 

 (Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)