IŞİD’e karşı zayıf koalisyon

01-06-2015
Muhammed Hacı Kerim
A+ A-

Geçen hafta Irak ve Suriye’de iki önemli şehrin düşmesine şahit olduk. Bir yıl önce Musul’da gördüklerimiz bugün Ramadi’de tekrarlanıyor. Son olarak Suriye’nin tarihi Tedmur (Palmira) kenti de IŞİD’in başkenti sayılan Rakka’yla birleşti.

 

Yapılan değerlendirmelerin aksine, IŞİD bir hafta içinde askeri olarak ciddi başarılar elde etti. IŞİD, savunma ve sınırlarını koruma gücünü kaybetmediğini, tam tersine ilerlemeye ve genişlemeye devam ettiğini bütün dünyaya duyurdu.

 

IŞİD geldikten sonra Irak ve Suriye’de yaşanan olaylar, örgüte karşı kurulan cepheye karşılık, kendisini destekleyen ve arkasında duran ülkelerin hiç de az olmadığını bize gösterdi. Belki IŞİD’in ömrü çok uzun olmayacak ancak uluslararası koalisyonun kısa zamanda bu grubun vahşetinin önüne geçebileceğini zannetmiyorum.

 

ABD Başkanı Barack Obama, bu hafta Atlantik dergisine verdiği bir demeçte, “IŞİD’e karşı savaş uzun sürecek ve zaman alacak” dedi. Meseleye daha derinden baktığımızda ABD ve müttefiklerinden oluşan koalisyonun stratejisi ve mücadele gücünün IŞİD’in üstesinden gelemeyeceği kesin.

 

IŞİD’in sivillere karşı işlediği çirkin suçlar, vahşetin zirvesine ulaşmış durumda. Ancak örgüte karşı mücadele etkisiz.

 

Uluslararası koalisyonun yavaş adımları, IŞİD’in kolay ve hızlı bir şekilde ortadan kaldırılmasına olan inancımızı yitiriyor. Çünkü IŞİD sadece silahlı bir örgütten ibaret değil. IŞİD siyasi ve cihatçı bir projedir. Bu yolda ölmeyi arzulayan farklı ülkelerdeki radikallerin sayısı oldukça fazla.

 

Denilebilir ki, Müslüman toplumlar terörist ve cihatçı grupların ortaya çıkması ve kolaylıkla kök salması için uygun bir zemin. Dolaysıyla IŞİD’in silahlı terörist bir örgütten ziyade inanca bağlı fikir ve doktrin boyutu da vardır. Bu yüzden şu an istikrardan yoksun bölgelerin kısa vadede sakinleşeceğini düşünmüyorum. Çihatçı selefi düşüncesi ve IŞİD aynı halkanın zincirleri gibi birbirini tamamlıyor.

 

Mezhepçilik ve ırkçılığın zirve olduğu bir dünyada, böylesi büyük bir sorunun çözülmesi kolay olmayacak. Üstelik uluslararası koalisyon şimdiki gibi zayıf kalmaya devam eder ve ciddi bir mekanizma uygulamazsa bu çözüm daha da zorlaşacaktır.

 

Ramadi’deki olayları mercek altında alırsak, tehditler, askeri imkanlar, top, uçak ve tankların zafer için bir ölçü olmadığını görürüz. Çünkü bir ülkeyi korumanın yolu irade ve mantıktan geçer. Bir karşılaştırma yapacak olursak, Peşmerge Güçleri’nin elindeki imkanlar Irak Ordusu’nun yüzde beşi kadar bile değildir. Ancak peşmergeler bu savaşta Irak Ordusu’ndan daha cesur ve sağlam olduklarını bize bir kez daha kanıtladı.

 

Kürdistan Bölgesi yenilgi ve toprağını kaybetme tehlikelerini atlatmış, işgal edilen topraklarının tamamına yakınını geri kurtarmıştır. Irak içinse aynı sözler söylenemez çünkü başkent Bağdat bile büyük bir tehlike altında. Irak, farklı oluşumların büyük bir bölümünü devre dışı bırakarak, yurttaşlarının milli ruhunu yok etti. Irak’ta  yaşayan halk, hükümetin çözüm yollarından ümidini kesmiş, gerçek bir kurtarıcı bekliyor.

 

Irak’ın bu karışık durumdan kurtulması için iki seçeneği var; birincisi ülke haritası iptal edilerek Kürtler, Sünniler ve Şiiler gibi farklı oluşumların esasına göre bölünmesi.

 

İkincisi ise, ABD’nin stratejisi değiştirerek IŞİD’e karşı koalisyonun daha aktif hale gelmesini sağlaması. Kısacası, Irak’ta durum o kadar karışmış ki IŞİD’den sonra da kesin bir istikrarın sağlanması çok zor gibi görünüyor.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli