Kayıp Rojin Kabaiş’in babası Rûdaw’a konuştu: Kimseyle sorunu yoktu, kimseden şüphelenmiyoruz
Erbil (Rûdaw) - Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş cuma gününden beri kayıp. En son telefonda annesi ile konuşan Rojin Kabaiş markete gideceğini söylemiş ardından da kendisinden bir daha haber alınamamıştı.
Rojin Kabaiş için arama çalışmaları 3 gündür Van Gölü'nde, Van Gölü kıyısında ve kaybolduğu bölgeye yakın bir köyde devam ediyor.
Şu ana kadar Rojin Kabaiş’ten bir haber alınabilmiş değil. Rojin Kabaiş’in babası Nizamettin Kabaiş de arama çalışmalarını olay yerinden izliyor.
Nizamettin Kabaiş bugün Rûdaw 11.00 bültenine bağlanarak kızıyla ilgili bilgileri paylaştı.
Nizamettin Kabaiş kızıyla en son annesinin telefonda görüştüğünü ve ardından bir daha kızından haber alamadıklarını söyledi.
Kızının annesiyle konuştuktan sonra cuma gecesi yurda dönmediğini ancak yurt görevlilerinin kendisini ertesi gün öğlene doğru aradığını bunun da yurt görevlerini hatası olduğunu söyledi.
Baba Kabaiş kızını 3-4 gün önce Diyarbakır'dan kendisinin bizzat okula getirdiğini ve hiçbir sorun yaşamadığını, herhangi bir sorunu olsa dahi bunu annesiyle, kız kardeşiyle ya da kendisi ile paylaşacağını söyledi.
“Kimseden şüphelenmiyoruz”
Kızının kaybolması ile ilgili herhangi bir şüpheleri olmadığını belirten Kabaiş, “Ne onun bir arkadaşıyla ya da başka biriyle bir sıkıntısı vardı ne de başkalarının onunla bir sıkıntısı vardı. Çok saygılı, kendi halinde bir çocuktu” dedi.
Nizamettin Kabaiş, Rûdaw canlı yayınında şunları söyledi:
“En son annesi Rojin'le konuşmuştu olayın yaşandığı akşam. Cuma akşam mı yemek yiyor, yurttan çıkıyor ve üniversite kameralarında görülüyor zaten, suya doğru gittiği görülüyor. Suyun yakınına geldiğinde artık o kısımda kameranın görüş alanından çıkıyor, orada kayboluyor, geri de gelmiyor. O-Orada bir tel örgü var. Telden bir geçiş var, oradan başka bir köye geçilebiliyor. Boş bir bölge, orayı kamera da çekmiyor. Bilinmiyor artık ne tarafa gitti. Eşyaları da orada bulundu. Kulaklığı, bir parça kek ve suyu orada görüldü. Gölün kıyısında kumun üzerinde bulunmuş. Bu parçaların dışında bir şey görülmemiş, giysileri falan yok. Yani orada bize geç haber verdiler. Yurda gitmemiş diye bize telefon edilmedi. Ertesi gün saat 11’I geçe beni aradılar, ‘Kızın yurda gelmedi, haberiniz olmayabilir, belki akrabalarına gitmiştir’ dediler. Ben de biraz kızdım onlara, ‘Neden daha erken aramadınız’ dedim. ‘Daha erken söylemeniz gerekirdi’ dedim. ‘Bir gece ve yarım gün geçmiş üzerinden, öğlen olmuş daha yeni telefon ediyorsunuz’ dedim. Burada onlar hatalı, daha erken telefon açmaları gerekirdi. Eğer erken haber verselerdi biz de kızımızı arardık, ‘neredesin’ derdik. Telefonu orada kıyıda kumun üzerinde açık halde duruyor. Ertesi gün 2 öğrenci gidip orada görüyor ve yurda teslim ediyorlar. En son annesiyle konuşmuş. Annesi zaten sık sık arıyordu.
“Annesine ‘Markete gidip Nescafe alacağım’ diyor”
Van’a gelişinin üzerinden üç dört gün geçmişti. Annesi günde 3-4 kere telefon açıyordu, o da annesini arıyordu. Yurtta yemeğini yiyip dışarı çıktığında görüntülü aramış konuşmuşlar. Annesine ‘Markete gidip Nescafe alacağım’ diyor. Ancak markete de gitmiyor. Gelip sahil boyunca yürüyor. Hiçbir derdi hastalığı yoktu. Kimseyle sıkıntısı yoktu. Ne onun ne de başkasının onunla bir sıkıntısı vardı. Diyarbakır'dan Van’a ben onu götürdüm. Birlikte geldik, çarşamba günü getirdim üniversiteye. Cuma günü de okula gitmiş, görüntüleri var. Öğretmenleri müdürleri geldi konuştuk. Biz hiçbir konuda şüphelenmiyoruz. Şudur, budur diyemiyoruz. Düşmanımız da yoktu. Bu yüzden bir şey diyemiyoruz. Şüphelendiğimiz bir şey olsaydı zaten bunu paylaşırdık. Kımız kendi isteğiyle seve seve okula geldi. Eğer bir sorunu olsaydı bana söylerdi, annesine söylerdi, ya da kız kardeşine söyledi. Ben buraya geldiğimde polisler bana bir şey sormadı fakat kaybolduğu gün buraya geldiğimde artık gece olmuştu. Ben Batman'da çalışıyordum haber aldığımda yola çıktım gece buraya ulaştım. O zaman polisler beni çok aradı. Telefon açtılar bana. Geldiğinde önce karakola gel dediler. Direkt karakola gittik. Burada arkadaşları yok zaten. Diyarbakır'da da arkadaşları herhangi bir sıkıntısından bahsetmedi. Kimseye zararı yoktu. Herkese hürmetliydi, saygılıydı, ağırbaşlı bir çocuktu. Kapalıydı, bizim sözümüzden çıkmazdı. Biz ne dersek onu yapardı. Ailesini büyüklerine sayardı. Herkesten kızımın bulunması için yardımcı olmalarını istiyorum. Ellerini vicdanlarına koyup bir haber aldıklarını bize iletsinler.”