Erbil (Rûdaw) - Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, Türkiye'nin Rojava'ya düzenlemeyi planladığı olası operasyonla ilgili Şam'ın istemese bile YPG yerine Türkiye'nin YPG’nin denetimindeki bölgeleri kontrol etmesine göz yumacağını söyledi.
Oytun Orhan aynı şekilde Türkiye'nin de, YPG yerine Şam'ın söz konusu bölgeleri kontrol etmesini tercih ettiğini kaydetti.
Suriye topraklarındaki fiili bölünmüşlük nedeniyle Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi ile olduğu gibi Esad’la el sıkışmasını yakın zamanda beklemediğini ifade eden Oytun, Türkiye-Suriye normalleşmesinin aşama aşama gelişeceğini kaydetti.
Rûdaw’a değerlendirmelerde bulunan Oytun Orhan şöyle konuştu:
“Bölgede zaten bir normalleşme süreci var. Türkiye’nin sorunlu olduğu ülkelerle bir normalleşme süreci söz konusu. Şam rejiminin yine Arap ülkeleri ile ilişkilerinde gelişmeler yaşanıyor. Ankara-Şam ilişkilerinde de iki taraftan normalleşmeye dönük çok üst düzeyden mesajlar geliyor ve istihbarat kurumları arasında güvenlik konularına ilişkin görüşmeler zaten beeli bir süredir yürütülüyor. Bu anlamda Rusya’nın hem Türkiye ve hem de Suriye tarafına bir baskısı var müzakerelerin yürülmesi için. Bunun dışında Ankara ile Şam’ın paylaştığı ortak çıkarlar var. Yani Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve siyasal birliğinin korunması, YPG ile mücadele anlamında bri ortaklık da var. Buna dayanarak bir süreç başladı ama tabi bu sürecin önünde çok ciddi engeller var. Ankara ile Şam 10 yıla yakındır çok ciddi bir güven bunalımı yaşıyor, sahada karşı karşıyalar ve arada kaba tabiri ile kan girmiş durumda. Halen Türkiye’nin düzenlediği operasyonlarda zaman zaman Şam rejimi askerleri de hayatlarını kaybediyor. İdlib’de taraflar askeri sahada doğrudan karşı karşıya.
“Ankara ile Şam arasında bir anlaşma olması gerekiyor”
Bunlar çözüm ve normalleşme önünde çok ciddi engeller. Ama tabii bütün bu olumsuz arka plana rağmen şartlar da 2 ülkeyi bir araya gelmeye zorunlu kılıyor. Çünkü Suriye'de bir siyasi çözüm olacaksa Bunun tek şartı Ankara ile şu an arasında bir anlaşmaya varılması. Çünkü Suriye muhalefeti dediğimiz yapının arkasındaki tek güç olarak Türkiye kalmış durumda. Türkiye sahadaki askeri varlığı ile bu güçlere koruma sağlıyor ve şu an rejimin burayı askeri yollarla ele geçirip bir askeri çözüm bulması çok mümkün değil. Bu anlamda Ankara ile Şam arasında bir anlaşma olması gerekiyor. Diğer taraftan Fırat'ın doğusundaki YPG ve Amerikan etki alanına dönük olarak da iki ülkenin ortak bir bakışı var. Bu bir işbirliği alanı olabilir. Türkiye zaten bunu öne sürerek bir normalleşmeyi öneriyor. Dolayısıyla kaçınılmaz olarak kademeli bir şekilde Ankara ile Şam arasında, istihbarat örgütleri arasında kurulan irtibatın siyasi düzeye ve daha kamuoyu önünde yürütülecek müzakerelere dönüşmesi daha muhtemel diye düşünüyorum; ama Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Mısır lideri Sisi arasında olduğu gibi bir tokalaşma fotoğrafının Esad ile Erdoğan'ın arasında çok kısa vadede ortaya çıkması çok mümkün değil. Daha kademeli, daha yavaş ilerleyecek bir süreç karşımıza çıkabilir. Türkiye’nin düzenlemeyi planladığı operasyonlar normalleşme sürecine dönük bir hazırlık olarak da görülebilir. Neden? Türkiye Şam'a tam anlamıyla güvenmiyor. YPG ile ilişkisi var. Tel Rıfat, Münbiç, Kobane gibi bölgelerde, bir arada işbirliği yürütüyor. Dolayısıyla Türkiye öncelikle kendi güvenliğini kendisi sağlamak ve bu sınır güvenliğini kendisi ele almak istiyor bunu sağladıktan sonra kendisini daha güvende hissedecek. Ondan sonra görüşme sürecine daha güvenli bir şekilde, güvenlik tehditlerini hissetmeden girebilir diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu operasyonlar YPG ile mücadelenin ötesinde Şam ile normalleşme sürecinin hazırlık aşamaları olarak görülebilir."
“Türkiye'nin düzenleyeceği askeri harekat kaçınılmaz hale gelecek”
Oytun Orhan, “Operasyonsuz bir diyalog süreci ile sorunlar açılabilir mi?” sorusuna da şu cevabı verdi:
“Tabii Suriye yönetimi de egemenliğini bütün Suriye topraklarına yaymak istiyor ama sorunlu alanlar var. Biri muhaliflerin kontrolündeki Türkiye koruması altındaki bölgeler diğeri de Amerikan koruması altında YPG kontrolü altında olan bölgeler. Yönetimin YPG bölgelerine dönme ihtimal zayıf. Hem birinci önceliği YPG değil muhalif güçler; ama Türkiye'nin burada yapacağı operasyonlar esasında Şam'ın da çıkarına Dolayısıyla Şam da belli bir noktaya kadar Türkiye'nin bu yürüteceği askeri harekatlara ses çıkarmayabilir. Esasında Türkiye tercih edilmese de Şam bunu şu anda kabul edebilecek noktaya gelmiş durumda. Birinci tercihi değil ama her ne kadar geçmişte Türkiye, Şam rejimini devirmek için bir politika yürütülmüş olsa da şu anda Suriye'deki gerçeklik Şam’ın buraları kontrol etmesinin Türkiye açısından daha tercih edilebilir olduğunu ortaya koyuyor. Bu anlamda Rusya ile de benzer bir pozisyona sahip. Ama burada sorun çıkaran aktör YPG,. Yani hem Rusya ve Şam, YPG'ye bu bölgelerden çekilip bu bölgeleri devretmesi konusunda bir baskı uyguluyor. Eğer bunu kabul etmezse Türkiye'nin düzenleyeceği askeri harekat kaçınılmaz hale gelecek. Şu ana kadar yürütülen müzakerelerde YPG bunu kabul etmiyor ve Türkiye'ye karşı direnme, savaş seçeneğini öne sürüyor. Dolayısıyla Şam'ın da bu noktada Türkiye'nin düzenleyeceği düzenleyeceği operasyona bir yeşil ışık yakması veya istemeden de olsa bunu izlemesi gerekecek diye düşünüyorum.”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın