Peker'in iddiaları sonrası konuşan iş kadını Sineren: Rüşvet vermediğim için işlerim yolunda gitmedi
Haber Merkezi – Sedat Peker’in iddiaları sonrası gündeme gelen iş insanı Mine Tozlu Sineren, “Ben kimseye rüşvet vermediğim için işlerim yolunda gitmedi. 2020 yılından itibaren rüşvet tekliflerine geri cevap vermediğim için beni itibarsızlaştırmaya çalıştılar” ifadesini kullandı.
Sedat Peker’in iddialarında adı geçen Marka Yatırım Holding şirketinin patronu, iş insanı Mine Tozlu Sineren, Halk TV'de 'Asıl Mesele' programında iddialarla ilgili açıklamalarda bulundu.
Peker’in Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) 'rüşvet ağı' iddialarında adı geçen isimler arasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Serkan Taranoğlu, AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, Sermaye Piyasası Kurulu Eski Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) üyesi Salih Orakçı da bulunuyor.
Peker'in “Deli Çavuş” adlı Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımlarda dile getirdiği iddialara göre birçok isim sermaye piyasasında ‘rüşvet ağı’ kurarak iş insanlarına baskı kurdu.
Peker, SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu ile kardeşi Zehra Taşkesenlioğlu’nun, Marka Yatırım Holding’in sahibi Mine Tozlu Sineren’den 12 milyon TL rüşvet istediğini iddia etmişti.
İddialarını sosyal medya hesabı üzerinden aktaran Peker, Sineren’in bu parayı ödeyemeyeceğini söylemesi üzerine bir arkadaşı tarafından Türkiye Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu’na yönlendirildiğini öne sürmüştü.
Ayrıca Peker, paylaşımlarında "Borsagündem" isimli sitenin sahibi Orhan Pala ve ekonomi yazarı Burak Taşcı'nın "borsa manipülasyonları" yaptığını da öne sürdü. Peker, Pala ve Taşcı'nın, "Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun döneminde de huysuzluk yapan şirketlerle ilgili karalama kampanyasına girdiklerini" iddia etti.
Mine Tozlu Sineren'in bazı şirketleri adına 25 milyon liralık "sahte haciz operasyonu" düzenlendiğini söyleyen Peker, Pala ve Taşcı'nın da Mine Tozlu Sineren'in aleyhine haberler yaptığını belirtti.
Sedat Peker'in bilgilere nereden ulaştığını bilmediğini belirten Mine Tozlu Sineren, 'rüşvet ağı' iddialarıyla ilgili şunları söyledi:
- 2016 yılından beri borsayla ilgili bu işe başladığımda bu sıkıntıları yaşamaya başladım ve bunu her seferinde devlet kurumlarına, her yere bildirdim. Ne yazık ki hiçbir şekilde, hiçbirisinden cevap alamadım. Burada gördüğünüz her kişiyle ilgili birtakım şeyler yaşandı, birtakım olaylar oldu. Ama bunu sadece ben değil, Türkiye'de kaç tane borsa patronu varsa bunu yaşıyorlar ve yaşamak zorundalar. Bugün bu yayına Mine Tozlu Sineren olarak değil Marka Holding Yönetim Kurulu Başkanı olarak bağlanıyorum.
-Ben bir şekilde projemi ve yatırımları halka açabilmek adına gözaltı pazarındaki bir şirketi satın aldım. Eski yöneticilerin bana destek olmaması ve o sırada darbe girişimi nedeniyle kasım ayında sistem çöktü ve ben bir şey yapamadım. Ben bütün yatırımcıları bir araya topladım. 8 ayda şirketi D grubundan B grubuna çıkardım. Asıl hikaye benim hisse senedi almamla başladı. Şirketin sermayesini 10 milyondan 21 milyona çıkardım.
-Kumarda nasıl masa kazanırsa bizim borsadaki şirketlerde de daima patron kazanır. Sistemi bu şekilde kurmuşlar. Borsayla ilgili tecrübem yokken benim kapıma sürekli komisyon isteyen kişiler gelmeye başladı.
“Sistem bu şekilde kurulmuş”
-Sistem patron hissesine dayalı olduğu için buradaki şahıslar patronun satacağı hisselerden para kazanan kişiler. Rüşvet işte burada dönmeye başlıyor. Halka açık olmanın bir anlamı yok. Halka açık olmak demek patronun kasasına ne kadar para girecek ve bu para kimlerle paylaşılacak. Sistem bu şekilde kurulmuş.
-400 küsür tane borsada şirket var ve herkesin birbirleriyle bağlantısı var ve herkes birbirlerinin ne yaptığını biliyor. Çoğu, sistemi o şekilde kurmuş ki amaca şirketine sermaye kurmak değil hisse senetleri üzerinden para kazanmak. Ben bunu anlatmak istedim. Patron şirketine yatırımcı hissesine sahip çıkar. Bizim gibi şirketlere patronlardan başka kimse sermaye koymaz. Bizim gibi şirketler sermayeyi halktan alır.
-Ben 13 milyon sermayeyi içeriye soktum ve 2 tane iştirak firması satın aldım. Bütün İtalyan markalarını bir araya toplayarak mağazalar açtım. Benim bu işi açmamı sağlayan SPK'ydı. SPK onay verdi ve hisse senetlerim tahsis edildi ve 10 ay sonra kapılar açılmaya başladı.
-Borsayla ilgili bir medya grubu var. Bunlar patronun hisselerini yükseltmek için çeşitli haberler yapıldı. Şirketi ve patronu övüyorlar ve çeşitli hikayeler üretiyorlar. Borsada kimse şirketin kapısını çalıp bilgi almaz. Şirketlere hayal dünyasıyla, tüyolar üzerine yatırım yapılır.
-Bana hisse senetlerini satalım dediler ve biz bundan yüzde 30 alırız dediler. Ben sistemi bilmediğim için konuyu anlamaya çalıştım. Ben bunu yaptığımda küçük yatırımcılar zarar edecekti. Borsada bir kazanan varsa bir de kaybeden olacaktı.
-Borsada patronlar ikiye ayrılır: Rahmaniler ve şeytaniler. Eğer rahmani bir patron olursanız şirketinizi düşünürsünüz, şeytani iseniz elinizdeki hisse senetlerini nereye satacağınızı düşünürsünüz.
-Sonrasında ilk sermaye artırımından sonra yatırımlara devam edebilmek için elimdeki fon grubuyla yeni proje yapmak istedim. SPK'da Vahdettin Bey baştaydı ve işi bilen birisiydi. Ben gözaltı pazarındaki şirketlere yatırım yapmak istediğimi söyledim. Şu anda gözaltı pazarındaki şirketlere yatırım yaparsak küçük yatırımcıların mağduriyetlerini giderebiliriz dedim
-'Batık şirketlere yatırım yapın diyorlar' ama biz eski yönetimlerin sorunlarını da üzerimize alıyoruz. Burada hukuki bir koruma altında değiliz bu konuda. 3. kişiler koruma altında oluyor. Şirket almak o kadar kolay bir şey değil. Ben şirketi kurdum ve SPK'ya başvuru yaptım.
-Bu arada Ali Fuat Taşkesenlioğlu başa geldi. Ben dosyamı içeri vermiştim. Ben yapılması gerekeni yaptığımı düşünüyorum. Asla bir lobiciliğe girmiyorum. Benim sermaye arttırımım 'fiktif' gerekçesiyle reddediliyor.
-Yani aynı parayı uyutuyorsun demek. Bu bir kuzudan 3 post çıkarmak gibi... Bana diyorlar ki ya parayı koyacaksın ya da kendi şirketini satın alacaksın. İkisi aynı anda olamaz.
-Ben de diyorum ki kendi projemi şirketlendiriyorum ve bu projemi Marka Yatırım Holding'e satıyorum. Benim bu parayı bir emanetçiye verip mi şirketin kasasına sokmam gerekiyor. Ben projeyi hayata geçirmek istiyorum diyorum. Bana tek bir soru gelmeden sermaye arttırımımıza red cevabı geldi.
-Daha sonra Salih Orakçı ile ortaklık kurduk. Onunla bürokrasiyi iyi bildiği için ortaklık kurduk. Ben lobi kısmını becerebilen bir insan olmadığım için Salih Orakçı ile ortaklık yaptık. Sermaye arttırımına red gelince yollarımızı ayırdık.
-Ben Sedat Peker'i eskiden tanırım ama bu bilgilere nereden ulaştığını bilmiyorum. Sadece tanışıklığımı var. Bana daha önce yaşadığım bu sıkıntılardan dolayı geçmiş olsun mesajı iletti. Sedat Peker'in yazdıklarında doğru olmayan ufak tefek şeyler var.
-Ben Salih Orakçı'ya verdiğim paralarla ilgili icra davası açtım. Benim şirketimim kasasından avans olarak çıktı ve geri dönüş olmadı. Ben kendi başımın çaresine bakacağım diyerek verdiğim paraları geri istedim.
-Dekontlarım var ve bunları icraya koydum. Sermaye arttırımı reddedilince Adana'da bir otobüs firmasına yatırım yapıyorum. Şirketin 27 milyon vergi borcu var ve bunları yapılandırarak yatırım yapıyorum. Şirket ortaklarına para ödemeden işletmeye başlıyorum.
"Erzurum'a gidip köy kahvesinde Taşkesenlioğlu ile görüştük"
-Ali Fuat Taşkesenlioğlu'ndan randevu talebinde bulundum ama aylarca geri dönüş yapılmadı. Bana Zehra Hanım’la görüşmem gerektiğini söylediler. Erzurum'a gittik ve 'Şu an seçim dönemindeyiz denildi ve bir köye çağırıldık. Bir kahvehanede gece orada bekledim ve Zehra Hanım’la görüştük.
-Abininiz Ali Fuat Bey’le görüşmek istiyorum ama sizinle görüşmem gerekli dediler. Abime konuyu ileteceğim dedi. Ben oradan ayrıldım. Ağladım ve SPK başkanıyla görüşmek için Erzurum'un köyünde ne işim var dedim. Sonra Ankara'ya çağırıldım. Araya başka insanlar girdi ve 'sizin isiniz para vermeden olmayacak' dediler.
-Ben kimseye rüşvet vermediğim için işlerim yolunda gitmedi. 2020 yılından itibaren rüşvet tekliflerine geri cevap vermediğim için beni itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Benim savunmam alınmadan bana ceza verdiler.
- Hiçbir zaman korkmadım. 3 seneden beri bunun mücadelesini veriyorum. Bu yaşanılan şeyler çok kolay şeyler değildi. Bir kadının namusu, şerefi, haysiyeti, onuru, şirketi, parası bunları korumak çok basit şeyler değil. Ben ilk değilim, bunun arkası gelecek. Başka borsa patronları da konuşacak. Bunu biliyorum. İnsanlar burada birbirini deşifre etmeye başladılar. Buradaki çözülme ben değilim. Buradaki sistem, rüşvet ağı çöktü. Rüşveti paylaşamadıkları için herkes birbirini anlatmaya başladı.
Peker'in iddialarıyla ilgili CHP suç duyurusunda bulunacak
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sedat Peker'in ortaya attığı rüşvet iddialarıyla ilgili parti örgütünün pazartesi günü suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.
Sosyal medya hesabından ileti paylaşan Kılıçdaroğlu, "Pazartesi parti örgütümüz suç duyurusunda bulunacak. Vatan kurtaran savcı ve hakim, haydi göreyim sizi; hem konser falan değil, konu SPK... Gençler sakın birbirinize düşmeyin! Hakaret falan değil mesele. Sizi kavga ettirmek istiyorlar çünkü paraya tapıyorlar. Paratapar bunlar" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu: Savcılar harekete geçmeli
Sedat Peker'in son iddialarıyla ilgili Twitter'dan paylaşım yapan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ise şunları söyledi:
"TBMM açılır açılmaz acil gündemle toplanarak siyasi ahlak, şeffaflık ve imar yasaları çıkarılmalı; ihale yasası yeniden düzenlenmelidir.
Yeter artık! Savcılar NEREDE? Gün arınma zamanı. Son iddialar yolsuzluğun kişisel ve tekil bir nitelikten çıkarak sistemi tümüyle kuşattığını göstermektedir. İddiaların odağındaki isimler, derhal görevlerinden istifa etmeli, savcılık harekete geçmeli.”