Bozkurt: Demirtaş, ‘Kandil’e gider, ya beni öldürün ya da silah bırakın derdim’ demiş

Haber Merkezi - Gazeteci Sedat Bozkurt, Selahattin Demirtaş'ın kendisini ziyarete gidenlere, "Dışarıda olsam Kandil’e gider, ‘ya beni burada öldürün ya da silah bırakın’ derdim” cümlesini dile getirdiğini yazdı.

Kısa Dalga yazarı Sedat Bozkurt, “Masa altından el üstüne HDP” başlıklı yazısında seçimlerde kilit parti durumunda bulunan HDP'ye açılan kapatma davası ve Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş'ın konumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bozkurt, "HDP davası, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin istediği gibi hemen ele alınamayacak ve süreç biraz daha uzayacak" ifadesini kullandı ve HDP’yi kapatma davasının seçim sonrasına kalabileceğini belirtti.

“HDP Demirtaş’ı aday göstermeyi düşünmüyor”

Yazsısında, HDP’nin cumhurbaşkanı adayı ve Selahattin Demirtaş'la ilgili de değerlendirmelerde bulunan Bozkurt, şunları belirtti:

"Büyüyen, bünyesi genişleyen partileri yönetmek zordur. HDP içinde çok fazla çeşitlilik barındıran ve bunu da önemseyen bir siyasi parti. Ama sonuçta partiyi yöneten bir irade de mevcut. Ve bu irade uzun zamandır Selahattin Demirtaş’ın bir bilen gibi^’ partiye politik rota belirlemesinden, açıklamalarıyla partinin önüne geçmesinden rahatsız. Bunun en somut örneğini cumhurbaşkanlığı seçimlerinde göreceğiz. Hukuki olarak sıkıntı çıkacak olmasa bile HDP Demirtaş’ı aday göstermeyi düşünmüyor. Akıllarında kadın bir aday var.

HDP ile Demirtaş arasındaki bu sıkıntıya çok vakıf olduğu anlaşılan Erdoğan tartışmaya ‘bir bidon benzin ile katılarak Demirtaş’ı abartılı bir biçimde Edirne’den alarak Diyarbakır’da hasta olan anne ve babası ile buluşturdu. (Benzer yöntemi Erdoğan “İmralı’daki Edirne’dekine hesap soracak” diyerek daha önce de denemişti.)

Demirtaş ile HDP arasındaki gerilimin çok yükselmesi beklenmiyor. Politik yaklaşım olarak HDP ile Demirtaş aynı noktada. Bu denklemde Abdullah Öcalan’ın pozisyonu merak edilen konu. Bir hükümlü olarak, sıradan hükümlülerin yararlandığı görüşmeleri yapamıyor, tecrit altında tutuluyor. Bu nedenle bir devlet kurumunda da kaldığı unutularak sürekli “devlet ile görüşüyor” yorumlarına muhatap oluyor. Erdoğan’ın onu seçimlerde devreye sokmak için ikna etmeye çalıştığına kadar pek çok söylenti mevcut. Söylenti çok ama ondan edinilmiş bir bilgi yok.

“Demirtaş, kendisine ziyarete gelen isimlere ilginç açıklamalarda bulunuyor”

Bu söylentileri ortadan kaldırmak için HDP Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan Adalet Bakanlığı’na başvurmuştu. Selahattin Demirtaş’ın da parti disiplini de önemseyerek Öcalan’la görüşmek için başvuruda bulunacağını HDP’ye bildirerek eş genel başkanlardan önce bir tür izin istediği de ortaya çıktı. Bu görüşmeler gerçekleşir mi? Gerçekleşirse çok ilginç olacağından hiç kuşku yok.

Demirtaş, kendisine ziyarete gelen ve çok önemsediği isimlere ilginç açıklamalarda bulunuyor. Ona göre “amasız, fakatsız” PKK silah bırakarak sivil siyasetin önünü açmalı. Daha ileri giderek, “Dışarıda olsam Kandil’e gider, ‘ya beni burada öldürün ya da silah bırakın’ derdim” cümlesini bile kurmuş.

HDP’den de bu görüşleri önemseyen bir grup Kandil’e gitme fikrini tartışmaya açmış. Ama çok fazla destek görmemiş.

Karşımızda bir yandan kapatılma davası ile sistemle cebelleşen, PKK’nın silahlı varlığı nedeniyle her an bir provokasyona uğrama ihtimali olan, parti içi denklemler nedeniyle yorulma potansiyeli yüksek, Öcalan ve Demirtaş’ın denkleme sokulma biçimi nedeniyle kafasının karışma ihtimali de var olan ama Türkiye’nin gelecek, en az 10 yılını belirleme kapasitesi de bulunan bir parti olarak HDP bugün kurulan o masaların tamamının üzerinde yer alıyor…”