Erbil (Rûdaw) - Konya’da Dedeoğulları ailesine yönelik 12 Mayıs 2021’de yaşanan ırkçı saldırıyla ilgili İstinaf Mahkemesinde görülen duruşmada, daha önce yerel mahkeme tarafından verilen bütün hükümler bozuldu.
Dedeoğulları ailesinin avukatları Atilla Kurt ile Abdurrahman Karabulut duruşma sonrası Konya Adliyesi önünde mahkemenin kararları hakkında açıklamalarda bulundu.
Avukat Atilla Kart, mahkemenin tutuksuz sanıklara, “öldürmeye teşebbüs” suçlamasıyla hapis cezası verilmesi yönündeki taleplerini kabul etmediğini belirtti.
Atilla Kart, duruşma savcısının tarafsız olamadığı yönündeki değerlendirmelerinin savcı tarafından “Başkasına söyleyin, bana söylemeyin” sözleriyle adeta onaylandığını söyledi.
Avukat Kart, Savcının kendisini HSK’ya şikayet etmelerini istediğini ancak; HSK’dan da “bağımsız ve adil” bir tutum bekleyemedklerini söyledi.
“Mahkemenin direnişi devam ediyor”
Atilla Kart özetle şu bilgileri verdi:
“Mahkeme, 8. Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı yargılamanın hukuka aykırı delilere dayandığından söz ederek 8. Ağır Ceza Mahkemesi hükümlerinin bir bütün olarak bozulmasına karar verdi. Bunun anlamı şu: Yargılamanın yeniden yapılması, mağdur ve müdafilerinin dile getirdiği delillerin yeniden tartışılması, delillerin yeniden toplanması... Ama neyi görüyoruz, mahkemenin o direnişinin, adalete erişimi engelleyen o direnişinin halen devam ettiğini görüyoruz. Ortaya çıkan bulgulara göre, delillere göre her iki dosyanın mutlaka birleştirilmesi gerekirken birleştirme konusunda yine ret kararının verildiğini görüyoruz. Yine ortaya çıkan delillere göre, dosyadaki delilere göre tutuksuz olan sanıkların ‘öldürmeye teşebbüs’ ve ‘geceleyin konut dokunulmazlığını ihlal’ suçlamasının sabit olması durumu kuvvetle mümkün olmasına rağmen yine tutuklama kararının verilmediğini görüyoruz. Bizim hukuk mücadelemiz bundan sonra da devam edecek.
“Savcılık makamı görevini kötüye kullanmıştır”
Bunu kamuoyu bilsin: Savcı duruşma esasında... Savcılık makamına yönelik çok ağır suçlamalar yaptık görev ve yetkisini kötüye kullandığına dair. Sayın savcı ne diyor ‘Beni diğer savcılarla karıştırmayın’ diyor. ‘Başkasına söyleyin, bana söylemeyin’ diyor. Yani aslında duruşma savcısı da dosyaya başka savcılar üzerinden, başsavcılık üzerinden müdahale edildiğini bir anlamda ifade ediyor. Beni bunun dışına çıkarın (demek suretiyle)... Biz de diyoruz ki savcılık makamı, bir bütün Konya Adliyesindeki savcılık makamı kurumsal olarak hem 4. Ağır Cezada hem 8. Ağır Cezada görev ve yetkisini kötüye kullanmıştır. ‘HSK’ya şikayet edin’ diyor sayın savcı. HSK da maalesef Türkiye Cumhuriyeti devletinin diğer anayasal kurumları gibi görevlerini anayasaya uygun yapmadıkları için... Bizim bu olayımızda HSK da buna dahildir. Onlar da hükümetin merkezi otoritenin tavsiye, telkin ve talimatları doğrultusunda anayasanın 138. maddesini ihlal etmek pahasına yaptıkları içindir ki burada adalete erişim ve adil yargılanma noktasında sorun yaşanıyor. Bunları halkımız kamuoyumuz bilsin. Biz böylesi bir duvarla, engelle karşı karşıyayız. Ama haklı olmanın, masum olmanın verdiği güçle, o hakla mücadelemizi sürdüreceğiz.”
“Her iki dosyanın birleştirilmesi talebimizi tekrarladık”
Avukat Abdurrahman Karabulut da mahkemenin olumsuz tutumuna rağmen adalet sağlanıncaya kadar mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
Duruşmanın Eylül ayına ertendiğini belirten Karabulut şöyle konuştu:
“12 Mayıs saldırısından sonra Konya 8 Ağır Ceza mahkemesinde bir yargılama oldu. Bir buçuk sene boyunca devam eden bir yargılama neticesinde saldırganlara adeta ödül mahiyetinde ufak tefek cezalar verildi. Dosya kapsamındaki raporlara baktığımız zaman öldürme teşebbüsünün çok açık olduğu ortadayken uzun yargılama sonucunda, hükmün açıklanmasını geri bırakılması kapsamında sayılabilecek 3 yıl - 5 yıl arasında sanıklara cezalar verildi. Biz “Fiil üzerinde hakimiyet” ilkesi gereği her mağdur için tüm sanıkların öldürmeye teşebbüs, mahkeme aksi kanatte ise nitelikli yaralamadan en az 15-20'şer yıl hapis cezası almalarını talep ediyoruz. Biraz önce üstadım bozma nedenlerini anlattı. Bu nedenlerden birincisi de yine 37. madde kapsamında tüm sanıklara yüksek cezaların verilmesi gerektiğiydi. Ve 289 1/İ maddesi gereğince bütün sonuçları ile hükümlerin ortadan kaldırılmasına talep ettik. Karar verdi İstinaf Mahkemesi. Her iki dosyanın birleştirilmesi talebimizi tekrarladık. Dosyada Sibel Deoğulları’nın katli raporu eksikti. Bu raporun beklenilmesine karar verildi. Duruşma Eylül ayına ertelendi. Hukuki mücadelemiz kararlılıkla devam edecek.”
“Dosyaya katkı sunan avukatlar şu an gözaltındalar”
Bu dosyaya başından beri çok ciddi katkılar sunan bölge barolarından avukatların, gözaltına alındığını hatırlatan Karabulut, “Bu arada bu yargılamaya büyük emek veren, destek veren, Diyarbakır, Mersin, Batman, Van barolarından meslektaşlarımız vardı. Bir buçuk yıl boyunca çok ciddi katkıları olan meslektaşlarımız vardı ve bu davayı da takip ediyorlardı. Hak savunucularıydı, şu anda göz altındalar” dedi.
Süleyman Soylu’ya seslendi: Bu halkın avukatları bitmez
Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslenen Avulat Karabulut şöyle devam etti:
“Süleyman Soylu'ya buradan seslenmek istiyorum. Hiç kimse 40 yıldır aynı yöntemlerle farklı sonuçlar alacağını zannetmesin. Arkadaşlarımız sadece hukuk mücadelesi veriyorlar. Dolayısıyla yaptıkları baskıları, gözaltıları, olası tutuklamaları kabul etmek mümkün değil ve arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Yine Ankara Barosundan arkadaşlarınız burada. Mersin Barosundan gelen arakadaşlarımız var. Bu halkın avukatları bitmez. Unutulmasın on binlerce meslektaşımız var, yine buradalar, çok teşekkür ediyoruz.”
12 Mayıs 2021’de, Konya’nın Meram ilçesinde Dedeoğulları ailesine komşu olan Keleş ve Çalık ailelerinden kalabalık bir grup, Dedeoğulları’nın evini basarak 4'ü kadın 7 kişiyi ağır şekilde darp etmişti. Bu saldırıdan aylar sonra da ailenin bütün fertleri öldürülmüşü. Her iki olay için ayrı ayrı davalar açılmıştı.