RÛDAWÖZEL - Muhalefettin ‘Zaho saldırısı’ yorumu; Gerçek neyse ortaya çıkarılmalı
Ankara (Rûdaw) - SES Parti Genel Başkanı Ayhan Bilgen, Zaho’da sivillerin ölümü ile sonuçlanan saldırı hakkında, “Bu olayın aydınlığa çıkarılması, sebebi neyse sorumluların kamuoyu tarafından bilinmesi gayet tabi hem bölge ülkelerinin hakkıdır, hem de Türkiye demokrasisinin gereğidir” dedi. CHP Sözcüsü Faik Öztrak ise, “Bu iş karşılıklı suçlamalarla geçiştirilemeyecek kadar da önemlidir. Birlikte büyük bir hassasiyetle araştırılmalı, gerçek neyse ortaya çıkarılmalıdır” açıklamasında bulundu.
Duhok’un Zaho ileçesi Derkar kasabasına bağlı Perex tatil köyüne 20 Temmuz’da düzenlenen top saldırısında, aralarında çocukların da bulunduğu 9 Iraklı turist hayatını kaybetti, en az 30 kişi de yaralandı.
Irak ve dünya kamuoyunda büyük yankı uyandıran saldırının ardından Bağdat hükumeti Türkiye’yi sorumlu tuttu. Ancak Ankara, suçlamaları kesin bir dille reddetti.
Türkiye’deki muhalefet parti liderlerinden DEVA Partisi lideri Ali Babacan ve Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, yayınladıkları mesajlarda saldırının araştırılması ve gerçeğin açığa çıkarılması çağrısında bulundu.
Bilgen: Tarafsız bir araştırma Türkiye’nin de lehinedir
Konu hakkında Rûdaw’a demeç veren Türkiye’nin Sesi Partisi (SES Parti) Genel Başkanı Ayhan Bilgen, “savaş hukukunun en temel ilkelerinden birinin sivillerin zarar görmemesi ve bütün devletlerin son derece hassas davranması” konusu olduğunu hatırlattı.
Bilgen, “Bu olayın aydınlığa çıkarılması, sebebi neyse sorumluların kamuoyu tarafından bilinmesi gayet tabi hem bölge ülkelerinin hakkıdır, hem de Türkiye demokrasisinin gereğidir. Dolayısıyla şu anda taraflar farklı açıklamalar yaptığı için, yani eğer bir provokasyon varsa, bir kumpas varsa bunun açığa çıkarılması için devletler işbirliği yapmalıdırlar. Sonuçta kendi durdukları yerden bir değerlendirme değil, olayın kendisinden hareketle ele alınması. Sonuçta orada hayatını kaybeden insanlar var, kullanılan silahlar var, bu silahların nereden, kim tarafından ateşlendiği konusunda ciddi bir araştırma, tarafsız bir araştırma Türkiye’nin de lehinedir. Kürtlerin de bölge ülkeleri ile ilişki ve işbirliği açısından en öncelikli konudur” değerlendirmesinde bulundu.
“Bu eylemin zamanlaması dikkat çekicidir”
Saldırının zamanlamasına dikkat çeken Bilgen, şu ifadeleri kullandı:
“Bu eğer hedefin şaşırılması veya yanlış bir müdahaleyse veya güvenlik politikalarının kendi iç çelişkisi ise, devlet bu konuda bir irade ortaya koymalıdır. Yanlışlıkla ilgili net bir irade beyanında bulunmalıdır. Ama faillerin ortaya çıkarılması başka bir sorumluluk gerektirir. Burada objektif davranmak, yani sadece bir devletin iradesi üzerinden değil, herkesin kabul edeceği bir muhatap tarafından bir beyanın yapılması gerekir. Tabi ki bu eylemin zamanlaması dikkat çekicidir. Bir yandan İran’da zirve yapılmış, hemen zirvenin bitişine damga vuracak bir eylemden bahsediyoruz, diğer taraftan da Suriye’ye yönelik bir operasyon hazırlığı yapılıyor.
Dolayısıyla bunun uluslararası okuması sahiden çok karmaşık olabilir. Hangi topraklardan ateşlenme yapıldığı, hangi silahın kullanıldığı kadar, yani teknik boyutu kadar politik bağlamı da ele alınmalıdır. Burada bazen teknik boyut ile politik boyut birbirinden çelişkili sonuçlar verebilir. Yani ipuçcu başka bir sonuç gösterebilir. Ama bu eylemin sonucunun neye yaradığı, kime hizmet ettiği konusu başka bir tartışmayı beraberinde getirebilir. Her ikisini ayrı ayrı ele almak, ikisinin çözümünün başka şeyde olduğunu görmek gerekiyor.”
“Alternatif siyaset güvenlik politikalarında alternatif söz kurmakla mümkündür”
Bilgen, saldırı hakkında Türkiye’de muhalefetin tavrına yönelik soruya, “Bu tür konularda hiç konuşmamak genellikle bir tercihe dönüşüyor. Elbette ki faili bilmeyebilirsiniz. Kimseyi emin olmadan suçlamamak gayet tabi bir hassasiyettir. Siyasi etik, devlet sorumluluğudur ama sonuçta hayatını kaybeden insanlar var. Orada hayatını kaybeden insanlar, çocuklar hepimiz için çok değerlidir. Devletlerin çıkarları da o siviller hakkında hassasiyeti gerektirir. Yani devlet çıkarı diyerek siz sivillerin ölümünü normalleştiremezsiniz. Bunun karşısında uluslararası hukukun devletlere yüklediği yükümlükler var, sorumluluklar var” dedi.
“Eğer bir hukuk devleti olarak güçlü olacaksanız, Irak ile Irak Kürt Bölgesi ile ilişkileriniz eğer sağlıklı yürüyecek ise bunu ‘güvenlik politikası bunları doğuruyor, kaçınılmaz olarak böyle şeyler gerçekleşir’ diyerek üstünü örtemezsiniz” diyen Ayhan Bilgen, “Çünkü bu defa da toplumu karşınıza alırsınız. Türkiye Kürtlerinde kırılmayı tetiklemiş olursunuz. Irak Kürtleri topyekün sizi hasım olarak görmeye başlar. Burada insan ve toplum merkezli yeni bir güvenlik politikasına ihtiyaç var. muhalefet bu anlamda artık alternatif bir söz kurmalı. Susmak, görmezlikten, duymazlıktan gelmek hiçbir şekilde siyaset üretememektir, siyasetsizliktir. Aslında gerçek bir alternatif siyaset de Türkiye’de güvenlik politikalarında alternatif bir söz kurmakla mümkündür. Bu konuda net bir iradeye ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Bu ille de devleti suçlamak veya aklamak biçiminde olmak zorunda değil” yorumunu yaptı.
Öztrak: Olay vahimdir, tüm gerçekler ortaya çıkarılmalı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sözcüsü Faik Öztrak da, Rûdaw’ın “Bu hadiseden sonra hem Irak makamları, hem farklı çevrelerden bu obüs atışlarının Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapıldığı iddia edildi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı da iddiaları reddetti. Diplomatik sürecin sağlıklı yürütülemediği, Türkiye’deki makamların yeterli ve şeffaf bilgi paylaşmadığı yönünde bazı eleştiriler var. Sizin değerlendirmeniz nedir?” sorusuna, şu yanıtı verdi:
“Bir kere her şeyden önce olay vahimdir ve bu olay neticesinde hayatını kaybeden insanlara Allah’tan rahmet, yakınlarına ve Irak halkına da sabır diliyoruz. Ancak bu iş karşılıklı suçlamalarla geçiştirilemeyecek kadar da önemlidir. Dolayısıyla bu olay bizim ilgili makamlarımızın da teklif ettiği, ifade ettiği gibi birlikte büyük bir hassasiyetle araştırılmalı, gerçek neyse ortaya çıkarılmalıdır. Türk ordusu sivilleri hedef almama konusunda azami özeni her zaman göstermiştir. Bu çerçevede de yapılacak soruşturma sonucunda, tüm gerçekler ortaya çıkarılmalı, hem her tarafın vicdanı rahatlatılmalıdır.”
Irak hükümeti saldırıyı kınamış ve Irak’ın egemenliğinin açıkça ihlali olarak nitelemişti. Bağdat, olayın ardından Türkiye’yi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne şikayet etmişti.