Haber Merkezi - Türkiye'nin tek Ermeni köyü olan Hatay'ın Samandağ ilçesine bağlı Vakıflı'da, yaşlı nüfus, bölgeyi vuran yıkıcı depremlerde kayıp vermedi ancak köylüler çok sevdikleri yuvalarının geleceğinden endişe ediyorlar.
Köyün tek veya çift katlı, portakal ve limon bahçeleri ile çevrili 40 taş evinden 30'u ağır hasar görmüş ve üçüncü büyük depremden bu yana 130 köylü elektriksiz şekilde yıkık evlerle dolu köylerinde barınmaya çalıyor.
İstanbul'da 17 yıl geçirdikten sonra memleketine dönen 67 yaşındaki emekli kuyumcu Masis, "Vakıflı, Türkiye'deki tek Ermeni köyü. Bizim evimiz. Burayı böyle görmek kalbimi kırıyor” dedi.
Reuters’e konuşan Masis, "Bu köy küçücük ve çocuklarımız çoğunlukla İstanbul'da yaşamayı tercih ediyor... Bildiğimiz tek köy burası. Bu felaketten sonra köyün yeniden inşa edilmesi ne kadar sürer bilmiyorum. Çoğu insanın ayrılmasından ve köyün terk edilmesinden gerçekten korkuyorum" diye ekledi.
Soyadını vermek istemeyen Masis, köy yeniden inşa edilinceye kadar burada kalacağını söylüyor.
“Yerel bir Ermeni lehçesiyle konuşuyor”
Vakıflı, Hatay ilinde, Türkiye'nin Suriye ile olan uzun sınırının batı ucundaki bir ilçe olan Samandağ'a bakan Musa Dağı’na yakın bir yerde. Köylüler birbirleriyle Arapça ve Türkçe kelimelerle seyreltilmiş “Musa Dağı Ermenicesi” olarak bilinen yerel bir Ermeni lehçesiyle konuşuyor.
Vakıflı Köyü Muhtarı Berç Kartun, iki katlı evinin yandan ikiye ayrıldığını ve yapı müfettişlerini beklediğini söyledi. Kartun, çayevinin dışında kağıt bir bardakta Türk kahvesini yudumlarken, değerli eşyalarını saklayacak hiçbir yeri olmadığını da sözlerine ekledi.
Asıl sorun köydeki elektrik kesintisi
64 yaşındaki Armen Hergel de '”Hilton” adını verdiği küçük bir jeneratörü olan çayevinde yaşamaya alıştığını ancak köydeki elektrik kesintisinin asıl sorun olduğunu söyledi.
"Isınmaya ihtiyacımız var. Çay içerek ısınmaya çalışıyoruz ama geceler soğuk ve sürekli artçı sarsıntıların olduğu zifiri karanlıkta gerçekten ürkütücü” diye konuştu.
Armen Hergel, ilk iki deprem olduğunda İstanbul'da kızını ziyaret ediyordu. Ancak depremlerden sonra Vakıflı'ya döndü.
Hagel, "Depremler durdu sanmıştık... Sonra Pazartesi akşamı üçüncüsü vurdu ve hasar çok daha büyüdü. Şimdi evimiz oturulamaz durumda ve zamanın yarısını çayevinde, yarısını da çadırda geçiriyoruz” dedi.
Kadınlar ve erkekler küçük mutfakta birlikte çalışarak çorba ve pilav yapıyorlar. Köyün kenarına yakın bir yerde Meryem Ana Ermeni Kilisesi bulunuyor.
Papaz Avedis Tabasyan, en çok üçüncü depremin hasara neden olduğunu söyledi. Kilisenin taş duvarları ve vaftiz kurnası kırılmış. 6 Şubat depreminden bu yana kilisede ayin yapılmadı.
Papaz Tabasyan, "Yenilemeyi planlıyorduk ... Tanrı bize çok sevdiğimiz yerimizi tamir etmenin ve yenilemenin farklı bir yolunu gösterdi" diyor.
Köyde çoğunlukla turistlere satılan şarapları yapan 26 yaşındaki Can da ise; "Hayatımı burada geçirmek için Türkiye'nin kuzeyinde şarapçılık okudum. Artık her şeyin yıkılıp yeniden yapılması gerektiğine göre, ne zaman ayağa kalkacağımız hakkında hiçbir fikrim yok" diye konuştu.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın