İkbal Dürre: Türkiye bu çıkışını bağımsız Kürdistan olsun diye yapmıyor
Erbil (Rûdaw) - Uluslararası ilişkiler uzmani Doç. Dr. İkbal Dürre, bölgedeki gelişmeler içerisinde Kürtlerin bir şeyler kazanmak için hala şansı olduğunu belirterek, “Türkiye'de gerçekten kendisini de daha fazla tehlikeye sokmak istemezse bir şeyler vermek zorunda kalacak. Bu süreç nasıl yürüyecek? Bu bütün Kürtlerin birlikte Kürt aklının birlikte nasıl çalışacağına bağlı” dedi.
Rûdaw TV’de Hêvîdar Zana’nın sunduğu 15:00 bültenine konuk olan Doç. Dr. İkbal Dürre, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik çağrısının bölgesel ve uluslararası yankıları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
“Bahçeli’nin çıkışı Rusya için de beklenmedik bir hamleydi”
Dürre, “Bahçeli'nin çıkışı sadece Türkiye'deki siyasilerin değil aynı zamanda Kremlin'in de kafasını karıştırdı. Çünkü Rusya için de beklenmedik bir hamleydi. Tabi Rusya'yı ilgilendiren yönü işin Suriye boyutu” dedi.
Türkiye'de son yaşananların İsrail'in bölgede yaptığı hamlelerle direkt bağlantılı olabileceğine işaret eden Dürre, “İsrail'in amacı belli ki bölgede İran'ın etkisini Lübnan'da, Suriye'de kesinlikle kaldırmak. Daha sonra İran ne olur onu bilemeyiz ama böyle bir hedef konulmuş. Dolayısıyla Suriye'de İran'ın etkisinin kalkması aslında Suriye'nin bölünmesinin potansiyel olarak önünü açıyor. Bu Rusya için çok önemli” yorumunu yaptı.
“İngiltere’nin duruşu ABD ve İsrail’den farklı”
Doç. Dr. İkbal Dürre, Orta Doğu’daki mevcut statükonun devam etmesini en fazla İngiltere’nin istediğine dikkati çekti.
Dürre, şu ifadeleri kullandı:
“Bu yüzden ABD'nin, İsrail'in ve Rusya'nın duruşu İngiltere'den biraz farklı. Neden? Çünkü İngiltere uluslararası alandaki ve bölgedeki bu gerginliğin Ukrayna'da devam etmesini istiyor. Ama ABD öyle değil. ABD Orta Doğu'da gitmesini istiyor. Dolayısıyla bu anlamda ikisi arasında bir çatışma var ve bu yönüyle de yani gerginliğin bölgedeki savaş ortamının Ukrayna'dan Orta Doğu'ya geçmesi ABD'nin ve İsrail'in projesine uyuyor, İngiltere'ninkine uymuyor.
Burada çok önemli bir şeyden bahsedeceğim; Eylül ayında İngiltere istihbarat servisi MI6'nın Başkanı Richard Moore Türkiye'ye geldi ve daha sonra da Azerbaycan'a geçti. Richard Moore Türkiye'de hem Cumhurbaşkanı ile görüştü hem diğer yetkililerle. Büyük bir ihtimalle böyle bir potansiyel tehlikeden yani İsrail'in bu süreçte Suriye'de, Lübnan'da ve diğer bölgelerde İran'ın etkisini kırma konusunda kararlı olduğunu söyledi. Bu Türkiye için çok önemli bir işaret.
“İngiltere İran ne Türkiye'nin sınırlarının değişmesini istemiyor”
Richard Moore Türkiye'den sonra Azerbaycan'a gitti. Büyük bir ihtimalle orada da İran'ı uyardı. Çünkü dediğim gibi İngiltere ne İran'ın ne Türkiye'nin sınırlarının değişmesini istemiyor. Dolayısıyla bence bu tehlikeden sonra Türkiye bu tehlikeyi gördü ve bunu gördüren, bu tehlikenin işaretini Türkiye'ye veren İngiltere. Bundan sonra hemen olay birdenbire değişti. Yoksa Bahçeli’den gelen bu tür keskin adımlar, sert çıkışlar sadece iç siyasi dinamiklerle açıklanabilecek bir durum değil. Tabii ki ülkenin içinde bulunduğu durumda iç siyasi dinamikler de önemli.”
“Rusya çözüm süreci ile ilgilenmiyor”
Rusya’nın da gelişmelere bu açıdan baktığını ve Türkiye’de olası bir çözüm süreci ile ilgilenmediğini anlatan Dürre, “Bütün dikkatlerin Orta Doğu'da yoğunlaşması Rusya'nın işine geliyor. Rusya'nın çözüm sürecini destekleyip desteklememek gibi bir pozisyonu yok. Bu Rusya'nın sorunu değil. Yoksa Türkiye'nin Kürt sorununu çözmüş çözmemiş bu Rusya için çok önemli değil. Hatta ve hatta bu diğer ülkeler için de çok önemli bir şey değil. Önemli olan ülkelerin kendi hesapları. Rusya sadece Suriye'nin bölünmesini de istemez” dedi.
“Referandumdan sonra Kürtlerin aleyhine esen rüzgâr lehine esmeye başladı”
Doç. Dr. İkbal Dürre, Kürt sorununun çözülebilir olmasının daha çok Kürtleri ilgilendiren bir mesele olduğunun altını çizdi.
Dürre, “Kürtler güzel bir hava yakaladı. O hava Kürdistan'daki seçimlerle de perçinleşti. Referandumdan sonra Kürtlerin aleyhine esen rüzgâr Kürtlerin lehine esmesiye başladı. Ama buradan ne çıkar bu Kürtlerin bileceği iş, ne Rusya'nın ne Türkiye'nin yapabileceği bir şey değil” diye konuştu.
“Suriye ciddi bir bölünme tehlikesiyle karşı karşıya”
Bundan sonraki süreçte İran ile Türkiye'nin ilişkilerinin nasıl gelişeceği konusunun hala netlik kazanmadığını dile getiren Dürre, “Büyük bir ihtimalle İran'ın etkisi azalacak ama bu etkiyi Türkiye o bölgede dolduracak mı? Doldurabilecek mi? Nasıl dolduracak? Türkler nasıl buna bir reaksiyon gösterecek? Bu konuda bir netlik olduğunu hala düşünmüyorum. Ama İran'ın etkisi yüzde 100 azalacak ve Suriye ciddi bir bölünme tehlikesiyle karşı karşıya. Bütün dinamikleri harekete geçiren unsurun arkasında yatan neden buç Hatırlarsanız size daha evvelki programda bir örnek verdim. Dedim ki 2’inci Dünya Savaşı 1945'te bitti ama Almanya 1949'da bölündü. Suriye savaşının bitmesine birçok insan artık Suriye'nin toprak bütünlüğü garantiledi diye bakılır. Öyle değil. Tam tersi Suriye için şu anda en tehlikeli süreç başlıyor ve bu süreçten de bakalım diğer güçler ne kadar kendi lehine faydalanabilecekler” yorumunu yaptı.
“Türkiye bu çıkışını Rojava'da bağımsız Kürdistan olsun diye yapmıyor” diyen Dürre, şöyle konuştu:
“Ama diğer taraftan şu da var bu çıkışın sonunda Kürtlerin hiçbir şey kazanmayacağı şekilde gelişmesi de anormal olur. Öyle bir şey de olamaz. Kürtlerin bir söz var; zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyimiz yok diye. Sonuçta alternatif olarak yarın ABD oradan (Suriye’den) çıkarsa Türkiye'nin orada önüne geçebilecek bir güç de yok. Dolayısıyla ABD orada olduğu sürece Türkiye'nin ABD ile savaşacak hali de yok. Bu yüzden baktığımızda oradaki Kürtlerin bir şey kazanıp kazanmayacağı buradan sonraki gelişmelere bağlı. Ama bence çok ciddi bir şans var Kürtlerin orada bir statü kazanması için. Çünkü buna engel olabilecek tek güç Türkiye ve Rusya'ydı.
Başka güçlerin Rusya'dan bir şey talep etmesi için en uygun durum bu çünkü en zayıf durumda. Bu çok önemli bir durum. Dolayısıyla Kürtlerin bir şeyler kazanmak için hala şansı var. Türkiye'de gerçekten kendisini de daha fazla tehlikeye sokmak istemezse bir şeyler vermek zorunda kalacak. Bu süreç nasıl yürüyecek? Bu bütün Kürtlerin birlikte Kürt aklının birlikte nasıl çalışacağına bağlı. Umarım bu süreçte bütün partilerin liderleri kendi şahsi ve parti çıkarlarını Kürtlerin genel çıkarlarının önüne koymazlar ve her birliğiyle bu işten Kürtler için ve bölge için, demokrasi için bir fayda sağlayabilirler.”