Erbil (Rûdaw) – Araştırmacı-yazar Nuri Fırat İmralı görüşmelerinin ‘şeffaf’ bir şekilde yürütülmediğini devlet ile Öcalan arasındaki görüşmelerin temel odağının ‘Rojava’ olduğunu söyledi.
Son dönemde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi(Dem Parti) heyetinin İmralı ziyaretleri kamuoyunda yeni bir sürecin başladığına dair beklentiler yarattı. Ancak bu süreç, şeffaflık ve somut sonuçlar açısından eleştirilerin odağında.
Araştırmacı yazar ve yorumcu Nuri Fırat, İmralı görüşmelerine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunarak, sürecin temel tıkanma noktası olarak Rojava üzerindeki anlaşmazlıklara dikkat çekti.
Kürt araştırmacı yazar ve yorumcu Nuri Fırat, DEM Parti heyetinin İmralı ziyaretleri ve gündemdeki yeni süreci Rûdaw TV’den Hevidar Zana’ya değerlendirdi. Fırat, sürecin şeffaf yürütülmediğini belirtirken, temel anlaşmazlıkların Rojava üzerindeki pazarlıklardan kaynaklandığını söyledi.
"Yeni süreç şeffaf yürütülmüyor"
Hevidar Zana’nın, "Yeni sürecin şeffaf ve kamuoyuna açık yürütüleceği belirtiliyor. Sizce şu ana kadar süreç şeffaf şekilde ilerliyor mu?" sorusuna yanıt veren Nuri Fırat, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Maalesef bu yeni süreç bir öncekine göre de şeffaf bir şekilde yürütülmüyor. Eğer her iki süreci karşılaştıracak olursak, hiçbir şekilde yeni süreç şeffaf değil. Sadece Dem Parti heyeti iki kere İmralı'ya gitti. Ancak bu görüşmelerden de somut bir sonuç ortaya çıkmış değil. Herkes, Öcalan’ın görüşmelerde net bir çağrıda bulunacağı şeklinde bir öngörüde bulunuyordu. Ancak şu an, her iki görüşmede de Öcalan’dan çok somut bir açıklama gelmiş değil. Dolayısıyla sürecin şeffaf olduğunu söyleyemeyiz."
"Heyetin açıklamaları Kürt kamuoyunu tatmin etmiyor"
Zana’nın, "İktidar, PKK için üçüncü bir yol tanımıyor; ya silah bırakıp teslim olacaklar ya da yok olacaklar diyor. İmralı'ya giden heyetin açıklamaları Kürt kamuoyunu tatmin ediyor mu?" sorusuna ise Fırat, şu yanıtı verdi:
"Doğruyu söylemek gerekirse tatmin etmiyor ve güven vermiyor. Söz konusu heyet sadece iki kişiden oluşuyor. Heyette yer alan her iki kişi de Kürt siyaseti ve kamuoyunda etkili isimler değil. Son dönemde Ahmet Türk heyete dahil olmuştu ancak İmralı'ya giden ikinci heyet içerisinde Ahmet Türk’e yer verilmedi. Heyete çok fazla bir misyon biçmek istemiyorum ancak kamuoyunda bir şüphe oluşmuş durumda."
"Rojava üzerinde anlaşmazlık var"
"Son İmralı görüşmesine ilişkin kamuoyunda büyük bir beklenti yaratıldı. Öcalan imzalı bir açıklama olacağı söylendi. Ancak beklenen açıklama gelmedi. Bunun nedeni ne olabilir? Son Bolu yangını ile gündemin değişmesi nedeniyle olabilir mi?" sorusunu yanıtlayan Fırat şunları söyledi:
"Evet, otel yangını bilinen bir gerekçeydi ancak bundan daha farklı nedenler var. Bana göre bazı pürüzler söz konusu. Bunlar da bilinen şeyler. Son görüşme öncesi kamuoyunda iki yönlü bir beklenti ve umut yaratıldı. Birincisi, AK Parti hükümetine yakın çevrelerin öne sürdüğü iddialardı. Onlara göre Abdullah Öcalan, silahların bırakılması temelinde PKK’ye kesin bir çağrı yapacağı yönündeydi. Hatta sadece PKK değil, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve Doğu Kürdistan güçleri (PJAK) da buna dahil.
İkinci iddia ise Amerikan kaynaklı taraflardan geldi. Onlara göre Abdullah Öcalan, 15 Şubat tarihinde çağrı yapacak. Kamuoyunda da bir beklenti oluştu. Ancak beklenen çağrı gelmedi. Öcalan ve devlet arasındaki görüşmelerde bazı pürüzlerin olduğu görülüyor. Bu pürüzlerin temel nedeni Rojava üzerindeki anlaşmazlıktan kaynaklanıyor."
"Cemil Bayık 'bir bilgi sahibi değiliz' dedi"
"İmralı ile Kandil ve Rojava arasında sorunlar olduğu ve silah bırakmayı reddettiklerine yönelik iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Fırat, şöyle yanıt verdi:
"Evet, öyle söyleniyor ama gerçeğin öyle olmadığı kanaatindeyim. KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, kısa bir süre önce bir açıklama yaptı. Bayık, bu görüşmelerin içeriği hakkında kendilerinin herhangi bir bilgiye sahip olmadığını söylüyor. Bu açıklama ne kadar doğru, bilemem. Ancak anlaşıldığı kadarıyla devlet sadece İmralı üzerinden bir sonuca ulaşmak istiyor.
Bana göre temel sorun, İmralı ile Kandil veya Rojava arasındaki sorunlardan değil, Öcalan ile Türk devleti arasındaki Rojava konusundaki anlaşmazlıklardan kaynaklanıyor. Öyle görünüyor ki Öcalan ile Türk devleti arasında Rojava üzerinden sıkı bir pazarlık yürütülüyor. Türk devleti, Rojava’nın statüsünü kabul ederse, Öcalan çok rahatlıkla Kandil’e silah bırakma çağrısı yapabilir. PKK de bu çağrıya riayet eder ve silahları bırakır."
Fırat, "15 Şubat’ta silah bırakma çağrısı yapılabilir mi?" sorusuna ilişkin ise şu "İhtimal var. Özellikle PKK’ye bir çağrı olması ihtimal dahilinde. Ancak temel sorun Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile ilgilidir. Bana göre Türkiye devletinin temel sorunu artık PKK değil. Çünkü artık PKK, Türkiye sınırları içerisinde bulunmuyor. Türk devletinin temel kaygısı şu anda Rojava ve DSG’dir" dedi.
"Türk devleti, Rojava’nın statüsünü kabul etmediği sürece, DSG’nin durumu ve Rojava’nın geleceği netleşmeyecek" diyen Nuri Fırat, sözlerini şöyle sürdürdü:
" Tüm bu konular birbirine bağlı. Bana göre görüşmelerin tıkandığı temel nokta burası. Eğer Türk devletinin bu konudaki yaklaşımında bir değişiklik ve ilerleme olmazsa, görüşmelerde de mesafe alınamaz. Ancak karşılıklı bir uzlaşı sağlanırsa, 15 Şubat veya bir sonraki görüşmede PKK’ye dönük silah bırakma çağrısı olabilir. Ancak tüm bunlar sadece yorumdan ibaret. Şu ana kadar Öcalan’ın net bir şekilde ne istediği, hangi taleplerde bulunduğu ve PKK’nin bu konuda ne dediğine ilişkin elimizde somut bir veri bulunmuyor. Dolayısıyla olan biteni yorumlamaktan başka bir şey yapamıyoruz."
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın