Tahir Elçi davası Temmuz 2023’e ertelendi
Diyarbakır (Rûdaw) - Tahir Elçi cinayeti davasında avukatlara tepki gösteren mahkeme başkanı, duruşma salonunu terk etti. Baro Başkanı ile yapılan görüşmenin ardından duruşmaya devam eden heyet, duruşmayı Temmuz 2023'e erteledi.
Katledilen Diyarbakır Barosu'nun eski başkanı Tahir Elçi cinayetine ilişkin üçü polis dört kişinin yargılandığı davanın duruşması 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Mahkemeye baro başkanları ve temsilcileri, sivil toplum örgütü temsilcileri, avukatlar, Elçi ailesi ve gazeteciler katıldı.
“Adaletle aramıza duvar örüldüğünü kısa sürede idrak ettik”
Duruşmada konuşan Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, dava sürecinin üzerinden yaklaşık iki yıl geçtiğini hatırlatarak, ilk duruşmadan bu yana adaleti bulma yönünde umutlarını dile getirdiklerini söyledi.
Elçi, “Savaşa karşı çıktığı esnada katledilen bir hukuk insanının, bir baro başkanının katledilmesinin alelade bir dava olmadığını, bu davanın kişisel olmak kadar toplumsal ehemmiyetini, haksızlığa uğrayan her vatandaş gibi adaleti arama derdinde olduğumuzu ifade etmeye çalıştık; fakat anlaşılamadığımızı, en doğal hakkımız olan adaletle aramıza gün geçtikçe bir duvarın örüldüğünü kısa sürede idrak ettik. Yükselen bu duvarın harcında empati yoksunluğu var. Çünkü dört yılı aşkın bir zaman sonra açılması beklenen bir davadan medet uman mağdurlar olarak sanık muamelesi gördük dışarıya atılmak istendik” dedi.
“Bu duvarın harcında toplumun genelinde ve bu davanın özelinde adalet bekleyenlerin derdini anlamada kayıtsızlık, devletin yargıcı olma kaygısı, devletin polisini yargılayamama, cezasızlık geleneği, kendine yakın hissetmediklerine önyargı var” diyen Elçi, şöyle konuştu:
“Oysaki Kuranda geçen Maide 8. Ayetinde ‘Ey iman edenler Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allaha karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır’ der. Bu duvarın harcında zulüm var. Vatandaş anasının ak sütü kadar helal olan adalete erişemiyorsa, ortada zulüm var demektir. Adaletin zıddı zulümdür. Adalet insaflı davranma çerçevesinde tanımlanır, zulüm başkasının hakkını yemek, hakkına engel olmak, hakkını eksik vermek, eziyet etmekle eş anlamlıdır. Aynı zamanda adalet yükümlülük olarak da kabul edilir. Biz defalarca olay anından bugüne kadar hakkımız olan adaleti dile getirdik; bu sözcüğün anlamını yitirdiğinin de farkındayız.”
"Talep etmekten geri durmayacağız"
“Sivil insanların ölümüne karşı çıkan, toplumsal barışın ve huzurun tesisi için gadre uğramış birinin katlinden sorumlu tutulanların nasıl bir senaryoyla suça bulaştıklarının ifşası konusunda hakkıyla bir yargılama yapılmadığını, bir eşten daha ziyade bir insan olarak hak etmediğimiz hukuksuzlukları dürüstçe dile getirmek konusunda mecburiyet hissediyorum” diyen Elçi, “Aksi takdirde üzerinize kalacak vebale ben de ortak olmuş sayılırım. Şahsi menfaatinden çok uzak, inandığı bir ideal için katledilmiş birinin yakını olarak başkalarının vebalini boynumda taşıma niyetimin olmadığını bir kez daha dile getirmek isterim” şeklinde konuştu.
Elçi, “Hukukun, kanunların, toplumun tanrısal bir paye biçmiş olduğu bu makamın bağımsız, objektif, kendi şahsi menfaatlerinden çok uzak, tarafsızlığını hissettirmesi vereceği karar kadar, kararın oluşturulduğu süreçte de tarafsızlığını hissettirme sorumluluğunun olduğunu hatırlatmak istiyoruz. İki yıllık sürecin sonunda yargının tarafsızlığına güvendiğimizi dile getirmeyi çok isterdik. Kendimizi huzurlu ve hakkı teslim edilmiş bir vatandaş olarak hissedebilmemiz için aleyhimize işleyen her durumda umudumuzu kaybetmeden hakkımız olan adaleti karar anına dek bu salonda düşlemekten ve talep etmekten geri durmayacağımızı bir kez daha dile getireceğiz” sözlerini sarf etti.
“Davutoğlu'nun sözleri neden dinlenilmeye değer değil”
Türkan Elçi'nin ardından Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, mahkeme heyetine, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun “Tahir Elçi’nin siyasi bir cinayete kurban edildi” sözlerinin neden dinlenilmeye değer olmadığını sordu.
Mahkemenin yargılamayı adil yürütmekten uzak olduğunu ve ceza yargılama ilkelerini gözetmediğini yargılamanın konusu Kürtler olunca hukukun işlevini yitirdiğini, mahkemenin hukuki dayanaktan yoksun kararlar verdiğini, birilerinin dosya savcısına talimat verdiğinin anlaşıldığını, mahkeme heyetinin davayı aydınlatmayacaksa çekilmesi gerektiğini ifade etti.
Mahkemenin duruşmaya bir süre ara vermesinin ardından Ankara, Kars ve Artvin baroları davaya katılma talebinde bulundu.
Savcılık, suçtan doğrundan zarar göremeyen baroların katılma taleplerinin reddini talep etti.
Bir sonraki duruşma 5 Temmuz 2023'te
Verilen aranın ardından mahkeme, TÜBİTAK raporunun beklenmesine, katılma taleplerinin reddine, mülkiye raporunun ses ve görüntü kayıtlarının celbine, olay görüntülerinin kesik olduğu hususu nedeniyle araştırma taleplerinin reddine karar verilerek bir sonraki duruşmayı 5 Temmuz 2023 tarihine erteledi.