Haber Merkezi - Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin dönemin Trabzon İl Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli eski polis memurlarının aralarında bulunduğu 4 sanığın yargılandığı yeni dava, 15 sanıklı ana dava dosyası ile birleştirildi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, bazı sanıklar bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Duruşmada, Dink ailesinin avukatı Havva Hülya Deveci ile 1 sanık avukatı hazır bulundu.
Ailenin davaya katılma talebine ret
Dink ailesinin avukatı Deveci, davaya katılma talebinde bulundu.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti davanın, Yargıtay'ın 15 sanık hakkında bozma kararı verdiği ve yeniden yargılama yapıldığı aynı mahkemedeki ana dava dosyasıyla birleştirilmesine hükmetti.
Dink ailesinin suçtan doğrudan zarar görmediği gerekçesiyle katılma talebinin reddine karar veren heyet, duruşmayı erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 5 Ekim'de hazırlanan birleştirme talepli iddianamede, Dink ailesi "müşteki", Hasan Durmuşoğlu, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya ve Osman Gülbel "sanık" sıfatıyla yer alıyor.
Gülen cemaatine ait eylem ve amaçlarının anlatıldığı iddianamede, maktul Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürüldüğü ifade edilirken cinayetin azmettiricilerinin ve faillerinin eylem planına ilişkin kronolojik sıralama anlatılıyor.
İddianamede, sanık Hasan Durmuşoğlu'nun Eylül 2005 ve Temmuz 2008 yılları arasında Trabzon İl Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğünden sorumlu müdür yardımcısı olduğu kaydedilerek, görev süresince "Yasin Hayal" grubu ve faaliyetlerinin maktul Dink'e karşı 1 yıl önce geliştirilen öldürme planının, belirlenen tetikçilerinin, cinayete ilişkin gelişmelerin yardımcı istihbarat elemanı Erhan Tuncel’in verdiği bilgiler doğrultusunda en başından Trabzon İl Emniyet İstihbarat görevlileri tarafından bilindiği aktarılıyor.
Sanık Durmuşoğlu'nun da konuyla ilgili bilgi sahibi olduğu ifade edilen iddianamede, sanığın cinayetin önlenebilmesi adına yetkisi ve sorumluluğu bulunduğu ancak görevin gerekenlerini yapmak yerine emrinde bulunan Eylül-Ekim 2006'da yardımcı istihbarat elemanı ile buluşma raporu gibi fiziki ve elektronik ortamdaki kayıtlarının yok edilmesi ile yardımcı istihbarat elemanlarının görev düşümünün sağlanmasını yönlendirip, cinayetin işlenmesini sağladığı kaydediliyor.
İddianamede sanığın, cinayetin azmettirici ve faillerini takip ederek cinayetten 1 yıl önce haberi olduğu ancak ilgili yerlerden Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'ndaki örgüt mensuplarına gönderilen buluşma ve haber raporları dışında hiçbirini üstlerine haber vermediği anlatılıyor.
Sanık Mehmet Ayhan'ın Ağustos 2005'ten itibaren Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü Aşırı Sağ Faaliyetler Bürosunda "Memduh Aydın" kod adıyla polis memuru olarak görev yaptığı, yardımcı istihbarat elemanı Erhan Tuncel’in sorumluluğunun bu sanığa devredildiği aktarılan iddianamede, sanığın 2006'nın Eylül ve Ekim aylarında tetikçi Ogün Samast'ın olduğuna dair bilgi sahibi olduğu ancak cinayete ilişkin Faruk Sarı ve Hasan Durmuşoğlu'nun talimatları doğrultusunda haber ve rapor düzenlemediğine dikkat çekiliyor.
İddianamede, sanık Ayhan'la aynı büroda polis memuru olarak görev yapan Onur Karakaya'nın da cinayete ilişkin süreç ve gelişmelerden haberi olduğu ancak bu sanığın da görevini yerine getirmediği bilgisi yer alıyor.
Sanık Onur Gülbel'in dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nda Ali Fuat Yılmazer'e bağlı olarak müdür yardımcılığı görevini yaptığı kaydedilen iddianamede, cinayete ilişkin alınacak tedbirleri almadığı aktarılıyor.
İddianamede, sanığın cinayetin Yasin Hayal’in suç örgütüne işlettirilmesi sürecinden en başında haberdar olduğuna vurgu yapılırken sanığın, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle" irtibat ve iltisakına ilişkin deliller bulunduğu, ByLock uygulamasını kullandığının tespit edildiği kaydediliyor.
Sanıkların ihmali hareketleri nedeniyle Dink’in ölümüne neden oldukları, "kasten öldürme" suçundan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı ve mahkumiyet kararı verildiği cezanın Yargıtay kararıyla da kesinleştiği ifade edilen iddianamede tüm sanıkların "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Anayasal Düzenini Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile cezalandırılması isteniyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın