PAK: Milli, demokratik ittifakları stratejik siyaset olarak kabulleniyoruz
Haber Merkezi - PAK Parti İçi Konferansı’nda Kürt taraflar arasında “milli demokratik güçbirliği merkezinin oluşturulmasının yaşamsal önemde” olduğuna vurgu yapıldı. Konferansta, Türkiye hükumetine “Kürtlere karşı, savaş, askeri operasyonlar, gözaltı ve cezalandırma siyasetine son verme”, “PKK’ye de tüm silahlı eylemlerine son verme” çağrısı yapıldı.
Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), 15-16 Ekim 2022 tarihinde Diyarbakır’da gerçekleştirdiği PAK Parti İçi Konferansının sonuç bildirgesini açıkladı.
18 Ekim 2014 tarihinde Diyarbakır’da kurulan PAK’ın 8’inci kuruluş yıldönümüne denk gelen konferansa Kürdistan, Türkiye ve Avrupa’dan delegeler katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan PAK Genel Başkan Mustafa Özçelik, siyasal gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu ve PAK’ın genel durumu ile yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Konferansta partinin 8 yıllık çalışmaları değerlendirilerek önümüzdeki döneme dair yol haritası ve çalışma programı konusunda görüş ve öneriler değerlendirildi.
PAK’ın konjonktürel ve güncel gelişmeler bağlamında parlamento ve seçimlere bakış açısının değerlendirildiği konferansta ayrıca, partinin siyasal ve örgütsel birlik ile ulusal demokratik ittifaklara bakış açısı, diğer Kürt taraflarla ilişkileri ve Türkiyeli kesimlerle işbirliği konuları ele alındı.
PAK Parti Meclisi’nden açıklama
PAK Parti Meclisi konferanta öne çıkan ortak görüş ve tespitler hakkında yazılı bir açıklama yaptı.
Buna göre, PAK, Kürt kızı Jina Emini’nin İran polisi tarafından öldürülmesinin ardından, Rojhılat (Doğu Kürdistan) ve İran’da başlayan gösterilere desteğini yineleyerek, “Kürt milletinin özgürlük ve eşitlik taleplerini ve İran halklarının adalet, özgürlük, demokrasi, insanca bir yaşam özlemlerini içeren meşru, insani, haklı, milli, demokratik başkaldırı” olarak değerlendirdi.
PAK’ın 8 yıldır “Kürdistan Fedakarlar Partisi” olarak önemli çalışmalar yürüttüğü” ve “yeni bir ekol olduğu” tespitine yer verilen açıklamada, “PAK’ın olması gerektiği yerde olmadığı”
PAK’ın yeni bir vizyon ve aktivite ile güçlendirilmesi, gençlere, kadınlara, yeni jenerasyona ulaşması, geniş kitlelerle bütünleşmesi, milli demokratik mücadelenin de doğru bir zeminde ve doğru bir siyasetle yürütülmesinde önemli bir faktör olacağına vurgu yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“PAK Parti İçi Konferansı, PAK’ın kuruluşundan bu yana esas aldığı şu temel belgisinin bugün de milli, demokratik siyasetin ana paradigması olması gerektiğine inanmaktadır: Birleşebilenler birleşsin, birleşemeyenler işbirliği ve ittifaklar yapsın, işbirliği yapamayanlar diyalog içinde olsun, diyalog bile geliştiremeyenler de birbirlerine düşmanlık yapmasın.
Benzer programlara sahip parti, örgüt ve gruplara tek partide birleşme çağrısı
Bu temel siyaset çizgisinden hareketle PAK Parti İçi Konferansı, Kuzey Kürdistan’da güçlü, kitlesel, milli, demokrat, özgürlükçü Kürdistani bir partinin yaşamsal öneme sahip olduğunun bir kez daha altını çizmiştir.
PAK Parti İçi Konferansı, bu ihtiyacı örgütlemek üzere, benzer ve aynı programlara sahip parti, örgüt ve grupları tek bir partide birleşmeye; bu süreci güçlendirmek için, Kuzey Kürdistan’daki en geniş milli, demokrat, özgürlükçü, Kürdistani kadro ve potansiyeli PAK’ı sahiplenmeye, PAK’ı hep birlikte daha da büyütmeye çağırıyor.
PAK Parti İçi Konferansı, PAK’ın Kuzey Kürdistan’da bugüne kadar milli demokratik işbirliği ve ittifaklar konusunda sürdürmüş olduğu yapıcı ve geliştirici siyasetinin aynı anlayışla devamının önemine dikkat çekmiştir. PAK, milli, demokratik ittifakları stratejik bir siyaset olarak kabullenmiştir.
PAK Parti İçi Konferansı, Kuzey Kürdistan’da, Kürt milletinin ve Kürdistan’ın varlığını kabul eden; Kürdistan halkının siyasi, coğrafik, milli bir statü ile kendisini yönetmesini esas alan; Kürdistan Bayrağı başta olmak üzere, milli değer ve sembollere saygı duyan, sahiplenen ; Kürdistan’daki tüm milli, etnik, dinsel, mezhepsel, sosyal, siyasal bileşenlerin birbirlerinin varlıklarına, hak ve özgürlüklerine saygıyı esas alan; en tüm parti, örgüt, hareket ve grupların milli, Kürdistani işbirliği ve ittifakları geliştirmelerinin önem ve gerekliliğinde hemfikir olmuştur.”
PAK’ın seçim siyaseti
Partinin önümüzdeki parlamento ve belediye seçimlerine ilişkin siyaseti ise şu şekilde izah edildi:
“a)Milletvekilliği ve Devlet Memurluğu Yemini, mevcut Anayasa, seçim ve partiler yasası, Türkiye Cumhuriyetinin tüm yasal prosedürü ve TBMM’nin İç Tüzüğü göz önünde bulundurulduğunda, Kürt dilinin ‘’bilinmeyen dil’’ olarak meclis tutanaklarına kaydedildiği Türk Parlamentosu’nun Kürt ve Kürdistan sorunun çözüm yeri olmadığı açıktır. Kürdistan sorunu, Kürdistan halkının meşru temsilcileri ile Türk Devleti’nin, uluslararası gözlemci devletlerin katılımıyla yürütecekleri görüşmelerle çözüm bulabilecektir.
b) Bu yaklaşımlardan hareketle PAK Parti İçi Konferansı, parlamento ve belediye seçimlerine katılımı, boykotu, seçimlere katılıp milletvekilliği yeminini okumamayı ve parlamentoya gitmemeyi ya da parlamentoya girmek suretiyle halkımızın meşru özgürlük davasının ve buna bağlı olarak bugün anayasa ve yasalarda yer alabilecek olan acil taleplerimizin gündemleştirileceği ulusal demokratik mücadelenin bir platformu olarak değerlendirmeyi, şartlara göre reddetmeyen, çok boyutlu bir seçim siyasetine sahip olduğunu önemle belirtmektedir.
c) PAK, parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, yukarıda dile getirilen anlayış ve geçmiş seçimlerde yaşanan tecrübeler ve perspektif ışığında, Kürt milletinin meşru milli demokratik hak ve özgürlük taleplerini milletvekilliği pazarlığına indirgemeksizin, en geniş Kürdistani kesimlerle birlikte, Kürtlerin bir taraf olarak kabulünü esas alan milli, Kürdistani bir seçim siyasetini belirlemeyi esas alacaktır.”
Koordinasyon Merkezi önerisi
Kürtlerin yaşadığı coğrafyada mevcut durumda “ulusal kongre için koşulların musait olmadığı” tespitine yer verilen açıklamada, “Ama, Kürdistan’ın dört parçasının kaderinin en geniş boyutta birbirini etkilediği bu tarihsel süreçte, Kürdistan’ın dört parçası ile diyasporadaki milli, Kürdistani güçler arasında bir Koordinasyon Merkezinin gerekli olduğunu ve bu Koordinasyon Merkezi’nin önemli, tarihsel bir rol oynayabileceğini tespit etmiştir” denildi.
Ayrıca PAK’ın diyasporadaki tüm milli, Kürdistani çalışma, girişim, etkinlik ve kurumları desteklediği belirtilerek diyasporadaki tüm milli kurumlara tek bir kurumsal yapı içinde birleşmeye çağrısı yapıldı.
Açıklamada, “PAK Parti İçi Konferansı, bir yandan Kürt milletinin kendi geleceğini belirleme hakkını savunan Türkiyeli kesimlerle uzun erimli işbirliklerini geliştirmeye; diğer yandan da Türkiye’de özgürlüğü, adaleti, demokrasiyi, insan haklarını, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü, kadın haklarını savunan; Kürtçe ana dille eğitim hakkı başta olmak üzere, Kürt dili önündeki yasakların kaldırılmasını, Kürt kimliğinin tanınmasını, Kürtlerin milli, demokratik hak özgürlüklerin sağlanmasını, savaşa ve Kürt karşıtı siyasete son verilmesini ve bu hak ve özgürlüklerin anayasal ve yasal güvencelere kavuşturulmasını savunan, en geniş kesimlerle diyalog ve işbirliği geliştirmeye ve dayanışmanın önem ve gerekliliğine dikkat çekmiştir” denildi.
Türkiye ve PKK’ye çağrı
Türkiye ve PKK’ye de çağrıda bulunulan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Türkiye Devleti, Kürt karşıtı, savaş, askeri operasyonlar, gözaltı ve cezalandırma siyasetine bir an önce son vermeli, Kürdistan halkının meşru temsilcileriyle, tüm Kürt partileriyle sorunu barışçıl yollardan, diyalog ile çözmek için bir an önce masaya oturulmalıdır.
PKK’nin Kuzey ve Güney Kürdistan’da sürdürmüş olduğu silahlı eylemlerin, kör şiddet siyasetinin; Türk Devleti’nin Kürtlerin kazanımlarını, sivil, siyasal, demokratik yol, araç ve çözümlerini ortadan kaldırma, tahrip etme amaç ve siyasetine elverişli bir zemin yarattığı, 2015 yılındaki hendek-barikat uygulamasında bir kez daha tartışmasız bir şekilde kanıtlanmıştır. Kuzey Kürdistan’da silahlı eylem zemini bulamayan PKK’nin, Güney Kürdistan Parlamentosu, Başkanlığı, Hükümeti ve Pêşmerge Gücünün meşru yönetim ve kararlarını tanımayarak, Güney Kürdistan topraklarında sürdürmekte olduğu silahlı faaliyetler, Türk Devleti’nin Güney Kürdistan’a saldırı ve işgaline elverişli bir zemin hazırlamaktadır.
PKK’nin yanlış ve kör şiddet siyasetinin, silahlı eylemlerinin halkımıza ve özgürlük mücadelemize zarar verdiği açıktır. Bu realiteden hareketle PKK, Kuzey ve Güney Kürdistan ile Türkiye’deki tüm silahlı eylemlerine son vermeli, Güney Kürdistan’ın meşru yönetimine saygılı davranmalı, kararlarına uymalıdır.”