Sancar: Ekonomik kriz fazlaca masum kalıyor
Ankara (Rûdaw) – HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Türkiye’nin “çok boyutlu bir kriz” içinde olduğunu belirterek, “Bizatihi iktidarın kendisi krizin kaynağını oluşturmaktadır. Baştan beri biz Cumhurbaşkanının kabinesiyle birlikte istifa etmesi gerektiğini söyledik” dedi.
Mithat Sancar başkanlığındaki Halkların Demokratik Partisi (HDP) heyeti “Halka Bütçe” çalışmaları kapsamında Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'nu (KESK) ziyaret etti.
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ve KESK MYK üyeleri tarafından karşılanan Sancar ve beraberindeki heyet görüşmede bütçe sürecini ele aldı.
Burada basın mensuplarına konuşan Sancar, bütçe görüşmelerinin devam ettiğini be HDP’nin de “Halka Bütçe” adıyla bir kampanya başlattığını belirtti.
Sancar, “Öncelikle emek ve meslek örgütlerini ziyaret etmeyi bu programın başına koyduk. Sadece emek ve meslek örgütleriyle sınırlı olmayacak ziyaretlerimiz, başka kurumları da ziyaret etmeyi planlıyoruz. Toplumsal kesimleri de şu pandemi koşullarında mümkün olan ölçüde ziyaret etmeyi planlıyoruz” bilgisini paylaştı.
“Kriz esas olarak sofralardadır, yandaşların kayırılmasındadır”
Sanca, “Türkiye çok boyutlu bir kriz içindedir. Bir ayağı ekonomidir ama sadece ekonomiden ibaret değildir kriz. Derin bir ekonomik kriz var. Ekonomik kriz sözünün fazlaca masum bir ifade olduğunu burada vurgulamamız gerekiyor. Aslında söz konusu olan şey halkın yoksullaştırılması, bir avuç yandaşın ve sermayenin daha da zenginleştirilmesi korunması ve kayırılmasıdır. Kriz esas olarak sofralardadır ve kişisel bütçelerdedir, yoksullaşma derinleşmiştir” dedi.
“Bizatihi iktidarın kendisi krizin kaynağını oluşturmaktadır” diyen Sancar, “Baştan beri biz Cumhurbaşkanının kabinesiyle birlikte istifa etmesi gerektiğini söyledik. Sorumluluğu üstlenmeleri gerekiyor. Demokrasinin gereği budur. Ama bunun gereğini yerine getirecek bir demokratik zihniyetin iktidarda mevcut olmadığını da görüyoruz. İstifanın otomatik ve doğal sonucu erken seçimdir” ifadelerini kullandı.
Sancas sölerini şöyle sürdürdü:
“O nedenle bunu bir an önce durdurmamız Lazım. O nedenle krizin adını net koymak lazım. Yoksulun, emekçinin sürekli olarak zarar görmesidir. Sağlık alanındaki kriz de daha çok yoksulların ve emekçilerin sağlığından ve hayatından olması şeklinde yaşanmaktadır. Neden? Çünkü ekonomiyi yürütme gibi bir hedef koymuş bu iktidar, ekonomiyi yürütmekten kasıtları yandaşların kârlarının garanti altına alınmasıdır ve yükseltilmesidir. Sermayenin konumunu koruması ve daha da büyümesidir.”
“Kurkut cinayetinin aklanmasını unutmayacağız”
Diyarbakır’da 21 Mart 2017’deki Newroz kutlamasına katılmak isteyen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un vurulması ile ilgili dava hakkında da konuşan HDP Eş Genel Başkanı, “Kemal Kurkut davasını hiçbir şekilde unutmayacağız, unutturmayacağız gözlerimizin önünde bir cinayetin nasıl aklanabileceğini toplumla dalga geçercesine pervasız bir tutumla gözler önüne serdiler. Adalet reformundan söz ediyorlar. Biz söz var ‘adalet yerine gelsin isterse dünya yıkılsın. Aslında onun başlangıcı tersinden bir ifadedir. Adalet sağlanmazsa dünya yıkılır. Bunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu da derin bir krizdir. Siyasi krizde ortada bu iktidar gününü kurtarmaya çalışmak dışında herhangi bir programa sahip değildir” diye konuştu.
“Cumhurbaşkanından açık tutum bekliyoruz”
Alaaddin Çakıcı’nın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki tehdit içerikli sözlerine değinen Sancar, “Şimdi gözler Cumhurbaşkanındadır. Bakanlar bir yana ben Cumhurbaşkanından bu konuda bir açıklama ve açık tutum bekliyorum. Eğer bu, suskunlukla geçiştirilir veya diğer ortağın yaptığı çerçevede bir tutum ortaya konulursa o zaman tablo daha karanlık ve ağır hale gelecektir” ifadelerini kullandı.
Mithat Sancar, gazetecilerin, “Gelecek Partisi Ahmet Davutoğlu siyasi partileri ziyaret etmeye başladı. HDP’yi ziyaret edeceğiz dedi. Size bir davet geldi mi?” sorularına ise şu yanıtı verdi:
“Bize henüz bir davet gelmedi. Gelince zaten değerlendirip cevabımızı vereceğiz. Diğer meseleye gelince, arkadaşlarımız orada neler yaşandığını, spekülasyon konusu yapılan toplantıları anlattılar. Önemli olan şudur; anayasa dediğimiz şey bir toplumsal sözleşmedir, toplumun en geniş kesimlerinin katılmasıyla hazırlanmalıdır. Gündeme getirilen o toplantıda bir anayasa çalışmasının söz konusu olmadığını taraflar açıkladılar. Fakat olabilir de. Sadece muhalefetteki 4 partinin değil olabilecek en geniş katılımla anayasa tartışmalarının yürütülmesini doğru ve gerekli buluyoruz. Bu olay üzerinden kapsamlı ve geniş katılımlı anayasa arayışlarının itibarsızlaştırılmasını reddediyoruz.”
Bozgeyik: Mafyanın tehdidi bütün muhalefete yöneliktir
KESK Eş Genel Başkanı Bozgeyik de Kılıçdaroğlu’na yönelik tehdide ilişkin, “Sayın Kılıçdaroğlu'na yönelik sarf edilen bu tehdidi kınıyoruz. Yarın kendisini ziyaret edeceğiz ve dayanışma duygularımızı ifade edeceğiz. Burada talihsiz olan şey şu; Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanının geçtiğimiz hafta yargı reformundan bahsetmesinden hemen sonra Çakıcı’nın muhalefet liderine tehditleri ve hakaretleri kabul edilemez. Tehdit Kılıçdaroğlu şahsında toplumun bütün kesimlerine yönelik tehdittir, Bahçeli'nin sahiplenmesi, Adalet Bakanı ve Cumhurbaşkanından bir tepki gelmemesi iktidar blokunun tutumunu gösteriyor. Demokratik bir Türkiye yaratılması için hep birlikte mücadele etmemiz gerektiğini ifade edebiliriz” dedi.