Erdoğan: TSK’dan emekli bir grup subay SADAT’ı kurdu; kurumla alakam yok

18-05-2022
Etiketler Recep Tayyip Erdoğan SADAT
A+ A-

Haber Merkezi – Erdoğan, bugün yaptığı konuşmada “SADAT, TSK’dan emekli bir grup subay ve astsubayın 2012 yılında savunma alanında danışmanlık faaliyeti üzerine kurdukları bir şirkettir. Benim SADAT’ın ne kurumuyla ne yöneticileriyle uzaktan yakından en ufak bir alakam yok” dedi. Erdoğan ayrıca CHP'ye yönelik "Eğer gerçekten Atatürk hassasiyetleri olsaydı havalimanı tabelasından önce kendilerine “Mustafa Kemal’in itleri” diyenlerden hesap sorarlardı" ifadesini kullandı.

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu.

Kendisinin SADAT ile herhangi bir bağının olmadığını belirten Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

"2023 seçimleri de büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin kilit taşı olacaktır. Tabii bu tablo bizim kadar bölgemiz ve ülkemiz üzerine hesapları da olanların dikkatini çekmektedir. Her dönem olduğu gibi bugün de bu güçler içeride kendi senaryolarına uygun rollere talipli siyasetçi, STK temsilcisi, iş insanı, medya mensubu kılıklı aktörler bulabilmektedir.

Hatırlarsınız bir süre önce bölgemizde en çok sorun yaşadığımız devletlerden birinin başkanı Türkiye’de iktidarı değiştirmek için beraber çalıştıkları çevreler olduğunu söylemişti.

Tabii bunlar özellikle eskiden ülkemizde başka çevrelerle de çalışıyorlardı. Biz bunların çalıştığı vesayet güçlerinin, darbecilerin, terör örgütlerinin, beşinci kol faaliyeti yürüten sinsi tiplerin tepesine binip hareket alanlarını sınırladıkça alternatifleri azaldı.

Kala kala hırsları boylarını aşan bir avuç kifayetsize, ancak ilkokul müsameresi seviyesinde iş çıkartan oyuncuya kaldılar. Kumpasla geldikleri koltuklarını herkese duymak istediklerini söyleyen, yalanı, iftirayı, tehdidi, yüzsüzlüğü siyaset diye pazarlayan, ülkenin ve milletin hayrına söyledikleri tek söz, yaptıkları tek iş olmayan karikatür tiplerin cesaret ve cüretlerinin giderek arttığını görüyoruz.

Milletimiz demokrat partiden beri bunlara şamar üstüne şamar indirmesine rağmen bu habis zihniyetin tarihten ders çıkarmadan hâlâ aynı şımarıkla yoluna devam etmesini ibretle izliyoruz.

Teşkilatlarımıza, milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza her fırsatta, sürekli sahada olmalarını, milletimizin gönlünü kazanmak için daha çok çalışmalarını tavsiye etmemin sebebi budur.  Bizim kalbimiz Rabbimizden, gözümüz milletten başka yere dönük olmamıştır, olmayacaktır.

Eser ve hizmet siyasetimizden, istiklal ve istikbal davamızdan, demokrasi ve kalkınma programlarımızdan taviz vermeden, samimiyetle çalışacağız, çabalayacağız.

Dünya ile birlikte bizi de etkileyen sınamalar karşısında, bu duruşumuzu bozmayacağız. Bunları yaptığımız müddetçe milletimizin desteği hep yanımızda olmayı sürdürecektir.

CHP ve şürekası öyle konularla, öyle zırva iddialarla, öyle yalanlarla karşımıza çıkıyorlar ki muhatap alıp cevap vermeyi zül addediyoruz.

Kaftancıoğlu kararı

Buna rağmen milletimize olan saygımız sebebiyle bazı hususları açıklamamız gerekiyor.

Önce CHP İstanbul İl Başkanı’nın mahkumiyet kararlarının bazılarının Yargıtay tarafından onanmasının ardından bize yönelik bir saldırı, hakaret ve iftira dalgası başlattılar.

Yargı kararları elbette layüsel değildir, eleştirilebilir ama bu eleştirinin yargı mensuplarının ve ülkeyi yönetenlerin kişilik haklarına saldırı derecesine varması siyasetin değil, hukukun konusudur.

Nitekim bu süreçte ettikleri her kem sözün, attıkları her iftiranın hesabını hukuk önünde vereceklerdir.

SADAT tartışmaları

Hadi diyelim ki burada bir kuyruk acıları var, onun için sağa sola saldırıyorlar. Ardından hakikatle, akılla mantıkla ilgisi olmayan bir SADAT tantanası çıkardılar.

SADAT, TSK’dan emekli bir grup subay ve astsubayın 2012 yılında savunma alanında danışmanlık faaliyeti üzerine kurdukları bir şirkettir. Bu şirket özellikle de uzun yıllar sömürge altında kalmış İslam ülkelerine yönelik çalışmalar yapıyor.

Daha önce de bu şirketle ilgili kimi siyasetçilerin beyanlarına dayalı olarak medyada yalan haberler çıkmıştı.

Mesela 2018 yılında halen CHP ittifakı içinde yer alan bir siyasi partinin genel başkanı hanımefendi ülkemizin çeşitli yerlerinde silahlı eğitim kamplarının kurulduğu iddiasını bir gazete dile getirmişti. Cumhuriyet başsavcılığı bu haber üzerine soruşturma açmış, bu iddianın yalan, bühtandan ibaret olduğunu belgeleriyle ortaya koymuştu.

Şimdi de CHP’nin başındaki zat ortada bunu gerektirecek herhangi bir sebep yokken SADAT şirketinin önüne baskın yapar gibi gidip benzer zırvaları tekrarlamıştır.

Biz bu hareketin masum bir gündem oluşturma çabası değil, Türkiye’nin bölgesindeki çatışmalarda üstlendiği arabulucu rolüne ve sınırları dışında yürüttüğü kapsamlı operasyonlarına karşı verilmiş bir cevap olduğunu gayet iyi biliyoruz.

Bu çıkışın suflesinin nereden geldiğini, neyi amaçladığını, niçin yapıldığını da çok iyi biliyoruz.  Başaramayacaksınız.

Benim SADAT’ın ne kurumuyla ne yöneticileriyle uzaktan yakından en ufak bir alakam yok.

Atatürk Havalimanı’nın yıkımı

Bay Kemal, ne dersen de sabahtan akşama yalanla yatıyorsun, yalanla kalkıyorsun. Hiçbir zaman senin dürüstlüğüne şahit olmadık.

Darbecilere yaptıramadığını sinsi çelmelerle başarıya ulaştıramadığınız işi Bay Kemal gibi karikatür tiple hiç elde edemezsiniz. Biz insanlığımızı, diplomatik nezaketimizi gösterelim de varsın onlar kendi bildikleri yoldan yürüsünler.

SADAT tartışması bitmeden Atatürk Havalimanı'nda inşa edeceğimiz Millet Bahçesi'e binbir yalanla saldırmaya başladılar. Bu tesisin adı 12 Eylül darbesine kadar Yeşilköy Havalimanı idi.

28 Şubat'a kadar darbecilerin ihaneti, gizlemek için kullandıkları araç hep Atatürk maskesi olmuştur.

12 Eylül darbecilerinin başı Evren de Yeşilköy'ün ismini Atatürk yaparak aynı yolu izlemiştir. Atatürk ismi üzerinden fırtına koparanların hiçbiri bu hakikati dile getirmez. Bunların derdi Atatürk'ün ismine sahip çıkmak değil bu ismi kalkan yaparak kendi kirli gündemlerini inşa etmektir.

Eğer gerçekten Atatürk hassasiyetleri olsaydı havalimanı tabelasından önce kendilerine “Mustafa Kemal’in itleri” diyenlerden hesap sorarlardı.

Samimiyetleri olsaydı PKK güdümlerindeki partiyi siyasi ortakları yapıp belediye birimlerini terör örgütü yandaşlarına teslim edenlerden hesap sorarlardı.

 29 Mayıs'ı da Bay Kemal istersen sen de gel, Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız. Sen 700 kişiyi falan topla oraya götür orada engeller kurmaya çalış. Ama biz orada 29 Mayıs İstanbul'un fethini kutlayacağız. O gün ağacı dikeceğiz ve inşallah bahçenin temelini de atacağız.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği

Yıllarca çok acılar çektik, bedeller ödedik. Bu hassasiyetimize hiçbir müttefikimiz beklediğimiz ölçüde saygı göstermedi. PKK ve DEAŞ’ın sınırlarımıza dayandığı dönemde hava savunma sistemlerinin götürüldüğü günleri unutmadık.

NATO bir güvenlik teşkilatıdır, bunu güvenlikten yoksun hale getirmeye ‘evet’ demiyoruz. Bu yanlış bir kere Yunanistan’la yapıldı. Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Pazartesi günü gelmek istiyorlarmış, yorulmasınlar, gerek yok. NATO’nun genişlemesi bizim hassasiyetlerimize gösterilecek saygıyla anlamlıdır. İsveç’te 30 teröristi istedik, ‘Vermeyiz’ dediler. Siz teröristleri vermeyeceksiniz, bizden NATO üyeliği isteyeceksiniz."

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli