HDP’nin yeni yol haritası, muhalefetin tavrı ve Kürt kamuoyundan beklentiler

18-03-2021
Etiketler Türkiye Koronavirüsü Covid-19 Erol Katırcıoğlu Abdurrahim Aksoy Reha Ruhavioğlu HDP AK Parti
A+ A-

Erbil (Rûdaw) – HDP’li Erol Katırcıoğlu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın AYM’de açtığı dava karşısında  davanın düşmesi için partisinin siyasi süreçten çekilmeyeceğini söyledi.  DEVA Partisi kurucularından Abdurrahim Aksoy da bu durumda HDP’nin yanında yer alacaklarını belirtti. Rawest Araştırma Direktörü Reha Ruhavioğlu ise, Türkiye’de HDP’nin kapatılmasına karşı çıkabilecek bir muhalefet olmadığına dikkat çekti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun dokunulmazlığının düşürülmesi hakkındaki karar dün TBMM Genel Kurulu'nda okunarak milletvekilliği düşürüldü.

Bu kararın ardından akşam saatlerinde de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı. İddianame Yüksek Mahkeme'ye gönderildi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, bir siyasi partinin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesinde açılan davalarda, "ceza davası" prosedürü izleniyor.

Siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) davanın mahiyetine uygun hükümleri uygulanmak suretiyle dosya üzerinden Genel Kurulca inceleniyor ve kesin karara bağlanıyor.

Ancak gerek HDP ve gerekse de muhalefet, sürecin teknik boyutundan çok HDP’ye açılan kapatma davasının nedenlerini ve sonuçlarını önemsiyor.

Rûdaw TV’de 15:00 bültenine konuk olan HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, AK Parti 22. Dönem Bitlis Milletvekili ve DEVA Partisi kurucularından Abdurrahim Aksoy ve Diyarbakır merkezli Rawest Araştırma Direktörü Reha Ruhavioğlu, Hêvîdar Zana’nın sorularını yanıtladı.

İşte konuklara sorulan soru ve yanıtları:

“Ak Parti’nin beklediği sonuçları alamayacak”

Hêvîdar Zana: HDP’ye açılan kapatma davasından sonra süreç nasıl işleyecek, ne öngürülüyor?

HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu: Milletvekilimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun dün Meclis’te milletvekilliğinin düşürürülmesinin ardından akşam saatlerinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının HDP’nin kapatılmasına yönelik dava açtığını öğrendik. Bugün sabah saatlerinde de bir listeden söz ediliyor, Türkiye’de sol ve Kürt siyaseti ile yakın olan 600’den fazla ismin de siyaseten yasaklanacağına dair bir iddianame hazırlandığını öğrendik.

Tüm bunları biz iç siyasetin maveraları ile ilgili bir durum olduğunu düşünüyoruz. Biliyorsunuz MHP sürekli HDP’nin kapatılmasını istiyordu. Bu çerçevede bugün kurultayları vardı. Bir anlamda AK Parti yani Erdoğan, Devlet Bahçeli’ye bir jest yaptı. ‘HDP kapatılsın istiyordunuz işte biz de kapatıyoruz’ der gibi. Ancak bunu başarıp başaramayacakları meselesi ucu açık bir soru. Ancak şunu biliyoruz; şu anki iktidar özellikle Kürtlere karşı kindar bir davranış içerisinde. 60 küsür belediyeye kayyum ataması bunun bir göstergesiydi. Ama giderek dozu arttıran bir şekilde Kürtlere veyahut genel olarak Türkiye’de HDP çerçevesi üzerinden demokrasi mücadelesi yürüten çevrelere karşı gerçekten düşmanca davarınıyor, bir tür düşman hukuku uyguluyor. Bu bakımdan bu bir bilek güreşi olacak gibi görünüyor. Biz tüm her şeye rağmen halkımızın bize olan desteğinin arttığını düşünüyoruz. AK Parti’nin beklediği sonuçları alamayacağını düşünüyuruz. Yakın bir dönemde Kürt illeri başta olmak üzere diğer illerde de görüşmeler yapıyoruz iş ve aş buluşmaları adıyla. O çerçevede gayet açık bir şekilde görüyoruz ki başta Kürt halkı olmak üzere toplumun özellikle yoksul kesimlerinden gelen büyük bir destek var HDP’ye. Bu da bizi bu mücadele güçlü kılıyor. Çünkü Tayyip Erdoğan eğer kazanacak gibi görürse seçimlere gideceğini öngörüyoruz, aksi taktirde de tamamen diktatöryel bir sistem kuracak diye düşünüyoruz.

“AK Parti kazanabileceği bir seçimin hesaplarını yapıyor, en kolay hedef de Kürtler”

Hêvîdar Zana: Türkiye’de bir yandan demokratik reform paketi açıklanadı, diğer yandan Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü ki bunlar zıt şeyler. Türkiye’de siyaset ve yargının kafası mı karışık yada tüm bunlar önceden planlanmış bir plan mı?

Rawest Araştırma Direktörü Reha Ruhavioğlu: AK Parti bir yandan reform yaptığını söylüyor, Avrupa devletlerine farklı bir resim çiziyor ama Türkiye’de çizdiği resim farklı. Bu bir tezat değil çünkü son yıllarda AK Parti rasyonaliteden uzaklaşmış. Avrupa devletlerine karşı neden böyle bir süreç izliyor? Bu şekilde aslında bir iki yıllık bir zaman kazanmak istiyor, Avrupa’nın ‘AK Parti yeni bir süreç başlatmış, biraz daha sabredelim’ demesini bekliyor. Diğer taraftan Türkiye’de yapılacak seçimleri kazanmak istiyor. Ama şimdi hesapladığında seçime giderse kazanmasının kolay olmayacağını görüyor. Bu nedenle planlar yapıyor, bu planları için en kolay kurbanlar da Kürtlerdir. CHP veya İYİ Parti’ye karşı aynı politikaları uygulayamaz. AK Parti’nin böyle bir hesap ve takvimi var. Ama her ikisini yan yana getirdiğimizde rasyonel görünmüyor. HDP’nin kapatılması, Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi kısa vadade AK Parti’ye kazanç sağlasa da Kürtlerle AK Parti arasındaki mesafeyi de derinleştiriyor.

Diğer taraftan seçim yasasını değiştirmek istiyor. Nasıl kazanacağının matematik hesaplarını yapıyor. Örneğin Diyarbakır’ı 4 veya 5 bölgeye bölüp kendi adaylarının kazanabileceği bir sistem geliştirmek istiyor.

HDP kendinden önce kurulan aynı gelenekten gelen diğer partilerden daha çok siyaset yapmış ve seçimlerde oy almış olan bir partidir. HDP’nin yedek bri partisi varsa bile onun çalışmasına izin vermeyip yada barajı geçememesini sağlayıp Diyarbakır’da 3 vekil yerine 9 veya 10 vekil çıkarmayı hedefliyor.

İkincisi de, farklı bir parti ile girme hazırlığı yoksa HDP’nin bağımsız adaylarla seçimlere girmesini sağlamaktır. Ki bu durumda HDP’li adaylar Diyarbakır’da 9 vekili var ama bağımsız girererlerse  10 yerine 5 veya 6 vekil çıkarabileceği hesaplanıyor.

Hêvîdar Zana: Hesaplar ne temelde?

Reha Ruhavioğlu: Parlamentodaki milletvekili dağılımını sağlayan sisteme göre HDP’nin kazananaması en çok AK Parti’ye yarıyor. Fakat AK Parti’nin hesabında yanlış olan şu ki bu sistemde milletvekili kazansa da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde avantaj olmuyor. Tahminime göre bu noktada da AK Parti farklı bir hesap yapıyor. İlk etapta HDP’yi kapatalım bu istem yürüsün diyor. İkinci etapta ise HDP ile muhalefet arasına torpil atıp bir birinden uzaklaştırmayı hedefleyecektir. Fakat eğer muhalefet bugün olduğu gibi ilişkisini sürdürür ve tek adayla seçime girebilirse bu hesap AK Parti’ye kaybettirebilir de.

“Muhalefet partilerini engel görüyorlar”

Hêvîdar Zana: AK Parti daha önce kendisi kapatma davası ile karşı karşıya kaldı. Siyasi partiler kapatılmasın diye yasal düzenlemeler bile yaptı. Şimdi neden böyle bir adım atılmasına göz yumuyo0r. Bu sadece MHP’ye yapılmış bir jest olarak yorumlanabilir mi?

DEVA Partisi kurucularından Abdurrahim Aksoy: AK Parti ilk kurulduğunda hedefi demokratikleşmeydi, hukuktu. Ancak bugün geldiği noktada buhedeflerinden uzaklaştı, bir çok yanlışlık yaptı. Bugün artık hedefi iktidarı kaybetmemek olmuş, çünkü iktidardan düşerse tüm bu yaptıkları kendisine sorulacak. Onlar da bundan korktukları için iktidarı korumak istiyorlar. Bunun için de muhalefet partilerini kendilerine engel görüyorlar, bu engelleri ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.

 İktidarda tek başına kalamadığı için kendisine müttefik olarak MHP’yi seçmiş. Bu nedenle müttefiğinin taleplerini yerine getiriyor. Tayyip Erdoğan iktidarda kalabilmek için MHP’nin taleplerini yerine getirerek bu yanlışlara imza atıyor.

“Bu tablo AK Parti’nin ne kadar anti-demokratik bir noktaya geldiğini gösteriyor”

Hêvîdar Zana: Avukat Mahsuni Karaman, HDP'ye yönelik kapatma davasıyla ilgili olarak, ‘AYM üyelerinin HDP ve HDP’li siyasetçilerle ilgili bugüne kadar yaptığı tasarrufların tümü bir kısım üyeyi bu davaya bakmaktan yasaklı hale getirirken, diğer bir kısım üyeler açısından ise reddi hakim nedenidir. Mevcut AYM üyeleri HDP kapatma davasına bakamaz!’ açıklamasını yaptı. Bu konuda bahsedilen kurumların HDP hakkında karar almasını engelleyebilecek bir işleyiş sözkonusu mudur?

HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu: Bildiğimiz kadarıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Erdoğan’ın atadığı bir kişidir ve dördüncü sıradan atamnıştır. Dolayısıyla da Tayyip Erdoğan tarafından özellikle tercih edilen bir kişi olduğu ortada. Öte yandan Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı olduğu da ortada. Dolayısıyla da mevcut partiler sistemi içerisinde bir parti başkanının bir atama yaparak, tırnak içerisinde devlete ait olması geren bir kuruma atama yaparak rakibi olan bir partiyi kapatmaya çalışıyor. Bu tablo aslında AK Parti’nin ne kadar anti-demokratik bir noktaya geldiğini gösteriyor. Başlangıçta belki de böyle bir durumu yoktu ama giderek ülkeyi yönetememesinden kaynaklanan bir şekilde ve de Cumhurbaşkanlığı sistemi ekonomik ve siyasi olarak yürümüyor. Ama bunu sanki bu tür baskılarla yürütebileceğini düşünüyor. Bakın geçmişte ne kadar çok parti kuruldu, kapatıldı. Bu AK Parti’nin geldiği gelenek için de geçerli. Siyasi partiler seçmenlerinin talebi üzerine var oluyor. Dolayısıyla, siyasi partiyi kapatırken seçmenleri de kapatmış olmuyorsunuz. Yani bu işler tamamen zaman kazanma ve bir anlamda yaratacağı bir takım milliyetçi duyguların kabarmasına yoıl açacak bazı hadiselerin ardından eğer seçilebileceğini görecekse seçime gidecek, aksi taktirde de gitmeyeceğini düşünüyoruz. Türkiye’de yaşayan herkesin bunu görmesi lazım. Yapılanlar sadece HDP’ye değil tüm Türkiye demokrasisine karşı yapılmıştır, tümüyle anti-demokratiktir. Biz HDP olarak topluma bu çağrıyı yapıyoruz; herkes demokrasiye sahip çıksın, HDP’ye sahip çıksın, geleceğine sahip çıksın.

“Biz Türkiye’nin en iddialı partisiyiz”

Hêvîdar Zana: Bazı hukukçular HDP bu durumda kendisini feshederse dava düşer diyor. HDP bugünkü toplantısında böyle bir karar almayı düşünüyor mu?

Erol Katırcıoğlu: Teknik açıdan öyle görünüyor. Yani HDP kendisini lağvederse dava dosyası düşer ama biz böyle bir şey yapmayız. Çünkü biz Türkiye’nin en iddialı partisiyiz. Türkiye’de sadece Kürtlerin değil, aynı zamanda Türklerin de demokrasi taleplerini taşıyan bir muhalefet partiyiz. Bize yapılanlar esasında Tayyip Erdoğan’ın hiç hoşlanmadığı ve her defasında da zararını gördüğü bir muhalefet anlayışından dolayıdır. Yani biz ne dedik; ‘seni başkan yaptırmayacağız’ dedik ve Selahattin Demirtaş bunu slogan haline getirdi. Hakikaten de başkan olamadı 7 Haziran 2015 seçimlerinde. Sonra o kadar insanın ölümünden sonra 1 Kasım seçimlerinde ola ola MHP’nin desteği ile ayakta durabilen bir hükumet gerçekleştirebildi. Dolayısıyla da sayın Erdoğan çok iyi görüyor ki gidicidir. Gitmesini nasıl önleyebileceğini düşünüyor. Yaptığı bütün bu manevralar da HDP kapatılacak ve seçmenleri gidip başka partiye veya kendilerine oy verecek diye düşünüyor. Ama böyle bir şey olmayacak. Genel kanaatimiz bu. Biz iddialı bir partiyiz ve bu iddiamızı da sonuna kadar sürdüreceğiz.

“Bu kriz Türkiye’de ençok AK Parti’ye yarıyor”

Hêvîdar Zana: ABD ve Avurpa Birliği her iki konuya da tepki gösterdi, Türkiye’ye eleştirilerde bulundu. Uluslararası tepkiler HDP’ye yönelik davanın düşürülmesine neden olur mu?

Reha Ruhavioğlu: Şimdiye kadar da Türkiye’deki hukuksuzluklara karşı ses çıkaran ABD ve Avrupa ülkelerinin bundan fazla birşey yapabileceğini zannetmiyorum. Mesele Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Demirtaş hakkındaki  kararı var ama Türkiye ısrarla bu kararı yerine getirmeyeceğini söylüyor. Buna karşı Avrupa Parlamentosu’nun hangi adımlar atabileceği belli. AP bugün bu yapması gerekenleri yapmıyorsa, HDP’ye karşı açılan davada da bir şeyler yapabileceğini tahmin etmiyorum. AP zaten kendisine bağlı AİHM’in kararını bile uygulatamıyor.

Fakat bu kriz Türkiye’de ençok AK Parti’ye yarıyor. Çünkü AK Parti kendi taraftarlarını konsolide etmek için kullanıyor. Mesela bir Avrupa ülkesi çıkıp bu konularda ses çıkardığında AK Parti ‘biz bağımsız bir ülkeyiz, iç işlerimize karışamazsınız’ deyip kendi leyhine çeviriyor. Olsa olsa şu an zaten zayıf olan Avrupa Birliği ile olan siyasi ilişkiler biraz daha zayıflar ama Avrupa ülkeleri de siyasi rüşveti seviyor. Mesela bir yandan hukuku ihlal ederken diğer taraftan hukuk reformundan söz edildiğinde Avrupa ülkeleri ‘bir fırsat daha verelim, sonuçlarını görelim’ diye bekliyor. Bu da AK Parti’ye bir yıl daha kazandırıyor. Tüm bu çabalar önümüzdeki bir seçim içindir, uzun vadeli değildir. AK Parti kazanabileceği bir formül bulsa bugün bizi hemen bir seçime götürür. Ama bugün tahminime göre tüm formüller tatmin edici değil. Bugün Türkiye’de buna karşı çıkabilecek bir muhalefet de yok. HDP ile muhalefetin yakınlaşması bir zorunluluktu. Ama yine de AK Parti’nin işi hiç de kolay olmayacak.

“HDP’nin yanında yer alıyoruz”

Hêvîdar Zana: Muhalefetin tavrı ne olacak?

Abdurrahim Aksoy: AK Parti ve MHP hariç diğer partilerin seçimde birlikte hareket etme niyeti var. Tabi birlikte hareket etmeleri iktidar için zarardır. Bu nedenle iktidar da muhalefet partilerinin arasını bozmaya çalışıyor. Herkes de iyi biliyor ki Türkiye’nin iyi yönetileceği bir sistem AK Parti’nin iktidardan inmesine bağlı. AK Parti iktidardan inmeden demokrat kesimler rahatlayamaz. Tayyip Erdoğan bu birlikteliğin önüne geçmeye çalışıyor. Bu noktada muhalefet partilerin kendi içinde de bazı ayrılıklar var. Örneğin öğrenci andı konusunda CHP’de bir kesim karşı çıkarken bir kesim de okunması gerektiğini söylüyor. Yine İYİ Parti bu andın okunmasından yana. Bu da muhalefetin kendi içerisinde de birlik olamadığını gösteriyor.

Hêvîdar Zana: DEVA Partisi olarak sizin tavrınız ne olacak?

Abdurrahim Aksoy: Tüm demokratik partiler ve güçler birlikte hareket etmeli. Biz Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesini doğru bulmuyor, bu konuda HDP’nin yanında yer alıyoruz.

“DEVA Partisi’nin duruşu ve tutumunu çok önemsiyoruz”

Hêvîdar Zana: Kürt kamuoyunun tavrı henüz net ortaya çıkmadı. Önümüzdeki dünlerde nasıl bir tepki bekliyorsunuz?

Erol Katırcıoğlu: Newroz bu olayların üstüne denk geldi. Özellikle HDP’nin kapatılmasının resmi bir hale gelmiş olması tabiki seçmenlerimiz tarafından büyük bir tepkiye neden oldu. Bu rahatsızlığın, haksızlık ve adaletsizliğin bir şekilde halkımız tarafından meydanlarda haykırılacağını düşünüyorum. Bunun ötesinde sağolsun DEVA Partisi Genel Başkanı sayın Ali Babacan bugün hem Genel Başkanımız Mithat Sancar’ı hem de Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu aradı ve bu olanları doğru bulmadıklarını söyledi. Biz DEVA Partisi’nin duruşu ve tutumunu çok önemsiyoruz. Önümüzdeki seçim satımahilinde ne olur bilmiyoruz, partimiz ne kadar ayakta kalabilir veya bu kapatma davası ne kadar gerçekleşebilir onu bilmiyoruz. Ama şunu söyleyebilirim, Türkiye’nin gerçekten demokratlara ihtiyacı var. Türkiye siyaseti çok lafıgüzaf yapan bir siyaset. Boş boş laflar yapılıyor. Diyebilirim ki ilk defa Ali Babacan’ın DEVA Partisi’nin HDP’den sonra özellikle benzer Kürdistan coğrafyasında pekala birlikte olunabileceği duygusunu bana vermiştir. Bunu önemsiyorum. Çünkü gerçekten de Türkiye’nin geleceğine bakarsak bugün bizi kapatmak isteyenler tarihin çöplüğüne gidecektir. Bundan eminiz. Biz Türkiye halkının ihtiyacı olan demokrasi talebini temsil ediyoruz. Bunun gibi derdi olanlar, DEVA Partisi’nin de böyle bir derdi olduğunu anlıyorum. Dolayısıyla yakın durmanın yolarını bulmalıyız diye düşünüyorum. Tabi ki bu konuda CHP de önemli bir parti. Fakat CHP’nin de bir süreden bu yanadır Tayyip Erdoğan’ın yaptığı algı operasyonundan etkilendiğini görüyorum. O yüzden bize kurumsal olarak açık bir tavır sergilemediklerini, CHP içerisinde çok sayıda demokrat insan var ama yönetiminin bunların tavırlarını yansıtamadığını düşünüyorum. Genel olarak muhalefet cephesinde yeni ilişkiler gelişebilir diye düşünüyorum.

Hêvîdar Zana: CHP’nin bugünkü tavrı olası bir seçimde kendisine yaklaşımınızı etkileyecek mi?

Erol Katırcıoğlu: Tamam Kemal Kılıçdaroğlu bizi destekleyen bir açıklama yaptı, ona müteşekkiriz. Ama biz bundan öte bir şey bekliyoruz. Çünkü karşı karşıya olduğumuz hadise gerçekten var olup olmamakla alakalı bri mesele. Yani bir anlamda demokrasi ile faşizm arasında Türkiye bir seçim yapacak. Ve bu sçeimde tutuk olmamak gerekiyor. Çünkü artık gidebilecek bir yerimiz kalmayabiliriz. Dolayısıyla demokrasi ile diktatörlük arasındaki mücadelede herkesin eteğindeki taşları dökmesi gerektiğini, nerede yer alıyorsa orada yer almasını istiyoruz.

“Kürt sorununun çözümü için yük kaldırabilecek bir muhalefet yok”

Hêvîdar Zana: Kürt kamuoyunun HDP’ye karşı alınan karara ve HDP’nin yaklaşımına ilişkin tavrı nedir?

Reha Ruhavioğlu: Kürt kamuoyunun tavrını şimdiden değerlendirmek çok erken. Fakat Sayın Katırcıoğlu’nun da belirttiği gibi farklı çözüm arayışları da olabilir ve bu takip ediliyor. Yine nasıl ki AK Parti HDP’ye karşı taktik uyguluyorsa HDP’de aynı şekilde taktik yürütüyor. Siyasette kendi prensiplerinden vazgeçmeden karşı siyaset üretmek de önemlidir. Kürt kamuoyu daha güçlü bir çıkış bekliyor ama bir süre önce yaptığımız araştırma da gösteriyor ki HDP’ye oy verenler hiç bir durumda bir yere gitmiyor, desteğini sürdürüyor.

Yine Kürt kamuoyu da biliyor ki geçmişte kaç defa partiler kapatıldı ama yenileri açıldı ve Meclis’e girdi. Kürtler de biliyor ki bu mesele parti kapatma veya milletvekillerinin hapse atılması ile olmaz ve da biliyor ki bundan 10 yıl önce de siyaset yapanlar bu hakkında siyaset yasağı getirilen 600 kişi değildi, başkalarıydı. Bunlar yeni kadrolar olarak siyasete girdiler ve bundan sonra da yeni kadrolar siyaset yapabilir. Fakat bu noktada önemli olan AK Parti’nin kendisini tamamen Kürt sorununun çözümünden uzaklaştırmasıdır ki bu daha büyük problemedir. Diğer bir yandan da Kürt sorununun çözümü için yük kaldırabilecek bir muhalefet de yoktur. Bu da başka bir problemdir ama yine de Kürtler bir şekilde Meclis’e gidip siyaset yapacaktır.

Hêvîdar Zana: Muhalefetin bundan sonra parti kapatılması konusunun tamamen ortadan kaldırılması için gereken adımları atabileceğini düşünüyor musunuz?

Abdurrahim Aksoy: Türkiye’de demokrasinin mutlaka hakim olacağına inanıyoruz. Çünkü demokrasi hakim olmayana kadar ne Kürtler, ne Türkler ne de başka kimse rahata kavuşamayacak. AK Parti iktidarı şimdi her şeyi kendi parti çıkarlarına göre ayarlıyor, ona göre karar veriyor. Bu da muhalif olan her kese hukuksuzluk ve eziyet getiriyor. 80 milyon nüfuslu Türkiye bu durumu kabul etmeyecek ve mutlaka daha güçlü bir tepki gösterecek ve bu gidişatı kabul etmiyecektir. DEVA Partisi olarak biz de anti-demokratik tavırlar kime karşı olursa olsun tavrımızı koyacağız.

Hêvîdar Zana: Sizce bu davadan nasıl bir sonuç çıkacak?

Erol Katırcıoğlu: Çok kolay olmayacak diye düşünüyorum. Her ne kadar Tayyip Erdoğan bütün iktidar aletlerine sahip olsa da, sanıyorum bu mahkeme sürecinde bizim karşı iddialarımız ve tavırlarımızdan çok zarar görecek diye düşünüyorum. Dolayısıyla kapatılsak bile yeni bir parti ile mutlaka canlanacağız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli