HDP, Dedeoğluları katliamıyla ilgili Meclis Araştırması istedi
Erbil (Rûdaw) - HDP, Konya’da 30 Temmuz 2021’de yaşanan Dedeoğluları ailesi katliamıyla ilgili Meclis Araştırması açılamasını istedi.
HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç imzasıyla hazırlanan önergenin gerekçesinde, “Dedeoğluları katliamıyla ilgili nefret iklimine neden olan siyasi atmosfere, kolluğun tutumuna ve yargının cezasızlık politikalarına ilişkin inceleme yapılması ve cinayete zemin sunan faktörlerin açığa çıkarılması”nın amaçlandığı ifade edildi.
Önergede benzer bir katliamın bir kez daha yaşanmaması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddesi gereğince Meclis Araştırması açılması istendi.
Katliamın bütün yönleriyle açığa çıkarılması amacıyla Meclis Araştırması açılmasının elzem olduğu belirtilen önergede özetle şu ifadeler yer aldı:
“31 yıl önce Kars’tan Konya’nın Meram ilçesine göç etmiş Dedeoğulları ailesi 12 Mayıs 2021 tarihinde 50-60 kişilik bir grubun ırkçı saldırısına uğramış ve altı kişi yaralanmıştır. Ancak bu saldırıya ilişkin etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmemiş, 30 Temmuz 2021’de Dedeoğulları ailesine yönelik silahlı bir saldırı gerçekleştirilmiştir. Bunun sonucunda aynı aileden yedi kişi yaşamını yitirmiş, ailenin bulunduğu ev ateşe verilerek yakılmıştır. Katliam düzeyinde gerçekleşen bu cinayetin yaşanmasında nefret iklimine neden olan siyasi atmosfere, cinayete ilişkin kolluğun tutumuna ve yargının cezasızlık politikalarına ilişkin bir inceleme yapılması bu cinayete zemin sunan faktörlerin açığa çıkarılmasında hayati öneme sahiptir. Benzer bir katliamın bir kez daha yaşanmaması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddesi gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
“Irkçılık zemininden beslenmiş ve katil tek başına değildir”
Batıya göç etmiş aileler, mevsimlik tarım işçileri ve batıda okuyan öğrenciler başta olmak üzere birçok Kürt yurttaşımız şiddetin hedefi olmuştur ve olmaktadır.
Aynı aileden yedi kişinin öldürüldüğü Dedeoğulları’na yönelik saldırı, her ne kadar bir kişinin eliyle meydana gelmiş gibi görünse de, ırkçılık zemininden beslenmiş ve katil tek başına değildir. Bu, katliama ilişkin ihmaller zincirinden, kolluğun ve yargının tutumundan, katilin polisle konuşmalarından anlaşılmaktadır. Dolayısıyla yaşanan bu cinayet adli bir vaka değil çok failli ve nefret söylemiyle işlenen bir katliam olma kapasitesine sahiptir.
“Alınan koruma kararlarına rağmen aile korunmamıştır”
Cinayet öncesinde aileye yönelik saldırılara rağmen önleyici herhangi bir tedbir alınmamıştır. Dedeoğlu ailesi 12 Mayıs 2021 tarihinde de 50-60 kişilik bir grubun saldırısına uğramış ve altı kişi yaralanmış ancak saldırganlardan bazıları kısa süreliğine tutuklanıp serbest bırakılmış, son kertede hepsi tahliye edilmiştir. Alınan koruma kararlarına rağmen aile korunmamış ve yedi kişinin öldürüldüğü korkunç katliam yaşanmıştır.
Ayrıca hala etkin bir soruşturma yürütülmemektedir. Bu cinayetin bu şekilde kolayca işlenmesine zemin sunan dinamiklerin açığa çıkarılması yönünde herhangi bir soruşturma başlatılmamıştır. Dedeoğulları ailesi cinayetinde de failin tetikçi olma ihtimaline yönelik oldukça güçlü ibareler bulunmaktadır. Katilin şehirlerarasında yoğun bir trafikle çeşitli seyahatler yaptığı basına yansımıştır. İzmir, İstanbul, Eskişehir ve Bursa’da lüks otellerde konaklamıştır. Cinayetten sonra ortaya çıkan Altun’un polisle görüşmelerine ait ses kayıtlarında ise bu cinayetin ırkçı saiklerle kolayca işlendiği daha açık biçimde anlaşılmaktadır.
“Polis katile defalarca “abicim” diye hitap etmekte”
Katil, basına yansıyan polisle yaptığı görüşmeye ait ses kaydında ailenin Kürt olmasına gönderme yaparak “terörist” olarak tanımlamakta polise soğukkanlı bir biçimde defalarca “3-5 kişiyi daha öldüreceğim” demekte ve polis katile defalarca “abicim” diye hitap etmekte ve farklı ifadelerle katili onaylayarak adeta hak vermektedir. Aynı diyalogda “Aman kardeşim başına bir sıkıntı geldi, geçmiş olsun öncelikle”, “Kardeş ben Konya Kadınhanlı’yım senin düştüğün durum benim çok kanıma dokunuyor, elimden gelen yardımı yapacağım.” gibi katili masumlaştıran ve cinayeti sıradanlaştıran ifadeler yer almaktadır. Katilin “bunlar normal bir insan değillerdi, tam bir teröristlerdi.” cümlesine karşılık polis “Biliyoruz biz biliyoruz biliyoruz, farkındayız onların.” gibi cevaplar vermesi de katliamı meşrulaştıran ifadeler olmuştur.
Öte taraftan, avukatların iddiasına göre 45 dakikalık telefon görüşmesi kayıtlarının 30 dakikasının anlaşılamadığı gerekçesiyle çözümlenmemiştir. Bu da katilin arkasındaki olası güçlerin gizlenmesine ilişkin şaibe uyandırmaktadır.
Bu cinayetin işlenmesinde yaşanan ihmaller silsilesi, etkin bir yargılanmanın yapılmaması ve bu ses kayıtları katliamın ırkçı saiklerle organize bir saldırı sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatini güçlendirmektedir.
Bu katliamın bütün yönleriyle açığa çıkarılması amacıyla Meclis Araştırması açılması elzemdir.”