Bartın (Rûdaw) – Bartın’ın Amasra ilçesindeki Türkiye Taş Kömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü’ne bağlı bir kömür madeni ocağında meydana gelen patlamada 41 madenci öldü, 11 madenci de yaralandı. Facia bir kez daha maden ocaklarındaki tedbirler ve güvenlik koşullarında yaşanan ihmalleri akıllara getirdi.
Türkiye, yıllar sonra bir kez daha bir maden ocağı faciası yaşadı. Bu defaki facia, Karadeniz kıyılarında Bartın’da meydana geldi.
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü'ne bağlı maden ocağında, yerin 300 metre derinliğinde meydana gelen grizu patlaması sonrası 41 madenci yaşamını yitirdi, durumu kritik olan 11 maden işçisi ise tedavi altında.
"Maalesef hepsini kaybettik"
Rûdaw’a konuşan kurtarma ekibinden Yaşar Akasan, “İtfailyeye yardım amacıyla geldim. Aşağıya ilk yardımcı olarak girdim. Aşağı indiğimde müdahale edecek bir hasta göremedik. 20:00’de indik, 24:00’te çıktık. Maalesef hepsini kaybettik” dedi.
13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma ilçesinde, Soma Holding tarafından işletilen kömür ocağında meydana gelen maden faciasında 301 kişi yaşamını yitirmişti. O facianın yaraları iyileşmeden Amasra’da yeni bir yara açıldı.
Maden işçilerinin akrabalarından Kemal Kemal Atalak, “Bizim köyden 3 kişi vardı. Biri şu an hastanede, diğer ikisinden bri haber alınamadı” diye konuştu.
Madende patlama haberi alındıktan sonra 10 farklı ilden acil durum ekipleri bölgeye sevk edildi. Madende işçileri olan aileler yakınlarından iyi haber duymak için zamanla yarıştı. Ancak zaman geçtikçe, ümitler yerlerini yasa bıraktı ve maden ocağı onlarca işçinin mezarı oldu.
“Önlemlerin alınmadığı çok belli”
Bartın’daki patlamayı Rûdaw’a değerlendiren Enerji-Sen'in Kurucu Genel Başkanı ve maden uzmanı Kamil Kartal, “Neresinden bakarsak bakalım son derece ihmalkar olduğu ve gerekli önlemlerin alınmadığı çok bazir görüküyor” dedi.
İş sağlığı açısından önlem alınmadığını belirten Kartal, “Ama hepsinden de önemlisi aslında buraya nasıl gelindiğini, arka planını anlamak görmek lazım. Bu maden ocağı çok uzun yıllardır TTK’ya bağlı, devlete bağlı olarak çalışan ve bir dönemler 5 binin üzerinde madencinin çalığtığı bir ocakken bugün 400’e indirilmiş, vardiyalarda 100 işçiyle çalışan bir ocak haline getirilmiş. Buralarda boşalan yerleri de hemen yan tarafta gördüğümüz gibi özel sektöre peşkeş çekilen bir süreç yaşanmış. Yani özelleştirmenin ortaya çıkarılması ve maden sahalarında bu özel şirketlere yönlendirilmesi neticvesinde TTK’nın küçültülmesi diye tabir edilen ve son tahlilde de ortadan kalırılmasını temel alan bir yaklaşım sergilenmiş” ifadelerini kullandı.
“Bu düpedüz katliama davetiye çıkarmak olur”
Ocağa ilişkin hazırlanan raporlardan kazadan sonra haberdar olduklarını söyleyen Kartal, şunları söyledi:
“Şimdi böyle bir yaklaşımın içerisinde norm kadrolarını ortadan kaldırırsan, özellikle de 04:00-12:00 vardiyası diye tabir ettiğimiz bir üretim vardıyasıysa, burada üretimi kimin yapacağı, kaç kişi ile yapacağını, önlemleri kimin alacağını, kaç kişi ile alınacağını, izlemeyi kiminle yapacağını, takibatı kiminle yapacağını, gaz ölçümlerini nasıl gündeme getireceğini, havalandırma sistemlerinin gaz oranlarına göre nasıl ayarlanacağını sağlayacak kadroları eksik bırakırsan bu düpedüz katliama davetiye çıkarmak olur.”
Kamil Kartal, patlamadan önceki raporlar hakkında da, “Bu raporlarda bir kadro eksikliğinden bahsediliyor. Bu kadrolar doldurulmadığı takdirde, kazalara davetiye çıkarılacağı belirtiliyor. Eksi kotlara inildiğinde metan oranının yükseldiğini, bu metanın tahliye edilmesi için gerekli önlemlerin alınması gerektiği belirtiliyor” dedi.
“Sadece kadro eksikliği de değil”
Kartal, “Peki tüm bu raporlar TTK Başkanı’nın eline ulaşmamış mıdır? Ulaşmıştır. En ufak bir fayda sağlamış mıdır? İş güvenliği anlamında bir önlem alınmış mıdır? Grizu patlaması deniyor. Grizu patlaması için metanın yükselmesi gerekiyor. Buralar çok tecrübeli iş yerleri. Sürekli gaz ölçümleri yapılmak zorunda mı? Evet. Bunu yapacak kadroları sen tahsis etmezsen ya da tasfiye edersen, 5-6 kişinin yapacağı işi bir kişiye yüklersen geleceğimiz nokta bu. Sadece kadro eksikliği de değil. Bilinçli bir tercih. İşçi sağlığı, iş güvenliği bunları maliyet unsuru olarak görüyorlar. İnsanı insan olarak görmüyor. Bir makinenin parçası olarak görüyor ve ölen insanı da sayı olarak niteliyor” ifadelerini kullandı.
"Sorumlular ortaya çıkarılacak"
Bölgede incelemelerde bulunan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, "Patlamanın nasıl yaşandığı, varsa sorumlularının kimler olduğu yürütülecek idari ve adli soruşturmayla ortaya çıkacak. İnsan hayatının güvende olmadığı hiçbir faaliyet bizim için muteber değildir“ dedi.
Erdoğan, "Bu anlayışla maden ocaklarımızda hala önemli sayıda ölümlerin ve kazaların yaşanıyor olmasını tabi ki kabul edemeyiz” diyerek, artık Türkiye'deki maden ocaklarında hiçbir eksik, hiçbir gereksiz risk görmek istemediklerini de belirtti.
Yaklaşık 18 saat boyunca bir yandan kurtarma çalışmaları devam ederken diğer yandan madenden dumanlar yükselmeye yangın devam etti. Gecenin sonunda madendeki arama kurtarma çalışmalarının tamamlandığı duyuruldu.
Bartın’daki facianın nedeni "grizu patlaması" olarak açıklansa da Sayıştay TTK 2019 Yılı Denetim Raporunda, Amasra Müessese Müdürlüğü’ne bağlı madende patlamanın yaşandığı derinlikte ani gaz degajı ve grizu patlama riskinin arttığı konusunda uyarı yapıldığı ortaya çıktı.
Ancak Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) raporu yalanladı ve “dezenformasyon” olduğunu belirtti.
Türkiye'de son 40 yılda yaşanan maden kazaları
Zonguldak - Armutçuk (1983)
1941'den bugüne kadar Türkiye'nin birçok bölgesinde yer alan kömür ve diğer maden ocaklarında yaşanan, pek çoğu grizu patlaması, göçük ve yangından kaynaklı olmak üzere iş kazalarında 3 binden fazla işçi hayatını kaybetti. Bu kazalarda 100 bini aşkın kişi ise yaralandı. Zonguldak Armutçuk'ta 7 Mart 1983'te meydana gelen grizu patlamasında 103 maden işçisi hayatını kaybetti.
Amasya - Yeni Çeltik (1990)
Amasya Yeni Çeltik'te bulunan maden ocağında 7 Mart 1990'da meydana gelen grizu patlamasında 68 kişi öldü.
Zonguldak - Kozlu (1992)
3 Mart 1992'de Zonguldak Kozlu'da meydana gelen grizu patlamasında 263 maden işçisi hayatını kaybetti.
Yozgat - Sorgun (1995)
26 Mart 1995'te Yozgat'ın Sorgun ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 37 madenci hayatını kaybetti.
Kastamonu - Küre (2004)
Kastamonu'nun Küre ilçesinde 8 Eylül 2004'te bakır madeninde çıkan yangında 19 kişi hayatını kaybetti.
Balıkesir - Dursunbey (2006)
2 Haziran 2006'da Balıkesir'in Dursunbey ilçesinde grizu patlamasında 17 işçi hayatını kaybetti.
Bursa - Mustafakemalpaşa (2009)
10 Aralık 2009'da Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 19 işçi hayatını kaybetti.
Zonguldak (2010)
17 Mayıs 2010'da Zonguldak'ta meydana gelen grizu patlamasıda 30 işçi hayatını kaybetti.
Zonguldak - Kozlu (2013)
Zonguldak Kozlu'da 8 Ocak 2013'te meydana gelen grizu patlamasında 8 madenci hayatını kaybetti.
Manisa-Soma(2014)
13 Mayıs 2014'te Manisa'nın Soma ilçesinde bir maden ocağında çıkan yangın sonucu 301 işçi hayatını kaybetti, en az 88 işçi de yaralandı. Facia, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti.
Karaman, Ermenek (2014)
Ermenek'teki özel linyit kömürü madeninde 28 Ekim 2014'te su baskınının ardından mahsur kalan 18 işçinin cansız bedenlerine faciadan 38 gün sonra ulaşılmıştı.
Siirt-Şirvan (2016)
Şirvan maden kazası: 17 Kasım 2016 tarihinde Siirt'in Şirvan ilçesindeki Madenköy yakınlarındaki bakır madeninde meydana gelen ve 16 işçinin ölümüyle sonuçlanan kaza.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın