Sosyolog Sefer, Diyarbakır’da yaşanan silahlı kavgayı yorumladı

Erbil (Rûdaw) – Diyarbakır’da 9 kişinin ölümüne neden olan kavgayı yorumlayan sosyolog Şeyhmus Sefer, “Devlet herkesi memnun edecek adil bir çözüm geliştiremiyor" dedi.

Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde Serçeler (Şidad) köyünün Sarı Hüseyin mezrasında arazi anlaşmazlığı nedeniyle silahlı kavga yaşandı.

Mezrada, akraba olan Alyamaç ve Taş aileleri arasında 400 dönümlük hazine arazisi üzerine önceki yıl anlaşmazlık çıktı.

Anlaşmazlık devam ederken bu sabah ekinleri biçmeye giden Taş ile Almayaç aileleri arasında tartışma çıktı. Tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Kavgada 8 kişi hayatını kaybederken 3 kişi de yaralandı.

Rûdaw muhabiri Abdulselam Akıncı, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edilen yaralılardan birinin daha tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığını bildirdi. Böylelikle kavgada ölü sayısı 9'a yükseldi, 2 yaralının tedavisi devam ediyor.

Konuya ilişkin Rûdaw yayınına Diyarbakır'dan katılan sosyolog Şeyhmus Sefer, olayı değerlendirdi.

Daha önce de Mardin ve Diyarbakır’da buna benzer olayların sıklıkla yaşandığını söyleyen Sefer, “Bildiğimiz kadarıyla o arazi onların da değil, devletin. Kürtlük yönünden  bakarsak Fanon’un deyişiyle ‘Ezilmiş kişiler, egemenine karşı değil birbirine karşı her zaman sert olurlar’. Birbirlerine karşı çok kötü eylemlerde bulunabilirler” dedi.

Mahkeme ve hukukun neden bu tür olayları engelleyemediği sorusuna ise Sefer, şu karşılığı verdi:

“Devlet 1947’de bir reform başlattı, fakat elinde çok geniş araziler olan kişilerin itirazı sonucu o kanun 5 sene sonra iptal edildi.

1973’te yine bir kanun çıkarıldı. Yine çok büyük toprak sahiplerinin tepkileri sonucu yine söz konusu reform iptal edildi. Halen de Türkiye’de reformdan bahsedilir. Toprağı olmayana toprak verilmesinden bahsedilir. Devlet ise bu meseleye sistemli bir şekilde yaklaşmıyor. Esas problem de devletten kaynaklandığı için köylüler de kendi aralarındaki problemleri önce barışla halletmeye çalışır, o da olmazsa silah devreye giriyor.

Bir köylü, aynı köyden olmayan birine toprağını satmak istediği zaman komşusu bunu almak benim hakkımdır der. Bu sefer dönümüne 10 dolar dediyse komşusu için 9 dolar der. Ama komşusu da ya 5 dolara verirsin ya da ben kabul etmem der.  Yani orayı kendi evi, tapusu olarak görür.

Maalesef devlet herkesi memnun edecek adil bir çözüm geliştiremiyor.”