Metalurji Mühendisi Küçük: Erzincan’daki facia bölgeyi yüzlerce yıl etkiler!

Erbil (Rûdaw) – Metalürji Mühendisi Cemalettin Küçük, Erzincan'daki altın madende yaşanan göçük sonrası çevreye yayılan siyanür ve diğer tehlikeli maddeler hakkında dikkat çeken ifadeler kullandı. Küçük, madenin üzerinde bulunduğu derenin Fırat’a akan bir kol olduğunu ve bu felaketin bölgeyi yüzlerce yıl etkileyecek sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu.

Erzincan'ın İliç ilçesinde Anagold’a ait Çöpler Madeninde bir3 Şubat günü göçük meydan geldi. Göçüğün ardından bölgde arama kurtarma çalışmaları başlarken saatlerce süren arama çalışmalarında 9 işçiye hala ulaşılamadı.

Rûdaw TV’de Hêvîdar Zana’nın sunduğu bültene katılan Metalürji Mühendisi Cemalettin Küçük, yaşanan felaket hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Çöpler Madeni 2022 yılında da siyanür sızıntısı haberleriyle gündeme gelmişti. Bölgenin sızıntının ardından temizlendiği belirtilmişti. Son toprak kaymasının ardından siyanür iddiaları yeniden gündeme geldi.

“Konuyu sadece siyanür üzerinden tartışmak doğru değil”

Cemalettin Küçük, “Siyanür zehirli bir maddedir yani sonuç itibariyle kimyasaldır, azot ve karbon bileşiminden oluşur. Bunu kullandığınız bölgeye bağlı olarak ki bu tür madencilik faaliyetlerinde kullanılmaması gerekir. Burada siyanür kullanılmasa bile bu felaket büyük bir felakettir. Konuyu sadece siyanür üzerinden tartışmak doğru değil” dedi.

Madencilik alanında kullanılanın siyanür tuzu, sodyum siyanür ya da potasyum siyanür olduğunu belirten Küçük, şu değerlendirmede bulundu:

“Siyanür de tarihsel süreçlerde suikast aracı olarak da kullanılan çok zehirli bir maddedir. Suyla buluştuğunda çözünür, siyanür yönü olarak ayrışır. Herhangi bir şekilde kimyasal düzenini organize edemezseniz hidrojen siyanür olarak da havaya karışır doğada olduğu zaman. Diğer yandan da insanlar bunu soluduklarında çok kısa süre içerisinde boğulurlar. Yani sonuçta canlıları zehirleyen bir kimyasaldır.

Burada yayılacak olan sadece siyanür değil. Belki de yayılacak olanların içerisinde en masumu siyanür varsayabilir, çok ağır metaller sürekli devam edecek. Zaten siyanür hidrojen siyanür gazı olarak yayılıyordu havadan. Yaşam alanlarını ve doğadaki canlıları etkiliyordu. Belki çok küçük boyutluydu ama hayvanların ölümüne sebebiyet veriyordu, insanları zehirliyordu. O bölgede hayvanlar üzerinde de çeşitli etkileri görülmüştü. Farklı doğumlar, genetiklerinin bozulması, çift başlı hayvanların doğumlarının yaşandığı süreçler vardı.

“Burası 400 metre mesafede falan değil, Fırat Nehri'nin içerisindedir”

Sadece siyanürü tartışma konusu yaparsak Fırat'ı kirletecek diğer ağır metalleri unutmuş oluruz. Madenin Fırat Nehrinden 400 metre mesafede olduğundan söz ediliyor. Burası 400 metre mesafede falan değil, Fırat Nehri'nin içerisindedir. Öyle kabul edeceğiz bunu. Yani Fırat’ın bir kolunun içerisindedir. Akan toprak ve metaller de de zaten dereye akmıştır. Fırat'ın sularına yani baraj olarak adlandırılan kısmına girmemiş olsa da şu anda aşağıdan sızıntıyla birlikte aynı zamanda yeraltı sularına karışacaktır.

Diğer taraftan da maden çukuru vardır, yani madenin çıkarıldığı işletilip bu yığılan malzeme tekrar maden çukuruna aktığı taraf. Oradan da madenin içerisindeki bulan yeraltı sularına ulaşıp herhangi bir şekilde Erzincan'ın daha uzakta bulunan Refahiye ilçesinden ya da Kemaliye'den başka bir yerindeki bir pınardan kimyasal olarak akıntıya da sebebiyet verebilir.

“Çok büyük bir felaket yaşanmıştır”

Bu coğrafya açısından ve Fırat'ın akan yatağı açısından yaşayanlar çok büyük bir felakettir. Bu uzun süreli bir süreçtir, sadece bu kazayla neticelendirilmesi doğru değil. Bunun sonuçlarını bir yıl sonra da  onlarca yıl sonra da görebilirsiniz. Bu konudaki uyarılarımızı 2013 yılında yaptığımız bir belgeselde dile getirmiştik. Türk Mimar ve Mühendisleri Odaları olarak buraya karşı açtığımız davada da aynı şekilde değerlendirmiştik. Burada akma olabileceğini söylemiştik. Buranın durma şansı yoktur. Bütün bunları değerlendirdiğimizde bunları kısa süreli günlük gibi değerlendiremeyiz.

Buna itiraz etme nedenlerimizden bir tanesi de bu coğrafyayı onlarca yıl, yüzlerce yıl etkileyecek bir durumdu bu. Onun için bu madenlerin yapılmaması gerektiğini söyledik. Fırat hafızası boyunca çevreyi ve yeraltı sulu akiferlerini kirletecek boyutta değerlendirdiğimizde bütün bunlar yaşanmış olabilir.”