İHD Genel Başkanı Türkdoğan: Türkiye bu kötü koşullarda daha fazla yürüyemez

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye’de insan hakları ihlallerinin 2020’de de devam ettiğini söyledi.

Özellikle insan hakları eylem planının çıkarılması ve yargı reformu konusu kendisini dayattığını söyleyen Türkdoğan, “Dolayısıyla bu kadar ihlalin olduğu bir toplumda bir de işsizlik işsizlik ve yoksulluk eklenirse bu artık sürdürülemez, katlanılamaz bir noktaya getirir” dedi.

İnsan hakları ihlallerine ilişkin sadece kendilerinin değil ulsulararası kuruluşların da raporlarında yer verdiğine dikkat çeken Türkdoğan, Türkiye’nin kendisini toparlaması gerektiğini belirtti.

Özgür Türkdoğan, ister seçim olsun ister olmasın Türkiye’nin yeni süreçlere ve yeni bir siyasi iradeye ihtiyacı olduğunu düşündüğünü ifade etti.

İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ile İnsan Hakları Derneği (İHD) olarak 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası vesilesiyle hazırladığınız raporu açıkladınız. Ana hatları ile 2019 ile 2020’yi kıyasladığımızda ne söyleyebilirsiniz?

Maalesef, Türkiye’de ana hatları ile insan hakları alanındaki durum iyileşmemiş. 2019’deki gibi ihlaller 2020’de de devam etti. Sanırım iktidar da bunun farkında ki zaten onlar da artık birşeyler yapılması gerektiğini ifade ediyorlar. Özellikle insan hakları eylem planının çıkarılması ve yargı reformu konusu kendisini dayatıyor.  Bu bir zorunluluk artık. Türkiye bu kadar kötü koşullarda daha fazla yürüyemez zaten.

Buna bir de Covid-19 pandemisinin yarattığı etkiler eklendi. Bu daha çok işsizlik ve yoksulluk olarak kendisini gösterdi. Dolayısıyla bu kadar ihlalin olduğu bir toplumda bir de işsizlik işsizlik ve yoksulluk eklenirse bu artık sürdürülemez, katlanılamaz bir noktaya getirir. Biz bu yıl özelikle Covid-19 pandemisini ve süreklileşen OHAL rejiminde insan haklarını savunmanın ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü bu hakları savunarak biz ancak farkındalık yaratabiliriz ve durumun ne kadar kötü olduğunu ortaya koyup herkesi yeniden haklar için mücadele etmeye davet ediyoruz.

Bir taraftan Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı tarafından yapılan “reform” açıklamaları var. Bu da insanlarda bir beklenti yaratıyor. Buna ne diyorsunuz?

Türkiye’de hem bir beklenti var, hem de toplumsal ve siyasi muhalefet giderek büyüyor. İkridar bunun farkında, bir tıkanmışlık var ve adım atması gerekiyor. Bir de hem Avrupa Birliği, hem Avrupa Konseyi  bunu talep ediyor. ABD yönetiminin de değişmesi ile birlikte Türkiye üzerine daha fazla gelineceğinin farkında. Dolayısıyla bütün bu koşullar aslında iktidarın adım atması gerektiğini ortaya koyuyor. Umarız bu adımlar bizim önerilerimiz doğrultusunda gerçekleşir ki biz de bunun için çalışıyoruz.

Avrupa Birliği liderleri bugünkü toplantısında Türkiye’nin durumunu ele alacak. Hükümet son süreçteki açıklamalarında yine Türkiye’nin yönünün Avrupa’ya dönük olduğunu söyledi. Sizce bu bir eksek değişikliğine işaret mi, bu kapsamda yeni bir süreç başlar mı?

Türkiye, sadece AB değil, Avrupa Koseyi’nin de beklentilerini karşılamak zorunda. Aslında Türkiye’nin ekseni kaymıştı ve tekrar o eksene geri dönmek zorunda. Bize göre Türkiye Batı İttifakının bir parçası ve Batı İttifakının insan hakları değerlerini hayata geçirmek zorunda. Bu fiili koalisyon, özellikle MHP’nin Türkiye’yi neredeyse Batı’dan koparacak güvenlikçi politikaları Türkiye’yi ciddi anlamda savurdu. Bu savurganlığın artık bitmesi gerekiyor. Kaldı ki AB Dışişleri Bakanlarının aldığı bir karar var, yani insan hakkı ihlallerinin olduğu ülkelere yaptırım yapılacağıan dair. Dolyısıyla sadece bizim gibi sivil toplum örgütlerinin raporları değil CPT’nin, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği’nin, Venedik komisyonu’nun ve AB İnsan Hakları raporlarına da bakarsak durum pek iyi değil. Dolayısıyla Türkiye’nin kendisini toparlaması gerekiyor. Bu toparlama ile belki yeni süreçler olabilir. Ama bu iktidar istesin yada istemesin yeni süreçler olacak. Bu iktidar en fazla 2023’e kadar bunu öteleyebilir.

Peki gelişmeler neyi gösteriyor?

Tüm bu gelişmeler şunu gösteriyor; Türkiye siyasi muhalefetin etkisi ile bir siyasi irade tazelemesi yapmak durumunda. Bize göre bunun yolu erken seçimden geçer. Ama ister seçim olsun ister olmasın biz Türkiye’nin yeni süreçlere yeni bir siyasi iradeye ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Yeter ki iktidar bu koşulları değerlendirebilsin.