DEM’li Koçyiğit'ten Narin cinayeti açıklaması: Münferit bir olay olmadığını çok iyi biliyoruz
Haber Merkezi - DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Kaybolduktan 19 gün sonra dere kenarında bir çuvalın içinde cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti ile ilgili "Narin'in kaybedilmesinin ve öldürülmesinin münferit bir olay olmadığını çok iyi biliyoruz” dedi.
Gülistan Kılıç Koçyiğit, çocuk cinayetlerinin ardındaki politik nedenlerin açığa çıkarılmasının gerektiğini açıkladı.
DEM Parti Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Konuşmasında “Mücadelemiz Narin'in kaybedilişinin asıl sorumluları açığa çıkmasın diye arama çalışmaları sürdürülürken partimizi hedef gösterenlere karşıdır" diyen Gülistan Kılıç Koçyiğit “Bizler de aynı şekilde 19 gün boyunca Narin'in kaybedilmesinin ardındaki gerçeklerin açığa çıkarılması için sesimizi yükselttik. O kadar çok spekülasyon yayıldı ki ne zihinlerimizdeki soru işaretleri yanıt bulabildi ne de kamuoyuna izahatla sorumlu olanların yaptığı izahatlar gerçek anlamda hakikati duyurabildi” diye konuştu.
Milletvekilliği düşürülen Can Atalay'ın durumunu görüşmek için CHP'nin Meclis Başkanlığı'na yaptığı olağanüstü toplantı çağrısı ve okulların açılmasıyla birlikte eğitim-öğretim döneminde yaşanan sorunlar hakkında konuşan Koçyiğit'in açıklamaları şöyle:
"Çocuk haklarının tam anlamıyla yerine getirildiğinden emin olmak için tüm baskılara rağmen mücadele edeceğiz"
DEM Parti olarak başta Amed'de çocuk alanında faaliyet gösteren bütün kurumlar, Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi ve bu süreci takip eden duyarlı yurttaşlarla birlikte o köyde bir çocuğun daha ayağı taşa değmesin diye iktidarın alamadığı bütün önlemlerin alınmasını sağlamak ve çocuk haklarının tam anlamıyla yerine getirildiğinden emin olmak için tüm baskılara rağmen mücadele edeceğiz.
"Sokağı şiddetle paralize etmeye çalışan anlayışın Meclis'i ve muhalefeti de dizayn etmeye çalıştığını net bir şekilde görüyoruz"
10 Eylül'de Meclis'in olağanüstü toplanması için CHP'nin bir çağrısı vardı ama ne yazık ki Numan Kurtulmuş bu çağrıya olumsuz yanıt verdi. Reddetmesinin Anayasa'ya, içtüzüğe, hukuka ve Meclis'in teamüllerine aykırı olduğunu ifade edelim. Bu karar aslında AYM'yi fiilen kapatma ve darbe anlayışına teslim olmak anlamına geliyor. Halkın iradesiyle seçilmiş bir milletvekilinin durumunu görüşmek için Meclis'in sorumluluk alması gerekirken, ne yazık ki Meclis bu sorumluluktan Meclis Başkanı eliyle kaçmıştır. Meclis artık sadece sarayın ve sermayenin emirleri doğrultusunda yasa yapan bir fabrikaya dönüştürülmüştür. Sokağı şiddetle paralize etmeye çalışan anlayışın aynı şekilde Meclis'i ve Meclis'teki muhalefeti de dizayn etmeye çalıştığını net bir şekilde görüyoruz.
"Can Atalay kararı, Gezi'nin intikam davasıdır"
Bize hukukla siyaset anlatmaya çalışıyorlar. Oysaki tüm dünya biliyor, Can Atalay kararı siyasi bir karardır. Bu bir intikam kararıdır, Gezi'nin intikam davasıdır ve içerisinde hukuk yoktur. Bizler, içerideki yoldaşlarımızın özgürlükleri ve hakları için her gün mücadele ediyoruz ve her biri o cezaevinden çıkıncaya kadar da bu mücadelemizi devam ettirmeye çalışacağız. Sokakta da Meclis'te de herkesi, bütün toplumsal muhalefeti ve milletvekillerini susturmaya çalışan anlayışa karşı söyleyelim: Bizi buraya halklarımızın oyları ve onların ödediği büyük bedeller getirdi ve biz bu büyük bedelin hakkını vermeye, halkımız için siyaset yapmaya da devam edeceğiz. Zorbalık ve hukuksuzlukla bizim muhalefet çizgimizi hizaya sokmaya çalışanlara tavsiyemiz, dönüp partimize partimizin öncüsü olan partilerin tarihine iyi bakmalarıdır.
"Çocukların okulda derste açlıktan bayıldığı bir ülke burası"
Dün ders zili çaldı. Ne yazık ki hiçbir çocuk ders zili çaldığı için sevinçli ve mutlu değil. Veliler çocuklarının çantasını, defterini, formasını, ayakkabısını alamıyor. Çocuklar, bütün bunları alamadığı için okulun ilk gününe okula boynu bükük bir şekilde başlıyorlar. Diyelim ki bunları aldılar. Bu sefer çocuklar okula aç gidiyor. Bu çok temel bir sorun. Geçmişte burada çok konuştuk, bütçe döneminde Milli Eğitim Bakanı'na bizzat söyledik. Çocukların okulda derste açlıktan bayıldığı bir ülke burası. Açlıktan bayıldığı bir ülke. Çocuğu zaman sadece yaptığı kahvaltı ile okula gidip gün boyu aç bir şekilde kalıp, eve aç dönen çocukların ülkesi Türkiye. Ama bu kimsenin umurunda değil."