Abdullah Zeydan: Bizler memnu haklarımızı bakkaldan, marketten almadık
Van (Rûdaw) - Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan, "2023 yılında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin memnu haklarımı iade eden kararı hukuka uygundur. Hukuka uygun bir karar verilmiştir ve kesinleşmiştir. Biz bu memnu haklarımızı aldığımız kararları bir bakkal, marketten almadık, bu ülkenin mahkemelerinden aldık" dedi.
Van Emek ve Demokrasi Platformu, kayyımlara ve Yargıtay’ın Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının iadesiyle ilgili kararına ilişkin basın açıklaması düzenledi.
Sanat Sokağı’nda yapılan açıklamaya platform bileşenlerinin yanı sıra kentteki siyasi parti temsilcileri, DEM Parti Van milletvekilleri Mahmut Dindar, Gülcan Sayyiğit Kaçmaz, Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Abdullah Zeydan ve Neslihan Şedal, yerine kayyum atanan Bahçesaray Belediye Eş Başkanı Ayvaz Hazır da katıldı.
Açıklama sırasında, “yargıyı siyasallaştırmaktan vazgeçin, hukuksuzluğa son verin” yazılı pankart açılırken, sık sık, "Kürt halkı burada iradenin yanında" sloganları attı.
"YSK mazbatanın Zeydan’a verilmesine kesin olarak karar verilmiştir"
Van Emek ve Demokrasi Platformu adına açıklama yapan Avukat Jiyan Özkaplan, 31 Mart yerel seçimlerinde Abdullah Zeydan’ın Van halkının yüzde 56 sının oyunu alarak Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı olduğunu hatırlattı.
Özkaplan, “Seçimlerden bir gün sonra 1 Nisan 2024 tarihinde Van İl Seçim Kurulu mahkemeden bilgi isteyerek Abdullah Zeydan’ın seçilme yeterliliği olup olmadığına dair araştırma yapmıştır. Daha sonra Van İl Seçim Kurulu 2 Nisan tarihli Kararı ile Abdullah Zeydan’ın seçilme yeterliliği olmadığını belirterek 2. sıradaki seçimi kaybetmiş AKP adayına mazbata verilmesine karar vermiştir. Van halkının iradesine sahip çıkan görkemli direnişi sonucunda Abdullah Zeydan’ın Van İl Seçim Kurulu’na yaptığı itiraz üzerine Yüksek Seçim Kurulu’nun 3 Nisan tarihli kararı ile itiraz kabul edilerek Van İl Seçim Kurulu’nun kararı kaldırılmış ve mazbatanın Abdullah Zeydan’a verilmesine kesin olarak karar verilmiştir” dedi.
"Yargının siyasetin aracı olduğu görülmektedir"
Avukat Jiyan Özkaplan şöyle devam etti:
“Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Abdullah Zeydan ile ilgili kararında CMK 309/4-C’ye atıf yapmayıp aleyhe sonuç doğurmayacağını belirtmemesi tam bir çifte standarttır, hukuk garabetidir. CMK 309/4-C maddesi yürürlükte olduğu sürece verilen bu kararların aleyhe sonuç doğurması mümkün değildir. Söz konusu Kürt olan siyasetçiler olduğunda yargının siyasetin aracı olduğu ve hukuk siyasi iktidarın çıkarı için araçsallaştırıldığı açıkça görülmektedir. Bizler biliyoruz ki Yargıtay aleyhe hüküm doğurmayacak şekilde karar vermeyerek Kürt halkının iradesinin gaspının önünü açmayı amaçlamaktadır. Kaldı ki aynı Yargıtay Ceza Dairesi en son 2019 yılında benzer konuda memnu hakların iade edilmemesi hususunda verdiği kararda geriye yürümezlik ilkesini esas alırken, Abdullah Zeydan söz konusu iken hukuk genel ilkelerini bir tarafa bırakmayı da ihmal etmemiştir.
Bilindiği üzere geçmiş seçimlerde mühürsüz oy pusulaları ve zarfları söz konusu iken yargının bütün mekanizmaları titizlikle seçmen iradesine saygıyı vurgulayıp iktidar lehine karar alırken Mesele Kürtler olunca seçmen iradesi tamamıyla göz ardı edilmiştir. Bizler demokratik kurumlar olarak Sayın Abdullah Zeydan Hakkında yeniden karar verecek olan Diyarbakır 5. ACM’ye Van’dan sesleniyoruz; Sayın Abdullah Zeydan Van halkının büyük çoğunluğunun teveccühü ile seçilmiş belediye eş başkanı olup meşruluğunu halkın iradesinden almaktadır. Yargının siyasallaştırılmasına izin verilmemeli ve yeniden verilecek kararın aleyhe sonuç doğurmayacağının vurgulaması kanunun ve ahlakın bir gereğidir."
"Van halkı sessiz kalsın, boyun eğsin diyorsanız büyük yanılacaksınız"
Daha sonra konuşan Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Abdullah Zeydan ise "Halk iradesi, seçimler sandıklar demokrasinin en önemli ayaklarından biridir. O gün bizler iktidar AKP’nin halkın kendi iradesini büyük bir onurla savunmasından hukuku adaleti savunmasından dersler çıkarmasını halkın iradesine saygı duymasını beklerken yeniden halkın iradesine çökme girişiminde bulunduğunu üzülerek görüyoruz. Eğer siz her seferinde Kürt halkının iradesini yok sayacaksanız, eğer siz 'Kürt halkının seçme ve seçilme hakkını tanımıyorum' diyorsanız neden sandık kuruyorsunuz? Eğer siz ben her seferinde Van’da yaşayan Kürdün, Arabın, Ermeni’nin, Türkmen’in iradesini elimi kolumu sallayarak gasp ederim hırsızlıklarıma, yolsuzluklarıma, talanıma devam ederim, Van halkı da burada yaşayan herkes buna sessiz kalsın buna boyun eğsin, demokratik hakkını kullanmasın diye bekliyorsanız büyük yanılacaksınız” ifadelerini kullandı.
Zeydan şöyle devam etti:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir ve Anayasasının 90. Maddesine göre Avrupa insan hakları mahkemesinin kararları bağlayıcıdır. Bugün mahkumiyete konu olan bu dava, ve şu an Diyarbakır’da devam eden her iki davada AİHM hükümeti mahkûm etmiştir. Ben ve benimle o dönem rehin alınan bütün milletvekillerinin siyasi emirle hükümetin talimatıyla yargıçların hükümetin emrini yasayı ve Anayasa’yı bilerek ve isteyerek ihlal ederek bizi mahkûm ettiğini AİHM Dünyaya ilan etmiştir ve biz bu hükümetten 500’er bin TL para aldık. Madem siz biz AİHM kararlarını uygulamıyoruz, takmıyoruz hatalıdır diyorsanız neden o tazminatları bize ödediniz. AİHM kararları bağlayıcıdır. Bu bile başlı başına bu sürecin bir hukuk süreci olmadığının kanıtıdır.
2023 yılında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin memnu haklarımı iade eden kararı hukuka uygundur. Bu mahkemeler siyasi partilerin, iktidarın talimatıyla bizi yıllarca zindanlarda çürüten mahkemelerdir. Bize zulüm eden mahkemelerdir. Bu mahkemelerin bize kıyak geçip torpil geçip memnu haklarımızı Anayasa’ya aykırı bize verdiklerine kimi inandırabilirsiniz? Hukuka uygun bir kara verilmiştir ve kesinleşmiştir. Biz bu memnu haklarımızı, aldığımız kararları bir bakkal, marketten almadık. Biz bu ülkenin mahkemelerinden aldık.
Biz buradan Türkiye toplumuna sesleniyoruz; kayyum düzeni, irade gasbı bir hırsızlık ve yolsuzluk düzenidir. Bugün kayyum şakşakçılığı yapanlar, bugün halkın iradesini demokrasiyi, adaleti, hukuku ayaklar altına alarak irade gaspına girişenler sadece ve sadece bir avuç hırsızlık ve talancılık peşinden koşanlardır. Türkiye’nin geleceğini 85 milyonun geleceğini bu hırsızlara kurban etmeyin. Hukuka, adalete ve bu halkın iradesine saygı duyun. Eğer biz bu halka layık bir yönetim ortaya koyamayacaksak, kendinize güveniyorsanız gelin sandıkta bizim kararımızı halk versin ama ali cengiz oyunlarıyla, hukuk kumpasları ve tuzaklarıyla artık bu halkın iradesine gasp girişimlerinden vazgeçin.”
"Bir karar verilmişse bile sanık aleyhine sonuç doğurmaz"
Abdullah Zeydan, “Bugün herkesin beklentisi halkın iradesine saygı duyulması ve toplumsal barışın sağlanmasıdır. Bizler Yargıtay kararının çifte standart olduğunu da biliyoruz. Her ne kadar esasa yönelik yanlış bir değerlendirme yapmışsa bile memnu haklarını ortadan kaldıran kararı kaldırmışsa bile bunun sanık aleyhine bir sonuç doğurmayacağı kararını vermeliydi. Hukuku kullanarak halkın iradesine çökme girişimleri her zaman halkın duvarına çarpıp geri dönecektir. Dönemsel olarak sopayla zorbalıkla darbelerle gasplarla halkın iradesine çökmeye çalışanlar her zaman kaybetmiştir. Hukuku, adaleti, halkın iradesini savunanlar her zaman kazanmıştır. Biz de kazanacağız. Hukuk, adalet, halkın iradesi ve halk kazanacak” diyerek sözlerine son verdi.