Metiner: PKK silah bırakırsa Kürtler için lazım olan her şey gerçekleştirilir
Erbil (Rûdaw) – AK Parti eski milletvekili Mehmet Metiner, “Sayın Bahçeli, Kürtlerin her türlü taleplerinin demokrasi içerisinde karşılanabileceğine inanan bir yerde duruyor. Sadece silahların aradan çekilmesini şart koşuyor. Çözüme uzanan yolun önünü açan bir eldir. Ama bu eli tutmak yerine bir takım maksimalist taleplerle süreci tıkamaya çalışıyorlar. Bunları yapmaya hakları yok” dedi.
Demokrasi ve Birlik Derneği Başkanı ve eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner önceki gün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile 1 saat 20 dakika süren bir görüşme gerçekleştirdi.
Rûdaw TV’de Hêvîdar Zana’nın sunduğu bültene konuk olan Metiner, Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik çağrısı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki tavrı ve yeni süreç tartışmaları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Metiner, “yeni bir çözüm süreci” şeklinde okunan tartışmalar için, “Çözüm süreci dediğimiz süreç silahların ebediyen terk edildiği bir süreçtir. Silahlar üzerinden siyasal sonuçların devşirilmek istenmediği bir süreçtir. Silahla siyaset bir arada olmaz. PKK elindeki silahları bırakırsa Türkiye'de konuşulmayacak, tartışılmayacak ve çözüme kavuşturulamayacak hiçbir sorunumuz yoktur” dedi.
“Ancak PKK elindeki silahlar üzerinden Suriye'nin kuzeyinde, Suriye'de yaşayan Kürt halkı üzerinde de oluşturduğu silahlı tahakküm rejiminin Türkiye tarafından kabulünü şart olarak ileri sürmektedir” diyen Metiner, “Statü ve egemenlik peşinde koşan, Türkiye ile de 40 yıldan beridir savaşım halinde olan bir terör örgütüyle, onun siyasetini yapan DEM Parti'nin tavırları ne yazık ki bu ülkede Kürtlerin çok daha fazla özgürce yaşamasının önünde engel oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi PKK Kürtler için bir statü arayışında değil, PKK kendisi için bir statü arayışında” ifadelerini kullandı.
Metiner, “PKK aynı zamanda Kürtler için de bir sorun. Eğer PKK Kürtler için bir statü arayışında olmuş olsaydı, Erbil'deki Kürdistan yönetimine karşı Irak rejimiyle, İran'ın Haşdi Şabileriyle birlikte hareket etmezdi. Irak'taki Kürdistan yönetimine karşı düşmanca tutumlar izlemezdi. Suriye'nin kuzeyinde kendisi gibi düşünmeyen Kürtlere karşı düşmanca politikalar izlemezdi” diye ekledi.
“Biz Kürtlerin her türlü hak arayışını çok anlamlı buluyoruz”
“Biz Kürtlerin her türlü hak arayışını çok anlamlı buluyoruz” diyen Metiner, şöyle devam etti:
“Varsa talepleri demokrasi içerisinde çözülebileceğine inanıyoruz. Ama PKK yalnızca kendisinin iktidar olabileceği bir toprak parçası istiyor. Kürtler için istemiyor. Sorun buradan kaynaklanıyor. Türkiye Kürtlerin de devletidir. Türkiye biz Kürtlerin de vatanıdır. Bizim Türkiye'deki Kürtlerin Türklerle hiçbir sorunu yoktur. Eski Türkiye'de biz Kürtlerin varlığı inkar ediliyordu. O zaman bir Kürt sorunu vardı. Dilimiz yasaklıydı. O zaman bir Kürt sorunu vardı. Ama Diyarbakır meydanında Serok Barzani ile Şivan Perver'i buluşturan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi'nin üretmiş olduğu inkar politikalarını tarihe uğurladı. Artık Türkiye'de etnik kimlik inkarından kaynaklı bir Kürt sorunu yoktur. Ama elbette ki biz Kürtlerin başkaca talepleri vardır, başkaca hak arayışları vardır, sorunları vardır. Sayın Bahçeli de, Sayın Cumhurbaşkanımız da Kürt kardeşlerinin bu tür taleplerinin demokrasi içerisinde çözülebileceğini söyledi.”
“PKK Kürtlerin bir örgütü değildir”
PKK'nin elindeki silahların bütün sorunların çözümü önünde engel teşkil ettiğini vurgulayan Mehmet Metiner, “PKK Kürtlerin bir örgütü değildir. Kürtleri temsil eden bir örgüt değildir. Kürtlerin sorunlarını çözmek için var olan bir örgüt değildir. Eğer aradan silahlar çekilirse, terör örgütü kendisini lağvederse Türkiye'de Kürtler için lazım olan her şey demokrasi içerisinde gerçekleştirilebilir. Çünkü Türkiye'de demokratik siyasetin önü açıktır” dedi.
Mehmet Metiner, Türkiye’de 1982 anayasasının hala yürürlükte olduğunu ve iktidarın bu anayasanın değiştirilmesi gerektiğine inandığını kaydetti.
Metiner, şu ifadeleri kullandı:
“Yeni bir anayasa yapım sürecinde elbette ki Kürtlerin de demokratik, meşru bütün talepleri masaya gelecektir. Ama Türkiye'de iktidarımızın Kürt meselesinin çözümü konusunda hiçbir adım atmadığını söylemek çok büyük bir haksızlıktır. Biz Kürt inkarını sonlandıran, Kürtçenin önündeki bütün yasakları ortadan kaldıran bir iktidarız. Bugün Kürtçe tıpkı Türkçe gibi kamusal alanın bir parçasıdır. Melayê Ceziri'nin, Şeyh Ahmedê Hani’nn Kürtçe divanları Kültür Turizm Bakanlığımız tarafından basılmıştır. Yani Kürtleri inkar eden, Kürtleri yok sayan, Kürtleri haklarından yoksun bırakan devlet paradigması, o Cumhuriyet Halk Partisi'nin yarattığı devlet paradigması bizim iktidarımız döneminde sonlandırılmıştır. Bundan sonra atılacak başkaca adımları da biz atarız. Bugün üniversitelerimizde Kürt dili ve edebiyatı bölümleri vardır. İnşallah sayısının fazla olmasını sağlayacağız.
Eskiden bunların hiçbirisi yoktu. Kürt kelimesini kullanmak yasaktı. Kürt halkının varlığından bahsetmek suçtu. Kürtçe konuşmak, Kürtçe yazmak, Kürtçe propaganda etmek suçtu. Şimdi buradaki çelişki şu Kürt sorununu yaratan Cumhuriyet Halk Partisi ile PKK'nın partisi kol kola giriyor. Ama Diyarbakır meydanında Serok Barzani ile kol kola giren, Kürt inkarını sonlandıran Erdoğan'a karşı düşmanlık besliyor. Burada sorunu tıkayan siyaset bu. Erdoğan'ın vaktinde uzatmış olduğu eli tutmuş olsalardı, arka çıkmış olsalardı bugün Türkiye çok daha farklı bir yerde olurdu. Ama ne yaptılar? PKK ve partisi ne yaptı? Tekrar terörü yükseltti. DEM Parti, Cumhuriyet Halk Partisi'nin safında yer alarak Erdoğan'ı devirmeye kalkıştı. Yani Kürtler için gerekli olan adımları atan Erdoğan'ın yanında durması gerekirken Kürtlere yıllar yıllar düşmanlık eden Kürt inkarcısı ve katliamcısı bir partinin yanında saf tutarak süreci sabote ettiler. Bugün de yapmaya çalıştıkları şey bu.”
“Bahçeli bir el uzatıyor, Cumhurbaşkanımız bir çağrıda bulunuyor”
Mehmet Metiner, “Sayın Bahçeli bir el uzatıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız bir çağrıda bulunuyor. Silahların bırakılması halinde her türlü talebin demokrasi içerisinde çözülebileceğini ilan ediyor. Ama PKK tekrar silahı bırakmayacağını deklare ediyor. Hemen ertesi gün TUSAŞ'ta silahlı bir saldırı gerçekleştiriyor. Onun için silahlar ortadan kalkmadığı sürece, kaldırılmadığı sürece ne yazık ki demokratik diyalog kanalları ardına kadar açık olamıyor. Bunun da müsebbibi PKK ve PKK'nın siyasetini yapan partidir. Bunu böyle görüyoruz biz” yorumunu yaptı.
“Bahçeli Kürtlerin her türlü taleplerinin karşılanabileceğine inanan bir yerde duruyor”
MHP lideri Devlet Bahçeli ile Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi'nde yaptığı görüşmeyi “çok anlamlı ve çok olumlu” diye nitelendiren Metiner, “Karşılıklı görüş teatisinde bulunduk. Bugün grup toplantısında zaten gerekli açıklamaları yaptılar. Sayın Bahçeli Kürtleri kendinden bilen, Kürtlerin her türlü taleplerinin demokrasi içerisinde karşılanabileceğine inanan bir yerde duruyor. Sadece silahların aradan çekilmesini şart olarak görüyor. Bunun için Öcalan eğer silahları devre dışı bırakacaksa, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde DEM Parti grubunda çıkıp konuşmasını savunacak kadar da cesaretli davranıyor. Uzatılan bu el, çözüme uzanan, çözüme giden yolun önünü açan bir eldir. Ama bu el, bu eli tutmak yerine bir takım maksimalist talepler üzerinden Suriye'nin kuzeyindeki devletçiliği tanımaktan tutunuz da Türkiye'nin içinde başkaca kabul edilmesi mümkün olmayan ama sadece kendilerinin iktidarını sağlamlaştıracak taleplerle süreci tıkamaya çalışıyorlar. Bunları yapmaya hakları yok” şeklinde konuştu
“Bu ülkenin Kürtleri sadece PKK'dan ibaret değildir” diyen Metiner, “DEM Parti’ye oy veren Kürtlerden ibaret değildir. Suriye'nin Kürtleri de sadece PKK'lılardan ibaret değildir. Suriye'nin yüz binlerce Kürdü... Bugün Erbil'de bugün Türkiye'de yaşıyorlar. Onları kim sürgüne gönderdi? Kim kendi yaşadığı yurtlarından göç etmek zorunda bıraktı?” dedi.
“(Kayyım) Belediye başkanları hakkında mahkeme kararları var”
İstanbul Esenyurt, Mardin Büyükşehir, Batman ve Urfa Halfeti belediyelerine kayyım atanması ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Mehmet Metiner, şöyle devam etti:
“Hiçbir devlet kendisiyle savaşım halinde olan bir terör örgütünün partisine dahi izin vermez. Ama Türkiye'de bu parti mecliste. Hiçbir Avrupa ülkesinde siz dinci DAEŞ terör örgütünün bir partisinin kurulmasına izin verilebileceğine inanır mısınız? Var mıdır bunun bir örneği? DAEŞ terör örgütünün propandasının yapılmasına izin veren bir demokratik ülke gösterebilir misiniz Avrupa'da? Ama bu ülkenin parlamentosunda 40 yıldır Türkiye ile savaşım halinde olan bir terör örgütünün siyasal partisi var.
Bu partiye denilen şey şudur. Siz silahla aranıza mesafe koyun. Siz sadece siyaset yapın. Varsa talepleriniz sadece siyaset yoluyla gündeme getirin. Oturalım, konuşalım, sorunları birlikte çözelim, taleplerinizi birlikte karşılayalım. Ama silahlarınızı bir tehdit unsuru olarak kullanmayın. Sırtınızı silahlı bir terör örgütüne dayamayın diyor. Türkiye bu çağrısında haksız mıdır?
Kandil'in talimatıyla, KCK'nın talimatıyla belediyeleri yönettiklerine dair, belediyenin imkanlarını onlara gönderdiklerine dair, belediye adını aşmış doldukları yerlerde gençleri ikna ederek terör örgütünün saflarına gönderdiklerine dair çok sayıda bilgi var, belge var, delil var. Bir de bu görevden alınan belediye başkanları hakkında mahkeme kararları var. Bir devlet, demokratik bir devlet, bir hukuk devleti mahkeme kararlarını tatbik etmekle yükümlüdür. Siz olsanız sizin yönetiminizde, sizin yönetiminize karşı savaşım halinde olan bir terör örgütü adına faaliyette gösteren bir belediye başkanı bir de mahkeme kararıyla ceza almışsa siz bunu tatbik etmez misiniz?”
“O zaman bu yasallığın kıymetini bilecekler, siyasetin kıymetini bilecekler” diyen Metiner, “Sadece siyaset yapmak için seçiliyorlarsa sırtını terör örgütüne yaslamayacaklar, sadece siyasi taleplerde bulunacaklar. Suriye'nin kuzeyinde PKK için devlet arayışında bulunmak herhangi bir siyasal partinin görevi olabilir mi?” şeklinde konuştu.
“Devletin, hükümetin biz Kürtleri muhatap almasını istiyoruz”
Metiner, “Madem ki PKK Kürtler için bir devlet talep ediyor, niye peki Kürdistan yönetimine düşmanlık yapıyor? Kürdistan yönetimiyle işbirliği yapması gerekirken niye Barzani yönetiminin devrilmesi için düşmanlarıyla işbirliği yapıyor? Bu ülkenin Kürtleri, Türkiye'nin Kürtleri kendi taleplerimiz için, kendi taleplerimizi hayata geçirmek için sadece ve yalnızca siyasi imkanları esas alıyoruz, siyasi araçları esas alıyoruz. PKK terör örgütü üzerinden onunla müzakere masasına oturularak biz Kürtler adına taleplerimizin gerçekleştirilmesine şiddetle karşıyız. Devletin, hükümetin biz Kürtleri muhatap almasını istiyoruz. Varsa sorunlarımız, varsa taleplerimiz biz kendimiz kendi devletimize iletebiliyoruz” ifadelerini kullandı.
Mehmet Metiner, “Kürt meselesinde de atılması gereken, Kürt vatandaşlarımızın taleplerine uygun atılması gereken her adım atılır. Ama bunun için silaha gerek yok. Siyasetin imkanları ve araçları varken silah kullanıyorsanız siz bir terör örgütüsünüz. Terör örgütünün Kürtler adına talep dayatması da Kürtlerin özgür iradelerine bir darbedir. PKK silahlarını çeksin gelsin. Zaten partisi var, siyaset yapmak istiyorsa siyaset yapsın. Ama ben halkı ikna edemem, halkı ikna edecek çoğunluğu elde edemem. Dolayısıyla anayasayı da tek başıma değiştiremem. E bunu neyle yapayım? Silahla yapayım, terörle yapayım. Buna izin verilebilir mi? Ya siyaset yoluyla gerçekleştireceksiniz ya da sadece silah yoluyla gerçekleştireceksiniz. Silahla siyaset bir arada olmaz den partinin vermesi gereken karar budur. Silahla bu işin çözülebileceğine inanılanlar varsa dağın yolları açık ama siyasetle yapacağız diyenler varsa sadece demokratik yasallık içerisinde kalarak siyaset yaparak bunu gerçekleştirmelidirler” diye konuştu.