İstanbul (Rûdaw)- Araştırmacı yazar Atilla Aytemur “Türkiye'de Kürt sorununun çözümünde umutlu olmak için çok sebep var” dedi.
Araştırmacı yazar Atilla Aytemur, Rûdaw TV'de Hevidar Zana'nın sunduğu bültende Türkiye'de Kürt sorununa ilişkin yeni süreci değerlendirdi. Aytemur, barış ve çözüm sürecine dair umutlu olmak için birçok sebep olduğunu belirtti.
Sürecin muhataplar ve kamuoyunun ilgisi açısından önceki dönemlerden farklılık gösterdiğine dikkat çeken Aytemur, özellikle MHP lideri Devlet Bahçeli'nin sürece destek veren tutumunun önemli bir gelişme olduğunu vurguladı. Çözümün yalnızca bir odağa mal edilemeyeceğini ifade eden Aytemur, hükümet, Kürt tarafı ve CHP'nin de sürece dahil edilmesi gerektiğini söyledi.
PKK'nin mücadele yönteminde değişiklik sinyalleri verdiğini hatırlatan Aytemur, silahların susmasıyla devletin anayasal reformlarla adım adım sorunu çözebileceğini dile getirdi. Türkiye'nin barış sürecinde kendine özgü bir yol izlediğini belirten Aytemur, sürecin zaman içinde sindirilerek ilerlemesi gerektiğini sözlerine ekledi.
“Kürt sorununun çözümünde umutlu olmak için sebepler var”
Bu yeni süreçle birlikte Türkiye’de Kürt sorunu tamamen çözüleceğine dair umutlu olmalı mıyız? sorusunda Atilla Aytemur şu şekilde yanıt verdi:
“Bence umutlu olmak için çok sebep var. Bu kez barış ve çözüm sürecinin ele alınış tarzı, gerek muhataplar açısından gerekse kamuoyunun konuya gösterdiği ilgi açısından bu umudu yeterince besleyen gelişmeler. Yani açık söylemek gerekirse dünya örneklerine de bakıldığında Türkiye'nin kendine özgü bu problemi aşmaya dönük, son derece dikkatli, ihtiyatlı, tarafların hassasiyetlerini gözeten bir çizgi izliyor. Bu bakımdan bence umutlu olmak için yeterince sebep var. Hele hele bu konunun öne çıkan aktörlerinin pozisyonlarına bakıldığında örneğin 1 Ekim tarihinden itibaren Devlet Bahçeli'nin şahsında sergilenen tutum bile başlı başına son derece önemli bir gelişmeyi ifade ediyor. Önemli bir adımı ifade ediyor. Çünkü Türkiye'de köklü bir milliyetçi geleneğin temsilcisiydi. Bu geleneğin Türkiye konusunda, Türklük konusundaki hassasiyetleri bilinmektedir, ama buna karşılık bu kez bu meselenin en önemli girişini, en önemli hamlelerini Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığını gördük. Bu bakımdan bu tek başına bile dikkatle ve umutla bakacağımız bir gelişme olduğunu gösteriyor bize.
“Bu sürece CHP’yi de dahil etmek lazım”
“Bu projenin sahibi Devlet Bahçeli mi? Ya da hükümet ve devlet kurumları da içinde mi” sorusunu ise Atilla Aytemur şöyle değerlendirdi:
“Hayır, Devlet Bahçeli değil ama Devlet Bahçeli'nin çok önemli bir rol oynadığı muhakkak bu projenin sahibini aramak gerekirse burada iktidarıyla, Kürt tarafıyla birlikte düşünmek lazım. Hatta buna muhalefeti de dahil etmek lazım. Yani muhalefetten büyük ölçüde CHP'yi kastediyorum. CHP'nin daha önceki dönemlerde barış ve çözüm süreçlerine yaklaşımıyla, şimdiki yaklaşımını dikkate aldığımızda CHP'nin de kendi kitlesinin hassasiyetlerini dikkate alarak son derece dikkatli adımlarla bu sürecin yanında olduğunu gösteriyor. Bu bakımdan bu barış ve çözüm sürecini bir odağa mal etmek etrafında süren tartışmaların çok anlamlı olduğunu zannetmiyorum.”
Aytemur: Türkiye barış sürecinde kendi yolunu çiziyor
“Dünya’da bu tür sorunların çözümü için geliştirilen barış projelerine verilecek çok sayıda örnek ve deneyim var. Bu barış planı bir ülkeden örnek mi alınmıştır yoksa Türkiye’ye özgü bir süreç midir?” sorusuna da araştırmacı yazar Atilla Aytemur şu şekilde yanıtladı:
“Yani başlı başına şu ülkede yaşanan barış ve çözüm sürecinin bir tür tekrarı, bir tür taklididir gibi değerlendirmek haksızlık olur. Mesela yine şey üzerinden gidecek olursak, Bahçeli örneği üzerinden gidecek olursak, bu tür bir örnekte çeşitli sağ iktidarların hatta darbe rejimlerinin çözümlerde rol aldıkları düşünülebilir ama, Bahçeli'nin aldığı rol ve açtığı kapı diğer birçok ülkede yok. Ama buradan şu sonuç çıkabilir. Dünyada o çeşitlik içerisinde Türkiye'de kendi özgünlüğüyle yerini alacaktır. Örneğin bir taraftan bir reform hareketiyle kimi ülkelerde bu sorun çözülmüştür. Bir taraftan da bir tsunami sonrası, tsunami'nin özellikle azınlıkların yaşadığı bir bölgeyi ya da bu sorunu yaşayanların bulunduğu bölgeyi yerle bir etmesinden sonra o ülkenin iktidarlarının attığı adımlar söz konusudur. Türkiye'de kendi özgünlüklerini taşıyor. Bu bakımdan Türkiye'yi bir şeyi taklit eden bir ülke durumuna sokmak haksızlık olur.”
“Devlet yüz yıllık sorunu adım adım çözebilir”
“PKK dönüşeceklerini, partilerini feshedeceklerini ve başka bir zemin üzerinde mücadelelerine devam edeceklerini söylüyorlar. Türkiye devlet politikalarında bir değişim olacak mı?” sorusuna Atilla Aytemur şu şekilde yanıt verdi:
“Tabii ki başka zaten başka türlüsünü düşünmek mümkün değil. Ancak bunun için birdenbire masanın üstüne ne var ne yok hepsini dökmek doğru değil. Bunların zaman içerisinde ve sindirilerek ortaya konulması lazım. Bugün tercih edilen yol silahların susması silahların, silahlı iklimin ortadan kalkması yoluyla bütün tıkanmış damarları açmayla yüz yüzeyiz. Bunun vereceği güvenle parlamentolar, taraflar, örgütler kendilerinden beklenen cesaretli adımları atabileceklerdir. Örneğin PKK'nin yaptığı açıklama bu projenin arkasında durduğunu Öcalan'ın yaptığı açıklamaya kendisini bağladığını onun işaret ettiği doğrultuda harekete geçeceğini ortaya koymuştur. Devlet de devlete düşen tarafları var. Devlet de tabiatıyla yasal olarak, anayasal olarak belki zaman içerisinde bütün bunları adım adım devreye sokmak yoluyla bir 100 yıllık sorunu adım adım çözüme kavuşturabilecektir. Bugün bu iklim oluşmuştur. Bunun arkasında başka bir hesap, başka bir pazarlık vesaire düşünmek tabii insanlar düşünebilirler ama bu çok faydalı değildir.”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın