DEM Parti'den CHP'ye ziyaret: Ortak açıklama yapıldı
Haber Merkezi - DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları yeni anayasa ve gündemdeki gelişmelere ilişkin CHP Lideri Özgür Özel’i ziyaret etti.
DEM Parti heyetini CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer karşıladı. Heyette eş genel başkanların yanı sıra Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz yer aldı. CHP heyetinde de Taşçıer’in yanı sıra Genel Sekreter Selin Sayek Böke bulundu.
Görüşme sonrası Özel, Hatimoğulları ve Bakırhan ortak açıklama yaptı.
CHP lideri Özgür Özel konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
Özel: Türkiye demokrasisinde yaşadığımız krizler üzerine fikir alışverişi yapıldı
“Bugün DEM Partinin çok değerli Eş Genel Başkanları, seçim sonrası yaptığımız telefon görüşmesinde konuştuğumuz üzere, seçim sonuçlarını değerlendirmek ve tebrik etmek üzere bize bir ziyarette bulundular. Ziyaretlerinde etraflıca seçim sonuçlarını değerlendirdik. Şüphesiz tüm siyasetçilerin ve siyasi partilerin, seçim sonuçlarından yapacakları değerlendirmeler ve buna yönelik olarak ortaya koyacakları yeni siyaset için seçmenin deyim yerindeyse yazdığı mektuptaki mesajları doğru okuması önemlidir. Bu anlamda; yerel seçim sonuçları ve genel seçime etkileri, Türkiye demokrasisinde yaşadığımız krizler ve içinde bulunduğumuz hafta bolca konuşulan gündemler, Meclis Başkanımızın her iki partiye ve diğer partilere gerçekleştirdiği ziyaretler, dün Sayın Cumhurbaşkanı ile benim gerçekleştirdiğim görüşme, bunların üzerinde fikir alışverişi yapma ve değerlendirmelerde bulunma fırsatını yakaladık.”
Ardından söz alan DEM Parti Eş Başkanı Tunce Bakırhan ise şunları dile getirdi:
Bakırhan: Türkiye’deki krizler mevcut iktidar yaklaşımı ile çözülmüyor daha da derinleşiyor
“Bugün hem seçim sonuçları hem de Türkiye ve bölgedeki gelişmeler üzerine konuştuk. Verimli bir görüşme oldu, görüş alışverişinde bulunduk. Aynı zamanda yerel seçimlerde almış oldukları sonuçlardan dolayı kendilerini tebrik ettik. Başarılı bir sonuçtu, başarılarının devamını diliyoruz. Bugüne kadar siyaset kurumu arasına duvarlar örülmüştü, kutuplaşma vardı. Bu kutuplaşmalar neticesinde de siyaset kurumu özgürce bir arada hem Türkiye hem bölge meselelerini tartışamıyordu ya da yeterince tartışamıyordu. 31 Mart’ta halk aslında siyaset kurumuna da önemli bir mesaj vermiştir. Türkiye’de krizler mevcut iktidar yaklaşımı ile çözülmüyor daha da derinleşiyor.
“Siyaset kurumu rol alsın, çözüm için sorumluluk üstlensin”
Demokrasi ve özgürlükler konusunda ciddi sorunlar var. Düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda her gün çeşitli örneklerle karşılaşıyoruz. Henüz seçim sonuçlarında ortaya çıkan siyasi iradeyi kabullenmeme durumu söz konusudur. İşte siyasetin, muhalefetin, siyasi partilerin bir araya gelmesinin sebebi bunlardır. Ülkemizde ciddi sorunlar var ve bunların çözülmesi gerekiyor. Bu da aynı zamanda muhalefetin, ana muhalefet partisinin temel görevlerinden birisidir. Önümüzdeki günlerde biz muhalefet olarak daha çok bir araya geleceğiz. Meselelerin diyalogla ve müzakereyle çözülmesi için bir çaba içerisinde olacağız. Türkiye halkları da seçimde bu mesajı bizlere vermiştir. Siyaset kurumu rol alsın, sorumluluk alsın, mevcut sorunların çözümünde yapıcı bir rol üstlensin. Tabii bu konuda Cumhuriyet Halk Partisine de büyük görevler düşüyor. Önümüzdeki günlerde halkın, emekçilerin, yoksulların yaşamış oldukları sorunların çözümü için muhalefetin bir arada aynı zeminde buluşmasının, görüş alışverişinde bulunarak ortak hareket etmesinin değerli olduğunu biliyoruz. Bu konuda Sayın Başkan yapıcı bir rol oynayacağını içeride belirtti. Bugüne kadar Türkiye’de uygulanan politikalar derin bir krize neden olmuştur. Gezi Davası, Kobanî Davası, siyaset üzerindeki baskı politikaları ile yargı ve ekonomik alanda yaşanan gelişmelerin tamamı iyi bir durumda olmadığımızı gösteriyor. Önümüzdeki dönem başta CHP olmak üzere diğer siyasi partilerle bir araya gelerek bu sorunların çözümü konusunda görüş alışverişinde bulunacağız. Muhalefet daha cesur olmalı, daha cesur olacağız. Muhalefet mesajı doğru okumalı, doğru okumaya çalışacağız. Yaşadığımız meselelerin demokratik yol ve yöntemlerle, müzakereyle, diyalogla çözülmesi için daha büyük bir sorumluluk alacağız.
“Anayasa tartışmaları için öncelikle bir samimiyete ihtiyaç var”
Yine kısmen anayasa tartışmaları da değerlendirildi. Bu konuda da çok kısa şunları söyleyebilirim. Öncelikle bir samimiyete ihtiyaç var. Mevcut iklime bakıldığı zaman bir samimiyet sorunu görülüyor. Bu konuda bir normalleşmeye, bir yol temizliğine ihtiyaç var. Böylesi bir durumda, tabii biz DEM Parti olarak üzerimize düşen bütün görev ve sorumlulukları yerine getirebiliriz.”
Eş Başkan Tülay Hatimoğulları da bir konuşma yaparak “Siyasetler arasında güçlü bir koordinasyon ile sorunların çözülebileceğini düşünüyoruz” dedi.
Hatimoğulları: Siyasetler arasında güçlü bir koordinasyon ile sorunların çözülebileceğini düşünüyoruz
Hatimoğulları şunları sözlerini şöyşe sürdürdü:
“Aslında bizim hem CHP’nin 31 Mart seçimlerdeki başarısını kutlamak üzere hem de bundan sonraki süreçte Türkiye ve bölgedeki siyasi gelişmeleri değerlendirmek üzere görüşme talebimiz olmuştu. Sayın Başkan; bir kez daha sizleri tebrik ediyoruz, başarılarınızın devamını diliyoruz.
Evet, biz bugün Türkiye’nin içinden geçtiği ekonomik krizi, açlığı ve yoksulluğu, başta kadınlar olmak üzere farklı halklar ve inançlardan tüm kesimlerin yaşamlarına müdahale eden rejimi ve yerel seçimlerin açığa çıkardığı tablo çerçevesinde muhalefete önümüzdeki süreçte düşen görev ve sorumlulukları geniş bir biçimde değerlendirdik. Toplumsal sorunlar çerçevesinde işçilerin, emekçilerin, yoksulların, kadınların yaşadığı ekonomik sorunların, deprem gibi can yakıcı sorunların siyasetler arasında güçlü bir koordinasyonla konuşulabileceğini, tartışılabileceğini ve bu sorunlar için çözümler üretilebileceğini düşünüyoruz. Ne yazık ki siyaset hep bugüne kadar ayrıştırdı, kutuplaştırdı. Bizler ümit ediyoruz ki 31 Mart seçimleri sonrası ortaya çıkan sonuçların, değerli yurttaşlarımızın başta muhalefet olmak üzere bütün kesimlere yüklemiş olduğu görev ve sorumlulukların bilinciyle bizler demokratik bir Türkiye, demokratik bir cumhuriyet için hep birlikte çalışmalarımızı sürdürebiliriz.”
Özgür Özel ayrıca DEM Parti’yi seçimlerde kazandığı belediyelere dolayısıyla tebrik ederek, “ Geçmiş yerel seçimlerden sonra Türkiye demokrasisi önemli bir yara almıştı. Bu seçimde önce Van’daki durum ortaya çıktı, orada çok önemli bir dayanışma sergilendi toplumun tüm kesimleri tarafından ve ikinciye mazbata verme gibi bir ayıptan ve yanlıştan dönüldü. Şu ana kadar herhangi bir kayyım uygulamasının yaşanmamış olmasından ihtiyatlı bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim” ifadelerini kullandı.
Gazetecilerden gelen sorular ve liderlerin verdiği cevaplar ise şöyle:
Soru: Erdoğan görüşmesinde boş koltuk çok tartışıldı ne söylemek istersiniz?
Özel: Erdoğan ile görüşmemiz Türkiye demokrasisi için önemli bir kilometre taşıdır
Aşılmış krizleri yeniden konuşmak anlamlı değil. Orada ortaya çıkan tablo ve aramızdaki görüşmeden sonra Sayın Erdoğan’ın Cumhuriyet Halk Partisine ziyaret yapma talebini iletmesiyle mesele olabilecek en iyi şekilde çözülmüş oldu. Burada artık dönüp tekrar değerlendirmeyi doğru bulmam, nezaketli bir davranış da olmaz. Biz kamuoyunun gündeminde ne varsa dün Sayın Erdoğan’la konuşma imkanı bulduk. Benim ortaya koyduğum gündemlerin tamamını kendisi dinledi, kendisi ve heyetinde bulunan arkadaşları not aldılar. Biz de Sayın Erdoğan’ın yaptığı değerlendirmeleri dinledik. Dünkü toplantının Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu ifade etmek isterim. Siyasetçilerin el sıkışmadığı dönemler demokrasi için hep felaket olmuştur. 1977-80 arası dönem iktidar ile ana muhalefetin el sıkışmadığı, konuşmadığı bir dönemdi. Türkiye’de de ana muhalefet ve iktidarın, bütün siyasi partilerin birbiriyle konuşup el sıkışabildiği, her şeyde anlaşmak mümkün değildir ama tartışabildiği bir çizgide kalmaları son derece önemlidir. Dünkü konuşmaların, tartışmaların bu anlamda nasıl sonuç verdiğini önümüzdeki günlerde ve aylarda biz de siz de takip edebileceksiniz.
SORU: Dünkü ziyarette Namık Tan da sizinle birlikteydi. Bu öneri kimden geldi? Bir diğer soru deprem bakanlığı önerisi getirdiğiniz yansıdı kulislere. Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan nasıl bir yanıt geldi?
Özel: Namık Tan ile ilgili merakı giderelim. Ben Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret etmeden önce seçilmiş son tarafsız Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’e bir ziyarette bulundum. Ziyaretim hem kendisinin bana nazik kutlama mesajına teşekkür içindi hem de bir cumhurbaşkanına yapılacak ziyaret için kendisinin önerilerini almak ve bazı sorularıma kendisinden yardım istemek içindi. Kendisinin uyarısı şöyleydi; Cumhurbaşkanının Özel Kalemi ve Protokol Müdürü büyükelçi olduğu için benim de partimde bulunan büyükelçilerden birini görevlendirmenin doğru olduğunu ifade ettiler. Ben de partimizde görev yapan ve şu an İstanbul Milletvekilimiz olan Namık Tan’ı bu konuda görevlendirdim. Kendisi de bu konuda hem Cumhurbaşkanlığı Protokol Başkanlığı hem de Özel Kalemle dünkü görüşmenin detaylarını görüştüler. Görüşme sırasında da heyet teşekkürü sırasında da kendi mesleki birikimleri gereğince görüşmeyi takip etmek ve gerekli notları tutmak üzere Namık Tan’ı heyette bulundurduk. Sayın Elitaş önce Sayın Cumhurbaşkanına eşlik ediyordu. Not tutma noktasında ilerleyen süreçlerde Sayın Cumhurbaşkanının daveti üzerine Özel Kalem Müdürü de eşlik etti. Böylelikle de iki büyükelçinin not tuttukları bir süreci hep birlikte yaşamış olduk. İsim tercihini elbette ki ben yaptım. Milletvekili grubumuzdaki tek büyükelçidir kendisi. Ama bir büyükelçiyi görevlendirme önerisi de kendi deneyimleri ve takdirleriyle Sayın Ahmet Necdet Sezer’den gelmiştir.
Türkiye’nin en önemli beka sorunlarından biri yaşanabilecek depremdir
Deprem Bakanlığını önemsiyorum. Biraz önce Sayın Eş Genel Başkanlara da bu konuda düşüncemi söyledim. Türkiye’de herkes kendine göre bir beka tarifi yapıyor. Kimi CHP’yi beka sorunu görüyor, kimi bir siyasi partinin bir belediyeyi kazanmasını beka sorunu görüyor, kimi bir başkasında beka sorunu görüyor. Ama Türkiye’nin en önemli beka sorunlarından bir tanesi hazırlıksız yakalanılacak olan İstanbul depremidir. İstanbul depreminde milyonlarca kişi ölebilir. İstanbul depremi yaşandığında eğer tam hazır değilsek Türkiye ekonomisi çöker, Türkiye’nin finans dünyasıyla irtibatı kesilir. Türkiye’nin en önemli şirketlerinin yöneticilerini ve o şirketlerin yönetim merkezlerini kaybederiz. Türkiye’nin Avrupa ile Asya arasındaki bağlantısı ortadan kalkabilir. O şehre insani yardım ulaştırmak imkansız hale gelebilir. Bu mesele ne iktidarın tek başına meselesidir ne o kenti yöneten belediyenin tek başına çözeceği bir meseledir ne de muhalefete muhalefet alanı tanıyacak bir durumdur.
“Erdoğan’a depreme hazırlık konusunda bakanlık kurulmasını önerdim “
Meselenin kendisi ülke için bir beka sorunudur. Bunun için de Sayın Erdoğan'a bir bakanlık kurmasını önerdim. Dahasını da önerdim. Meclis’te grubu bulunan bütün siyasi partilerden birer bakan yardımcısı talep etmesi durumunda ben partimden bir bakan yardımcısını görevlendireceğimi söyledim. Deprem meselesini siyaset üstü bir şekilde ele almanın, siyasetin kısır tartışmalarının dışına çıkarmanın ve bir beka sorununu el birliğiyle ortadan kaldırmanın önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundum. Sayın Cumhurbaşkanı dikkatle takip etti, not aldırdı. Ancak bu konuda biliyorsunuz Anayasa gereği yeni bakanlıklar kurulması kendi yetkisindedir, kendisinin uhdesindedir. Nasıl bir adım atacağını bilmiyorum. Kurulmasını önemserim, partimizden talep olduğu takdirde Deprem Bakanlığına bir bakan yardımcısı vermeyi de siyasi açıdan değil insani açıdan, vicdani açıdan ve o gün pişman olmamak için almamız gereken bir sorumluluk olarak görürüm.
“DEM Parti’nin sembollere karşı saygısızlıklarının olmadığına ilişkin açıklamalarını son derece önemli buluyorum”
SORU: Genel seçimden hemen sonra DEM Parti’nin İstiklal Marşı ve Türk bayrağına karşı tutumu tartışmalara neden oldu. Eleştiriler de geldi. Bu tartışmalar devam ederken görüşmeler çıktı. Yaşanan olaylar hakkında değerlendirmenizi almak istiyoruz.
Özel: Eş Genel Başkanların sembollere karşı saygısızlıklarının olmadığına ilişkin açıklamalarını son derece önemli buluyorum
Bence soruyu her iki tarafa da sormuş olun. Ben şöyle söyleyeyim. Olaylar yaşandığında da diyalog halindeydik. Birincisi; Atatürk’e ve Sayın Erdoğan’a bir saygısızca ifadenin DEM Parti Belediye Eş Başkanları tarafından sarf edildiği noktasındaki yanlış iletişim kendileri tarafından düzeltildi. Ardından kolluk güçlerinin yapmış olduğu soruşturma ve kovuşturma aşamasında da netleşti. Yani DEM Partinin seçilmiş başkanları değildi onu söyleyenler. İkinci husus da bayrak konusu. O konuda ben her iki Sayın Eş Genel Başkanın yapmış olduğu açıklamaları DEM’in kurumsal tavrı olarak görüyoruz. Hem bayrağa hem Atatürk resmine, simge ve sembollere karşı bir hürmetsizlik ve saygısızlıklarının olmadığına ilişkin açıklamalarını son derece önemli, yerinde ve yeterli buluyorum.
Hatimoğulları: DEM Parti’nin sembollerle sorunu yoktur, halkın iradesinin kabul edilmesi gerekiyor
Bu soru iyi ki bugün gündeme geldi. Eş Genel Başkanlar olarak biz ve yerelde belediyelerimiz açıklamalarımızı yapmıştık. Bizlerin bayrakla, sembollerle hiçbir biçimde hiçbir sorunu yok. Yansıtılan haberler asla doğru değildir. Bunu kayyım atamak için bir zemin hazırlama olarak okuyoruz. Bir yönlendirme olarak, bir dezenformasyon olarak okuyoruz. 1 Mayıs’ta ben Van’daydım. Van Belediyesini ziyaret ettim ki bütün belediyelerimiz aynı şekilde. Orada bulunması gereken bütün semboller mevcuttur. Asla DEM Parti olarak bayrakla ve sembollerle sorunumuz yoktur. Bu konuda bizler gerekli açıklamaları kamuoyuna sunduk. Burada sözü açılmışken şunu eklemek isterim. 31 Mart seçimlerinde halkın iradesi tecelli etmiştir, halkın iradesi sandıklara yansımıştır. Halkın iradesine karşı hiçbir gücün müdahil olmaması gerekiyor. Özgür Bey de ifade etti; kayyım meselesiyle ilgili, Van konusunda bizlerle dayanışma gösteren Türkiye’deki bütün siyasi partilere ve demokrasi güçlerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Kayyımla ilgili bu konudaki hassasiyetin toplumda ne kadar geliştiğini, bu konudaki duruşun ne kadar güçlü olduğunu bizler bir kez daha gördük. DEM Parti belediyelerine kayyım atama zeminini hazırlama konusunda bayrağı dahi söz konusu eden anlayışın yanlışlığının altını bir kez daha çiziyoruz. 31 Mart’ta halk tercihini yapmıştır, DEM Parti’yi seçmiştir kayyım atanan bölgelerde ve halkın iradesinin sonuna kadar tanınması gerektiğinin altını bir kez daha çizmek isterim.