Bahçeli'den yerel seçim açıklaması: 11 belediye mutlaka el değiştirmeli

Haber Merkezi – Devlet Bahçeli, 11 CHP’li ve HDP belediyelerinin Cumhur İttifakına geçmesi gerektiğini söyledi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yerel seçimlerle ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı.

11 ili tek tek sayan Bahçeli, "CHP ve HDP başta olmak üzere muhalefet partilerinin yönetimi altında inim inim inleyen belediyelerin milli iradenin müdahalesiyle kurtarılması önümüzdeki en sıcak gündem konusu haline gelmiştir. Bilhassa İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Aydın, Muğla, Hatay, Eskişehir, Tekirdağ ve Mersin Büyükşehir Belediyeleri ile birlikte HDP’nin terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık maksadıyla zehirleyip seferber ettiği belediyeler mutlaka el değiştirmeli ve cumhurun yönetimine geçmelidir" dedi.

Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı yerel yönetimlere çöreklenen bozguncu anlayışın milli güvenliği ve toplumsal huzuru sarstığı kanaatindedir. Zillet ittifakı, içine yuvarlandığı kaosu ülke geneline taşımaya ve teşmil etmeye heveslenmekte, deyim yerindeyse ateşle oynamaktadır" ifadelerini kullandı.

Bahçeli açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

"Demokratik ve hukuk ilkeleri çerçevesinde aziz milletimizin takdir ve tercihiyle yapılan 14 Mayıs ve 28 Mayıs Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinin hitamında bir yanda 28'nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi tecelli etmiş, diğer yanda da Cumhurbaşkanlığı Kabinesinin teşekkülü sağlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin mümeyyiz ve stratejik avantajları mucibince bir haftayı bile bulmayan süre içinde kabine kurulmuş, bu suretle yasama-yürütme arasında uyum tezahür ederek siyasi istikrar korunmuştur.

11 il mutlaka el değiştirmeli

Maalesef muhalefet partilerinin uhdesinde bulunan belediyeler en kötü dönemlerini yaşamaktadır. Eser ve hizmet siyaseti yerine hamaset ve husumet siyaseti takip eden muhalefet partileri yerel yönetimlerde sınıfta kalmış ve dağılmışlardır. Türk milleti yürek yaralayan çarpık ve yozlaşmış böylesi bir tabloya asla mecbur ve müstahak değildir. 31 Mart 2019 sonrası zillet ittifakı partilerinin yönetimine geçen belediyeler adeta Fetret Devri'ne mahkûmiyetle birlikte, bu belediyelerin hizmetle mükellef oldukları şehirler ve bu şehirlerde mukim aziz vatandaşlarımız çaresizliğe ve ilgisizliğe terk edilmişlerdir. Emanet zayi olmuş, CHP'li ve diğer muhalif partili belediye başkanları üstlendikleri görevleri taammüden ihmalin yanı sıra, genel siyasetin meçhul tartışma ve polemiklerinin çıkmaz sokağına hapsetmişlerdir. Türk demokrasi ve siyaset tarihi, yerel yönetimlerde vasat bulan vaki ve vahim dağınıklığa, üstelik atalet ve acziyete bugüne kadar hiç tanık olmamıştır. Zira çarpıcı gerçekler ayan beyan karşımızdadır. CHP ve HDP başta olmak üzere muhalefet partilerinin yönetimi altında inim inim inleyen belediyelerin milli iradenin müdahalesiyle kurtarılması önümüzdeki en sıcak gündem konusu haline gelmiştir. Bilhassa İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Aydın, Muğla, Hatay, Eskişehir, Tekirdağ ve Mersin Büyükşehir Belediyeleri ile birlikte HDP'nin terör örgütü PKK'ya yardım ve yataklık maksadıyla zehirleyip seferber ettiği belediyeler mutlaka el değiştirmeli ve cumhurun yönetimine geçmelidir.

“Önlem alınmalı”

Yerel yönetimlerdeki mevzi ve merkezkaç istila son bulmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı yerel yönetimlere çöreklenen bozguncu anlayışın milli güvenliği ve toplumsal huzuru sarstığı kanaatindedir. Zillet ittifakı, içine yuvarlandığı kaosu ülke geneline taşımaya ve teşmil etmeye heveslenmekte, deyim yerindeyse ateşle oynamaktadır. CHP'nin iç bünyesini habis bir ur gibi saran anlaşmazlıkları örtbas etmek gayesiyle sivri ağızlı ve siğil akıllı yönetici veya milletvekilleri eliyle toplumun hassas olduğu alanlarda provokasyona yeltenmesi dikkatle takip edilip önlem alınması gereken bir tehdittir.

Akbelen eylemi: Provokasyondur, kalkışmadır

Muğla Akbelen'de başta CHP Genel Başkanı olmak üzere, nöbetçi provokatörlerin günlerdir iç huzuru tahrip çabası gözümüzden kaçmamıştır. Günbegün eriyen bir partinin ve marjinal yedeklerinin Akbelen'den bir Gezi Parkı kalkışması çıkarmak için her alçaklığa tevessül ve teşebbüs ettikleri açıktır. Ortak aklın sükûtuyla beraber sinerjisini ve siyaset dengesini kaybedip yoğun iç kargaşanın tutsağı haline düşen ve hatta kongresini dahi yapmaktan aciz olan CHP yönetiminin her konuda krize oynadığı görülmektedir. Muğla Akbelen'de FETÖ ve PKK iltisaklı kriminal tiplere eylem alanı açan, sözde çevreci örgütlere çanak tutan, yasa dışı sol gruplarla kol kola girip olay çıkarmak için fırsat kollayan CHP yönetimi, siyasi komaya girmesine neden olan yüksek tansiyonu bir kanaldan Türkiye'ye yaymanın çabasındadır. CHP, feodal siyasi beyliklerini ilan etmiş bir avuç hukuk tanımaz menfaatperestin kuşatması altındadır. Akbelen'de bir CHP'li milletvekilinin şerefli ve kahraman jandarmamıza eşkıya diye bağırıp tıpkı bir müstevli işbirlikçisi gibi koşarak peşine düşmesi utançla hatırlanacak rezil görüntülere sahne olmuştur. HDP'li bölücüler ne yapıyorsa aynısına CHP'li milletvekilleri de kalkışmıştır.

"Konunun ağaç olmadığı kesindir"

Türk vatanında, Türk askerine düşmanca mukabele etmenin cezasız ve karşılıksız bırakılmaması, bu milletvekili müsveddesinin dokunulmazlığının kaldırılarak yargılanmasının önünün açılması demokrasi ve hukuk namusu adına bir mecburiyettir. Zillet ittifakı Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde yaşadığı hüsranın sancısıyla ayar ve ölçülerini tamamen kaybetmiştir. Nasıl ki, Gezi Parkı'nda konu ağaç değilse, Akbelen'de de ağaç olmadığı kesindir. Muhalefet partileri sandıkta alamadıkları sonucu sokakları karıştırarak, toplumsal olayları kaşıyarak, bir çatışma iklimi kurgulayarak kestirme yollardan almak istemekte, bu nedenle de provokasyon kuyruğuna girmekte bir sakınca görmemektedir. Takip edilen bu yol, yol değildir, sonu da, sonucu da muhatapları adına mağlubiyet ve mahcubiyettir. CHP Genel Başkanı'nın etrafı çevrelenmiş, aleyhine olacak şekilde çember gittikçe daralmışken Akbelen'de boy göstermesi başka bir sorumsuzluk ve şuursuzluk örneğidir. İstismar siyasetinin, inkar ve ihanet sarmalının ön kapısı olduğu gibi, bunun faillerine sağlayacağı bir yarar da yoktur.

"Bedelini sandıkta ödeyecekler"

14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde elde edilen demokratik başarıyı yerel yönetimlerde perçinlemek, Türk ve Türkiye Yüzyılı yürüyüşüne ivmek vermek boynumuzun borcudur. Gayret bizden, tevfik Allah'tandır. Yerel yönetimlerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle birleşik ve bütünleşik yapısı, merkezi yönetimle tek ses ve tek nefes oluşu Türkiye'mizin medeniyetler ve milletler mücadelesinde büyük bir kozu olacaktır. Milletimize olan güvenimiz ve inancımız tamdır. 14 Mayıs ve 28 Mayıs'ta havlu atan muhalefet partileri, 31 Mart 2024 tarihinde de kaybedecek ve Türkiye'nin ufkunu perdelemenin bedelini sandıkta ödeyeceklerdir. Emperyalizme kurşun asker olmanın acıklı ve ağır sonuçlarını zamanı geldiğinde herkes görecektir."