ROJAVA - IŞİD’li kadınlar seks, uyuşturucu ve izdivaç üçgeninde

Erbil (Rûdaw) – Amerikan Ortadoğu Enstitüsü, Rojava’nın Haseki kentinde bulunan DSG’nin kontrolündeki el-Hol Kampı’nda yaşayan ve çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan IŞİD’liler hakkında bir rapor hazırladı.

Raporu hazırlayan Vera Mironova, 2019'da IŞİD halifeliğinin sona ermesinin ardından 10 bin yabancı savaşçının da dahil olduğu çok sayıda örgüt üyesinin ve ailelerinin Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) kontrolündeki Roj ve el-Hol kamplarına yerleştirildiğini hatırlattı.

El Hol'de hala 68 bin kişi yaşıyor ve bunların büyük çoğunluğu IŞİD'li aileler.

Herhangi bir kapalı toplum gibi, yabancı IŞİD’lilerin de el-Hol'da kendina has bir dinamiği olduğuna dikkat çeken Mironova, bu dinamiği daha iyi anlamak için, kampta yaşayan Avrupalı, eski Sovyetler Birliği’nden, eski Balkan ülkeleri ve Amerika'dan yaklaşık 20 kişi ile röportaj yaptı. Mironova, röportajlar yaptığı kadınlarla neredeyse bir yıldır temas halinde olduğunu ve yakın ilişkiler geliştirdiğini anlattı.

“Yüzde 70’i artık IŞİD’e inanmıyor”

Vera Mironova’nın raporda dikkat çektiği hususlar ana başlıklarıyla şunlar:

El-Hol kampı genellikle IŞİD'e adanmış radikal fanatizm yatağı olarak biliniyor olsa, ya da sadece eşlerini takip eden bir grup yoksul ev kadınına ev sahipliği yapsa da, gerçeklik çok daha karmaşıktır.

Örneğin, orada Rusça konuşan kadınlara göre, kamp sakinlerinin çoğu -yaklaşık yüzde 70'i, IŞİD liderleri tarafından siyasi hedeflerini gerçekleştirmek için kullanıldığını ve örgüte artık inanmadıklarını belirtiyor. Buna karşılık, sadece yüzde 30'u hala IŞİD’i destekliyor ve Ebu Bekir el-Bağdadi'nin gerçek bir halife olduğunu ancak örgütün güvenilmez insanlarla çepeçevre sarıldığı için başarısız olduğunu düşünüyor.

Kamptaki Avrupalı kadınlara göre, IŞİD destekçilerinin yüzdesi daha da düşük, yüzde 20 civarında ve bu oran sürekli düşüyor. Peki bu yüzde 20-30 kim, neden hala radikaller.

IŞİD’li aileler üç gruba ayrılıyor

Bu IŞİD destekçileri kimler?

El Hol'de hepsi farklı motivasyonlara sahip dört ana IŞİD destekçisi grubu bulunuyor. Birincisi, dürüst bir şekilde İslami bir devlete inanan ve IŞİD iktidarda olduğu zaman üyelerine iyi ve adil olduğunu, savaşçılarının onları özgürleştirmeye geleceğini düşünen çok küçük bir azınlık. Birçoğu, “kardeşler zaten Haseke’de Kürtlere kapsamlı bir saldırı gerçekleştirmek ve hapishaneleri yıkmak için en iyi zamanı bekliyorlar” iddiasına inanıyor. Bu grup küçük ama kendini adamışlardan oluşuyor. Örneğin, Kazakistan 2019 yılında kendi vatandaşı olan kadınları kamptan eve götürme kararı aldığında burada bulunan 3 kadın Kazakistan’ı “küfür ülkesi” diye tanımlayıp geri dönmemek için saklandı.

İkincisi, eşi hala hayatta olan, diğer gruplarla sürekli kavga eden küçük bir kadın grubu. Bu gruba mensup yabancı bir kadın, görüşlerini şu şekilde açıklıyor:

“Bizimle kamptayken IŞİD'e karşı çıkan bir arkadaşım var. Kocasından ayrıldıktan sonra Bağoz'da öldürüldüğünden emindi, bu yüzden hep birlikte hayatta kalmaya çalışıyorduk. Ancak birkaç ay önce kocası onunla temasa geçti. Görünüşe göre hala yaşıyordu ve Irak yakınlarındaki bir yerde örgüt saflarında savaşıyordu. Hemen IŞİD yanlısı oldu, örgütü tekrar aktif olarak desteklemeye başladı ve bizimle takılmayı bıraktı. ”

Üçüncüsü, sınır dışı edilmek istemeyen grup ki bunlar kendi ülkelerine dönmeleri halinde hayatlarının daha büyük tehlikede olacağına inanıyor.

El-Hol'de bu şekilde düşünenler en büyük grubu oluşturuyor ve bunlar Uygurlar ya da oradaki isimleri ile Türkistanlar. Eve geri gönderilmeyeceklerinden kesinlikle eminler ve “kampta daha rahat etmek ve yerlerini kalıcı hale getirmek için çadırlarını inşa etmeye devam ediyorlar. Çünkü bu çadırların uzun süre onların evi olacağını biliyorlar.”

Onları önemseyen bir ülke olmadığı için, IŞİD'in güçlü taraftarları olma eğilimindeler ve halifeliğin yeniden dirilmesini, Suriye'nin yönetimini yeniden ele geçirmeyi hayal ediyorlar.

Onların aksine, kampta kalan Avrupalı kadınlar, sayıları az da olsa “hükümetleri tarafından önemseniyor ve IŞİD onların özgürlüğü için tek umut değil.”

“Para karşılığında bedenlerini satıyorlar”

Bununla birlikte, dördüncü ve en büyük radikal kadın grubu ise para ve bolluk içinde, motivasyonu en üst düzeyde.

Kampta yaşam tahmin edildiği kadar ucuz değil. Görüşülen kadınlar, birkaç çocuklu bir annenin hayatta kalabilmesi için ayda 300-500 doların yeterli olmadığını belirtiyor.

Birçok kadın, akrabaları tarafından desteklenir, ancak bazılarının bu imkanı yok. Bu nedenle çadırdan okullarda çalışan erkek öğretmenler ve kamp işçilerine bedenlerini satıyor, para kazanmak için her türlü kapasitede çalışıyorlşar ancak genellikle bu da yeter olmuyor.

Bağoz'daki son kaleden önemli miktarda parayla kaçan IŞİD üyelerinin hayatı diğerlerindekinden daha iyi ve bu kişiler hala Suriye’de olan örgüt üyelerinden destek alıyorlar. Görüşülen yabancı kadınlara göre, IŞİD destekçileri her ay önemli miktarda para kazanıyor, genellikle aile başına 1.000-2.000 dolar civarında para kazanan bu aileler kampta çok daha rahat bir yaşam sürüyorlar. Örneğin yaz aylarında iyi yemek bulabiliyor, yeni kıyafetler alabiliyorlar. IŞİD'den yardım almanın tek şartı ise hala grubun bir parçası gibi davranmak.

Sosyal medyada sigara ve uyuşturucu

Bu kadınların IŞİD'e sadakatlerini gösterme biçimleri ise, özellikle sosyal medyada kendilerini olabildiğince radikal olarak göstermek. Çünkü hedef kitleleri IŞİD'in İdlib'de ve yurtdışındaki gizlenen liderleridir. Sosyal medyada “Esaret Altındaki Kız Kardeşler”, “Hapisten Düşünceler”, “Kafesteki Kuşlar” ve “Alçakgönüllülük” gibi isimler kullanıyor ve buy olla yurtdışındaki IŞİD destekçilerinden bağış toplayabiliyorlar. Örneğin, Bağdadi öldürüldüğünde, El-Hol'deki birçok kadın bu yolla yeni halifeye bağlılıklarını gösteren mesajlar gönderdi.

Ayrıca İslam'da neyin haram ve neyin herlal edilemez olduğu konusunda sosyal medyada oldukça ciddi çatışmalara giriyor ve bu şekilde örgüte bağlılıklarını gösteriyorlar.

Örneğin, sosyal medyadaki tartışmalardan biri sigara ve kadın konusu ki sifara içmek IŞİD tarafından yasaklanmış. Fakat bazı kadınlar bu tartışmanın da ötesinde, örgüt üyesi kadınların (özellikle Avrupalıların) esrar bile içtiğini ama aynı zamanda sosyal medyadan IŞİD’e kendisini adamış saf Müslümanlar gibi davranıyor. Ve IŞİD destekçileri de buna inanıyor.

Raporda, radikal yabancı kadınların Kürt savaşçıların denetlediği kampta güvenlik görevlilerine taş atıp bir hastaneyi yakmaya çalıştıkları olaydan bu yana herhangi bir provokasyona kalkışmaktan korktukları belirtiliyor.

Yine örgüte karşı çıkan bir kadını cezalandırmak ve sosyal medyadan görüntülerini paylaşmak da farklı bir propaganda haline getiriliyor.

IŞİD'e artık inanmayan kadınlar da bir şekilde örgütün dağıttığı paradan faydalanmaya çalışıyor. Örgütü desteklemeyen ancak yurtdışındaki destekçilerinden hala para alan bir yabancı kadın, “Bana para gönderen kişi kuyu bir IŞİD destekçisi ve ortak bir arkadaş tarafından tanıdım. Asla IŞİD’i hala destekleyip desteklemediğimi sormadı. Ve hiçbir koşulda gerçeği ona söyleyemezdim. Dört çocuğumu beslemem gerekiyor çünkü” dedi.

Kamptaki çatışmalar

Kampta iç çatışmalar oldukça yaygın. IŞİD'in hilafet bölgelerinde “Amni” olarak bilinen iç güvenlik ve istihbarat üyelerinin eşleri, diğer kadınlar tarafından “ihanetçilikle” suçlanıp dövülerek işkence ediyor.

Üst düzey bir Amni üyesiyle evli olan Rus kadın, “Kocamın IŞİD'de ne yaptığını bilmiyordum, bu yüzden kimse bana dokunmadı. Sanırım şanslıydım” diye konuşurken Amerikalı bir kadın ise, “Eski kocamın Amni üyesi olduğunu kampa geldikten sonra öğrendim” dedi.

Başka bir Amerikalı kadın ise, “Bir buçuk yıl önce hicabımı çıkardığım için El-Hol'den Roj Kampı’na aktarıldımi. Çünkü orada kalmak benim için tehlikeliydi. Çadırımı yakmakla tehdit ettiler, bu yüzden başörtüsü takmak zorunda kaldım” dedi.

Ancak El Hol'deki başka bir Rus kadın, “Artık İslam'ı takip edip etmediğinizi kimse umursamıyor. Dua etmeyen birkaç kadın tanıyorum. Bunu saklamıyorlar ve rahatsız olmuyorlar” diyor ve kamptakı Belçikalı ve Hollandalı kadınları örnek gösteriyor.

“Birçok kadın kamp çalışanları ile seks yapıyor”

Bir zamanlar kampta Hizba (örgütün dini polisi) olmakla suçlanan bir başka kadın ise, IŞİD kurallarının uygulanmasının artık söz konusu olmadığını belirterek, “Burada Avrupa'da olduğumuzu hissediyorum. Birçok kadın kamptaki erkek çalışanlarla seks yapıyor ve bazı kızlar lezbiyen oluyor. Herkes bunu biliyor ama kimse umursamıyor” dedi.

Aynı kadın, “Aslında, sorun genellikle tam tersidir. Sürekli 13 yaşlarındaki erkeklerin kızlarla seks yaptığını duyuyoruz, hatta diğer genç erkeklere tecavüz etmeye çalıştıklarını duyuyoruz. Çocuklarımın dışarıdaki diğer çocuklarla takılmasına izin vermekten korkuyorum” ifadelerini kullandı.

Kampta IŞİD yanlısı ve IŞİD karşıtı kadınlar arasındaki bölünme ve karşılıtlık da gittikçe derinleşiyor. Buradaki herkes kampta yaşamaktan bıkmış durumda.  

Kamptan kaçış

Haziran ayında, birkaç Finli IŞİD kadın çocukları ile birlikte el Hol kampından kaçarak ülkelerine geri döndü.

Raporda bunun “münferit bir olay” olmadığına dikkat çekilerek, “Roj kampından kaçış son derece nadir olmakla birlikte, her hafta el Hol'den kaçış gerçekleşir. Genellikle üç ila dört aile aynı anda ayrılır” bilgisi paylaşıldı.

Rapora göre kampının içinde, kiminle konuşursanız kaçakçıları bilir, kaçış planları gizli tutulmaz ve bir kadın kaçmayı planladığında, yakın arkadaşlarını bilgilendirir. Böylece gittiğinde eşyalarını bölüşürler.

Aile başında 15 bin dolar

Mevcut durumda, kamptan kaçışın maliyeti aile başına yaklaşık 15.000 dolardır, bu miktar kadının uyruğuna ve sahip olduğu çocuk sayısına bağlı olarak değişiyor. Buna karşılık, Roj kampından bilinen tek kaçışın ise 40.000 dolara mal olduğu bildiriliyor.

Kaçışlar genellikle İdlib'den koordine ediliyor. İdlib'de kaçakçılık yapan biri, “El Hol'lü kadınlar kaçmak istiyorsa etnik kökenlerinden biriyle temasa geçmek zorundalar” dedi.

IŞİD kadınlarının el-Hol'den kaçabilmelerinin üç ana yolu var:

Birincisi, en rahat (ve en pahalı) yol, seyahati kolaylaştıran Kürt güvenlik güçlerine rüşvet vermek.

İkincisi, kampa tankerlerle su taşıyan sürücüler ve yerel sivillerin yardımı ile kaçış. Vera Mironova’nın görüştüğü bir kadına göre, bu yol daha ucuzdur (yaklaşık 14.000 dolar), ancak çok daha zor ve tehlikelidir.

Aynı kadın, “Tabii ki, şöförler kontrol noktalarından geçmemiz için gardiyanlara rüşvet veriyor, ancak yinde de yakalanma olasılığı var” dedi.

Üçüncüsü ise, kamptan çıkmanın en ucuz ve en zorlu yoludur ki yaklaşık 12.000 dolara mal oluyor. Bunun için 6 günlük bir yürüyüşü göze almak gerekiyor. Bu aynı zamanda en güvenli yol olarak kabul edilir ve genellikle genç erkek çocukları olan kadınlar tarafından tercih ediliyor. Yakalanma risklerini en aza indirmek isteyenler bu yolu seçiyor, çünkü tutuklanırlarsa oğulları yetişkin olarak kabul edilebilir ve hapsedilebilirler.

“Kaçakçılık işide çok para var”

Bölgede yaşayanlar “kaçakçılık işinde çok para var” diyor. Hatta “bir kaçakçıyı bulmak istiyorsanız köydeki en büyük ve süslü eve gidin kolayca bulabilirsiniz” diye bir espri bile var.

Bu kaçış yolları ucuz olmadığı için, hapsedilmiş kadınlar farklı ödeme yolları buluyor. Hâlâ gruba destek verenlerden biri, “Üst düzey komutanlar tüm eşlerini Bağoz'daki savaş sırasında bile 35.000 dolar ödeyerek kaçırdı. El Hol'e bile gitmediler. Sonra Çeçenler gibi tüm güçlü IŞİD diasporalarından kadınlar kamptan ayrıldı” dedi.

Tabi kaçıp tekrar örgüte dönenler de var. Rapora göre geçen yıl IŞİD bir grup Uygur gencinin kaçmasına yardım etti ve bunlar şimdi Irak sınırına yakın çölde savaşıyorlar.

IŞİD ayrıca küçük çocuklar, özellikle de yetimlerin kaçırılmaları için para ödüyor. Rusça konuşan bir kadın geçen yıl 8 yaş altı 11 yetimden oluşan bir grubun İdlib'e götürüldüğünü söyledi.

IŞİD’lilerle evlilik pazarı

Kadınların kaçmak için gerekli fonu bulmasının bir başka popüler yolu da evlenmek ve yeni eşlerinin seyahat için kendilerine ödeme yapmasıdır. Yeni eşler genellikle Avrupa'dan, özellikle Fransa ve Almanya'dan IŞİD destekçisidir, genellikle aynı dili konuşan kadınları seçer.

Raporda, kocası savaşta ölen ve iki çocuğu olan 30 yaşındaki bir Çeçen kadının, sosyal medya aracılığıyla Almanya'da yaşayan 39 yaşındaki bir Çeçen ile tanışıp evlendiği belirtildi.

Görüşülen yabancı kadınlardan biri “El-Hol'den ikinci, üçüncü veya dördüncü eşlerle evlenmek IŞİD destekçileri arasında artık popüler bir heves haline geldiğini düşünüyoruz” dedi.

“Çok sayıda teklifimiz var” diyen başka bir yabancı kadın ise “bu IŞİD evlilik pazarında popüler olmak çok kolay. Sosyal medya sayfalarınızda IŞİD'i övmelisiniz, kamptaki koşullar hakkında şikayet etmelisiniz ve takipçilerinize Müslüman kadınların gayrimüslümlere esir olduğunu ve onu kurtarmanın zorunlu olduğunu hatırlatmalısınız” diye konuştu.

Röportaj yapılan Avrupa'dan bir IŞİD destekçisi de ikinci bir eş olması için el-Hol'den bir kadının çıkması için para ödediğini açıkladı.

Kamptan kaçmak için bu yolu seçen kadınlar genellikle evlenmek zorunda olduklarından, ikinci eş pazarı birçok ailede çatışmalara da yol açıyor. Örneğin ikinci bir eş olan kadınlar “ailelerini yok eden fahişe” olmakla suçlanıyor ve bu tür olaylarla karşılaşmak da artık nadir değil.

Şu an İdlib'de yaşayan ve El Kaide’nin Suriye kolu Heyet Tahrir al-Şam (HTS) üyesi biri ile evli olan eski IŞİD’li kadın, “Kamplardan gelen kızlar kocama yazıyor ve onunla flört etmeye çalışıyor. Ailemizi kasten bölmeye çalıştıkları için onlara çok kızıyorum” dedi.

“İstihbarat servisleri Türkiye’ye kaçmalarını tavsiye ediyor”

Rapora göre DSG’nin kontrolündeki kamlardan kaçan IŞİD’li kadınların ilk hedefleri şu anda HTS'nin kontrolü altındaki İdlib’e gitmek.

Raporda, özellikle, yerel halkın hala Tel Abyad’ı (Gire Spi) IŞİD kalesi olarak gördüğü belirtildi.

Idlib Eyaleti şu anda yabancı IŞİD üyeleri için ana sığınma yer olmasına rağmen, bölgeyi kontrol eden HTS bu konuda rahat değil. HTS lideri Ebu Muhammed el-Culani de IŞİD'li kadın ve çocukların bölgelerini terk etmelerini istedi. Bu, IŞİD üyelerini ileride yer değiştirmeye sevk edebilir.

IŞİD'i desteklemeyen kadınlar genellikle İdlib'de uzun süre kalmıyor ve hemen Türkiye'ye gitmeyi tercih ediyor. Orada kendi ülkelerinin büyükelçiliğine teslim olabiliyor veya yasadışı yollardan Türkiye'de kalabiliyor. Kamptaki kadınlarla iletişim halinde olan birçok ülke istihbarat servisi, açıkça Türkiye'ye kaçmalarını tavsiye ediyor, çünkü Suriye'deki DSG kontrolündeki kamplarda beklemek yerine onları ülkelerine geri göndermek çok daha kolay bir yol bu.

Yeni eşleri ile seyahat eden kadınların, genellikle Avrupa'ya veya eski Sovyetler Birliği ülkelerine geçmeden önce sahte belgeler satın almaları gerekiyor ve bu süreçte Türkiye'de kalabilirler. Ancak bu da ucuz değil maliyetli oluyor.

Vera Mironova’nın görüştüğü bir kadına göre, Türkiye’de sahte belgelerin fiyatı şu anda yaklaşık 25.000 dolar.

Sonuç

Raporun sonuç bölümünde ise şu ifadeler var:

“Üstte de anlatıldığı gibi, Suriye kamplarındaki birçok yabancı kadın için IŞİD'i desteklemek stratejik bir davranıştır ve kendilerini kamusal, özellikle de şekli nasıl tasvir ettikleri genellikle gerçekte inandıkları şeyle zayıf bir şekilde ilişkilidir.

Sonuç olarak, hükümetler kamplardaki durumu değerlendirirken ve özellikle bireylerin sosyal medyadaki görünümüne ve cezaevi yetkilileriyle yapılan görüşmelere güvenirken çok dikkatli olmalıdır. Şu anda, el-Hol'deki kadınların çok küçük bir azınlığı hala IŞİD'i destekliyor, ancak yabancı hükümetler müdahale edemediği sürece, artık grubu desteklemeyen, ancak yardım için başvurmaktan başka seçeneklerinin olmadığını düşünenlerin sayısı artmaktadır. Dahası, IŞİD kamplarını Suriye'de terk etmek nispeten kolaydır, bu nedenle oradaki kadınların kilitli olduğu veya çıkış yolu olmadığı varsayılmamalıdır.”