Erbil (Rûdaw) – Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Başkanı Rami Abdulrahman, ülkedeki çatışmaların sivilleri hedef almaya devam ettiğini belirterek, son günlerde en az 340 Alevi sivilin öldürüldüğünü açıkladı.
Rami Abdulrahman, Rûdaw’da Senger Abdulrahman’ın sunduğu haber bültenine katılarak Suriye’de yaşanan son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Suriye'de Doğu Akdeniz kıyısındaki bölgelerde çok sayıda sivilin öldürülmesine dair endişelerini dile getiren Abdulrahman, son günlerde 340 Alevi sivilin öldürüldüğünü doğrularken, gerçek sayının bundan daha fazla olabileceğini ifade etti.
Gözlemevi Başkanı ayrıca, Suriye ve Rojava’da Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve PKK’ye yönelik artan “medya propagandasına” dikkat çekerek, bunun Kürtlere yönelik yeni bir saldırının hazırlığı olabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Rûdaw: Şu anda Suriye'nin kıyı illerinin durumu nasıl? Son birkaç günün karışıklığı devam ediyor mu, yoksa azaldı mı?
Rami Abdulrahman: Suriye'nin kıyı bölgelerindeki olaylar devam ediyor, askeri isyan bitmiş olabilir, ancak tutuklamalar ve cinayetler devam ediyor. Şu anda 340 ölüden bahsediyoruz, bunlar Alevi ve Alevi gençleridir. Gerçek bir katliamdan korkuluyor; bazıları Suriye halkının bileşenleri arasında gerçek bir kaos yaratmak istiyor. Bazıları ‘Alevi halkını’ sürmeliyiz diyor.
Ancak şunu unutmamak gerekir ki, sonuçta bunlar da Suriye halkının bir parçasıdır. Eğer Beşar Esad ve babası Hafız Esad, geçmişte Alevileri kendi çıkarları için kullanmışsa, bu, şimdi onların toplu olarak öldürülmesi gerektiği anlamına gelmez. Rejime bağlı oldukları gerekçesiyle herkesin öldürülmesi doğru değildir. Dün öldürülen insanlar arasında Beşar Esad rejimine muhalif olanlar da vardı. Bazıları rejimin hapishanelerinde tutuluyordu ve Esad'a karşıydılar, ancak evlerinde kurşuna dizildiler. Bu, yeni bir Suriye inşa etmeye katkı sağlar mı? Hayır, hiçbir şekilde.
Rûdaw: Son iki günde kaç Alevi öldürüldü?
Rami Abdulrahman: 340 Alevi sivil kurşuna dizilerek öldürüldü. Bu sayı, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tarafından kaydedildi, ancak gerçek sayı çok daha yüksek. Bu nedenle biz sadece elimizde kanıt bulunan rakamları açıklıyoruz. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin raporladığı rakamların bile ötesinde daha fazla kayıp olduğu bilgisi var, ancak biz yalnızca doğrulanmış veriler üzerinden konuşuyoruz.
Rûdaw: Öldürülenler arasında silahlılar var mı, yoksa hepsi sivil mi?
Rami Abdulrahman: Yalnızca öldürülen sivillerden bahsediyoruz; 340 kişi. Bunların arasında çocuklar, kadınlar ve erkekler var. Ayrıca 120 silahlı kişi ve eski rejim unsurları da öldürüldü. Bunlar rejimin ordusunda görev almış ve sonradan tasfiye edilmiş kişilerdi.
Ben yalnızca ses ve görüntü kayıtlarıyla doğrulanmış infazlardan bahsediyorum. Tüm kurşuna dizilmeler sesli ve görsel olarak belgelenmiş durumda. Ancak bazıları bu katliamların üzerini örtmek istiyor. Onlara şunu söylemek gerekir: Bu eylemleri gerçekleştirenler önce yargılanmalıdır. Öncelikle adalet sağlanmalı, savaş suçları ve insanlığa karşı suç işleyenler yargılanmalıdır.
Rûdaw: Sayın Rami, "katliam" dediniz. Bu gerçekten bir katliam mı?
Rami Abdulrahman: Evet, gerçekten korkutucu bir katliamla karşı karşıya kalabiliriz. Evet, korkuyoruz. Ancak şunu netleştirelim: Biz, Beşar Esad rejiminin Şebbihalarına (paramiliter güçlerine) destek vermiyoruz; biz masum Alevi sivilleri koruyoruz.
Kim savaş suçu işlediyse, kim insanlığa karşı suçlar veya Beşar Esad rejimi döneminde Suriye halkına zulmettiyse, o kişiler yargılanmalıdır. Tüm silahlı grupları destekleyenler ve Suriye içinde silahlı grupları harekete geçirmeye çalışanlar da yargılanmalıdır.
Lübnan ve Rusya buna engel olmalı, çünkü biz daha fazla kan dökülmesini istemiyoruz. Aynı şekilde Şam hükümetinden de Suriye halkının kanının akıtılmasını engellemesini bekliyoruz. Silahlı grupları veya eski rejim unsurlarını hedef alma bahanesiyle yapılan katliamların da önüne geçilmelidir.
Rûdaw: Bu olaylar ilk olarak nerede başladı?
Rami Abdulrahman: Olaylar Perşembe günü, Ceble bölgesine bağlı Beyt Ane köyünde başladı. Güvenlik güçleri, aranan kişilerden birini yakalamaya çalıştı, ancak Alevi siviller ve silahlı gruplar buna karşı direndi.
Çatışma hızla büyüdü. Dördüncü Tümen'e bağlı ve Esad yönetiminde görev yapan bir subay olan Gıyas Delnaye'nin önceden bu saldırıya hazırlandığı anlaşıldı. Genel güvenlik noktalarına, İçişleri ve Savunma Bakanlıklarına yönelik saldırılar gerçekleştirildi. Bu saldırılar sonucunda İçişleri ve Savunma Bakanlıklarına bağlı 89 personel öldürüldü.
Biz, herhangi bir İçişleri veya Savunma Bakanlığı çalışanının öldürülmesini en sert şekilde kınıyoruz. Ancak aynı şekilde, bu kurumlara bağlı güçler tarafından sivillerin hedef alınmasını da kesinlikle reddediyoruz.
Rûdaw: Bahsettiğiniz tehlike, Suriye’deki Aleviler gibi Kürtlere yönelik de bir katliam riski içeriyor mu? Bu risk ne kadar ciddi?
Rami Abdulrahman: Evet, bu risk ciddi. Çünkü Suriye'de, halkın tüm bileşenlerini kapsayan ve yalnızca Suriye halkının çıkarları doğrultusunda hareket eden bir hükümet yok. Korkuların ciddi olup olmadığına gelince, dün medyada DSG’nin (Demokratik Suriye Güçleri) Suriye’nin kıyı bölgelerindeki isyanı finanse ettiğine dair bir kampanya yürütüldüğünü biliyor muydunuz? Peki, DSG Suriye'nin kıyı bölgelerine nasıl ulaşabilir? Rakka'dan Lazkiye’ye, DSG kontrolündeki bölgelerden silah taşıyabilecek bir koridor var mı? Üstelik bölgede bir Amerikan üssü bulunuyor ve bu iddianın gerçeği yansıtmadığını biliyorlar. Dahası, isyancıların Irak üzerinden geçtiği, İran’ın DSG kontrolündeki bölgelere savaşçılar gönderdiği ve ardından bu savaşçıların Suriye’nin kıyı bölgelerine ulaştığı iddia ediliyor.
Rûdaw: Eğer Kürtlere karşı böyle bir saldırı gerçekleşirse, bunu meşrulaştırmak için bahaneler mi üretiyorlar?
Rami Abdulrahman: Evet, kesinlikle bir bahane. Ancak umarız ne Kürtlere, ne Araplara, ne Alevilere, ne Sünnilere, ne Dürzilere ne de Suriye halkının herhangi bir bileşenine yönelik bir katliam yaşanmaz. Umarız Suriye halkı, ülkenin tüm vatandaşlarına ait olduğunu ve ırk, din veya mezhep ayrımı gözetmeksizin herkesin bu ülkenin bir parçası olduğunu anlar.
Rûdaw: Bazıları mevcut durumu, Suriye’de uzun süreli bir iç savaşın başlangıcı olarak yorumluyor. Sizce bu yorum gerçekçi mi?
Rami Abdulrahman: Hayır, bu ne doğru ne de gerçekçi. İç savaşta herkes kaybede, şu an güçlü olan da zayıf olan da. Çünkü böyle bir savaş, Suriye’ye Birleşmiş Milletler Şartı’nın yedinci bölümü kapsamında uluslararası güçlerin müdahale etmesinin önünü açar.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın