Kürt cihatçı Hristiyan oldu
Haber Merkezi – Suriye’de 4 yıl El Nusra Cephesi (şimdiki adıyla Fetih el Şam) saflarında savaşan bir Kürt, din değiştirerek Hristiyan oldu.
ABD’de yayımlanan New York Times gazetesinin haberine göre, Rojava’nın Efrin kentinden olan Beşir Muhammed isimli Kürt, şimdilerde Türkiye’nin İstanbul kentinde bir apartmanın bodrum katında 22 Hristiyan’la toplanıyor. Toplantıya katılanlar Beşir’e şakayla “terörist” diye takılıyor.
Yaşadığı değişime sadece çevresi değil Beşir de şaşırıyor. O, “Açık konuşmak gerekirse, 4 yıl önce biri bana Hristiyan olacağımı söylese düşünmeden kafasını keserdim” diyor.
Beşir’in eşi Hevin Reşid, eşinde değişen tek şeyin dini inanç olmadığını, ahlak yönünden de iyileşme olduğunu anlattı.
Göçmenler arasında din değiştirme, daha çok oturum almak için başvurulan bir yöntem. Gazete, Beşir’in hikayesinin diğerlerinden farklı olduğunu, zira kendisinin çoğunluğu Müslümanların oluşturduğu bir ülkede yaşadığını ve Batılı bir ülkeden iltica isteme gücünün olmadığına” yer verdi.
Beşir’in cihatçılarla hikayesi, Suriye’deki ayaklanmanın öncesine dayanıyor. O henüz 15 yaşındayken bir akrabası tarafından cihatçıların vaazlarının okunduğu yerlere götürülmüş.
Ayaklanmanın başlamasıyla Beşir, Kürtler için otonomi isteyen seküler bir Kürt örgütüne katılmış. Ancak o, “Bütün o Suriye Hükümeti’nin eliyle öldürülmüş insanlara ait cesetleri görünce, vaazlarda dinlediğim her şeye inanmaya başlıyordum” diyerek bu örgütteki macerasının kısa sürdüğünü anlattı.
2012 yazında bir arkadaşı onu El Nusra’ya katılmaya davet ediyor. Beşir de düşünmeden taklifi kabul ediyor ancak burada da ölümleri görüyor: “Bazı insanları dozerlerle eziyorlardı, esirleri litrelerce su içmeye zorluyorlardı.” Beşir, Nusracıların bu kişileri “Allah düşmanı” olarak nitelendirdiğini, kendisinin de bu yüzden olanları normal karşıladığını söyledi.
Haberde, Beşir’in Hristiyan olarak doğan bir kişi gibi hareket ettiği, bu derece Hristiyanlığı içselleştirdiği belirtiliyor.
Artık eski Beşir olmadığını, en yakınlarının bile eski Beşir’den korktuğunu anlatan Kürt genci, “Örneğin 2013 Newroz’unda Efrin’e dönmüş oradaki halkın kutlamasının din dışı olduğunu düşünmüştüm. O zamanlar Hevin’le nişanlıydık. El Nusra’ya geri dönmek istediğimde beni vazgeçirmek istediler ama çabaları boşunaydı” diyor.
Nusra ve Suriye’yi terk ediyor
Beşir bu kez de örgüte dönmüş ancak yavaş yavaş kafasında bazı şüpheler oluşmaya başlamış. Hergün dürbünle rejimin kontrolündeki bölgeleri izleyip, onların da Nusracılar gibi insanları öldürdüğüne tanık olmuş. İki taraf arasında fark olmadığı kanaatine varan Beşir, “Nusracılara katıldım çünkü Allah’ın yolunda gitmek istiyordum. Ancak Müslümanların birbirlerini öldürdüğünü görünce bir sorun olduğunu farkettim” diye konuştu.
Beşir bu olayla beraber Nusra’dan ayrılıp Efrin’e dönmeye karar vermiş. Sonraki yıl da eşiyle İstanbul’a göç etmiş. Beşir cihatçı olduğu dönem yüksek sesle namaz kıldığında komşularının rahatsız olup, “Ne zaman peygamber olmaya niyetlisin” dediğini dile getirdi.
Eşinden örtünmesini isteyen Beşir’in Hristiyanlığa yönelmesinde eşinin de etkisi olmuş. 2015 yılında ağır bir hastalığa yakalanan Hevin, git gitde kötüleşince Beşir, Kanada’da yaşayan Ahmed isimli yakınını aramaya karar vermiş. Beşir, çocukluk yıllarında kendisini cihatçılarla tanıştıran kişi olan Ahmed’in Hristiyan olduğunu öğrenince şok olmuş.
Beşir’den telefonu Hevin’in kulağına götürmesini isteyen Ahmed, içinde bulunduğu Hristiyan grubun kendisi için ettiği duaları dinletmiş. Beşir, bunu kolay hazmedemediğini, çünkü Hristiyanlara nefretle baktığını söyledi. Ancak eşinin içinde bulunduğu durumu onu mecbur bırakmış. Birkaç gün sonra eşi Hevin iyileşince Beşir, bunda Ahmed’in yaptığı şeyin etkisi olduğuna inanmış.
Bu olaydan epey etkilenen Beşir, Ahmed’i arayarak kendisini Hristiyan grupla tanıştırmasını istemiş. Daha sonra Beşir, İmad Brim isimli misyonere yönlendirilmiş.
İmad Brim, Beşir’in kısa sürede Hristiyanlığı kabul ettiğini belirtti. Haberde Beşir’in bu kararının altında yatan gerçek sebep tam olarak belirtilmiyor.
Efrinli genç, verdiği kararın onu radikal grupların hedefi haline getirebileceiğinin farkında ancak o, “Ben Allah’a güveniyorum” diyor.