ABD ve İsrail, İran’dan ne istiyor, olası senaryolar neler?

21-04-2025
Etiketler ABD İsrail İran Donald Trump
A+ A-

Haber Merkezi – ABD ve İsrail, İran’ın nükleer silah geliştirme potansiyelinden endişe ederken, Tahran barışçıl amaçlarla nükleer enerji ürettiğini savunuyor. Son yıllarda yapılan görüşmeler, yaptırımlar ve askeri tehditler, bu karmaşık meseleyi daha da çetrefilli hale getirdi. İşte İran’ın nükleer programıyla ilgili son gelişmeler, uluslararası aktörlerin pozisyonları ve olası senaryolar.

ABD ve İranlı yetkililer, İran’ın nükleer programını düzenlemek amacıyla iki tur görüşme gerçekleştirdi. İlk görüşme Umman’ın başkenti Maskat’ta, ikincisi ise İtalya’nın başkenti Roma’da yapıldı.

Üçüncü turun da Umman’da yapılması planlanıyor. Bu görüşmelerin amacı, iki tarafın bir anlaşmaya varması ve İran’ın nükleer faaliyetlerini uluslararası denetim altına alması.

ABD, İran’ın nükleer silah üretme kapasitesine sahip olmamasını garantilemek istiyor. İran ise nükleer programının yalnızca elektrik üretimi ve tıbbi araştırmalar için olduğunu vurguluyor.

Ancak Batılı ülkeler ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), İran’ın açıklamalarına şüpheyle yaklaşıyor.

Trump’ın sert tutumu ve askeri tehdit

2024’te yeniden ABD Başkanı seçilen Donald Trump, İran’a karşı sert bir politika izliyor.

Trump, İran’ın nükleer programını sınırlamazsa, askeri bir müdahaleyle tesisleri yok edeceği tehdidinde bulundu.

2018’de Trump, İran’ın 2015’te ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya ile imzaladığı Kapsamlı Ortak Eylem Planı’ndan (JCPOA) çekilmiş ve İran’a ağır ekonomik yaptırımlar uygulamıştı.

Bu karar, İran’ın ekonomisini zorlarken, Tahran’ı anlaşmanın bazı kısıtlamalarını ihlal etmeye itti.

Trump, 2015 anlaşmasının yerine daha kapsamlı bir anlaşma istediğini belirtiyor.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, Trump’ın İran’ın nükleer programını tamamen iptal etmeyi hedeflediğini söylüyor.

Ancak İran, programını sınırlamaya hazır olduğunu, ancak tamamen durdurmayı reddettiğini ifade ediyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, “Adil ve saygılı bir anlaşma” istediklerini vurguluyor.

İsrail’in sert çizgisi

İsrail, İran’ın nükleer programına karşı en katı tutumu sergileyen ülkelerden biri. Başbakan Benjamin Netanyahu, İran’ın nükleer programını tamamen iptal etmediği sürece hiçbir anlaşmayı kabul etmeyeceğini belirtiyor.

Netanyahu, 2003’te Libya’nın nükleer programının ABD tarafından yok edildiği modeli öneriyor ve İran’ın tesislerinin imha edilmesi gerektiğini savunuyor.

Ona göre, İran’ın nükleer silah sahibi olması, İsrail’in güvenliğine doğrudan bir tehdit oluşturuyor.

İsrail’in NPT’yi imzalamamış olması ve kendi nükleer silahlarına sahip olduğu yönündeki spekülasyonlar, bu tartışmayı daha da karmaşık hale getiriyor.

İsrail, İran’ın nükleer silah geliştirmesi durumunda bölgesel dengelerin bozulacağını ve kendi güvenliğinin riske gireceğini düşünüyor.

İran’ın nükleer tesisleri ve kapasitesi

  • IAEA’ya göre İran’ın bilinen nükleer tesisleri şunlar:
  • Araştırma merkezleri: Bonab, Tahran ve Fordo.
  • Nükleer enerji santrali: Buşehr.
  • Uranyum madenleri: Saghand ve Bender Abbas.
  • Uranyum dönüştürme tesisleri: Arak ve İsfahan.
  • Uranyum zenginleştirme tesisi: Natanz.

İran’ın nükleer programı ne kadar ilerledi?

ABD’nin 2015 nükleer anlaşmasından (JCPOA) çekilmesinden bu yana İran, birçok kısıtlama ve sınırı aştı. Bu, ABD’nin çekilmesi ve yaptırımların yeniden uygulanmasına bir yanıt olarak yapıldı.

İran, 2018’den bu yana JCPOA’nın bazı kısıtlamalarını ihlal ederek nükleer programını hızlandırdı.

Binlerce gelişmiş santrifüj kuran İran, uranyumu yüzde 60 oranında zenginleştirdi. Mart 2025’te IAEA, İran’ın 275 kilogram yüzde 60 zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğunu bildirdi.

Eğer İran, uranyumu yüzde 90’a zenginleştirirse, bu miktar altı nükleer bomba üretmek için yeterli olabilir.

ABD’li yetkililer, İran’ın yüzde 90 zenginleştirme seviyesine ulaşması durumunda bir hafta içinde nükleer bomba için malzeme toplayabileceğini tahmin ediyor. Ancak bazı uzmanlar, tam bir nükleer silah üretimi için 12-18 aya ihtiyaç duyulacağını belirtiyor.

Nükleer Silah Üretimi ve Riskler

Uluslararası Bilim ve Güvenlik Enstitüsü (ISIS) ve Stimson Merkezi’ne göre, İran altı ay içinde temel bir nükleer silah üretebilir. Bu silah, Hiroşima ve Nagasaki’de kullanılanlara benzer bir etkiye sahip olabilir ve 200.000 kişinin ölümüne, 1,3 kilometre çapında bir alanda yıkıma neden olabilir. Ancak gelişmiş bir nükleer silah (hidrojen bombası) üretmek, yalnızca BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin sahip olduğu teknolojiyi gerektirir ve milyonlarca can kaybına yol açabilir.

Tarihsel bağlam: JCPOA ve yaptırımlar

2015’te imzalanan JCPOA, İran’ın nükleer programını sınırlarken, yaptırımların kaldırılmasını sağladı.

Ancak Trump’ın 2018’de anlaşmadan çekilmesi, İran’ı ekonomik krize sürükledi ve nükleer faaliyetlerini artırmasına yol açtı.

İran, 2019’dan itibaren uranyum zenginleştirmeye yeniden başladı ve 2024 itibarıyla 6.200 kilogram çeşitli oranlarda zenginleştirilmiş uranyum stokladı.

2020’de Joe Biden’ın seçilmesiyle ABD’nin anlaşmaya geri döneceği umudu doğdu, ancak müzakereler sonuçsuz kaldı.

İran, IAEA denetimlerini kısıtladı ve gelişmiş santrifüj sayısını artırdı. 2023’te İran’ın 12 temel nükleer bomba için uranyum stoku olduğu rapor edildi.

İran nasıl nükleer silah sahibi olabilir?

Uluslararası Bilim ve Güvenlik Enstitüsü (ISIS) ile Stimson Merkezi’nin ortak araştırmasına göre, İran altı ay içinde temel bir nükleer silah üretebilir, ancak bu gelişmiş bir silah olmaz.

Temel bir nükleer silah, yüzde 90 oranında zenginleştirilmiş 40 ila 60 kilogram uranyum içerir. Bu tür bir silaha sahip olan ülke, nükleer bir devlet olarak kabul edilir ve ABD’nin Hiroşima ve Nagasaki’de kullandığı gibi bir nükleer caydırıcılığa sahip olur.

Bu tür bir silah yaklaşık 200.000 kişiyi öldürebilir ve 1,3 kilometre çapında bir alanı yok edebilir.

Gelişmiş bir nükleer silah ise çok daha karmaşıktır ve hidrojen bombasıdır. Bu tür silahlar yalnızca BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinde bulunur.

Böyle bir silah patlarsa, yüz binlerce hatta milyonlarca kişi ölebilir ve etkisi onlarca kilometre boyunca yıkıma neden olabilir. Gelişmiş bir nükleer silah, temel bir silahtan 31.667 kat daha güçlüdür.

İran’ın nükleer programının tarihi ve anlaşmalar

Mayıs 2018: ABD anlaşmadan çekildi.

Mayıs 2019: İran, çekileceğini duyurdu ve nükleer tesislerine çok sayıda gelişmiş santrifüj yerleştirdi.

Eylül 2019: İran, uranyum zenginleştirmeye yeniden başladı.

Mart 2020: IAEA, İran’ın iki tesisinin denetlenmesine izin vermediğini bildirdi.

Kasım 2020: Joe Biden seçimi kazandı ve ABD’nin anlaşmaya geri döneceği sözünü verdi.

Kasım 2020: İran’ın biriktirdiği uranyum miktarı 2.400 kilograma ulaştı.

Ocak 2021: Fordo tesisinde İran, uranyumu %20 oranında zenginleştirdi.

Nisan 2021: İran, daha gelişmiş cihazlarla uranyum zenginleştirmeyi %60’a çıkardı.

Mart 2021: İran’ın biriktirdiği uranyum miktarı 3.200 kilograma ulaştı.

Kasım 2021: İran’ın o dönemki Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, altı ülkeyle anlaşma müzakerelerine başladı.

Mart 2022: İran, IAEA ile iş birliği yapmayı kabul etti.

Mart 2022: İran, ABD’den Devrim Muhafızları’nı terörist listesinden çıkarmasını istedi; ABD reddetti ve nükleer anlaşma müzakereleri durdu.

Haziran 2022: İran, IAEA denetimlerine daha az izin vereceğini açıkladı.

Kasım 2022: Fordo’da uranyum %60 oranında zenginleştirildi ve 2.600 adet IR-6 tipi gelişmiş santrifüj kuruldu.

Eylül 2023: İran, IAEA’nın Alman ve Fransız denetçilerinin ülkeye girişine izin vermedi.

Kasım 2023: İran’ın 12 temel nükleer bomba için uranyum stoku olduğu rapor edildi.

Şubat 2024: İran’ın 7.400 gelişmiş santrifüjü olduğu bildirildi; toplam santrifüj sayısı 14.600’e ulaştı.

Mayıs 2024: İran’ın biriktirdiği uranyum miktarı 6.200 kilograma ulaştı.

Trump neden anlaşmadan çekildi?

2010 yılında BM, ABD ve Avrupa Birliği, İran’a ağır yaptırımlar uyguladı; çünkü İran’ın nükleer bomba geliştirdiğinden şüpheleniliyordu.

Yaptırımlar, İran’ın petrol ihracını engelledi ve yaklaşık 100 milyar dolarlık varlığı donduruldu. İran ekonomisi geriledi, para birimi değer kaybetti ve enflasyon hızla yükseldi.

2015’te İran, ABD, Çin, Fransa, Rusya, Almanya ve İngiltere ile bir araya gelerek JCPOA anlaşmasını imzaladı. Bu, yıllarca süren müzakerelerin sonucuydu.

Anlaşma, İran’ın nükleer programını sınırladı ve IAEA’nın tesislerini denetlemesine izin verdi. Karşılığında, dünya güçleri İran’a uygulanan yaptırımları kaldırmayı kabul etti. Anlaşmanın 15 yıl sürmesi ve 2030’da sona ermesi planlanıyordu.

Donald Trump, 2017’de ABD Başkanı olduktan sonra, 2018’de anlaşmadan çekildi. Trump, anlaşmayı “kötü” olarak nitelendirdi çünkü kalıcı değildi, İran’ın balistik füze programını kapsamıyordu ve başka sorunları vardı.

Trump, İran’a “maksimum baskı” politikası uyguladı ve yaptırımlar getirdi; bu, İran’ı yeni ve daha kapsamlı bir anlaşma imzalamaya zorlamak içindi.

İsrail ve ABD, İran’a saldırabilir mi?

İsrail ve ABD, İran’ın nükleer tesislerini hedef alacak askeri güce sahip, ancak böyle bir operasyon riskli ve karmaşık olur, belirsizlik yaratır.

İran’ın en önemli nükleer tesislerinin yeraltında olduğu söyleniyor; bu, yalnızca sığınak delici füzelerin bu tesislere ulaşabileceği anlamına geliyor ki İsrail ve ABD bu tür füzelere sahip.

İran, buna karşılık olarak bölgedeki ABD çıkarlarına saldırabilir ve İsrail’e füzelerle karşılık verebilir; geçen yıl bu iki kez yaşandı.

Olası senaryolar

ABD ve İsrail, İran’ın nükleer tesislerini hedef alacak askeri kapasiteye sahip, ancak böyle bir operasyon büyük riskler taşıyor.

İran’ın yeraltındaki tesisleri, yalnızca sığınak delici füzelerle vurulabilir. İran, buna karşılık olarak ABD’nin bölgedeki çıkarlarına veya İsrail’e füze saldırılarıyla yanıt verebilir; bu, 2024’te iki kez yaşandı.

Diplomasi, hâlâ bir seçenek olsa da, taraflar arasında derin bir güvensizlik var.

İran, yaptırımların kaldırılmasını ve programının meşruiyetinin tanınmasını isterken, ABD ve İsrail, İran’ın nükleer kapasitesinin tamamen ortadan kaldırılmasını talep ediyor.

Netanyahu, “Müzakereler sonuçsuz kalırsa, askeri seçenek tek yol olacak” diyor.

İran’ın nükleer programı, uluslararası ilişkilerde bir dönüm noktasında. Diplomasi başarılı olmazsa, bölgede büyük bir çatışma riski bulunuyor.

ABD ve İsrail’in baskısı, İran’ın tepkileri ve uluslararası toplumun tutumu, bu krizin geleceğini belirleyecek. Taraflar, ya kapsamlı bir anlaşmaya varacak ya da gerilim, öngörülemez sonuçlara yol açacak.

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli