Veliaht Prens Selman’ın taht mücadelesi
Haber Merkezi - Suudi Arabistan’ın genç Veliaht Prensi Muhammed bin Selman "Krallığa giden yolda" hanedanlık çatısı altında kendisine tehdit gördüğü isimleri tutuklatarak, "cüretkâr" adımlara imza atıyor.
Arabistan Yarımadası’nın gerek coğrafi gerek nüfus olarak en büyük ülkesi Suudi Arabistan, 2015 yılında Kral Selman bin Abdülaziz Al Suud’un başa geçmesi, oğlu Muhammed bin Selman'ın da daha sonra veliaht prensliğe yükselmesiyle keskin ve ölçüsüz politika hamleleriyle öne çıktı.
Wall Street Journal ve Washington Post gazeteleri, 6 Mart'ta Veliaht Prens Bin Selman'ın, Kral Selman'ın kardeşi Ahmed bin Abdulaziz (Prens Ahmed) ile ev hapsinde tuttuğu eski Veliaht Prens Muhammed bin Nayif’in de aralarında bulunduğu Kraliyet ailesi içinde kendisine rakip olabilecek çok sayıdaki ismi tutuklattığını aktardı.
Middle East Eye haber portalı ise Prens Ahmed'in tutuklanmasının ardından Kraliyet ailesinden en az 20 kişinin daha Veliaht Prens Muhammed bin Selman'a ''darbe girişiminde'' bulunduğu suçlamasıyla tutuklandığını iddia etti.
Tutuklamalar ülkede şok etkisi yarattı
Kraliyet Divanı'na yakın kaynakların basına aktardığı bilgilere göre, veliaht prenslikten alındıktan sonra 2017 yılından beri ev hapsinde tutulan Bin Nayif'in tutuklanmasına anlam verilemedi, dolayısıyla son operasyon ülkede şok etkisi yarattı.
Tutuklamaların üzerinden 5 gün geçmesine rağmen konuyla ilgili Kraliyet Divanı veya resmi makamlardan ne bir yalanlama ne de herhangi bir açıklama geldi.
Bölge basınındaki haberlere göre, Bin Selman, yakın zamanda tahta geçmeye hazırlandığı için bu adımları attı.
Genç Veliaht Prens Bin Selman’ın, babasından sonra boşalacak tahtı, hanedan içinde sevilen 78 yaşındaki amcası Prens Ahmed veya kuzeni Bin Nayif'e kaptırma korkusu sıkça zikredildi.
Bu nedenle de Bin Selman'ın, farklı dönemlerde İçişleri Bakanlığı görevini üstlenmiş iki önde gelen isim, Prens Ahmed ve Bin Nayif'i darbe girişiminde bulundukları suçlamasıyla tutuklattığı öne sürüldü.
Uluslararası basın ayrıca, Prens Ahmed'in, Suudi Arabistan yönetiminin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı önlemler çerçevesinde umre ve hac ziyaretini durdurma ve Mescid-i Haram ile Mescid-i Nebevi'yi kapatma yönündeki uygulamalarına tepki gösterdiğine işaret etti.
Prens Ahmed, Bin Selman'a biat etmemişti
Kurucu Kral Abdulaziz Al Suud'un hayatta kalan oğullarının en küçüğü Prens Ahmed, Suud Hanedanlığındaki sıralamaya göre kendisine düşen "veliahtlık" makamından mahrum bırakıldı.
Bin Selman'a muhalif isimler arasında yer alan Prens Ahmed, Kraliyet içinde bir anda yükselen yeğeni Muhammed bin Selman'a biat etmemesiyle tanınıyor.
Suudi Arabistan'da Bin Selman'ın 2017'de çok sayıda prens ve yetkiliye karşı başlattığı tutuklama hamlesi sırasında İngiltere'nin başkenti Londra'ya yerleşen Prens Ahmed’in, Suud yönetimine karşı politikalarını eleştiren ifadeleri sosyal medyaya yansımıştı.
ABD ve İngiltere hükümetlerinden güvenliği konusunda güvence alarak ülkesine dönen Prens Ahmed’in, Suud hanedanı içinde özellikle gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin yol açtığı fırtına karşısında taht için favori görüldüğüne ilişkin iddialar da uluslararası basında sıkça yer aldı.
Washington’ın gözdesi, terörle mücadele prensi: Bin Nayif
Öte yandan, hanedan içinden tutuklanan diğer bir prens Muhammed bin Nayif, ülkenin İçişleri Bakanlığında çalıştığı dönemlerde terörle mücadele faaliyetleriyle öne çıkmıştı.
ABD ve Riyad arasındaki ilişkilerin zorlu bir testten geçtiği “11 Eylül” sonrası dönemde Suudi Arabistan’da İçişleri Bakanlığı’nda terör ve aşırılıkla mücadele programlarını yürüten Muhammed bin Nayif, Washington tarafından “terörle mücadele prensi" olarak ün salmış ve bu alanda ABD tarafından devlet madalyasına layık görülmüştü.
Prens Muhammed bin Nayif Nisan 2015'te, mevcut kral Selman bin Abdulaziz’in tahta geçmesinin ardından Veliaht Prens makamına getirilmiş, onunla birlikte Muhammed bin Selman da "İkinci Veliaht" olarak atanmıştı.
Muhammed bin Nayif, Haziran 2017'de sürpriz biçimde tahttan çekilerek Veliaht Prenslik görevini Muhammed bin Selman’a bıraktı. Ancak Muhammed bin Nayif’in ev hapsinde tehdit edilerek tahttan çekilmeye zorlandığına ilişkin güçlü iddialar da kamuoyuna yansımıştı.
Kraliyet içinde nüfuzlu Sudeyri kolunun etkisi
Kurucu Kral Abdulaziz Al Suud'un eşlerinden Hassa bint Ahmed es-Sudeyri’nin oğulları, bugüne kadar hanedanlıkta elde ettikleri yüksek mevkiler ve güçle öne çıktı.
Bin Selman'ın son tutuklamalarındaki önemli isimlerden amcası Prens Ahmed ve kuzenleri Muhammed bin Nayif ile Nevaf bin Nayif'in de kurucu Kral Al Suud'un Sudeyri kolundan oğul ve torunları olması dikkat çekici.
Veliaht Prens Bin Selman'ın son operasyonunda Suudi Arabistan Krallığı'nda kendisine rakip bırakmayan tasfiye hesapları çerçevesinde bu tutuklama dalgasını başlatmış olacağı ihtimali üzerinde duruluyor.
Veliaht Prens’in sahnede olduğu Riyad’ın "cüretkâr adımları"
Bin Selman’ın sahnede olduğu Riyad yönetimi, dünya piyasalarında şok dalgalarına yol açacak petrol fiyatı savaşından, Yemen’de askeri bir savaşa, hanedanların zengin iş adamlarını ev hapsine kapatmaktan, ülkesinin diplomatik misyonunda suikasta varacak "cüretkâr ve istikrarsızlaştırıcı" adımlardan kaçınmıyor.
Dünyanın en büyük petrol üreticilerinden Suudi Arabistan, Rusya ile girdiği fiyat savaşında hem fiyat düşürme hem üretim artırma hamlesiyle dünya piyasalarında bir şok dalgasına yol açarak yeniden gündeme geldi.
Muhammed bin Selman isminin sıkça duyulduğu Riyad yönetimi, İran'ın Orta Doğu'daki nüfuzunu gerekçe göstererek, Husilerin Yemen’deki darbesine karşı 2015 yılında sınır ötesi bir harekata kalkıştı.
Yemen’e istikrar sağlamak ve meşru hükümeti yeniden iktidara getirmek için başlatılan harekat ardında 24 milyonluk Yemen nüfusunun yüzde 80’inin insani yardıma muhtaç kaldığı dünyanın en trajik insanlık felaketlerinden birini bıraktı.
Muhammed bin Selman’ın liderliğinde Suudi Arabistan, devlet kademelerindeki üst düzey yetkililerin görevden alınması, medyatik isimlerin, önderlerin, İslam alimlerinin aniden gözaltına alınmasıyla sıkça gündeme geldi.
Aynı şekilde Muhammed bin Selman’ın baskısından nasibini alan varlıklı Kraliyet üyeleri de bir otelde ev hapsinde tutularak yüklü kefaletler karşılğında serbest bırakıldıkları operasyona maruz kaldı.
Kötü bir insan hakları karnesine sahip Suudi Arabistan yönetimi, son dönemde daha baskıcı hale gelerek ılımlı diye isimlendirilecek muhaliflere yönelik idam kararlarına imza atmasıyla tepki çekti.
Riyad’ın uluslararası alanda başını en fazla derde sokan eylemi, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunu ziyareti sırasında organize bir şekilde uğradığı suikast oldu.
Söz konusu adımın ardından Suudi Arabistan’ın Yemen’deki askeri operasyonunun yol açtığı insanlık dramı yeniden gündeme gelirken, Riyad’a yönelik silah satışının yasaklanması, diplomatik izolasyon gibi adımlar Batı başkentlerinde tartışıldı.
ABD’deki Donald Trump yönetimine daha da yakınlaşarak Kaşıkçı cinayetinin neden olduğu fırtınayı atlatmaya çalışan Riyad yönetimi, Amerikan Başkanı Trump’ın, İsrail- Filistin anlaşmazlığına çözüm bulmak iddiasıyla gündeme getirdiği "sözde barış planına" destek vererek, İsrail ile de ilişkilerini geliştirmenin yollarını aradı.