Paris (Rûdaw) – Paris’te yaşayan ve ürünleri Fransa, İtalya, Türkiye ve birçok Afrika ülkesinde satılan mobilya tüccarı Xebat Kılıç, “Ne zaman ürünlerimin üzerine Madde in Kurdistan yazılırsa o zaman yüreğim ferahlar” diyor. Kılıç ayrıca elmas dizaynerliği ile ticareti ile de uğraşıyor.
Xebat Kılıç Paris dışındaki bir villanın bahçesine çok sayıda fidan dikmiş. Her fırsatta kendisi gidip bu fidelerin bakımını yapıyor. Günlük hayattaki işleri başından aşkın ama o bahçesine ayrı bir aşk ile bağlı.
Evinde konuk olduğumuz Xebat Kılıç, bize Kürdistan dağlarından Paris’e nasıl geldiğini ve buradaki başarılı hayat serüvenine nasıl giriştiğini anlattı.
Paris’e ilk geldiğinde temizlik işerinde çalışan Kılıç şu an büyük bir mobilya atölyesine sahip. Kılıç ürettiği mobilyaların dizaynını kendisi yapıyor. Paris’teki birçok ünlü mekandaki mobilyaların kendisine ait olduğunu övünerek anlatıyor. Fakat o, bu çalışmalarını “mazi” olarak gördüğünü ve sürekli yeni şeyler peşinde koştuğunu belirtiyor.
"Köyde çobanlık yaptım"
Xebat Kılıç Şırnak’ın Beytuşebap ilçesinde dünyaya gelmiş. O kendisini “dedesinin oğlu” olarak tanıtıyor. Anlattığına göre babası sürekli siyasi çalışmalarla meşgul olduğu için o dedesinin yanında büyümüş:
“Dedem beni koyunların yanına gönderdiğinde, biz bu koyunlara hizmet etmeliyiz. Çünkü onlar da bize hizmet ediyor, onları dağda bayırda gütmeliyiz diyordu. Ben bu çalışkanlık ve vefakarlığı ondan öğrendim.
Dedesi ona köyde çobanlığın yanı sıra hayat hakkında şok şey öğretmiş. O anılarından birini de şöyle anlatıyor:
“Dedem hekim değildi ama hastaları iyileştiridi. Hatırlıyorum bir defasında bir kadın gelmişti evimize, memesinde süt düğümlenmişti. Dedem ona doğal ilaçlarından birini verdi ve iyileşti. O tedavi ettiğinde ben de yanındaydım ve nasıl başarılı çalıştığına şahit oldum.”
“Annemin sözleri kulağıma küpe oldu”
Xebat ailesi ile birlikte Paris’e göçediyor. Aile, Beytüşebap’tan çıkıp Paris’e yerleşmenin binbir türlü zorluğunu ve çilesini yaşıyor. Bir süre sonra babasının sağlığı bozuluyor ve Xebat çalışmak zorunda kalıyor:
“Bu gün bir yerlere gelebilmişsem emeğim ve çabalarımın sayesindedir. Ben tuvalet bile temizledim ve çalışmak benim için guru vericidir. Çalışmanın aybı yoktur.”
Genç işinsanı, annesi ile birlikte çalışmak zorunda kaldığını ve annesinin ona ders olan sözlerini ise şöyle anlatıyor:
“Annemin okuma yazması pek iyi değil. Ancak çok bilgili. Başı dik ve güçlü bir kadındır, ne konuştuğunu bilir. Bir gün iş yüzünden siyahi bir adam annemle çok sert konuştu. Bu yüzden çok gücüne gitti ve bana, ‘oğlum, bir gün sen de böyle masa başı iş yapacaksın, yönetici olacaksın’ dedi. Bu sözler kulağıma küpe oldu.”
“Zaman yetmiyor”
İş yerini ziyaret ediyoruz. Atölyesinde ürettiği mobilya, koltuk ve yatak odaları takımlarına ait tateloglar duruyor. Anne ve dedesi ile birlikte diğer aile fertlerinin fotoğrafını odasının baş köşesine asmış.
Hemen işe koyuluyor ve sekreterinden gelen kağıtları inceliyor. Sonra başarısının sırrını şöyle özetliyor: “Çok çalışmak ve başarıya inanmak.”
Şimdi de her gün sabah 5:00’te işe başlıyor ve geç saatlere kadar çalışıyor. Ona soruyorum; “Madem erken kalkıyorsun, o zaman vaktin çok oluyor.”
O ise gülerek, “Hayır, bir çok gün zaman çok az ve bana yetmiyor” diyor.
Elmas da küçüktür ama değeri büyüktür
Xebat Kılıç’ın dizayn ettiği ürünler Fransa, İtalya, Türkiye ve Afrika’nın bir çok ülkesine ihrac ediliyor. O bu ürünlerinin Kürdistan Bölgesi’ne de gönderilmesini istiyor. Bunu da kendisine bir “borç” olarak gördüğünü vurguluyor.
Kendi deyimiyle en büyük arzusus, ürünlerinin üzerinde “Madde in Kurdistan” yazılması. Xebat ayrıca elmas tüccarı.
“Ürünlerin dünyada geniş bir pazara yayılıyor. Kürdistan pazarı senin için küçük değil mi?” diye soruyorum.
O ise elindeki küçük elması göstererek şu cevabı veriyor:
“Elmas da küçüktür ama değeri büyüktür.”
NOT: Kürt işinsanı Xebat Kılıç’ın konuk olduğu Big Story programının izlemek için yazıyı tıklatın.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın