BMGK kararının 30. yılında Kürdistan Bölgesi ne talep ediyor?

Erbil (Rûdaw) – BMGK’nin 5 Nisan 1991’de Güney Kürdistan’da uçuşa yasak bölge ilan ederek Saddam rejiminin saldırılarına son verdiği 688 sayılı kararının üzerinden 30 yıl geçti. Başkan Mesud Barzani, Kürdistan Bölgesi'ne yönelik tehditlerin devam ettiğine dikkat çekerek, Kürdistan halkının korunmasının müttefiklerin önceliği olmasını istediklerini belirtti.

Mart 1991’de Güney Kürdistan’da başlayan Büyük Ayaklanmanın (Raperin) ardından Irak’ta Baas rejimi tüm gücü ile Kürt halkına karşı kapsamlı bir saldırı başlattı. Saldırılardan kaçan yüzbinlerce Kürt Türkiye ve İran sınırına dayandı. Kürtlerin “Milyonların Göçü” dediği bu büyük göç esnasında dün dünya büyük bir trajediye daha şahit oldu.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Fransa ve Belçika’nın talebi üzerine 5 Nisan 1991 tarihinde Güney Kürdistan’da oluşturulacak güvenli bölge ile Kürtlerin Irak ordusunun saldırılarından korunması, insani yardımların ulaştırılması ve göç edenlerin eski yerlerine dönmelerinin sağlanmasına karar verdi. 688 sayılı BMGK kararı ile Baas rejimi güçlerinin 36’ıncı paralelin kuzeyine geçişleri yasaklanarak, bu bölgede uçuşa yasak bir alan oluşturuldu.

BMGK’nin 688 sayılı kararının 30’uncu yıldönümü vesilesiyle Kürdistan Bölgesi’nin ABD Temsilciliği tarafından online program düzenlendi.

Rûdaw Medya Grubunun medya sponsoruluğunu yaptığı ve Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin ABD Temsilcisi Beyan Sami Abdurrahman’ının yönettiği programa Başkan Mesud Barzani de katıldı.

Programa ayrıca Irak eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, ABD eski Dışişleri Bakanı James Baker, ABD’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk, ABD’li emekli generaller John Abizaid, Jay Garner ve James Johns da konuşmacı olarak katılarak görüşlerini dile getirdi.

Başkan Barzani: Kürdistan Bölgesi'ne yönelik tehditler devam ediyor

Programın başında konuşan Başkan Mesud Barzani, uçuşa yasak bölge ilan edilmesinin yıldönümünde düzenlenen bu etkinliğe katıldığı için mutlu olduğunu belirterek, “Nitekim bu çok büyük ve önemli tarihi olaylardan biridir” dedi.

O dönemde Kürdistan halkının büyük bir felaket ile karşı karşıya kaldığını dile getiren Barzani, “Milyonların göçü başlamış, bütün Kürdistan halkı İran ve Türkiye sınırlarına yönelmişti. Çünkü Irak rejimi, Kuveyt yenilgisinin ardından Safuan Anlaşması’ndaki bazı boşluklardan yararlanarak ordusundan geri kalanı ile Güneydeki halkın ayaklanmasını bastırmak için kullandı ve Cumhuriyet Muhafızları gücünden 3 tümeni Kürdistan’a konuşlandırdı” diye konuştu.

Başkan Barzani şunları dile getirdi:

“Kürdistan halkı bir kez daha Enfal ve kimyasal saldırıya uğramanın korkusuna kapılmıştı. Bu nedenle büyük bir dalga şeklinde göç ederek İran ve Türkiye sınırlarına yönelmişlerdi. Peşmerge de o dönem ne büyük bir güce ne de yeterli düzeyde silaha sahipti, ancak kahramanca savaşarak Irak ordusunun ilerleyişini birçok yerde durdurmayı başardı.

'688 sayılı karar Kürdistan halkı için altın bir fırsat yarattı'

Tarih boyunca Kürt halkına zulüm edilmiştir. Ancak Kürdistan halkı, Baas rejimi döneminde ve sonrasında, Enfal, soykırım ve kimyasal saldırılar gibi büyük felaketlerle karşı karşıya kaldı. Akabinde 688 sayılı karar ile uçuşa yasak bölge ilan edilerek Kürdistan halkı için altın bir fırsat yarattı. Tehlike büyük oranda yok oldu ve halk evlerine dönmeye başladı.

Burada ABD Dışişleri Bakanı James Baker’e şunu hatırlatmak istiyorum, 1992 yazında o dönem muhalefet heyeti olarak Washington’u ziyaret etmiş Dışişlerinde bizi karşılamıştı. Türkiye sınırındaki göçzedeleri ziyareti sırasında hissetiklerini anlattı ve hayatı boyunca gördüğü o manzarayı unutmayacağını söyledi. Baker, ‘Tablo o kadar içler acısıydı ki, yerime ulaşmadan uçakta Başkan Bush’u aradım ve o insanların yerlerine dönmeleri ve korunmaları için ivedilikle bir şeyler yapmasını istedim” dedi.

Bu vesileyle Başkan Bush’a, Başkan Mitterrand, Mitterrand hanım efendi, Başkan (Turgut) Özal ve Başbakan John Major’a bu cesur karar ve tutumlarından dolayı teşekkür etmek istiyorum. Bu karardan sonra Kürt halkı kendini yönetmeye başladı ve meşru kurumlarını tesis etti, seçim yaparak parlamento ve hükümetini kurdu. Kürdistan artık Irak’taki muhalefetin ve mağdurların sığınacağı bir yer oldu.

Ayrıca General Garner ve yanındaki subaylardan General Jim Jonas, General John Abizaid, Colonel Nap ve diğer ülkelerin subaylarına teşekkür ederim, gelip uçuşa yasak bölge ilan ettiler. Kürdistan halkı şu ana kadar bütün amaçlarına ulaşmamış ve son aşamaya gelmemiştir. Kürdistan Bölgesi'ne yönelik tehditler devam ediyor. Bu destek ve yardımlarım devam etmesini umuyorum. Kürdistan halkının korunmasının sizin önceliğiniz olmasını talep ediyorum.

Bir kez daha çok teşekkür ediyorum, bu etkinliği düzenledikleri için ayrıca hükümet yöneticilerine de teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum.”

Beyan Sami: Bu önemli kararlar Kürdistan için kalkan oldu

Ardından bir sunum yapan Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin ABD Temsilcisi Beyan Sami Abdurrahman da “ABD, İngiltere ve Fransa’nın öncülük yaptığı bu karar, 1991’de Saddam Hüseyin’in emrindeki kuvvetlerin saldırısından kaçan yüzbinlerce Kürdün hayatını kurtardı” dedi.

Abdurrahman şu ifadeleri kullandı:

 “Diktatör rejime karşı 1991’in başlarında başlatılan ayaklanmanın ardından Saddam Hüseyin savaş helikopterleri ile ayaklanan halka saldırılar düzenledi. Kimyasal silahların tekrar kullanılacağından korkan yüzbinlerce kişi, karlı dağlardan Türkiye ve İran’a doğru kaçmaya başladı. Sınırlarda takılı kalan halk açlık, hastalık ve ölümle karşı karşıya kaldı.

Başlangıçta artık hiç bir ümit kalmadığı sanıldı. Tam böyle bir anda Birleşmiş Milletler 688 sayılı kararı onadı, Irak’tan baskı ve saldırılarına son vermesi, insani yardımlara yol açması istendi. 6 Nisan 1991’de Amerika Birleşik Devletleri uçuşa yasak bölge ilan etti ve birkaç gün sonra da Huzuru Tesis Harekatı başladı. Bu önemli kararlar Kürdistan için kalkan oldu, sonraki on yıl için de istikrarlı ve huzurlu bir bölge oluşturmalarını sağladı.”

Bu vesile ile Kürt halkının ödediği bedelleri ve “büyük göçte” hayatını kaybedenleri anan Abdurrahman, “Burada Peşmerge ve o dönem Kürdistani Cephe olarak bilinen Kürdistan liderliğinin rolüne de atıfta bulunmak istiyorum. Şu an aramızda olmasalar bile bazı liderler bu süreçte çok önemli rol oynadı. Başkan Celal Talabani bunlardan biriydi ki rolü asla unutulmaz” dedi.

Beyan Sami Abdurrahman, konuşmasının devamında “Bugün Amerika Birleşik Devletleri ve Kürdistan Bölgesi müttefiktir, biz demokrasiye saygı, insan hakları ve din özgürlüğü gibi ortak değerleri savunuyoruz. Bugün ABD Kongresi’nin her iki kanadından da Kürdistan Bölgesi’ne geniş destek olduğu için şanslıyız. Ayrıca, ABD Senatosunda yer alan Kürt-Amerikan Dostluk Derneği üyelerinin BMGK kararının 30’uncu yıldönümünde böyle bir etkinlik gerçekleştirilmesine karar vermesi beni mutlu etmiştir” ifadelerini kullandı.

James Baker: Saddam’ı devirmek gibi bir karar yoktu

ABD eski Dışişleri Bakanı James Baker, 1990 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesinin ardından Amerika Birleşik Devletleri'nin önderliğindeki koalisyon güçleri tarafından başlatılan harekatın Saddam Hüseyin rejimini iktidardan indirme amacını gütmediğini belirterek, “Amacımız açık ve netti; Saddam Hüseyin liderliğindeki Iraklı güçlerini BM kararı doğrultusunda Kuveyt’ten çıkarmak ve Irak’ta istikrarı sağlamaktı. Sonraki süreçte güneyde Şiiler ve kuzeyde Kürtler ayaklandı. Elbette o dönemde Saddam rejimini devirmek ve Kuveyt’te başlatılan savaşın Irak’ta devam ettirilmesine yönelik bir karar yoktu” dedi.

Hoşyar Zebari: 699 sayılı karar modern tarihimizin en önemli dönüm noktasıdır

Irak eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari de konuşmasına James Baker’e teşekkür ederek başladı.

Zebari, “Çünkü aldıkları kararlar ve attıkları adımlar modern Kürdistan tarihi açısından çok önemliydi ve çok kritik bir dönüm noktası oldu” dedi.

O dönem Baker ile de görüşmüştüklerini hatılatan Hoşyar Zebari, “Kuveyt’in işgalinin ardından ABD öncülüğündeki kuvvetlerin Saddam rejimine karşı aldığı karar Irak halkı için de yeni bir sayfanın açılacağına dair bir ümit oldu. Ardından ABD gibi hem bölgede ve hem de dünyada söz sahibi olan bir ülkenin de desteği ile Güney Kürdistan’da uçuşa yasak bölge ilan edildi. Bu kararın alınmasında Başkan Bush ve sayın James Baker’in de önemli bir rolü oldu. Bu şekilde göç eden halkımızın evlerine geri dönemilmesini sağlamak için tarihin en önemli insani harekatlarından biri icra edildi. Yine Kürdistani Cephe de rejim kuvvetlerine karşı direnişte önemli bir rol üstlendi. Fakat Başkan Mesud Barzani’nin de değindiği gibi Peşmerge Irak ordusuna karşı durabilecek yeterli askeri donanıma sahip değildi. Dolayısıyla ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun bu müdahalesi tarihiydi. Yine biz Kürdistan Bölgesi olarak bugünkü gibi geniş diplomatik ilişkilere sahip değildik” ifadelerini kullandı.

Baker: Gördüklerim beni çok çok üzdü

Beyan Sami Abdurrahman’ın “1991’de büyük Kürt göçünün yaşandığı dönemde bölgeyi ziyaret ettiniz. Sizi bu ziyareti gerçekleştirmek için karar almaya iten nedenler nelerdi, nelerle karşılaştınız?” sorusuna James Baker, şöyle yanıt verdi:

“Bölgede yaşanan durumlarla ilgili çok sayıda rapor alıyorduk. Dışişleri Bakanlığı ile yaptığımız görüşmelerde sınırda yaşanan durumların kabul edilebilir olmadığını, bakanlık adına en üst düzeyde olanları yerinde incelemek gerektiği yönünde karar aldık. Bölgede önemli gelişmeler yaşanıyordu ve o süreçte programımda İsrail’i ve bölge ülkelerini ziyaret etme vardı. Sınır bölgesine yaptığımız ziyaret esnasında Türkiye ile Irak sınırları üzerindeki dağlık bölgede saatlerce havada kaldık, inebileceğimiz bri yer yoktu. Bu nedenle Diyarbakır’a gittik, oradan araçla sınıra gelerek sınırı yaya geçip Irak’a gittik. Orada yaşananlar son derece rahatsız ediciydi. Gerçekten de gördüklerim beni çok çok üzdü. Onca halk orada toplanmıştı, yiyecek, giyecek ve temel ihtiyaçlarının hiçbiri yoktu. İnsanlar soğuktan donmamak için ateş yakmıştı. Çadır yoktu, kendilerini ısıtacakları, barınacakları yerleri yoktu. Geceler soğuktu. Başkan Bush’u telefonla aradım, burada bir parantez de açmak istiyorum; Başkan Bush ile yaklaşık 40 yıldır da yakın arkadaştık. Kendisine burada gördüklerimin çok vahim olduğunu aktardım. BM Genel Sekreteri ile konuşulması gerektiğini ve büyük bir insani harekat başlatılması yönünde karar alınması gerektiğini aktardım. Aynı zamanda burada bulunan halkın evlerine geri dönebilmelerini sağlamak adına ABD’nin önemli bir inisiyatif alması gerektiğini belirttim. Yine Dick Cheney ile görüştüm ki kendisi Başkan Bush yönetimi içerisinde çok etkili bir isimdi. Mağdur olan insanlara yardım edebileceğimiz ortak bir plan üzerinde çalışmamız gerektiğini söyledim. Başkan Bush’un talimatları doğrultusunda göçzedelere yardım edebileceğimiz özel bir plan uyguladık. Yine uçuşa yasak huzurlu bir bölge oluşturmak için hızlıca adımlar arabileceğimizi vurguladık.”

Zebari: Karar büyük bir katliamı önledi

1991’deki büyük göç zamanında büyük bir trajedi yaşandığını, sınırlarda sıkışan ve dağlarda kalan insanların evlerine geri dönmesi için acilen bir karar alınması gerektiğine vurgu yapan Hoşyar Zebari de, ABD ve BM’nin zaman kaybetmeden böyle bir karar alarak binlerce insanın hayatını kurtardığını da söyledi.

Zebari, “Çünkü bu karar daha büyük bir katliamın önünü aldı. Bu karar sayesinde şimdi halkımız kendi toprakları üzerinde huzur içerisinde yaşayabiliyor. Koalisyon güçleri Temmuz-Ağustos aylarında çekildi ancak yine de Saddam rejimi kuvvetlerinin sınırları ihlal etmesini önleyecek bir mekanizma oluşturuldu. Bu nedenle çok önemli bir operasyon gerçekleştirildi. Sonraki süreçte otonom bir bölge oluşturabildik, kendi hükümetimizi, parlamentomuzu kurarak Kürdistan Bölgesi’ni yeniden inşa etme işine giriştik. Kürdistan Bölgesi bundan sonra Irak’ta baskıya maruz kalan tüm kesimler için de bir sığınak oldu” diye konuştu.

Baker: Saddam’ın hava kuvvetlerine izin vermek hataydı

Baas rejiminin saldırılarının durdurulması ve göçzedelere acil insani yardım ulaştırılması için ABD Kongresi ve Senatosu’ndan destek istediklerini, yine müttefik ülkelerle ortak bir karar alınması için harekete geçtiklerini belirten Baker, “Kuveyt’in işgalinden sonra Saddam Hüseyin’e hava kuvvetlerini kullanması izni tanımak büyük hatalarımızdan biriydi. Çünkü hiç bir şekilde halkına karşı hava kuvvetlerini harekete geçirme izni verilmemeliydi. Diğer bir hatamız da Irak içinde büyük bir cephe oluşturamayışımızdı” dedi.

Baker: Kürdistan Bölgesi atmosferden yaralanmayı başardı

Kürdistan Bölgesi’nin oluşan atmosterden iyi faydalanmayı başardığını vurgulayan ABD’li eski Dışişleri Bakanı, “Kürdistan Bölgesi hem kendi halkı ve hem de Irak’ta baskı gören diğer insanlar için güvenlik bir bölge oldu. Şüphesiz şimdi de Kürdistan Bölgesi ABD’nin yakın bir müttefiğidir. Kürdistan Bölgesi hükumeti bu anlamda da önemli adımlar attı. Oluşan atmosferden Irak’a nazaran daha iyi yararlanmayı başardı” dedi.

McGurk: Başkan Biden’ın Kürdistan Bölgesi ile derin dostluk ilişkileri var

ABD’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk da, ABD Başkanı Joe Biden’ın Irak ve Küridstan Bölgesi ile tarihi, derin dostluk ilişkileri içerisinde olduğunu vurgulayarak, “Size Başkan Biden’ın özel selamlarını iletmek istiyorum” dedi.

“Irak’ta bugün gördüklerimiz açısından 1991’de alınan kararlar çok önemliydi” diyen McGurk, “Şüphesiz ABD her zaman Irak’ta barış, huzur, birlikte yaşam ve istikrarın egemen olmasını destekliyor. Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde yeni bir deneyimin yaşanması açısından önemli işlere imza attık. Kürdistan Bölgesi bugün demokratik yapısı ile önplana çıkıyor ki bu da bizim için bir gurur kaynağıdır” ifadelerini kullandı.

Dana Stroul: Tarihin en önemli insani harekatıydı

ABD Savunma Bakan Yardımcısı Dana Stroul da programa katılanlara Bakan Lloyd Austin’in selamlarını aktararak başladığı konuşmasında, “30 yıl önce yaşananlar çok önemli olaylardı. Geride kalan 30 yıl içerisinde gerçekleşenler ise ABD ile Kürdistan Bölgesi arasında samimi ve derin dostluk ilişkileri olduğunu gösteriyor” dedi.

ABD öncülüğünde Güney Kürdistan’da gerçekleşen operasyona değinen Dana Stroul, “1991’de gerçekleşen Huzur Operasyonu, bir devletin başka bir halka insani yardım ulaştırmak adına gerçekleştirdiği tarihin en büyük operasyonuydu. ABD hava kuvvetleri önemli işlere imza atarak müttefikleri ile birlikte Kürdistan halkına havadan yardım ulaştırmayı başardı” diye konuştu.

Kürdistan halkının bir daha Saddam rejiminin baskısı altında yaşamamaya karar verdiğini anımsatan Stroul, “Kürtler ve Amerika Birleşik Devletleri daha sonraki aşamalarda birlikte önemli adımlar attı. Son olarak da IŞİD terörüne karşı birlikte mücadele etti. Şimdi bu ittifağımız her zamankinden daha güçlüdür. Koalisyon güçleri ile birlikte Peşmerge güçlerinin eğitilip donatılması konusunda destek ve işbirliğimiz devam ediyor” ifadelerini kullandı.

General Abizaid: O günleri hiç bir zaman unutmayacağım

1991’de halka insani yardım ve Irak ordususnun hareketlerinin denetlenmesinden sorumlu birliklerin komutanı olan emekli ABD'li General ve Suudi Arabistan eski Büyükelçisi John Abizaid, “O günleri hiç bir zaman unutmayacağım. Bugün bile dönüp o günlere baktığımda insanların o zor şartlarda yaşadıklarını hatırlıyorum” dedi.

Temel görevlerinin halka yardım ulaştırmak olduğunu anlatan Abizaid, Peşmerge ile koordine içerisinde çalışarak kendilerine verilen görevi yerine getirdiklerini söyledi.

General Garner: Kürtleri bu halde görmek mutluluk verici

Programa Erbil’den katılan ABD’li emekli general Jay Garner de, “Bugün Kürtleri bu halde görmek mutluluk verici. ABD’nin bugün sizlerin yakın müttefiği olduğunu görmekten de mutluyum” diye konuştu.

Garner, “1991’den bugüne kadar Kürtler tehditlere karşı yüzleşebilmek adına ve bu konuda sorumluluk üstlenmek önemli adımlar attılar. Bugün Kürdistan Bölgesi huzurlu bir bölge ve gördük ki terör tehdidinden kaçan binlerce Hristiyanı ve diğer dini unsurları koruyabildiler. Diğer bir konu ise Kürdistan Bölgesi bu süre boyunca ABD ile ilişkilerde vefalı olduğunu gösterdi” ifadlerini kullandı.

“1991 yılından bugüne kadar çok büyük işler yapıldı” diyen Garner, “Biz hala Kürtlere destek olduğumuzu belirtiyor, Kürtleri yürekten hissettiğimizi söylüyoruz” dedi.

General Johns: Çok ömemli bir deneyimdi

Obama döneminde ABD Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevi yapan emekli general James Johns, “ABD ve müttefikleri sadece insani bir operasyon gerçekleştirmedi, aynı zamanda mağdur insanların hayatını da kurtardı” diye konuştu.

“Okyanusları aşarak böyle bir operasyona katılmak benim için çok önemli bir deneyimdi” diyen Johns, “Burada görev yaptığımız dönemde müttefiklerimizle neler yapabileceğimizi görüşüyorduk. Saddam’ın bir daha geri dönmemesi için ne yapmamız gerektiğini ele alıyorduk” ifadelerini kullandı.

Operasyona başlamadan önce Şırnak’ın Silopi ilçesine geçtiklerini anlatan emekli general Johns, şunları belirtti:

“Yaşananları yerinde görmek için Zaho’ya geçtik. Zaho’ya geçtiğimizde yaşanan durumu gördük, ilçe boştu. Halkın büyük çoğu dağlara yönelmişti, temiz su bulamıyorlardı, temel ihtiyaçlardan yoksundular. Yine Saddam’ın kuvvetleri insanların temel ihtiyaçlara ulaşmasını engellemek için bölgede bulunuyordu. Bu aşamda insanlara hızlı bir şekilde yardım ulaştırmak için yapmamız gerekenleri ele aldık. Bu planın ilk aşımasıydı.”

John Abizaid de, “Zaho’ya geçtikten sonra Peşmerge ile koordineli planı hayata geçirmeye başladık. İlk aşamada görevimiz Saddam’ın sivil halka yönelik operasyon yapmasını engellemekti. Planın kansız hayata geçirilmesini hedefledik. Bu aşamada Kürtlerle birlikte çalıştığımız için mutluyum” dedi.

Küridstan Bölgesi’nin bugün ABD’nin müttefiği olduğunu vurgulayan Abizaid, “Bugün insanlarımızın ve askerlerimizin burada güvende olduklarını görmek mutluluk verici” şeklinde konuştu.

Garner: Kürtler vefalı bir halk

General Jay Garner, 1991’de unutmadığı anısını şöyle anlattı:

“Beni en çok etkileyen şey şu; bugünün yetişkinleri o zaman henüz çocuktu. Biz kendi gücümüzden, müttefiklerimizin gücünden yararlanarak planı başarıyla hayata geçirmeyi başardık. Görevimizi bitirdiğimizde halk bize çok büyük sevgi gösterdi, bize hediyeler verdi. Bu da gösteriyor ki bu halk vefalı bir halk. Unutmadığım anılarımdan biri de şuydu; 10 yaşındaki bir çocuk bize dört tablo hediye etti. Tablolar bizim büyük bir halka yardım edebildiğimizi anlatıyordu. O tablolar da benim açımdan bu halkın vefasını anlatıyordu.”