Selahaddin Bahaddin: PKK, PYD ve DSG, Öcalan’ın mesajını olumlu karşılamalı

28-02-2025
Etiketler Yekgirtu Genel Sekreteri Selahaddin Bahaddin PKK PYD DSG
A+ A-

Erbil (Rûdaw) - Yekgirtu Genel Sekreteri Selahaddin Bahaddin, Erbil’de düzenlenen 3. Erbil forumunda yaptığı konuşmada, Türkiye’deki barış sürecinin ilerlemesi için PKK, PYD ve DSG’nin Abdullah Öcalan’ın mesajına karşılık vermesi ve silah bırakması gerektiğini vurguladı.  

Rûdaw Araştırmalar Merkezi tarafından düzenlenen 3. Erbil Forumu kapsamında düzenlenen bir panelde konuşan Kürdistan İslami Birlik Partisi (Yekgirtû) Genel Sekreteri Selahaddin Bahaddin, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısını değerlendirdi.            

Selahaddin Bahaddin, barış sürecine yönelik yaptığı açıklamada, "Kandil, bunun yeni bir adım olduğunu anlamalıdır. Silah bırakmak, teslim olmak anlamına gelmez. Eğer böyle düşünülürse, bu aynı şekilde Türk ordusu için de geçerlidir" ifadelerini kullandı.  

"Kürtler tüm haklarına sahip olmalı" 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Türkiye’deki barış süreciyle ilgili mesajını değerlendiren Selahaddin Bahaddin, "Bu beklenmedik bir mesajdı. Kürtler, tüm vatandaşlık haklarına sahip olmalı ve tüm taraflar barış sürecini desteklemelidir" dedi.       

Kürdistan Bölgesi’nin Türkiye’deki barış sürecindeki rolüne de değinen Selahaddin Bahaddin, Yekgirtu ve Kürdistan yönetiminin sürece katkı sağladığını ve bu süreçte rol üstlenmeye hazır olduklarını belirtti.

Selahaddin Bahaddin, "Ne zaman Kürt içi birlik sağlanmışsa, önemli kazanımlar elde edilmiştir" diye konuştu.

Selahaddin Bahaddin, Kürdistan Bölgesi'nde yeni hükümetin kurulmasına ilişkin de açıklamalarda bulunarak, Yekgirtu’nun kararını değiştirmediğini ve yeni kabinede yer almayacaklarını açıkladı.   

Kürdistan’daki İslami ve seküler kesimler arasındaki ilişkilere değinen Selahaddin Bahaddin, "Kürdistan’da seküler ve İslami kesimler arasında sorun yaşanmasına izin verilmemelidir" diyerek toplumsal uyumun korunması gerektiğini belirtti.      

Yekgirtu Genel Sekreteri Selahaddin Bahaddin, gazeteci Bestun Osman’ın sorularını yanıtladı: 

Rûdaw: Bu öğlen Cuma namazını nerede kıldınız ve hutbede neler konuşuldu Hocam?

Selahaddin Bahaddin: Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Öncelikle size, Rûdaw'a, saygıdeğer katılımcılara teşekkür ederim. Cuma gününüz mübarek olsun. Ramazan da mübarek olsun, inşallah hayırlı bir başlangıç olur.

İtalyan sitesindeki Camii'de Cuma namazı kıldık. Ramazan'a hazırlık ve tövbe hakkında konuştuk. Bu benim ve sizin için iyidir.

Rûdaw: (Tövbe) Benim için çok iyi, ama sizin için neden iyi olduğunu bilmiyorum!

Selahaddin Bahaddin: Biz de kendimizden memnun olduğumuz ve bazı şeylerle tamamlanacağını düşündüğümüz için; bizim için de tövbe gerekli. Hepimizin tövbeye ihtiyacı var. Hoca tövbeden ve Allah'ın rahmetinden bahsetti.

Rûdaw: Ramazan için hazır mısınız inşallah?

Selahaddin Bahaddin: Evet, inşallah.

Rûdaw: Türkiye'de gerçekleşen değişime hazır mısınız? Dün bu konuda yayımladığınız bildirinizi gördüm. İlk soru, sürecin altyapısının hazırlanmasında nasıl bir rol oynadınız? İkincisi, bundan sonra nasıl bir rol oynayabilirsiniz?

Selahaddin Bahaddin: Şüphesiz bu önemli bir gelişmeydi, ancak sorunuzdan başlarsak, 1990'lardan beri Türkiye'ye gidip geliyoruz ve özellikle Refah Partisi ve daha sonra AK Parti olmak üzere siyasi taraflarla iyi ilişkilerimiz var. Yetkililerle de, çünkü onlar iktidardalar, bu konuyu her zaman vurguladık. Kürdistan Bölgesi'nde bir sorunumuz var, milli mücadele meselesi ve sonuçları, silahın rolü ve silahlı gruplarla nasıl ilişki kurulacağı konusunda deneyimliyiz.

Bu nedenle her zaman, bir mesele, bir ilke ve meşru bir dava için silah kullanmanın, eğer gerekli değilse, başlangıç noktasının silah olmaması gerektiğini vurguladık, özellikle şu zamanda. Bu nedenle, başlangıcı güvenli bir şekilde olmadığı için sonu da güvenli değil. Elbette kimse cephaneliği sahip değil ve silah bir yerden getiriliyor.

Silah veren kesimin şüphesiz ki talepleri de vardır, sonuçta bir ordu, bir devlet, silahlı kişileri, özellikle de milliyetçi gerekçeleri olanları silahla çözmek isterse, bu mümkün olmayabilir. Bu nedenle adına terör deniyor, çete de denebilir bunların hepsi bir benzetmeden ibaretti, hepsi tanımdır. Tanım, konuşanın isteğine bağlıdır. Bazıları öyle olabilir, bazıları olmayabilir, ancak önemli olan barış meselesidir ve tüm inşaatların temeli barış ortamında kurulur.

Zamanında kendi siyasi yetkililerimizden birinin söylediği bir şey aklıma geldi, güzel bir şeydi, yani güzel bir yönü vardı. Köprüleri patlatmak, devlet binalarını yıkmak, su borularını kırmak ve benzeri şeylerden bahsediyordu, bunlar devlete karşı birer eylem olarak nitelendiriliyordu. Bu bir mücadeleydi. Bu elbette aktörlerin kültürü ve orada yaşayan halkın kültürü üzerinde etkisi vardır. Tabii ki bunlar da silahlı eylemlerin bir yoldaşıdır. Rahatsız edicidir ve karşı tarafın çağrınıza cevap vermesini sağlar, ancak sonuçta bir kültür haline gelmemelidir. Bu bölgede kendi yönetimimizin sorunlarından biri, 30 yıl sonra bile bu durumun izleri kalmış olmasıdır. Bir gün güce ulaştıklarında, yıkımın da mücadelenin bir parçası olduğunu düşünürler. İlk etapta kendini kabul ettirmek için belki de zorunludur, ama sonra bela olur, sonra kültür haline gelirse çok kötüdür. Bu yüzden bunları Türk medyasında bile dile getirdim ve 90'lardan beri bu konuyu tartıştım. Yetkililerle sürekli Kürt halkının meselesi ile Kürt haklarını talep eden silahlıların meselesinin, ister inanın ister inanmayın, ister başka biri öyle ya da değil desin, iki ayrı şey olduğunu vurguladım. Biri diğeriyle yanmamalıdır.

Kürtler bu bölgenin büyük bir ulusudur, bir durum yaşadılar ve şimdiki haline bölündüler, şimdi kendi devletiyle vatandaşlık hakkına sahip olması gerekiyor, tüm haklar ve kendilerinin bir şey talep etmesi veya şeyin türünün ne olması, bu başka bir konudur. Tarihten bahsettim, ancak son zamanlarda, bir süredir, şaşkınlık yaratılıyor, Suriye, Gazze ve bunların hepsi şaşkınlığın bir parçasıdır. Ya durum kontrolden çıkmış gibi görünüyor ya da bu da bölgede değişiklik yaratacak siyasi bir sürpriz, askeri bir plan olabilir. Bu değişikliğin özellikle Suriye'de başladığını, Gazze'de daha önce başladığını hissettik, elimizde bir şey var, bu bir fırtına, nereden çıkacağı (belli değil). Sayın Bahçeli'nin söylediği şey çok aniydi ve beklenmedikti. Sürecin ilerlemesi, parti temsilcilerinin İmralı'ya gidip dönmesi, konuşmaları aktarması ve partilere gitmeleri, eskiden böyle değildi, eskiden kapalılık vardı, Öcalan'ın bir resmi için insanlara ağır cezalar veriliyordu. Birçok kez böyle şeyler duyduk ve gördük, bu değişim herkes için önemli bir şeydir. Kendileri için buna doğru adım atmaları önemlidir ve onları tebrik etmeliyiz, karşı taraf için de, millet olarak, milli mücadele veren silahlılar olarak, bunu bir fırsat olarak görmeli ve karşılamalıyız. Bu noktada, elimizden geleni yaptık, bize danıştılarsa hayırlı sözler söyledik ve taraflara mesaj iletmek istedik.

Rûdaw: Hayırlı sözlerinizi sadece Türkiye için mi söylediniz yoksa PKK için de mi?

Selahaddin Bahaddin: Hepsi için.

Rûdaw: Şimdi nasıl bir rol oynayabilirsiniz?

Selahaddin Bahaddin: Silah bırakma meselesinin, teslim olma anlamına gelmediğini düşünüyorum. PKK'nin kendisini teslim olarak nitelendirdiği kadar, Türk devleti de iki katını dayatıyor, çünkü o hiçbir silahlının kalmasını veya müzakere yapmasını istememiş, terörist muamelesi yapmıştır. Yani sosyal medyada süreci istemeyenlerin bazılarının bu teslim olmadır dedikleri veya bu büyük stratejik konuyla küçük şeyleri karıştırdıkları söylentileri yanlıştır. Kandil'dekiler bunun yeni bir adım olduğunu iyi bilmelidir. Bu hareketin kurucusu ve gerçek lideri Sayın Öcalan'dı. Öcalan siyasi-fikri bir kişiliktir ve bu meselenin o yönde ilerlemesinin iyi olduğu kanaatine varmadıkça böyle bir öneride bulunmaz. Elbette PKK, Öcalan'ın sözünün bozulmaması için hepimizden daha ısrarcı olmalıdır, nasıl olacağını, prosedürleri ve yöntemleri söyleyebilir, bunun da elbette zaman alması gerekir, ancak gereklidir. Yanıtlarının olumlu olmasını ve mesajı karşılamasını bekliyorum. Elbette işi uygulamak ve ayağa kaldırmak için zaman gerekiyor ve herkesin iyi niyeti gerekiyor; süreç üzerinde karmaşa yaratmamalıyız, bu siyasettir, anlaşmadır, denklemlerdir, tüm bölge karmaşıktır ve çok ve büyük tehditler vardır, bunlar da bunu göz önünde bulundurarak bu karara varmışlardır, Türk yönetimi bu meseleyi barış yoluyla çözme kararına varmıştır, dolayısıyla fırsat vardır. Bu çok önemli bir şeydir.

Rûdaw: Kürdistan ve Irak olarak rol oynayabilir miyiz?

Selahaddin Bahaddin: Elbette yapabiliriz. Biz hazırız, hazırdık ve hazırız, insaflı konuşursak, Kürt yönetimi de bu konuda Kürdistan'da hazırdır. Kürdistan Bölgesi, Kürdistan Bölgesi yönetimi aynı akıl, zevk ve ilkelerle kendi milli mesajımızla birlikte bu sürecin yanında olmak, desteklemek ve gereken her türlü kolaylığı sağlamak için hazırdır. Eğer silah bırakma zamanı gelirse, silah bırakma ayrıdır, silahsızlandırmak ayrıdır. Silah bırakmanın kişisel bir süreç olduğunu düşünüyorum, kanaattir, denklemlerdir ve sonuç ona ulaşır. Silahsızlandırma ise zorlamadır ve bir taraftan diğerine yapılır, bu söz konusu değildir.

Rûdaw: Öcalan'ın çağrısındaki bu denklem YPG ve PYD'yi de kapsıyor mu? Mazlum Abdi, "bizi kapsamıyor ve silahları bırakmıyor diye açıklama yaptı" dedi.

Selahaddin Bahaddin: Sayın Öcalan herkesin, özellikle de Batı, Kuzey, Kandil ve Kamışlo'nundur, posterlerini asıyorlar. Sadece Öcalan’ın kendisi değil posterleri de şiddet gördü acı çekti. Belki biz başka bir siyasi güç olarak, ideolojik farklılıklara göre, siyasi bir kişilik olarak görmüşüzdür, ama onlar onu kurucu, karizmatik ve lider olarak görüyorlar. Sayın Mazlum’a da saygım var, çünkü mücadeleci ve akıllı bir adam. Öyle söylediyse söylemeseydi daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Son birkaç gün içinde ortaya çıkan bu donukluk ve izolasyona, (Şam'da) bir diyalog konferansı yapıldığı ve onların gitmediği cevabını vermek istiyor, Suriye'deki durum iyi bir yönde ilerlemedi. Rojava'yı genel sorundan ayırmak pratik değildir, ancak erken, az ve seviyeleri farklıdır. Suriye meselesi Suriye'de çözülecektir ve Türkiye'nin orada etkisi vardır, topraklarının bir kısmını işgal etmiştir, eğer Kuzey'de barış sürecinin başarılı olmasını istiyorsan; [gerekli] Rojava'yı içermese bile, kendini ona eklemeli ve "Biz bu silahı bir meseleye hizmet etmek için taşıdık ve şimdi Suriye'nin durumu değişti..." demeliydi.

Rûdaw: Yani siz, PYD ve YPG'nin de Öcalan'ın mesajına yanıt vermesi ve silahları bırakması gerektiği mi düşünüyorsunuz?

Selahaddin Bahaddin: Kesinlikle. Kabul etsinler, mesajı olumlu karşılasınlar, prosedürlerin ayrıntılarında ise bu başka bir konudur, bu diyalog ve müzakere gerektirir.

Rûdaw: Aynı zamanda, kuvvetlerini birleştirmek için DSG ile Şam arasında diyalog var.

Selahaddin Bahaddin: Evet, bu sorunu çözme yöntemidir. Şimdi Mazlum Bey ve Batı özerk yönetimi yetkilileri neler olduğunu anlamalıdır, Suriye'de ayrılıktan bahsetmenin zamanı olmadığını anlamalılar, ancak Kürdistan veya onların bölgesinin özellikleri korunabilir ve Suriye'ye bir tehdit olmaz ve aynı zamanda barış sürecine de tehdit olmaz, çünkü onlar bu barış için önemlidir, Türkiye ile ilişkileri var ve birbirlerine ihtiyaçları var. Aralarında sınır var, aralarında sorun var. Sakinleşme temel olmalı ve birbirlerinden riskleri azaltmalıyız.

Rûdaw: Ama Türkiye'deki partiler kendilerini feshetmelerini istiyor, bu PYD ve YPG'yi de kapsıyor mu?

Selahaddin Bahaddin: Bu da fazladan ve olumsuz bir girişimdir, yani olmamalıydı, çünkü detaylar sürece hizmet etmeli, bir temele hizmet etmeli, fazla detay yanlıştır. Bence yanlış, çünkü eğer sen bunu istiyorsan (YPG'nin silah bırakması), bu niye, bu kadar çaba niye, bütün bu gidiş gelişler; ya bakış açın net değil ya da konudan haberdar değilsin. Ortamı sakinleştirmemiz gerekiyor. İnsan öyle yaratılmıştır ki, bir kişiye bile silahını bırak desen veya silahına ihtiyaç duymayacağı bir ortam yaratsan, büyük fark vardır.

Rûdaw: İsmail Haniye ve Yahya Sinvar gibi bir grup Sünni liderin, Şii hilalinin ortadan kalkması için kendilerini feda ettiklerini hissediyorum, siz de öyle düşünüyor musunuz?

Selahaddin Bahaddin: Yani bu senin yorumun. Ben öyle görmüyorum, bence özellikle Amerika, Rusya ve Avrupa gibi büyük güçlerin üzerinde çalıştığı tüm kartlardan biri Şii ve Sünni meselesidir. Belki bir aşamada Şiileri öne çıkarmak istemişlerdir, özellikle 11 Eylül'den sonra ve benzeri, Sünnilere karşı bir korku dalgası oluştu ve yavaş yavaş Irak'ta ve başka yerlerde başka adımlara ulaştı, etkisi görüldü, belki başka bir aşamada şimdi farklı bir şekilde fikirlerini değiştirmişlerdir; Bu, siyaset dünyasında çıkarlarla ilgilenme, çıkarları koruma ve dost ve düşmanları değiştirme olabilir, bu tuhaf değildir ve olabilir. Ancak her durumda iktidar sürekli bir tarafta kalmaz, ona fırsat verilir, kendi durumunu, karar vericilerle ilişkilerini ne kadar yönetebilirse, ömrü o kadar uzun olur.

Rûdaw: Ortadoğu'da Şii hegemonyası dönemi sona erdi ve yeni bir dönem mi başlıyor mu?

 

Selahaddin Bahaddin: Şu anda en azından bir tür çekilme görünüyor, ancak bu tamamen bittiği anlamına gelmiyor.

Rûdaw: Bu çekilme Bağdat'a ulaşır mı?

Selahaddin Bahaddin: Bağdat oluşan bu dalgadan muaf değil, bu yüzden harekete geçtiler ve bunun üzerinde çalışıyorlar. Bu olaylar için siyasi anlayış önemli, özellikle olaylar sahaya hâkim oluyorsa. Irak da İran'ın güvenlik çemberi olduğu için, İran temeldir, bu nedenle kesinlikle taraftarlarına gelişmelerle daha akıllıca başa çıkmaları ve bahane vermemeleri için rehberlik ederler, Lübnan'daki sessizlik ve Irak'taki düşünce değişikliği bellidir.

Rûdaw: Beyrut ve Şam, Tahran'ın müttefikleri olarak bu sıfatla düştüler, Bağdat da aynı sıfatla düşer mi?

Selahaddin Bahaddin: Bağdat'ın özellikleri var, çünkü 2003'ten beri yönetim değişikliği süreci oldu, Amerika ve müttefik ülkeler bu sürece katıldı, bir anayasa konuldu, bu nedenle, o araçlar sona ermeden başka şeylere el uzatmazlar, eğer seçimlerde değişiklik olursa, daha farklı şeyler görürüz. Demek ki bu fırtınadan sonra önde gelen kişilikler siyasi süreçten çekilmelidir. Bazı Sünni semboller öne çıkıyor.

Rûdaw: Şii dünyasında, Şii hegemonyasından bahsedildiğinde, İran'ın liderlik ettiği tek bir merci var, Sünni akımın yeniden güçlenmesi durumunda kim liderlik edecek?

Selahaddin Bahaddin: Sünnilerin mercii yoktur, Sünniler Sünnilik yapmazlar ve Sünni olmanın üzerinde oturup yerler, bu da İsrail'in güvenliğinin her şeyin üzerinde başarılı olmasını sağlamıştır. Sünniler birleşmezler ve her biri bir devletin yanındadır, Sünniler mezhepçilik yapmazlar, Şiiler bunu yapardı.

Rûdaw: Türkiye bu liderlik rolünü üstlenebilir mi?

Selahaddin Bahaddin: Türkiye tarihi bir devlettir ve 600 yıllık bir geçmişi vardır, gayretli bir lideri vardır, insanlar onu kabul eder veya etmez bu başka bir şeydir, ancak karizmatik bir kişiliği vardır, Sayın Erdoğan önemli bir kişidir. Ancak onun da iç sorunları var, tek sözlülük ve uyum azdır, ancak İsrail'in güvenliği, Avrupa ve Ortadoğu ilişkilerinin temellerinden biridir, yani sonunda ne tür bir ilişki olursa olsun, noktalardan biri bu olacaktır.

Rûdaw: İran'ın bölgeden çekilmesi, Sünni bir hegemonya oluşturmaktan ziyade, aksine, alanı İsrail'e bırakıyor.

Selahaddin Bahaddin: İsrail, Amerika ve Batı'nın dostları anlamında, İsrail bir nokta gibidir, ancak dostlarla bölgede istikrar yaratmak için bir yakınlık oluşturulur. Ayrıca, mezhepçilik yapmayan bazı Sünnilerin getirilmesi, geçici de olsa bir tür istikrar yaratabilir.

Rûdaw: Suriye'ye özel olarak, bir Sünni İslami gücü var, sizin yaklaşımınızdan uzaklar, ancak siyasi olarak Sünniler.

Selahaddin Bahaddin: 1979'da İran Devrimi olduğunda, Afganistan Devrimi de oldu, Pakistan ve Suudi Arabistan Amerika'nın emriyle bu devrimi destekledi, sonra iş biraz ilerlediğinde Ruslar yenildi, hepsini süpürdüler ve sonra Taliban'ı getirdiler, bir süre sonra onların yönetiminde, sorun oluştu ve uzaklaştırıldılar, sonra yıllar süren savaştan sonra yeniden Taliban'ı getirdiler, bu siyasetin hikayesidir ve diğer birçok şeye de cevap verir. Şimdi anlayış oluşturuldu ve durum değişti, şimdi Suriye'de de aynı şey oluyor, şu anda Suriye'yi yönetenler, daha önce başka fikirlere sahipti, ancak bir tür anlayış oluştu, durum değişti. Rusya Ukrayna savaşında rahatsız edildi ve sonra Suriye'de de bu oldu, bir anlaşmayla ayrılmak istedi, İran'ın Lübnan ve diğerlerinden sonra Suriye ona bir yük oldu ve Esad kimsenin sözünü dinlemiyordu, bu yüzden onlar da terk ettiler, bunlar Sünnidir ancak orada ne kadar mezhepçilik yapabilirler? Sünniler arasında mezhepçilik hareketi zayıftır.

Rûdaw: Ancak sizin gibi siyasi parti ve kişilikler sayesinde kullanılabilecek Kürtler için bir şanstır, çünkü siz Ahmed Şara ve arkadaşlarıyla ortak bir dil oluşturabilirsiniz. Bu hayırlı dili kullanabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Selahaddin Bahaddin: Sen önce bizim akrabalarımız korkmasın. Kendi partilerimiz İslam'ın günlerinin yaklaştığından korkmasınlar, biz de dahil. Hayır, biz buradayız, kendimiz fakiriz. Elbette İslami mesaj tek bir tarz değildir, silahlı ve silahsız ve her türlüsü vardır, ancak İslami akım hakkında yaratılan korku ve fobi gibi görülen yavaş yavaş bir anlayış oluşturarak bunun öyle olmadığını gösterir, Ahmed Şara'ya bak, herkesten daha anlayışlı ve daha yumuşaktır.

Rûdaw: Bu sözlere ne kadar inandırıcı? İnsan bir anda bu tür radikallikten ılımlılığa dönüştürülebilir mi?    

Selahaddin Bahaddin: İnsan hareketli bir varlıktır, düşüncesi de hareket eder, ben (değişebileceğine) inanıyorum, çünkü bu daha önce Mısır'da da oldu. Akıl ve mantık devreye girdiğinde, o radikaller buna tahammül edemezler ve akıllıları gerekli ve doğru yola gelirler. Ahmed Şera da böyledir ve devam etmesi ümidi vardır. Onu yakından tanımıyorum ama Suriye'ye doğru hareket etme planımız var, çünkü İslamcılar orada varlık gösteriyorlar, oradan da özerk bölgeye ve PYD ile Şam arasındaki anlaşmazlığa doğru hareket edelim.  

Rûdaw: Kürdistan ve Irak'ta, Baasçılar Sünni akımı temsil ediyordu, ancak Saddam'ın düşüşünden sonra, mevcut güçlerin değiştiğini görüyoruz. Şimdi Hamis Hancer ve Halbusi olan iki Sünni kutbumuz var, bunlar Sünnilerin önceki rolünü oynayabilirler mi?

Selahaddin Bahaddin: Bunlar yapı ve mezhepsel bağlılık olarak kesinlikle Sünnidir, ancak Sünni bölgelerin kalbini kendilerine ne kadar çekebildiler, belki de Şiilerin çoğu bunu yapmalarına izin vermedi, kendileri de yolsuzluk ve başka şeylere bulaştılar ve güvenilirlikleri azaldı.

Rûdaw: Biz Sünni Arapların komşusuyuz. Tartışmalı bölgelerimizde yaşayan ve Sünni olan insanlarla kendi haklarımız hakkında anlayış oluşturmak için Sünni olmamızdan nasıl yararlanabiliriz?

Selahaddin Bahaddin: Önce genel olarak İslami akım ile Kürdistan sekülerizmi arasındaki gerginliği ortadan kaldırmalıyız, çünkü bu güçlerin yeteneği üzerinde bir tür kafa karışıklığı yaratır. Bizim kendi dosyamız var, Baas'ta ne kadar Sünni vardı, Şii de vardı. Baas diktatör bir sistemdi; şimdi eski Baasçı bağlılığıyla savaşa başlarsak, mahkeme bununla ilgilenmelidir.

Rûdaw: Baas üyeleri ve destekçilerinin tekrar sahneye çıkma tehlikesini görüyor muyuz?

Selahaddin Bahaddin: Bunu yapan ve bu kartla oynayan için kesindir ve yapar, Baas üzerinde oluşturulan arzu, bazıları tarihtir ve oluşturulmuştur, bazıları ise rekabet amacıyla kalmasını ister. Aksi takdirde geri gelen kişi Baasçılık yapmaz, belki Sünnilik yapar, eski Baasçıları devlet Sünni varlığı için kullanma olasılığı vardır. Her durumda, bizim için Kürt olarak tehlikeli olan, o Sünni akımla başa çıkamama korkusudur, çünkü kendi içimizdeki düzensizlik, atmak istediğimiz birçok adım için sorun haline gelmiştir.

Rûdaw: Yekgırtu Başkanı geçen hafta Bağdat'ta tüm Kürdistan partilerinin Irak parlamento seçimlerine tek liste halinde katılmasını önerdi. Kürdistan Bölge Başkanı da "böyle bir fikri memnuniyetle karşılıyorum" dedi. Siz ne düşünüyorsunuz?

Selahaddin Bahaddin: İkisi de iktidarı elinde bulunduruyor, belki bu birbirlerine yaptıkları övgünün bir parçasıdır, hepsi saygıya değerdir, temel doğrudur. Kürtler kendi evlerinde ne zaman birleşmişse kendi kazanımlarını korumuştur, ancak Kürdistan'daki bu kavgasının belki de zemini yoktur, sürpriz yaratmalıyız. Bunu da iktidar partisi yapmalıdır.

Rûdaw: Konuşmalarda siz sertiniz, Yekgirtu’nun sürprizi ilk olarak sandalye sayınızı artırdınız, daha sonra siz konuşma yaptığınızda "artık yeter" diyordunuz, sosyal medyada sizin videonuz paylaşılmış ve "Yekgirtu’nun kara gücü harekete geçti" yazılmıştı.        

Selahaddin Bahaddin: Şimdi de umursamazlık ve minnet duymaya "artık yeter" diyorum,  kime söylediğimi daha açık söyledim, bunu genel çıkarlar için söylüyorum, ancak belki kişilikler konusunda utanmam, biz de muhalefetiz, ancak sınır aşılmadı, kontrolden çıkma var, biz planlı olarak ılımlı olduğumuz için kendi tarzımızı koruyoruz. Ancak bu iktidarın performansından memnun değiliz.

Rûdaw: Irak için eğer bir inanç oluşursa, "gelin birlikte bir liste oluşturalım" derlerse, Yekgırtu bunu yapmaya hazır mı?

Selahaddin Bahaddin: Bunun için henüz erken, ancak daha önce bunu yaptık ve imkansız değil, ilke olarak zorluklar için birlik ve dayanışma, biz bu ilkeye inanıyoruz.

Rûdaw: Niye başlamayalım. Bafıl Bey Bağdat'ta bu girişimi yaptı ve Neçirvan Bey de burada neden olmasın dedi, belki siz de neden olmasın dersiniz, belki Rûdaw sayesinde herkes bir araya gelir ve tek bir liste olarak katılır? 

Selahaddin Bahaddin: Hayır; ben böyle bir şey yapmam, çünkü tek sorumlu değilim, kurumumuz ve hesaplarımız var.

Rûdaw: Sizin muhalefet olarak parlamentonun bir sonraki döneminde aktif olacağınız bir zemin var mı?

Selahaddin Bahaddin: Zeminin bir kısmını kendimiz hazırlamalıyız, ihtimaller üzerinde çalışmalıyız, henüz parlamento başkanlığını belirlemedi, ancak kötü olan şey, vatandaş ile iktidar arasında ve partiler arasında güvensizlik olmasıdır, tüm bunların çözüme ihtiyacı var ve bazıları zaman alacaktır.

Rûdaw: Muhalefetin kendisinin bir cephe oluşturabileceği herhangi bir zemin var mı?        

Selahaddin Bahaddin: Bu bizi değerlendirmeye götürür, bu nedenle o alana girmek istemiyorum, ne kadar muhalefetiz ve ne kadar milletin bir parçasıyız. Biz buradan da iktidar güçlerine hayırlı sözler söylüyoruz, kafaları karışmasın diye, çünkü zorluklar çoktur.

Katılımcıların soruları:               

Birinci Soru: İslami Birlik enerjik ve yetenekli gençlere sahip. İktidara gitme veya iktidarın ortağı olma zamanı gelmedi mi?         

Selahaddin Bahaddin: Teşekkürler. Partimiz 31 yaşında; her şekli denedik, Kürdistan iktidarı özel bir tarzda, sadece iyi olmamakla kalmadı, daha da kötüleşti, öyle bir şekilde çalıştılar ki başkalarına yer açmıyorlar. Biz bu iktidara girme konusunda ısrarcı olmadık, muhalefet olarak daha iyi çalıştığımızı düşünüyoruz, hükümete katılmayı iyi bulmuyoruz, çünkü yaptıkları işin bir parçası oluruz.

İkinci Soru: Sayın Selahaddin Bahaddin garanti veriyor mu, eğer Rojava Kürtleri silah bırakırsa, Şam haklarımızı verir mi?

Selahaddin Bahaddin: Endişe yerindedir, ancak gerçeği bilmeliyiz, onlar silahlıdır ve silah bırakmışlardır, silahın devletin elinde olmasını istiyorlar, şimdi özerk bölgede Amerika var, garanti edebilir ve terk etmeyebilir. Diğer taraftan onların siyasi aklı, biz sık sık KDP ve KYB'den şikayetçiyiz, ancak 2003'te birleştiler ve Bağdat'ta Kürt haklarını sağlamlaştırdılar ve o aşamada iyi bir performans sergilediler. Onlar da şimdi haklarını Şam'da sağlamlaştırmalıdır.

Üçüncü Soru: Siz, Mazlum Abdi'nin kendini izole ettiğini ve Ulusal Diyalog Kongresi'ne gitmediğini söylediniz. Amerika orada ve Özerk Yönetim'in haklarını garanti edebilir. Kongre sözcüsü, DSG’nin silahlı güçleri olduğu için kongrenin bir parçası olmadığını söyledi; DSG de "biz davet edilmedik" dedi. Türkiye'den destek alan ve Kürtlerin temsilcisi olan ENKS de davet edilmedi. Sizin Katar ile ilişkileriniz iyi, Katar Ahmed Şara'nın başarısında rolü vardı, siz Kürtler için ne yapabilirsiniz?  

Selahaddin Bahaddin: Hepimiz çaba göstermeli ve ilişkilerimizi kullanmalıyız, Sünni ve İslami korkusu az değildir, üzerinde çalışmalı ve ülkelerle ilişkilerimizi kullanmalıyız, davet edilmemeleri iyi bir iş değildi, ancak kendi perspektiflerini düzenlemelidirler, şimdi çağrı değiştirilmelidir. Türkiye'nin özerk yönetim öncesi söylemi başka bir şeydi, ancak şimdi değiştirmesi gerekiyor çünkü başka bir gerçeklik var. 

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli