Hasip Kaplan Roboski Katliamı’na ilişkin merak edilenleri anlattı
Erbil (Rûdaw) – Eski Şırnak milletvekili avukat Hasip Kaplan, Selahattin Demirtaş’ın talebi üzerine bazı Roboskili ailelerin Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüklerini söyledi.
Şırnak’ın Uludere ilçesinde 28 Aralık 2011’de, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait F-16 ve insansız hava araçları, sınır bölgesinde kaçakçılık yapan köylüleri bombaladı. Bombardımanda 19’u çocuk 34 kişi hayatını kaybetti.
Katliamın ardından açılan davaların üzerinden 9 yıl geçti ancak bu güne kadar kimse yargılanmadı. Davalar AYM ve AİHM’den döndü.
Rûdaw TV’de Hêvidar Zana’nın sunduğu 15:00 bülteine konuk olan dönemin Şırnak Milletvekili ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, Roboski davasına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
“Ne Başbakan ne de bakanlar yanıt vermedi”
Kaplan, “HDP’nin Roboski davasını Çözüm Süreci’ne kurban ettiği şeklinde iddialar var. Bu iddialar gerçek mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Hayır, böyle bir şey yok. Dokuz yıl önce Ankara’daydım, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekiliydim. Grup Başkan vekiliydim. Milletvekili seçilen iki arkadaşımız Faysal (Sarıyıldız) ve Selma (Irmak) cezaevindeydi. Gece saat 02:00’de bana haber ulaştı. Eş Başkanımız bana haber verdiğinde sabah erken için uçak bileti aldım. Televizyonu açtım daha hiçbir herde kimse bu katliamdan bahsetmiyordu. Hemen sosyal medyadan haberi paylaştım ve tüm dünyaya duyurdum. Roboski’de bir katliam yaşandığını. F-16 ve heronların gece 21:30’dan 22.30’a kadar bombardıman yaptığını ve aralarında 19 çocuğun da bulunduğu 34 kişinin katledildiğini yazdım. Oradaki askerler de onları tanıyor, biliyor. O çocuklar bazen okul masraflarını karşılamak ve 100 TL kazanmak için gidip geliyor ve ailelerini geçindiriyorlar. O gece Başbakanı, İçişleri ve Adalet bakanlarını aradım. Sekreterleri telefonda istirahatte olduklarını söyledi. Durumun çok önemli ve acil olduğunu söyledim ama hiç biri dönüş yapmadı.
Sabah uçakla gittiğimde Şırnak Valisi de Ankara’dan Şırnak’a dönüyordu, uçakta yanımdaydı. Kendisine durumu nasıl anladığını sordum, olduğu gibi anlattı. Uçakların ve heronların yanlışlıkla köylüleri bombaladığını söyledi. Avukat olduğum için biliyorum; otopsi sonuçları erken çıksın ve cenazeler erken kaldırılsın diye Şırnak Barosu’nun tüm avukatlarını çağıracağımı Vali’ye söyledim. Kendisinden yardımcı olmasını istedim, kabul etti. Ben de Baro’dan tüm avukatları aradım, geldiler, kayıt tuttular. Fakat ben ulaşmadan Selahattin Demirtaş ve Ayla Akat arkadaşlarımız Diyarbakır’daydılar, onlara haber verdim. Onlar bizden önce bölgeye gittiler.
“Meclis’ten tahkikate gerek olmadığı şeklinde karar çıkarıldı”
O gece ne devlet, ne devletin ambulansları, ne doktor ne de hastanelerin hiç biri sınıra gelmedi. Hiç biri ortalıkta yoktu. Sadece belediyelerimize ait 15 ambulans vardı, onları gönderdiler. Binlerce insan araçları ile yola çıktı. Yoları da panzerlerle kapattılar, halkın gidişini engellediler. Orada tüm deiller toplandı. Diyarbakır mahkemesi soruşturmayı yürütüyordu. Ayrıca Meclis Adalet Komisyonu bir komisyon teşkil etti ve komiyon bölgeye geldi. Komisyonda AKP’li üyeler daha fazlaydı. HDP’nin bir, CHP ve MHP’nin de birer üyesi vardı. Rapor aldılar. Komisyonun AKP’li üyeleri bunun bir kaza ve yanlışlık olduğunu, dolayoıyla tahkikat yapılmamasını istedi. Rapora yerleştirilen bu ibare nedeniyle Diyarbakır mahkemesi dosyayı askeri mahkemeye sevketti. Meclis’te yetkili bakanları eleştirdik. Bir trafik kazası bile olsa 34 insan ölmüş, bu konuda dava açılmalı, hesap sorulmalı, adalet aranmalı dedik. Rapor böyle olunca Meclis’ten de tahkikate gerek olmadığı şeklinde karar çıkarıldı. Bu nedenle Genel Kurmay Başkanlığı da dosya hakkında takipsizlik kararı aldı ve kapatıldı. Avukatlar Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptılar.”
Anayasa Mahkemesine zamanında başvuru yapıldığını belirten Kaplan, “Zamanında başvuru yapıldı. Çünkü katledilen 34 kişinin ailesi ile birlikte çok sayıda kişi de yüksek mahkemeye başvuruda bulunmuştu. Mahkemede 14 Kürt kentindeki barolar görev aldı. Bunların dışında HDP’nin de komisyonu vardı” dedi.
“Sorumlular Lahey’de yargılanacaklarını biliyordu”
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dosya ile ilgili bazı belgelerin Anayasa Mahmekesi’ne geç intikal ettirildiğini duyurdu. Burada duyarsızlıktan kim sorumlu?” sorusunu Kaplan şöyle yanıtladı:
“Barolar ve avukartlar dosyalarını hazırladığında Ankara’da AYM Başkanı Haşim Kılıç’tan ben bizzat randevu aldım. Birlikte gidip müracaat ettik, zamanında da müracaat ettik. Fakat üst mahkeme usulen haksızlık yaptı. Bazı evrakların gelmediğini ileri sürdü. Tüm dosyalar birbirleri ile bağlantılı değil. Her bir dava bir şahıs üzerinden yürütülüyor. Fakat Anayasa Mahkemesi, Meclis ve Genel Kurmay’a bağlı askeri mahkeme gibi bu meselenün üstünü örtmek istiyordu. Çünkü bu bir insan hakları suçudur, savaş suçudur. Böyle bir karar çıkarsa sorumluları Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanacaktı. Bu nedenle Tayyip Erdoğan ‘kapatılsın’ dedi. Onlar neler olacağını biliyordu. Çünkü o gece karar aldıklarında Milli Güvenlik Kurulu toplantıdaydı. Uçaklar Malatya’daki hava üssünden koordine edilmişti.”
Eski milletvekili Hasip Kaplan, “Siz bu konuda sorumluluğu AYM’ye mi yüklüyorsunuz? Sorusuna, “Anayasa Mahkemesi’nin, AKP hükumetinin, askeri mahkemenin idi. Çünkü itiraz ettiklerinde de itirazları reddedildi. Neden; mahkeme 34 insanın katledildiğine karar verirse bir insanlık suçu işlendiğini kabul etmiş olur. Mahkeme, AKP hükumeti ve askeri mahkeme suçlu bulunmasın diye kapatma kararı aldı. Ancak bu ortaya çıktı” yanıtını verdi.
“Demirtaş aileleri Erdoğan’la görüştürmemi istedi”
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Şırnak Şerefettin Elçi Havalimanı’nda Roboskili ailerler ile görüşmesine de değinen Kaplan, şunları dile getirdi:
“Tayyip Erdoğan Şırnak’a geldiğinde Selahattin Demirtaş beni aradı ve Erdoğan’ın Roboskili ailelerle görüşmek istediğini söyledi. Ben de ailelerin bunu kabul etmediğini söyledim. Aileler, ‘katliam talimatı veren kendileri, adaletin yerini bulmasını engelleyenler kendileri, bu nedenle gelmiyoruz’ diyorlar dedim. Daha sonra Demirtaş bir kez daha beni arayarak, birkaç ailenin temsilen gelip Başbakan Erdoğan’la görüşmesini istedi. Ramazandı, aileler oruçluydu ama yine geldiler. Ben de oradaydım. Yaklaşık 12 bakan ve 30 kadar AKP’li vekil de hazır bulunuyordu. Hepsi ile tek tek görüşüldü. Ben o zaman anladım. Çünkü ben bu meseleleri biliyorum, 40 yıl avukatlık yaptım. Erdoğan’ın heronlardan alınan istihbaratla kandırıldığını anladım. Bu kandırmacadan sonra heronlar saldırmış, sonra F-16’lar da güçlü bombalarla bombalamış. İki-üç defa bombalıyorlar. İlk bombardımanda bir grup hayatını kaybediyor, diğer grup ise mağaralara sığınıyor. O mağaralar da bombalanıyor. Ama Erdoğan bunu anladı, burada mahkeme yargılama kararı çıkarırsa o zaman onlar yargılanacak, haklarında dava açılacak.”
Hasip Kaplan, “Sizden meseleyi büyütmeyin diye bir talepte bulunuldu mu?” sorusuna, “Hayır. Biz çok mücadele ettik. Ben Şırnak milletvekiliydim, o çocukların ailelerini Meclis’e getirdim. Meclis’te grup toplantımıza katıldılar. Orada biz bakanlarla da kavga ettik. Çünkü Ankara’daki Meclis’te ben şu sözleri okudum; ‘Fermane hawar, hawar dîsa li me fermane. Li jor tê gire gira firoke û teyaran e. Her der xistiye nava agir û mij û dûman e. Li jêr tê qîre qîra zarokan hawara dayik û bavan e.’ Aileler Maclis’te muhalefet partileri ile de görüştü. CHP’li Veli Gök de hazırladığı raporu açıkladı. O da Genel Kurmay’ın talimatı ile Malatya Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı’nın emri ile saldırı yapıldığını ve insanların böyle öldürüldüğünü söylüyor” sözleriyle yanıt verdi.
"Dava süreci devam ediyor"
15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen darbe girişiminin ardından bombardımana katılan bazı pilotların ve bazı savcıların görevden uzaklaştırıldığını bazılarının cezalandırıldığını belirten Kaplan, “Şimdi avukatlarımız bu delillerle birlikte müracaatte bulundu. Fakat bu deliller Strazburg’daki AİHM’e gittiğinde onlar da, ‘önce içerdeki tahkikatı bitirip, sonra buraya başvurmalısınız’ dedi. Yani yüksek mahkeme esastan değil, usulden karar verdi. Strasburg’taki mahkeme de bu usul üzerinden yaklaştı. Şimdi de avukatlar bu dava ile ilgileniyor. Dava süreci devam ediyor” dedi.
Hasip Kaplan, “Diyarbakır mahkemesi davayı Uludere’ye göndermiş. Uluderedeki yerel mahkeme davayı durdurmuş, ilerletmiyor. İktidar ne zaman izin verirse o zaman dava görülecek. Hatalar yok demiyorum ama şunu bilmemiz gerekiyor. Değerli kardeşim Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi daha önce de Strasburg’a iki kez bu tür davalar için başvuruda bulunmuş ve orada da ‘iç hukuk yolları tüketilsin’ denilmedi. Yani AİHM bu davayı yürütebilirdi. Fakat bu dava bitmiş, kapanmış değil. Bu dava hepimizin davası, hepimiz sahip çıkmalıyız. Bu vicdansızlık ortadan kalkmalı ve adalet yerini bulmalıdır” ifadelerini kullandı.