RÛDAW ÖZEL – Rojava’nın en büyük kenti; Haseke

Haseke (Rûdaw) – Yaklaşık 1 milyon 512 bin kişikil nüfusuyla Haseke, Rojava’nın en büyük vilayeti konumunda. Kamışlo, Malikiye, Şedadi, Gire Hemis ve Amude kentleri bu vilayete bağlı.

Haseke vilayetinde Kürtlerin yanı sıra Arap ve Ermeniler de yaşıyor. Suriye’de yaşanan kriz ve çatışmalar nedeniyle kent merkezindeki pazarın bir bölümü hala kapalı. Haseke ayrıca zengin petrol yatakları ile tanınıyor.

Haseke’de Roj Tekvando Takımı, bölgenin en ünlü Kürt spor kulübü olma özelliğine sahip. Uluslararası başarıları bulunan kulüp 2019’da katıldığı uluslararası müsabakada 3 madalya almayı başardı. Kulüp yurt dışındaki müsabakalara Kürdistan Bölgesi hükumetinin desteği ile katılıyor.

Haseki ayrıca farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir kent. Kent ayrıca farklı yemekleri ile nam yapmış. Bölgenin en ünlü yemeklerinden biri olan Mensef ise misafirlere özel hazırlanıyor.

Rûdaw ekibinin Haseke’deki izlenimleri şu şekilde:

Hasekelilerin deyimiyle burası Güney Kürdistan’ın Kerkük kenti gibi. Kentin ortasındaki kartal kavşağı, bir şehidin anısına yapılmış bu kartal heykeli.

Haseke kent merkezinde çoğunluğu Kürt olmak üzere Ermeni, Arap ve Hristiyanlarında olduğu 82 binden fazla kişi yaşıyor.

Haseke Suriye’nin büyük kentlerinden bir tanesi ve büyük bir il. Bölgenin idare merkezi olan Haseke ilinde 2004 yılında yapılan nüfus sayımına göre 188 binden fazla kişi yaşıyordu.

Haseke bir çok bileşenin bir arada yaşadığı ortak yaşamın kentidir. Kalabalık bir kent olan Haseke’de motorsiklet sayısı da çok fazla olduğu için her zaman motorsiklet sesi duyuyorsunuz.

Yedi kez savaşın meydana geldiği Haseke’de çarşı ve pazarların bir çoğu yıkılmış.

Bulunduğumuz Müftü caddesinde Kürtler yavaş yavaş dükkanlarını açarak faaliyete sokmaya başlamış. Gördüğünüz gibi kadın ve erkeklerin saç boyaları ve lokantaların olduğu dükkanlar.

Ama Haseke halkı çok çok çok güleryüzlü. Misafirlerini seviyorlar ve misafirperverler. Bu özellikleri misafirlerin ilgisini çekiyor.

Rûdaw ekibi, tatlı yapılan bir dükkana giriyor.

Kani: Bir, bir kilo, bir tane yiyeyim mi? Eline sağlık. Hımm, çok güzel. Burada yumuşak ve sıcak gazi lokması yapıyorlar. Buna ne diyorsunuz?

Tatlıcı: Buna “Evamê” “Lokma” diyoruz

Kani: Biz buna gazi lokması diyoruz

Tatlıcı: Gazi lokması evet

Kani: Ne ile yapıyorsunuz?

Tatlıcı: Arapça “muşebbek”, Kürtçe Teybunayê, buna Teybunayê diyoruz.

Kani: Biz buna bamya diyoruz

Tatlıcı: Biz daha önce buna “teybunayê” diyorduk şimdi “muşebbek”

Kani: Sence bu mu daha güzel yoksa lokma mı?

Tatlıcı: Valla hepsi aynıdır, bu da güzel, o da güzel

Kani: Sen kendin yapıyorsun bizde Soranice “Kimse benim ayranım ekşidir” demez diyorlar

Tatlıcı: Bana göre bu güzel ben bunu yiyorum

Kani: Kentte her ne kadar Araplar Kürtçe’nin kullanılmamasını çok istemiş olsalar bile Kürtler her zaman Kürtlüklerini korumuşlar ve gülerek “Araplara da Kürtçe öğrettik” diyorlar.

Kani: Kentte bulunan tekvando takımı da bir çok ülkede Kürdistani bir takım olarak yarışmalara katılıyor

Roj Tekvando Takımı antrenörü Abdullah Abi: Bütün ödüller önemli ama en önemlisi oyuncularımızın 2019 yılında Beyrut’ta uluslararası alanda kazandığı 3 madalya oldu. Bu Suriye’deki Kürtlerin tarihinde bir ilk oldu.

Kani: Söylediğiniz gibi Kürt bir takımınız var ve bugüne kadar Suriye ya da başka bir ülkenin bayrağı altında yarışmayı kabul etmediniz. Bu durum farklı ülkelere gittiğiniz zaman sizin için sorun olmuyor mu?

Abdullah Abi:  Tekvandonun geniş bir dünyası var. Bizi kabul eden ülkeler Kürt olarak kabul ediyor. 2011 yılında burada “devrim” gerçekleştikten sonra Güney Kürdistan’dan yardım alarak başka ülkelere gidiyoruz.

Kani: Bazen Korece konuştuğunuzu duyuyorum, Korece diliniz iyi mi?

Abdullah Abi: Sadece rakamları biliyorum. Selam vermeyi ve teşekkür etmeyi biliyorum, bu kadar. Çalışıyoruz. 2017 yılında Güney Kore’de uluslararası büyük bir müsabakaya katıldık ve iyi dereceler elde ettik. Gelecek yıllar için hem benim hem de sporcularımızın iyi dereceler alarak başarılı olacağımız konusunda umutluyum

Roj Tekvando Takımı sporcularından Dilyar Abdullah: Tekvando kaplanları takımının oyuncusuyum. Ortadoğu kategorisinde 2019 yılında birinci olan Roj Takımı’nın da yöneticisiyim. Zaten Beyrut Open yarışmasına da katılarak madalya kazanmıştık. Daha önce de 2013 yılında Türkiye’nin Ordu şehrinde katıldığımız yarışmada bronz madalya kazandık. 2016 yılında da Ürdün Amman’da katıldığımız yarışmada da altın madalya kazanmıştık.

Kani: Haseke’de en çok hangi yemek güzel?

Dilyar Abdullah: En çok maklubeyi seviyorum.

Kani: Haseke’nin mi?

Dilyar Abdullah: Evet Haseke’de var

Kani: Tekvandocu olarak her şeyi yiyebiliyor musun, sorun olmuyor mu?

Dilyar Abdullah: Hayır her zaman değil. Her bir dönem sevdiğim bir şeyi yiyebiliyorum.

Kani: Ben çok açım beni Haseke’nin meşhur bir yemeğine götürmen lazım tamam mı

Dilyar Abdullah: Söz tamam

Kani: Yemek her bir bölgenin kültürünün önemli bir parçası. Biz de acıktık ve Haseke de yemek saati de önemlidir.

Yemek geldi, kokusu çok güzel ve çok güzel görünüyor. Bu Haseke’ye özel bir yemek değil mi? İsmi neydi?

Dilyar Abdullah: Münsefe

Kani: Münsefe nedir?

Dilyar Abdullah: Pirinç ve (Firîg) başaktır.

Kani: Firîg nedir? Karaharman mı? Buğday gibi mi?

Dilyar Abdullah: Evet karaharman. Üzerine de kuzu bırakıyorlar. Küçük doğranmış kuzu eti. Yeşillik ve salatası ile birlikte servis ediliyor. Haseke’de çok meşhur ve çok tercih ediliyor.

Kani: Yani kuzu etini seviyorsunuz. Haseke’nin kuzuları kuzu etini seviyor. Yiyelim

Dilyar Abdullah: Kuzu eti güzeldir

Kani: Tamam yiyelim ve nasıl olduğunu görelim

Her ne kadar savaş nedeniyle kentte çok büyük yıkım olmuş olsada Hasekeliler dudaklarındaki gülücükler ile şehirlerinin bir gün daha iyi bir şekilde kurulacağından umutvarlar.