Av. Özalp: Kürdistan Bölgesi'nde zarar gören vatandaşlar, Türkiye’den tazminat alabilir
Erbil (Rûdaw) – Avukat Hişyar Özalp, "5233 Sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun" adlı yasanın baz alınarak Kürdistan Bölgesi’nde vatandaşların neden olduğu zararların karşılanması adına Türkiye'ye tazminat davası açılabileceklerini belirtti.
Diyarbakır’da bir grup avukat, Türkiye’nin bombardımanlarında zarar gören Kürdistan Bölgesi halkının tazmin edilmesi için girişim başlattı.
Konuya ilişkin konuşan Avukat Hişyar Özalp, 5233 No'lu yasaya dikkat çekerek “Türkiye’nin sınırları içerisinde ve Türkiye vatandaşı olma” şartlarının yasa çerçevesinde tanımlanmadığını belirtti.
Bu durumda Kürdistan Bölgesi’nde zarar gören Kürt vatandaşların kendilerine başvurabileceğini ve Türkiye’den tazminat alabileceklerini dile getiren Av. Özalp, “5233 No'lu yasada 'Terörle mücadelede şayet bir zarar doğmuşsa, devlet mecburi olarak bu zararları karşılamalıdır’ deniyor” ifadelerini kullandı.
“500 bin kişi yurtlarından edildi”
Rûdaw TV'de Senger Abdurrahman'ın sunduğu bültene Diyarbakır'dan katılan Avukat Hişyar Özalp, şunları söyledi:
“Güney Kürdistan’da kaç yıldır Türkiye devletinin yaptıkları aslında bir felakettir. Bunu bir ‘felaket’ olarak adlandırmak gerekiyor. Ben kendim de Süleymaniye’ye Duhok’a gittim, bölgeye gittim. Bazı Kürdistan yetkilileri ile de görüştük. 800 köy boşaltılmış durumda.
Yaklaşık 70-100 bin aile yani 500 bin kişi yurtlarından edildi. Bunu bir felaket olarak adlandırmak lazım. Hukuki olarak iki yönü bulunuyor: Birincisi Türkiye’nin kendi iç hukuku, ikincisi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) iç içtihadı.
Kuzey Kürdistan’da da terörle mücadele bahanesiyle 90’larda çok sayıda köy boşaltıldı; yaklaşık 4 bin 500 köy boşaltıldı. Onların zararının tazmin edilmesi için davalar açıldı, o davalar da AİHM’e ulaştı. 2003-2004’ten sonra da AİHM, Türkiye’ye ‘Çok fazla dosyanız geliyor, siz kendiniz bir yol bulun. Zararı siz karşılayın, dosyalar bize gelmesin. Türkiye de bir kanun çıkardı: ‘5233 Sayılı Terör ve Terörler Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun.'
“Kapsamlı araştırma yaptık, zarar yüzde 100 tazmin edilecek”
Nedir bu kanun? Hukukta bir prensip vardır. Suçlu olmasanız bile, devlet bir zararın ortaya çıkmasına neden olmamışsa da devlet objektif olarak zararları karşılamalıdır. Örneğin burada PKK bir zararın doğmasına neden olmuşsa da devlet tazmin etmek zorundadır.
2004’ten itibaren bu yasa uygulanmaya başladı. Biz de avukat olarak biz başvurmuştuk, şimdiye kadar da devam ediyor. Türkiye şu ana kadar vatandaşlarına 4 milyar dolar tazminat ödedi. Bu süreç hala da devam ediyor. Kanunda zarar gören ya da başvuran kişiler Türkiye vatandaşı olmalıdır denilmiyor. Ayrıca ‘Bu zarar Türkiye’nin sınırları içerisinde olmalıdır’ diye bir ibare yok. ‘Terörle mücadelede şayet bir zarar doğmuşsa, devlet mecburi olarak bu zararları karşılamalıdır’ deniyor.
Ayrıca AİHM’in kararları da var. AİHM diyor ki ‘Anlaşmaya imza atan taraf ülkeler, kendi sınırları dışında bir bölgede askeri olarak egemense, üs kurup karargah kurmuşsa, askeri operasyon yaparsa mahkemenin de egemenliği söz konusu olur, orada mesul olur."
Avukatlar olarak bir grup kurduklarını anlatan Özalp, "Ofisimiz Diyarbakır’da ve Silopi’de de bazı arkadaşlarımız bulunuyor. ‘Biz zarar gördük’ diyen varsa noterden bize ya da bir avukata vekaletname çıkarmalı. Bir iki evrak istenecek. Diğer evrakları da biz kendimiz zaten hazırlıyoruz" dedi.
Özalp, "Biz son derece kapsamlı bir araştırma yaptık. Başvuru yapıldıktan sonra, yüzde 100 söz konusu zarar tazmin edilecek. Tabii siyasi durumları da baz almak lazım. Şırnak ya da Hakkari’de komisyona başvuruyu yapacağız. Reddedilmesi durumunda mahkemeye gidilir. Gidilmezse bu dosyalar AİHM’e gider. AİHM karar alırsa da Türkiye mecburen bu zararları karşılamak zorundadır" diye ekledi.
“Türkiye doğrudan tazminat da ödeyebilir”
Türkiye sınırları içerisinde 100 bin aile yani 500 bine yakın Kürt'ün mağdur olduğunu belirten Av. Özalp, "Bu zararın tazmin edilmemesi mümkün değildir. Bu kişilerin mutlaka haklarının peşinden gitmesi gerekir" şeklinde konuştu.
Hişyar Özalp, "Tazminat konusunda Türkiye, AİHM’e gidilmesine hiç gerek bırakmadan da tazminat ödeyebilir. Başvurular fazla olursa ‘biz özel bir komisyon kurup tazminatı ödeyelim’ de denilebilir. Ama daha kitlesel bir başvuru yok, halkın başvurması gerekir. Tazminatın belirlenebilmesi için komisyonlarda heyetler oluyor, ziraat, harita ve inşaat mühendisleri oluyor. Örneğin evini terk etmek zorunda kalmışsan ve oraya gidemiyorsan bu mühendisler hesap yapıyor. Ya da tarım arazini ekmeyip biçemediysen 10 yıl boyunca bunun karşılığı belirlenir. Ya da meyve ağaçlarının yıllık meblağı ödenir. Bu heyetler bütün bunları belirler. Heyet, komisyona rapor sunar. Komisyon da bir karar verir, zarar şu kadar der. Sonra avukatlara ‘sulh yoluna gidelim, şu kadar tutuyor, biz bu kadar öderiz’ denilir. Kuzey’de böyle oldu, muhtemelen Güney’de de böyledir. Bazı köylere bu heyetler gidemiyor. Bu durumda uydu aracılığıyla köyünün yerini tespit eder, kaç dönüm arazin olduğuna, kaç ev olduğuna bakar. Bunlara bakılıp ortaya bir zarar bilançosu çıkarılır" ifadelerini kullandı.
Yasa çerçevesinde karşılanacak zararlar
5233 Sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunu'nun 7'nci maddesi kapsamında “Karşılanacak zararlar” olarak şunlar sıralanıyor:
“a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar.
b) Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri.
c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar.”