Epözdemir: Kürdçenin resmi dil olması için sistem değişikliği şart

Haber Merkezi - HAK-PAR Genel Başkanı Latif Epözdemir, “HAK-PAR dil konusundaki sivil girişimlere öncülük yapmayı veya bu eğilimde olan siyasetçilerle aynı yerde olmayı uygun görmez” dedi.

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı Latif Epözdemir, Türkiye’nin Kürt diline yaklaşımı, Türkiye’de Kürtçenin resmi ve eğitim dili olması yönündeki kampanyaları ve HAK-PAR’ın bu konudaki tavrı hakkında yazılı bir açıklama yaptı.

Türkiye dünyada “dilin yasaklı olduğu” çok ender ülkelerin başında yer aldığını belirten Epözdemir, “Türkiye’nin bu tutumu Kürdleri ‘tehdit algısı’ olarak görmesinden kaynaklanıyor. Kürd dilinin yasaklanması süreci Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra; kurucu iradenin ‘Tek’ ve ‘Türk’ olan bir sistemi, yani Kemalizmi inşa süreci ve ülkenin ‘Bekaası’nı işaret eden 1924 Anayasasının kabulü ile birlikte başlamıştır” dedi.

Epözdemir, şu ifadeleri kullandı:

Türk Siyaset Kurumu ‘milli şuuru’ ve ‘devlet aklı’ ile Kürd dilinde Eğitimi ve Kürd dilinin ‘Resmi Dil’ olması konusunda ciddi bir bariyer oluşturarak, sağı-solu ile ‘bir milli mutabakat’ direnci göstermektedir. Çünkü Kürdçenin resmi dil olması, eğitim dili olması hala meriyette olan Tevhidi Tedrisat Kanunu, Türk Harfleri Kanunu, Medrese ve Tekkelerin kapatılması özel kanunlar ile engellenmiş, 1924 yılından bu güne 77 yıldır, tüm TC Anayasalarının ilk üç maddesinde değişmez bir hüküm olarak yer almış hatta ‘değiştirilme teklifi’ ihtimali dahi yasaklanmıştır. Çünkü Kürdçenin eğitim dili olması ve Türkçenin yanı sıra Resmi Dil olarak kabul edilmesi, aynı zamanda mevcut ‘Tekçi-Türkçü’ sistemin dağılarak çoğulcu bir yapılanmayı gerektirmektedir. Türk siyaset kurumu çoğulcu bir yeniden yapılanmaya rıza göstermemektedir. Hal böyle olunca Kürdlerin ‘Ana Dilinde Eğitim Hakkı’ talebi doğal olarak diğer kolektif haklar kümesinden ayrı durmamakta ve hatta dil özgürlüğü için mücadele politik bir mücadele halini almış bulunmaktadır.”

“Türkiye’de ne yazık ki, politik mücadele gerektirmektedir”

“Dünyanın birçok yerinde farklı dillerde eğitim talepleri masumane, sivil ve kültürel, insani bazda gelişme gösterirken Türkiye’de durum ne yazık ki, politik mücadele gerektirmektedir” diyen Latif Epözdemir, “Bu nedenle Kürdlerin bu yöndeki taleplerini isterken zorunlu olarak Kürdlere bir statü istemek ve bu üniter yapının dağılarak çoğulcu, çok sesli bir yapının, yani en azından özerk ya da federatif bir sistemi savunuyor olmak gerekir. Belki dünyanın kimi ender ülkesinde üniter yapı içinde de birden çok dille eğitim yapma ve çok dili resmi dil statüsünde görme imkanı vardır. Ancak bunu Türkiye’nin yerleşik resmi algıları ve tekçi zihniyete olan tutku ve bağlılığı ortadan kalkmadan üniter yapı korunarak gerçekleştirmek çok zordur, hatta belki de mümkün değildir” değerlendirmesinde bulundu.

“Kürt Dil Platformu ‘politik’ bir platform görüntüsü vermekte”

Son dönemde Kürtçenin resmi dil olması ve eğitim dili olması konusunda farklı inisiyatiflerin geliştiğini anımsatan Epözdemir, Kürt Dil Platformu, Kürt Dili ve Kültürü Ağı ile HEZKURD’a dair görüşlerini dile getirdi.

 HAK-PAR Genel Başkanı Epözdemir, şunları kaydetti:

 “Kürt Dil Platformu, Kürt Dili ve Kültürü Ağı 22 Şubat’ta Kürdçenin resmi ve eğitim dili olması için imza kampanyasını başlattı. Platformda, Halkların Demokrasi Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP), Kürdistan Demokrat Partisi-Bakur (KDP-B), Kürdistan Demokrat Partisi-Türkiye (KDP-T), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), İnsan ve Özgürlük Partisi ile Azadî çevresi bulunuyor.

Daha çok siyasi partilerin öncülüğünde ilerleyen Kürt Dil Platformu bu nedenle ‘politik’ bir platform görüntüsü vermekle birlikte, bileşenleri arasında bulunan kimi siyasi parti ve kurumların Kürdler için ‘hiçbir statü’ öngörmediği ve ‘anadilinde eğitimin’ hangi koşullarda ve nasıl yapılması gerektiği konusunda tutarlı bir programlarının olmadığı bilinmektedir. Örneğin kampanyaya ilk imzayı atan kişi HDP Genel Başkanı Mithat Sancar olduğu halde HDP’nin ‘ortak vatan, dil,bayrak vs.’ daha da önemlisi üniter yapıya bağlı ‘Türkiyelileşme’ sevdasında olduğu, programlarında Kürdlere yönelik hiçbir talebin bulunmamış olmasına rağmen bu kampanyada başı çekmesi manidardır.

Daha da önemli olan bu platformdaki farklılıktır. Statü isteyenler ve istemeyenler kervan olup yola dizilmişler. Statü isteyenlerin kimileri ‘bağımsızlıkçı’ olduğu halde Türkiye’yi böldürmemek için kurulduğunu her seferinde dile getiren HDP ve türevleri ile iş birliği içinde. Demek ki bu işin arka bahçesinde başka bir şey var ve dil gibi masum ve duygusal duyarlılık gösterilen bir konu başka amaçlar uğruna yurtsever kamuoyuna gerçek amaç gizlenerek servis edilmektedir.”

Epözdemir, HDP’nin 110 belediye ve 80 parlamenter ile güçlü bir biçimde Kürtlerin desteğini aldığı halde hiçbir zaman Kürtçenin resmi dil olması ve eğitim dili olması konusunda bir girişimde bulunmadığını savundu.

HAK-PAR Genel Başkanı, “Bugün hızla güç kaybeden ve gözden çıkarılmış olan; bu nedenle de kapatılma sürecine girmiş olan bu partinin meclise ‘tüm halkların dilinde eğitim hakkı’ önergesi vermesi, ardından da sözde 9 partiyi de arkasına takarak Kürdçe dili için kampanyalara aktif olarak katılmaya bugünlerde karar vermiş olması manidar ve bir o kadar da samimiyetsiz bir girişimdir. Kaldı ki HDP’nin Kürd dili için değil ‘tüm anadilleri’ için verdiği ve eğitimi konu edinerek resmi dil olmayı talep etmeyen önergesi Meclis’te anında reddedildi. (Red edenlerin bir kısmı HDP’nin bağlaşıklarıdır.) Bu gelişme bile yukarıda yaptığımız tespiti doğrulamaktadır” ifadelerini kullandı.

“Zevahiri kurtarma kampanyasıdır”

Siyasetçilerin öncülük ettiği bu çalışmanın “sorunlu, tartışmalı ve çelişkilerle dolu” olduğunu ifade e3den Epözdemir, “Bu Kürd dilinin masumiyeti üzerinden siyaset devşirme girişimidir, kendi siyasetlerine alan açmaktır ve içtenlikten uzaktır. Bu kampanyanın bugün başlatılmış olması da ayrıca anlamlıdır. Bize göre bu kampanya ‘zevahiri kurtarma’ kampanyasıdır. Yurtsever Kürd kamuoyu bu konuda duyarlı olmalıdır” diye belirtti.

Latif Epözdemir, HAK-PAR olarak Kürt dilinin eğitim dili olması, Türkçenin yanı sıra resmi dil olmasını parti programının önemli bir amacı halinde deklere ettiklerini ve bu konudaki anlayışı da devam etirdiklerini söyledi.

Bunu yaparken de Kürtler için “federal bir statü” talebini ileri sürdüklerini hatırlatan HAK-PAR Genel Başkanı Epözdemir, “HAK-PAR dil konusundaki sivil girişimlere öncülük yapmayı veya bu eğilimde olan siyasetçilerle aynı yerde olmayı uygun görmez. Ancak biz parti olarak sivil inisiyatifleri destekleriz. Örneğin HEZKURD inisiyatiflerini önemsiyor ve destekliyoruz. Parti olarak sivil inisiyatiflere destek vermeye hazırız ancak onları yönetmeyi, kontrol etmeyi doğru bulmuyoruz” dedi.

Epözdemir, “HAK-PAR, kapsayıcı ve evrensel değerler taşıyan sivil alanın, toplumun tüm kesimlerini güvenle bir araya getirmesini, farklı kesimlerin hak arayışlarına toplumun odaklanmasını sağlayacak olan bu çalışmaları desteklemenin daha doğru olduğuna inanıyoruz. Biz sivil toplum kuruluşlarımızın ve sivil bireylerimizin bu alandaki çalışmalarını takdirle karşılıyoruz. Onların amaç ve hedefleri olanaklı kılan her türlü girişimlerini destekliyoruz” ifadelerini kulandı.

Latif Epözdemir, HAK-PAR’ın neden bu inisiyatifler içerisinde yer almadığını ise, “Aynı zamanda Kürt Dil Platformu sözcüsü Sayın Şerefxan Ciziri’ye de bir cevap niteliğindedir. Sayın Ciziri’ye sözümüz şudur: HAK-PAR’ın neden sizin inisiyatifinizde olmadığının açık nedenleri yukarıda sayılmıştır. Başkaca da size vereceğimiz bir yanıt yoktur. Size başarılar dileriz, kampanyanızın parçası olmayı doğru görmüyoruz ama engel de olmuyoruz” dedi.