Kobanili anne-baba IŞİD’in 11 yıl önce alıkoyduğu oğullarını arıyor

16-12-2024
Hemin Abdullah
Kobanili anne-baba IŞİD’in 11 yıl önce alıkoyduğu oğullarını arıyor/ Foto: Rûdaw
Kobanili anne-baba IŞİD’in 11 yıl önce alıkoyduğu oğullarını arıyor/ Foto: Rûdaw
Etiketler Kobanili Aile Kayıp Anne Baba IŞİD Kobani
A+ A-

Duseldorf (Rûdaw) - Suriye ve Rojava halkı son yılların en hızlı ve zor günlerini yaşıyor. Almanya'da yaşayan Kobanili bir aile içinse acı dolu günlerin soru gelmiyor.

18 yaşındaki Muhammed, 2013 yılında Halep'ten Erbil'e giderken IŞİD tarafından alıkonuldu. Muhammed’den o zamandan beri haber alınamıyor.

Muhammed anne ve babasına önce oğullarının IŞİD'in elinde olduğu daha sonra ise Baas rejiminin hapishanesinde olduğu söylendi.

Muhammed'in anne ve babası, Rûdaw TV’de yayınlanan Diaspora programında Hemin Abdullah’a yıllarca süren bekleyişlerini ve oğullarının başına ne geldiğini bilmemenin acısını anlattı.

“550'ye yakın insanımız Kobani ve çevresinde IŞİD'in eline geçti”

Kaçırılan Muhammed'in babası Muhammed Emin Müslim şunları söyledi:

"Artık Beşar Esad gittiğine göre, Suriyeli bir şahsiyet olarak, 50 yıllık diktatörlük rejiminin artık kötülük yapmaması, işkence yapmaması nedeniyle çok mutluyuz. Dolayısıyla Kürtler olarak biz de onun gidişinden memnunuz. Halkımızdan 550'ye yakın insanımız Kobani ve çevresinde IŞİD'in eline geçti ve kayıp. Bu büyük acı içimizde kaldı. Umarız bir gün bir kapı açılır, bir yolu bulunur, belki akıbetlerini öğrenip onları buluruz. Oğlumun kaçırılma hikayesi şöyleydi: Oğlum Muhammed medya çalışmalarına çok meraklıydı. Basın toplantısına katılmak üzere Güney Kürdistan'dan davet aldı. 25 Ağustos 2013'te 18 yaşındayken yola çıktı ve Kobani ile Rakka arasında IŞİD onları durdurdu, kaçırdı ve ortadan kayboldu. Orada tanıdıklarımız vardı, silahlı gruplara gittik ve onlara sorduk. IŞİD tarafından yakalandığı ve cezaevinde olduğu söylendi."

"IŞİD çağrı yaptı"

Kaçırılan Muhammed'in annesi Zahide Ebdi de şunları söyledi:

"Oğlumun yakalanmasının ardından IŞİD bir çağrı yaptı. Aileleri gelip elimizdeki kişileri araştırabilir dediler. Öyle bir ilan çıkarmışlardı. Kalkıp gittim. Tepeden tırnağa siyah kadın kıyafetler giydim. Eldiven taktım. Hatta küçük çocuğumu da yanıma aldım, kadının yalnız olmasına izin vermiyorlar diye. Rakka'ya ulaştım ve belediyeye benzeyen bir binaya gittim. Orada bir Tunuslu vardı, “İki saat sonra içeri girin” dedi. İki saat sonra girdim. Oradaki bir kişi bana oğlumu öldürdüklerini söyledi, ben de oğlumu hangi sebeple, hangi suçtan öldürdünüz dedim. ‘Oğlunuz bizi öldürmeye geldiği için’ dedi, ben de bunun doğru olmadığını, oğlumun sadece seyahate çıktığını söyledim. ‘Hayır, siz oğullarınızı Erbil’e Kürdistan’a gönderiyorsunuz, orada pratik yapıp eğitim veriyorsunuz, sonra gelip bizi öldürüyorlar’ dedi. Ben de hayır, oğlum kimseyi öldürmedi dedim. Sonra yanındaki bir kişi oğlumun öldürülmediğini söyledi. Dışarı çıktım, sonra altı kez daha yanlarına gittim. Emirlerinden biri bana ‘sen hiç yorulmuyor musun’ diye sordu. Ben de ‘hayır yorulmuyorum, ben oğlumdan daha kıymetli değilim’ dedim.

Mısırlı IŞİD emiriyle karşılaşma

Zahide Ebdi o süreçte Mısırlı bir IŞİD emiriyle karşılaşmasında yaşananları da şöyle anlattı:

“Mahkeme vardı, o da mahkemede kadıydı. Dedi ki biz gelip Kobani’yi ele geçirdiğimizde oğlunu bırakacağız. Oğlun bizde fakat bırakmıyoruz vermiyoruz. Kobani’yi, Aynulislam’ı alıncaya kadar vermeyeceğiz dedi. Daha sonra esir takası yapacağız dediler. Eşim Rakka’daydı. Ona telefon açtım git, bizim adımızı yazdır dedim, takas yapılabilsin diye. Gitti Ceyş’ül Hür’e ismini yazdırdı. Gittik, hepimiz hazırdık fakat takas gerçekleşmedi. Nedenini de bilmiyoruz. Daha sonra bana bir telefon geldi ve oğlumun Esad rejiminin elinde olduğu olabileceği ihtimali doğdu. Oğlum Dera'dadır dediler. Ben inanmıyorum dedim. İnanmıyorsan başka biri ile telefonda konuşturacağım dedi. Konuştuğum kişi oğlunu bıraktırabilirim dedi. Oğlum nerede diye sordum. ‘Oğlun Deyrezor’da hükümet hapishanesinde’ dedi. Ben de oğlum olup olmadığını nereden bileyim, bana bir kanıt göster dedim. Oğlum olduğuna dair ya bir ses ya bir görüntü gönder dedim. Ancak ‘uzaktayım, fotoğrafını gönderemem ama bıraktırabilirim’ dedi. Ben de ‘telefon açtıramıyorsan bir fotoğraf gönderemiyorsan nasıl bıraktıracaksın’ dedim. Bu nedenle kabul etmedim.

Zahide Ebdi 11 yıldır bu acıyla nasıl baş ettiği hakkında da şunları söyledi:

“Oğlumuz kaybolalı 11 yıl oldu, çok aradık, çok sorduk. Hatta Özerk Yönetim aracılığıyla onu bulmak için Facebook'ta bir kampanya bile oluşturduk. Rûdaw da yayınladı ama ne yazık ki bulamadık. Baxos IŞİD'den kurtarıldığında bile çok çabaladık ve çok sayıda Kobanili esirin orada olduğunu duyduk ama bize hiçbir şey söylemediler ve onun hayatta olup olmadığını bilmiyoruz."

"Evimizde mutluluk yok"

Muhammed Emin Muslim de şunları söyledi:

"Bizim evde mutluluk yok. Sevinemiyoruz, mutlu olamıyoruz. Bir eğlenceye falan katılamıyoruz. Çocuklarımıza da bu tesir ediyor; görüyoruz ki çocuklarımız da bizim gibi sevinemiyor. O büyük hüznü yüreklerinde hissediyorlar.”

Son olarak Zahide Ebdi, " Diğer iki çocuğum sık sık ağabeylerini soruyor, ama benim daha fala üzgün görmek istemedikleri için konuyu açmamaya çalışıyorlar” dedi.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli