‘HES inşa edilen Zilan Deresi’nde hala Kürt kanı kurumadı!’
Erbil (Rûdaw) - Van ÇEVDER Başkanı Ali Kalçık, Zilan Deresi’nde inşa edilen HES’in bölgenin doğasına ve tarihine büyük bir zarar verdiğini belirterek, “Tek kelime ile bir vahşettir ve bu vahşetin önüne geçilmesi gerekiyor” dedi.
Van’ın Erciş İlçesinde bulunan Zilan Deresi’ne 2014 yılında Hidro Elektrik Santrali (HES) yapılması için başlatılan çalışma çevre örgütleri ve çevre köylerin başvurusu üzerine Danıştay kararıyla durdurulmuştu. 2015 yılında Danıştay 6. Dairesinin kararıyla yapımı durdurulan HES projesine, yeniden başlandığı ortaya çıktı.
Rûdaw’a konuşan Van Çevre Derneği (ÇEVDER) Başkanı Ali Kalçık, “2014’te Zilan Deresi’nde HES inşa edilmesi için müracaatte bulunuluyor. ÇED Değerlendirme Raporu için köylülerle toplantı yapılıyor. Orada yerleşik olanlar buna itiraz ediyor. İtirazların sonucunda proje bir süreliğine durduruluyor. Daha sonra 2015 yılında ÇED raporu esas alınmadan, mahkeme kararına rağmen projeye yeniden başlanıyor. Şimdi bu çalışma hala devam ettiriliyor” dedi.
Zilan Deresi’nin 1930’da gerçekleştirilen katliamdan sonra boşaltıldığını hatırlatan Kalçık, bölgenin Kürtlerden arındırıldığını söyledi.
Konu hakkında kamuoyundan tepki beklediklerini dile getiren ÇEVDER Başkanı Ali Kalçık, “Türkiye’de hukukun durumu ortada. Bir de Van’da başka ilginç bir durum daha var. Her ne kadar Türkiye’ye bağlıysa da Türkiye hukukuyla yönetilmiyor gibi bir durum var Van’da. Şöyle ki; bin 300 günden fazla bir süredir valiliğin kararıyla basın açıklamaları ve siyasi faaliyetler dahi yasaklanıyor. Hal böyle olunca insanlar katledildiğinde bile bir açıklama yapabilme imkanı kalmıyor. Bundan dolayı da yapılabilecek pek birşey yok” dedi.
Doğanın ve ekolojinin korunması gerektiğini vurgulayan Kalçık, “Bugün koronavirüs salgınının bir nedeni de çevre kirliliğidir. Enerji günümüzün temel ihtiyacıdır. Ama eğer sorun enerji ise bugün yenilenebilir, temiz bir enerji var. Rüsgar ve güneş enerjisi var. Bu enerji eşitlikçidir, tükenmezdir, doğaya zarar vermiyor” ifadelerini kullandı.
Zilan Deresi’nde HES inşa edilmesi konusundan iki açıdan önemli olduğuna vurgu yapan Kalçık, sözlerine şunları ekledi:
“Birincisi orada hala katledilen insanların kemikleri var. Kazılarda, 1930’da gerçekleştirilen katliamda katledilenlerin kemikleri çıkarılıyor. Kürtlerin kanı hala orada kurumamış. İkincisi de o bölgeye yaşayan endemik bitki türleri ve canlıların bulunması. Nesli tükenen semenderler, su samurları var. Bir de Van balığının 15 Nisan-15 Temmuz’daki üreme dönemlerinde akın ettiği bir yerdir.
Oradaki doğa her canlıya, insana, börtü böceğe eşit şekilde yaşam hakkı veriyor. Buna rağmen birilerinin bunu kendisi adına kullanması veya bir şirkete vermesi kabul edilebilir bir durum değil. Tek kelime ile bir vahşettir ve bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Herkesin bu konuda hassasiyet göstermeli. Malesef, bugün Türkiye’deki mevcut koşullardan dolayı kimse ne tepki ne de direniş gösterebiliryor. En basit bir itirazda insanlar cezalandırılıyor, malesef.”
Bu arada projeye karşı olanlard da sosyal medya üzerinden de #ZilandaEkolojikKatliamDurdurulsun tagı ile tepkilerini dile getiriyor.
Zilan Deresi 1930’da başlayan Ağrı isyanı sırasında yapıldığı belirtilen sivil katliamların merkezini oluşturuyor.
Bu katliam sırasında 15 bine yakın köylünün katledildiği belirtiliyor. Cumhuriyet Gazetesi 16 Temmuz 1930 tarihli haberinde yaşananları “Zilan deresi ağzına kadar ceset dolmuştur” başlığıyla duyurmuştu.