Sınırdaki hayvanlar depresyona girdi!

Suruç (Rûdaw) - IŞİD saldırılarından kaçan Kobani köylüleri bir kısım besi hayvanını sınırın Türkiye tarafına geçirerek kurtarırken, geri kalanı ise, kurşunların altında boş arazide dolaşıyor.

 

Kobani-Suruç sınırında bir birinden ayrı düşen hayvanların da en az insanlarınki kadar dramatik öyküleri var.

 

IŞİD’e karşı sınırda nöbet tutan eylemciler, bazen top mermilerine hedef olan ve bombardıman başlayınca sağa sola koşturmaya başlayan hayvanların geceler boyu nasıl huysuzlandıklarını anlattı.

 

Rûdaw’a konuşan insan hakları aktivisti Kerim Kayalar, sınırda kaldığı süre içinde üç ilginç durumla karşılaştığını söyledi.

 

Bunlardan birinin insanların Kobani’deki savaşı futbol maçı izler gibi izlemesi olduğunu belirten Kayalar, “Sınırda kaldığım süre içinde bu çok dikkatimi çekti, insanların bu kadar yakın mesafede bir savaşı futbol maçı izler gibi izlemesi bana çok dramatik geldi. Orada insanlar birbirini vuruyor, bu tarafta da çaresizce seyrediliyordu” dedi.



 

Kendisini etkileyen ikinci durumun ise insanların can havliyle kaçışması ve kimin ne taşıyabildiyse beraberinde getirmesi olduğunu anlatan Kayalar, “insanların toza dumana boğularak kaçışması, bağırmalar, ağlamalar, çocuk sesleri, yaralılar, anlık anlatılan kafa kesme hikâyeleri, tüm bunlar gerçekten savaşın iyi bir özetiydi benim için” diye belirtti.

 

Kayalar, üçüncü ilginç bulduğu durumu da şöyle anlattı:

 

“Beni etkileyen bir başka şey de hayvanların çaresizliğiydi. Köylüler bir kısım koyunlarını sınırın bu tarafına getirirken, bir kısmı da IŞİD’e yakın bölgelerde kalmıştı. O tarlaların içinde bir o yana bir bu yana sahipsiz bir şekilde gelip gidiyorlardı. Bu taraftakiler de onları görünce sınır tellerine doğru hareketleniyorlardı. Kobani’ye gidip gelenler bu şekilde yarı yolda kalan hayvanların kurşunlanarak öldürüldüklerini anlattı.”

 

Uzun süre sınırda nöbet bekleyen İhsan Tüfekçi isimli vatandaş da, hayvanların gece boyunca nasıl huysuzlandıklarını anlattı.

 

Kobanililere ait hayvanların bir kısmı dışarıda kalırken bir kısmının da Suruç köylerindeki ahırlara konulduğunu belirten Tüfekçi, yaşadığı bir olayı şöyle dile getirdi:

 

“Gece boyunca bir hayvanın böğürmesi geliyordu. Biz sınırda bekleyenler en son dedik gidip bir bakalım. Gidip sorduk meğerse yavrusu sınırın diğer tarafında kalmış. Sahibi de o evde kalıyordu. ‘Yavrusu için huysuzlanıyor’ dedi. İnanır mısın o an gözlerimden yaş aktı. Ve bu şekilde birçok yerde gece boyu koyun, keçi, inek sesleri geliyordu. Demek ki onlar da yavrularını kaybetmişti.”

 

Tüfekçi, bir gencin de Kobani’den gelirken güvercinlerini de beraberinde getirdiğini ve her şeyi bırakıp güvercinleriyle ilgilenmesinin kendisini çok duygulandırdığını belirterek, “Oradaki hayvanların durumuyla göç eden insanların çektiklerini düşündüğüm zaman, resmen kendimden nefret ettim. Kürt halkı nasıl bu duruma düşer, bu nasıl bir kader” şeklinde yakındı.