Amed Sağlık Platformu COVİD-19 Eylül-Ekim raporunu açıkladı

Haber Merkezi - Amed Sağlık Platformu tarafından yeni tip koronavirüse (Covid-19) ilişkin yayınlanan raporda, pandeminin bütün yıkıcı etkisi ile devam ettiği belirtildi.

Amed Sağlık Platformu Covid-19 Eylül-Ekim raporunu açıkladı

Raporda, Diyarbakır’da bazı günler 800’ün üzerinde olmak üzere günlük ortalama 500-600 vakanın tespit edildiği ifade edildi.

Covid-19 ile mücadelede çözüm önerilerinin 12 madde şeklinde sıralandığı raporda, şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye’de Resmi olarak doğrulanmış ilk vakanın açıklanmasından sonra geçen süreçte Pandemi bütün yıkıcı etkisi ile devam ediyor. Ne yazık ki salgının 1. dalgası bastırılamadı. İlimizde de birçok faktöre bağlı olarak pandeminin yıkıcı etkisini katmerli bir biçimde yaşıyoruz.

18 Mart 2020 tarihi itibariyle Diyarbakır’da görülmeye başlanan pandemiye ilişkin en son Eylül ayı başında Diyarbakır Tabip Odası bir rapor paylaşmış ve çalışma alanlarımızdan aldığımız verilerle bu raporlarımızı periyodik olarak yayınlayacağımızı deklare etmiştik.

Kasım ayının başı itibariyle dünya genelinde hasta sayısı 50 milyonu aşmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye de toplam vaka sayısı 399360, toplam vefat sayısı 11059 olarak bildirilmiştir. Sürecin başından beri şeffaf bir yönetim biçimi sergilenmediği, salgına ilişkin epidemiyolojik veriler paylaşılmadığı için tüm ülke genelindeki vakaların dağılımını bilmediğimiz gibi Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü tarafından veriler paylaşılmadığı için ilimizdeki Covid-19 vakaları ve ölüm sayılarını da ilgili verileri yetkililerden öğrenemiyoruz. Bununla beraber 1 Haziran sonrası erken yeniden açılma süreci ile birlikte alınan önlemlerden vazgeçilmesi ile birlikte ilimizde vakaların çok hızlı bir şekilde arttığı gözlemlenmektedir. Hastanelerden aldığımız bilgilere göre Diyarbakır’da bazı günler 800’ün üzerinde olmak üzere ortalama 500-600 hastada PCR pozitifliği saptanmaktadır. 500 ün üzerinde hasta kliniklerde 100’ün üzerinde hasta yoğun bakım ünitelerinde yatmaktadır. Yine bu süreçte ulaşabildiğimiz kadarıyla 1182 sağlık çalışanına Covid-19 tanısı konulmuştur. Şehrimizde 13 sağlık emekçisi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmiştir.

Kısıtlamaların kaldırılması hasta sayısını dramatik bir şekilde arttırmıştır. Halkın ekonomik kaygılarını gidermeden “evde kal” çağrıları yapılmış, artan vaka sayılarının sebebi olarak her fırsatta halkın tedbirsizliği gösterilmiştir. Hükümetin salgının yayılmasını engellemektense ekonomiyi öncelemesi salgının bütün yükünü sağlık emekçilerinin omzuna yüklemiştir. Nitekim bu süreçte alınması gereken önlemleri göz ardı eden hükümet ve sağlık bakanlığının attığı ilk adım, pandemi sürecinin bütün yükünü sırtlamış olan sağlık personellerinin yıllık izin, tayin ve istifalarını yasaklamak olmuştur.

2.ve 3. basamakta uygulanan katı MHRS nedeniyle ASM’lerde hasta yoğunluğu artmıştır. Hasta sevkleri ciddi sorun alanı haline gelmiştir. Salgının yayılımının durmasına yönelik merkezi önlemler alınmaması sebebiyle “özellikli izlem” sayıları 80-100 bandında seyretmektedir. Hâlihazırda hasta sayıları artmış olan aile hekimlerinin bu izlem hastalarını araması ve takip etmesi çok ciddi iş yükü yaratmaktadır. Entegre hastanelerde çalışan aile hekimlerine tüm bu yoğunluğun yanında ayda 7-8’i bulan hafta içi-hafta sonu acil nöbeti tutturulması sorunları içinden çıkılamaz bir hale getirmiştir. ASM' lerde görev alan sağlık çalışanlarına koruyucu ekipman dağıtımının yetersiz olduğu, tüm talep ve girişimlerimize rağmen sahada çalışan sağlıkçıların güvenliğinin göz ardı edildiği tespit ettiğimiz önemli konulardan biridir.

Fabrika ve atölyelerde Pandemi başında işverenlerin dağıttığı maske ve koruyucu ekipmanların, ulaşılabilirliğin artması bahane edilerek çalışan tarafından temin edilmesi istenmektedir. Covid pozitif işçi sayılarının artması denetime yönelik bir çabaya sebep olmamış; aksine, semptomsuz temaslılara test yapılmayarak ekonomik gerekçelerle salgının yayılmasına göz yumulmuştur. Covid testi pozitif gelen personellere temaslıların isimlerinin verilmemesi konusunda yapılan işveren baskısı olağanlaşmıştır.

Fabrikalarda yapılması gereken filyasyon çalışmalarının yerinde değil telefon üzerinden yapılmaya çalışılması, pozitif vaka sayısının fazla olduğu fabrikalarda vardiyalı -mesafeli çalışma, gereklilik halinde üretime ara verilmesi konusunda il sağlık müdürlüğünün önlem almaktan kaçınması, iş sağlığı alanında salgın yönetimindeki dikkat çekici kusurlardandır.

Artan viral yük nedeniyle enfekte sağlıkçı sayısı artmıştır. Bileşeni bulunduğumuz Sağlık Platformu ile beraber salgının ilk gününden itibaren enfekte sağlıkçı istatistiklerini toplamaktayız. 25 Mayıs itibari ile 95 olan enfekte sağlıkçı sayısı, Kasım başından beri binin üzerinde seyretmektedir. Yeterli önlem alınmamasının bedelini emekçiler sağlıklarıyla ödemektedir.

Covid-19 pandemisi sonrası milli eğitim bakanlığının EBA (Eğitim Bilişim Ağı) üzerinden yürüttüğü online eğitimde görülen aksaklıkların  (sistemin sürekli hata vermesi, internete ulaşımı olmayan ve/veya internet üzerinden dersleri takip edecek bilgisayar-tableti olmayan öğrencilerin olması) ve son dönemde EBA'nın çökmesi ile ulusal basına yansıyan ve iyice gün yüzüne çıkan eğitimde fırsat eşitsizliğinin üzerini örtmek isteyen siyasal iktidar, okullarda gerekli önlemleri almadan belirli sınıflar için yüz yüze eğitime geçme kararı almıştır. Bunun sonucu olarak şehrimizde her gün onlarca öğretmen, okullarındaki mesai arkadaşlarının pozitif çıktığını belirterek hastanelere başvurmaktadır.

Kayyum yönetimindeki Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İşleri (DİSKİ) Genel Müdürlüğü, bu yılın Ocak ayında Diyarbakır merkez ve ilçelerinde suyun metreküp fiyatına yüzde 35-330 oranında yaptığı zammın üzerinden bir yıl geçmeden ikinci defa yüzde 24,82-112,40 oranında değişen zam yapmıştır. İnsanların temel ihtiyacı olan suya daha çok gereksinim duyulduğu pandemi sürecinde suya kolay ulaşımın önemi artmıştır. Bilim insanları pandemi sürecinde Covid-19 ile mücadelede sık sık el yıkamanın ve bulunduğumuz çevreyi hijyenik hale getirmenin önemini vurgulamaktadır. Bunun da ön koşulu insanların suya daha kolay ulaşabilmelerinden geçer. Böyle devam ederse ev ve iş yerlerinde suya yapılan zamlardan kaynaklı gerekli hijyen koşulları sağlanamayacaktır. Bu sebeple yaygınlaşan Covid-19 virüsü toplum sağlığını daha fazla tehlikeye atacaktır.

Cezaevleri toplu yaşam alanlarıdır. Pandemi döneminde cezaevlerine özel iyileştirmeler getirilmelidir. Nitekim salgının ilk aylarında “Covid-19 affı” ile çok sayıda tutuklu ve hükümlü serbest bırakılmış, siyasi mahpuslar af kapsamının dışında tutulmuştur. Salgının geldiği noktada Diyarbakır’daki cezaevlerinde koronavirüs vaka sayıları artmış, beklenildiği üzere yayılımın önüne geçilememiştir. Havalandırmaların yetersiz olduğu cezaevlerinde, düzenleme yapılmadığı takdirde kötü haberlerin önüne geçilemeyeği açıktır.

Siyasal iktidarın, yetkililerinin salgın kontrolünü ciddiye almadığı, sorumluluğu tümüyle vatandaşa yüklediği, bireysel önlemler ile süreci geçiştirdiği gözlemlenmektedir. İlimizde artan vaka sayıları, yetmeyen hastane ve YBÜ yatak sayıları, giderek tükenen sağlık emekçileri görmezlikten gelinmekte, Epidemiyolojik verilere uygun, halk sağlığının önemsenerek alınması gereken kamusal önlemlerin hiçbirinin devreye sokulmadığına tanık olmaktayız

Önerilerimiz:

1. KHK’lilerin durumunun görüşüldüğü OHAL komisyonları, pandemi bahanesiyle çok az sayıda dosya görüşmektedir. Pandemi öncesi ayda 4000 dosya görüşülürken, tüm pandemi boyunca 3000 civarında dosyayı sonuçlandırılmıştır. İlimizde KHK ile ihraç edilen 137 sağlık emekçisi bulunmaktadır. Sağlık emekçilerinin geri alımları ile ilgili çalışmalar ivedilikle başlatılmalıdır.

2. Tüm sağlık çalışanlarına ayrım gözetmeksizin periyodik olarak test yapılmalıdır.

3. Testlerin hastaneler dışındaki yerlerde de uygulanmasına yönelik çalışmalar hızlandırılmalıdır.

4. Olası salgın artışı için Covid-19 klinikleri ve yoğun bakım üniteleri arttırılmalıdır.

5. İş yeri güvenliğine yönelik önlemler arttırılmalı, denetimler sıklaştırılmalıdır.

6. Aile Sağlığı Merkezleri çalışanları tükenmişlikle karşı karşıyadır. İş yüklerini insani sınırlara çekecek düzenlemelere gidilmelidir.

7. Mesleklerini yaparken yakalandıkları ve ölümle sonuçlanabilen Covid-19 hastalığı Sağlık çalışanları açısından meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir.

8.Covid-19 hastalığına yakalanan Sağlık çalışanlarının işe dönüş kriterleri hastalığın şiddeti, ortaya çıkan sekel ve viral yük dikkate alınarak uluslararası kılavuzlara uygun olarak belirlenmelidir.

9. Okullarda Covid-19 pandemisine yönelik önlemler arttırılmalı, denetimler sıklaştırılmalıdır.

10. DİSKİ’nin derhal su zammına ilişkin kararı iptal etmesi, ücret indirimine gitmesi ve faturalarını ödeyemeyen vatandaşlara kolaylık sağlaması gerekmektedir. Böyle olağanüstü bir süreçte hijyen için elzem olan şebeke suyu ücretsiz verilmelidir

11. Cezaevlerine ilişkin yeni düzenlemelere gidilmeli, af kapsamı genişletilmelidir. Risk faktörü taşıyan hasta mahpuslar bir an önce tahliye edilmelidir.

12. İş yükü artan sağlık çalışanlarının viral maruziyetleri göz önünde bulundurulmalıdır. Sağlık çalışanı sayısı arttırılmalı, yeni atamalar ve toplu alımlar yapılmalıdır.

Tedbirlerden hızlı bir şekilde vazgeçilmesi ile vakalar hızla artmaktadır. Toplum bağışıklığı stratejisini benimsediği anlaşılan hükümetin Covid-19 salgın süreci karşısındaki tutumundan endişe duyuyoruz. Salgın ile mücadele toplumun ve bireylerin sorumluluğunu aşan bir kamusal irade ve duyarlılık gerektirir. Kentte kamu/ özel yatak kapasitesi vaka sayılarımıza uyumlu olarak organize edilmelidir. Olağan sağlık hizmetleri, acil ve öncelikli olanlar dışında 'hassasiyetle' yönetilmelidir. Salgın tehlikesi devam ederken bir kez daha hükümeti ve Diyarbakır’daki yetkilileri halk sağlığını önemsemeye, sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.