Rafidain Koalisyon Lideri: Mahkeme yanıltıldığı için Hıristiyan kotası kaldırıldı
Erbil (Rûdaw) - El Rafidayn İttifakı lideri Yunadim Yusuf Kana, Kürdistan Parlamentosu'nda Hristiyan kotasının kaldırılması konusunda “Federal Mahkeme'den gizlenen ek yasa” olduğunu ve bu nedenle mahkemeye itirazda bulunduklarını söyledi.
Irak Federal Yüksek Mahkemesi, 21 Şubat 2014 tarihinde Kürdistan Bölgesi’nin dört seçim bölgesine bölünmesi ve 111 sandalyeli Kürdistan Parlamentosu’nunda Türkmenlere 5 ve Hristiyanlara 6 (Süryani-Keldanilere 5, Ermenilere 1) olmak üzere, 11 kişilik kotanın “anayasaya aykırı” olduğuna karar verdi.
Rûdaw TV’de Nwêner Fatih’in sunduğu Rûdawî Emro programına konuk olan Hristiyan El Rafidayn İttifakı lideri Yunadim Yusuf Kana, Federal Mahkemenin kararı ve Irak’ta Hristiyanların durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu.
“Temelde Kürdistan Bölgesi'ndeki otoritenin bir parçasıyız”
Yunadim Yusuf Kana, “Temelde Kürdistan Bölgesi'ndeki emri vaki otoritesinin bir parçasıyız. 1991’de Irak muhalefeti olarak sekiz partiydik. Bir yandan biz Hristiyanlar, bir yanda Irak Komünist Partisi, diğer yandan da altı Kürt partisi, Irak Kürdistan Cephesi adı verilen bir siyasi liderlik kurmuştuk” dedi.
1992 yılında Kürdistan Parlamentosu kurulduğunda tüm partilerin katılımı ile bir seçim yasası hazırlandığını ancak içinde Hristiyan temsili olmadığı için buna bizzat itiraz ederek “1 Sayılı Kanun” olarak adlandırılan ek madde hazırladıklarını anlatan Yunadim Yusuf Kana, o süreci şöyle özetledi:
“8 Nisan 1992 tarihinde Pirmam'da bir toplantı yaptık. Başkan Mesud Barzani de hazırdı. Fuad Masum merhum Celal Talabani'yi toplantıda temsil ediyordu. Diğer tüm partilerin temsilcileri de toplantıdaydı. O toplantıda Hristiyan temsilinin kota olarak belirlenmesi konusunda talebimizi ilettik. Sayın Mesud Barzani talebi desteklediğini söyledi, diğerleri de kabul etti ve bu kararlaştırıldı. O zamanlar bilgisayar sistemi yoktu, eski seçim yasasının elle yeniden basılması gerekiyordu, her şeyin yeniden basılması 24 saat sürüyordu, bu yüzden Hristiyan temsilini içeren madde ‘Ek Kanun’ diye adlandırılıyordu. O dönem kuralları biz koyduk ve buna göre seçimler yaptık, kanun ve ekleri tek paket haline getirildi. Daha sonra seçimler yapıldı, Parlamento oluştuktan sonra yasa taslağı veya seçim içtüzüğü olarak hazırladığımız yasa, Süryani-Keldani toplumu için beş sandalye içeren ek ile birlikte yasalaştı.”
“Federal Mahkemeye sunulan taslak eksikti”
Kürdistan Parlamentosu Seçim Yasasına ilişkin Irak Federal Mahkemesi’ne sunulan taslağın “eksik olduğunu” ve mahkemenin de bu konuda “hatalı bir karara imza attığını” belirten Yusuf Kana, “Federal Mahkeme Başkanına yasanın tam metnini sunduğumda mahkemenin bundan haberi olmadığını söyledi. Hristiyanlar olarak hedef alındığımızı söylemiyorum ama mahkeme o ek yasayı görmeden karar verdi. Dolayısıyla hata oluştu, mahkeme başkanı konuyu anladı ve değerlendirip çözmeye çalışacağına söz verdi” değerlendirmesinde bulundu.
Konunun Kürdistan Demokrat Partisi ile Kürdistan Yurtseverler Birliği arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle Federal Mahkemeye taşındığını belirten Hristiyan lider, “Mağdur bir halk olarak biz ve partimiz Süryani Demokratik Hareketi üçüncü taraf olarak mahkemeye çıkmak istedik ancak mahkeme davaya bunu eklemeyi reddetti. Üçüncü taraf olarak katılmak yerine şikayette bulunmalıydık, bunun teknik bir hata olduğunu söylediler” diye konuştu.
Federal Mahkeme Başkanı'na mektup yazarak itirazda bulunduklarını kaydeden Yunadim Yusuf Kana, “KYB, Erbil'i kota sandalyelerin hepsini kendisine almakla suçluyor, öte yandan kararın toplulukların seçme ve seçilme hakkını elinden almaması için değiştirilmesini talep ediyoruz” dedi.
“Bu parlamentodan dışlanmamız anlamına geliyor”
Federal Mahkemenin kararın bağlayıcı olduğunu ve Anayasanın 94. maddesine göre değiştirilemeyeceğinin altını çizen Kana, “Ancak bu bizim talep veya şikayetimize dayanarak yeni bir karar vermeyeceği anlamına gelmiyor. Ne var ki mahkemenin konuyu seçimlerden sonra kurulacak parlamentoya bırakacağını düşünüyorum ki bu da yeni parlamentodan dışlanmamız, haklarımızın çiğnenmesi ve bir sonraki seçimlere kadar parlamentoda olamayacağımız anlamına geliyor” diye belirtti.
Yusuf Kana, Irak’taki seçimlerde de kota sisteminin uygulandığını hatırlatarak, “İster Bağdat'ta, ister Kürdistan Bölgesi'nde kendi kompozisyonları dışında kotadan yararlanan milletvekilleri hakkında konu tartışmaya gelince ‘hayır’ diyorlar, bu ayrımcılıktır. Eğer öyle değilse Anayasa'nın 48'inci maddesindeki pozitif ayrımcılık neden anayasaya aykırı diyorlar?” ifadelerini kullandı.
Mahkemenin Kürdistan Bölgesi’nin tek seçim bölgesinden dört bölgeye ayıran kararını da yanlış bulunduğunu dile getiren Hristiyan lider, “Hristiyanlar arasında birinin komünist, solcu veya KDP’li, KYB'lilerin olması çok normal. Ancak toplum olarak kota payımız korunmalı. Bundan sonra başka partiden bir Hristiyanın aday olursa ve eğer halkımız da onu seçerse biz de tebrik ederiz” dedi.
“Kendimizi dışlanmış hissediyoruz”
Irak’ta Hristiyanların içinde bulunduğu durumu “kötü” olarak nitelendiren Yusuf Kana, şunları kaydetti:
“Bağdat'ta yarım milyon Hristiyan vardı, şimdi 150 bin bile yok, nereye gittiler, neden gittiler? Adaleti ve barışı sağlayacak, geçimini sağlayacak, onurlarını koruyacak yasal bir otorite yoksa ne yapabilirler ki? Kendi evinizde görev ve haklarınız varken, siz misafir sayılmazsınız ama hayır, bazen misafir olduğunuzu hissediyoruz. Bu ülkeye zarar verir ve bu zulüm devam etmez. Tüm Iraklılara kendi halkı gibi davranan doğru bir yönetim olursa o zaman ülke istikrarlı olur. Aksi takdirde ulusal bir strateji olmazsa ve buna göre çalışmazsak Irak yok olur.
Bakın kaç tane askeri akademi tamamlandı, poliste, orduda, güvenlik, istihbarat kurumlarında Hristiyan yoktu, biz neden yabancıyız bu ülkede? Irak'ta binlerce insan şehit oldu, bizim durumumuz Irak'taki her toplumun durumuyla aynı, ancak bu uzun zulüm uzun sürmez. Kendimizi dışlanmış hissediyoruz. Federal Mahkeme'nin bizi üzen kararını suçlamıyorum, bu Erbil ile Süleymaniye arasındaki çekişmenin sonucuydu. Ama daha önce Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile hiçbir mazeret gösterilmeden kardinale verilen yetkiler geri alındı. Buna benzer durumlar Irak devletinin kuruluşundan bu yana devam ediyor.