TTB ve DTO’dan ortak çağrı: Dr. Gökalp serbest bırakılsın
Diyarbakır (Rûdaw) - Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi ve Diyarbakır Tabip Odası, TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp’ın serbest bırakılmasını istedi.
Dr. Gökalp’in tutuklu olarak yargılandığı davanın duruşması 10 Şubat Çarşamba günü yapılacak. Duruşma öncesi Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi ve Diyarbakır Tabip Odası ortak basın açıklaması yaptı.
Diyarbakır Tabip Odası’nda gerçekleştiren açıklamaya TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TTB İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten, TTB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Naki Bulut ile Diyarbakır, Batman ve Adana Tabip Odası başkanları katıldı.
Açıklamada, TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp bir soruşturma kapsamında aralarında sağlık çalışanlarının da olduğu 75 kişiyle birlikte 20 Kasım 2020 sabah saat 05.00’de evine yapılan baskınla gözaltına alındığı ve sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklandığı hatırlatıldı.
Ortak açıklamada, “Ülkemizde yol açtığı hastalık ve ölüm riskleriyle yıkıcı etkisi devam eden pandemi koşullarında ev ve işyeri adresi belli olan sağlık çalışanlarının ve meslektaşımızın hukuka uygun olarak Savcılığa çağrılıp ifadesi alınabilecekken; çok sayıda kolluk kuvveti ile evleri basılarak gözaltına alınmaları, bulaş riskinin olduğu koşullarda gözaltında tutulmaları ve tutuksuz yargılama esas olmasına rağmen ardından beşinin tutuklanması hukuk ve insan hakları açısından kabul edilemez” ifadelerine yer verildi.
“Dr. Şeyhmus Gökalp tanımadığını beyan ettiği “yalancı” tanığın ilk ifadelerinde yer almamasına rağmen TTB Merkez Konseyi üyesi olarak “savaş bir halk sağlığı sorunudur” dedikleri için yargılandıkları dönemde, sözkonusu tanığın ilk ifadelerinden üç yıl sonra “hiçbir somut delile” dayanmayan, sunulan resmi kurum belgeleri ile “yalan” olduğu kanıtlanan beyanların esas alınarak tutuklandığı ifade edilen açıklamada şunlar kaydedildi:
“Ülkemiz uzun dönemdir evrensel ilkeleri, Anayasa, yasa ve teamülleri yok sayan; bilimden, hakkaniyet duygusundan uzak bir anlayışla ve yurttaşların adalete olan güven duygusunu yok eden “hâkim” kararları ile yönetiliyor. Bu yaklaşım aynı zamanda liyakatsiz kadroların kifayetsizliği ile birleşince yüzbinlerce insanın bireysel mağduriyetinin yanı sıra ülkemiz açısından da telafisi güç bir tahribat biriktiriyor.
Dr. Şeymus Gökalp’in, iftiracı bir gizli tanığın kendisinin çalışmadığı bir hastane ile ilgili suçlamaları ve katılmadığı yasal ve meşru bir toplantı gerekçe gösterilerek tutuklanması işte böyle bir ülke ikliminin ürünüdür. 10 Şubat 2021 günü görülecek davada geçmiş dönem Merkez Konsey üyemiz olan ve halen TTB Yüksek Onur Kurulu üyeliğini başarıyla sürdüren meslektaşımız Dr. Şeymus Gökalp’in serbest bırakılacağına ve haksız-hukuksuz tutukluluğun sona erdirileceğine inanıyoruz.”
Açıklamada, “Nasıl ki yalan şikayetler, sahte grafiler, tahrif edilmiş tahliller hastaların hayatına mal olabilir ve kötü hekimlik uygulamalarıyla insan bedeni ölürse, diğerinde yani kötü ‘hakimlik’ ve bağımsız olmayan yargılamalarda ‘insanlık’ ölür” denildi.
“Hayatı boyunca “iyi hekimlik” değerleri ışığında ihtiyaç duyulan her alanda emek vermekten imtina etmeyen TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi Dr.Şeyhmus Gökalp’in devam eden haksız ve kanıtsız tutukluluğu ülkemiz adalet sisteminin kara lekesi, tarihin ironisidir” denilen açıklamada şu sözlere yer verildi:
“Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve #DrŞeyhmusGökalp Serbest bırakılsın çağrısını ülkemizin dört bir yanında dillendiren tabip odalarımızın mesajı açık ve nettir:
Herkes biliyor; Şeyhmus Gökalp’in tutuklanmasıyla, TTB’ye ve hekimlere gözdağı vermeye ve Sağlık Bakanlığı'nın pandemi sürecinde yaptığı vahim hataları ve sakladığı gerçekleri bütün yalınlığıyla ortaya koyan TTB yönetiminin cezalandırılmaya çalışıldığını...
Herkes biliyor; Şeyhmus Gökalp’in iyi hekimlik değerlerine sahip ve onurlu bir hekim olarak anti-demokratik, adaletsiz uygulamaların karşısında olduğunu, Herkes biliyor; Şeyhmus Gökalp’in suçsuzluğunu…
Herkes biliyor; iftiracı gizli tanık beyanları ile insanları tutuklamanın haksızlığını, hukuksuzluğunu, vicdansızlığını…”
Açıklamanın sorunda, “Herkesin ve hepimizin bildiği gerçekleri görerek, adaletin ulusal ve uluslararası hukuk normlarına uyacağına inanarak 10 Şubat 2021 günü Diyarbakır adliyesinde görülecek duruşmada meslektaşımızın serbest bırakılacağına inanıyoruz” ifadeleri kullanıldı.