Diyarbakır (Rûdaw) - Diyarbakır'da bulunan sivil toplum örgütleri, 74’üncü gününde cezaevlerinde süren açlık grevi eylemlerine dikkat çekerek, ihlallerin ortadan kaldırılması için Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumları ve ilgili tüm kurum ve kuruluşları göreve çağırdı.
Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası (DTO), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubeleri ile Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAYDER), 74'üncü gününde devam eden açlık grevleri eylemlerine ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Diyarbakır Barosu Adli Yardım Hizmet Binası'nda düzenlenen “Açlık Grevleri İzleme ve Takip Koordinasyon Deklerasyonu” başlıklı açıklamayı, katılımcılar adına Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu Başkanı Avukat Gizem Miran yaptı.
Avukat Gizem Miran, “Türkiyedeki hapishanelerde yaşanan insan hakları ihlallerinin sonlandırılması, ağırlaşan infaz koşullarının düzeltilmesi ve İmralı Hapishanesinde uzun zamandır sürdürülen ağır tecrit ve izolasyona son verilerek aileler ve avukatları ile görüşmelerin sağlanması talepli olarak cezaevlerindeki mahpuslar tarafından 27 Kasım 2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemine başladıkları kamuoyuna duyurulmuş ve bugün itibari ile eylem 107 Hapishaneye yayılarak 74. gününde devam etmektedir” dedi.
Türkiye Hapishanelerinde uzun süredir hak ihlalleri yaşandığını ve bu durumun sürekli hale geldiğini belirten Miran, “Özellikle pandemi bahane edilerek çıkarılan 7242 sayılı infaz kanunu değişikliği ile TMK kapsamındaki mahpuslar bakımından infaz koşulları ağırlaştırılmış ve aleyhlerine bir durum yaratılmıştır. Pandemi koşullarının eklenmesi ile birlikte ihlaller giderek artmıştır” ifadelerini kullandı..
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan mahpuslar için daha önce de açlık grevleri yapıldığını, bu grevlerin etkisi ile “tecritin” geçici olarak kaldırıldığını, ancak 7 Ağustos 2019 tarihinden beri görüş yasakları yeniden devreye girdiğini dile getiren Miran, şunları kaydetti:
“Bu durum BM Mandela Kuralarına, CPT tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na aykırıdır. Adalet Bakanlığı tarafından bir an önce yasal olmayan bu uygulamaya son verilmeli, gerek avukat gerekse aile görüşleri yaptırılmalıdır.
Bizler; hukukçular, insan hakları savunucuları ve sağlık örgütü temsilcileri olarak açlık grevi eylemine başvuran mahpusların başta sağlık hakkı olmak üzere, yaşam haklarının korunması için tüm yetkililerin gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz.
Siyasal iktidar, açlık grevcilerinin talebini süreç daha tehlikeli bir noktaya evrilmeden değerlendirmelidir. Bu gün itibariyle 313 açlık grevcisinin tek bir talebi vardır o da; mutlak tecridinin kaldırılması talebidir. Bu talebin yerine getirilme sorumluluğu ise yine siyasal iktidarındır. Taleplerin karşılanmayıp hapishanelerde devam eden süresiz- dönüşümlü açlık grevleriyle ilgili olarak, eylemci mahpusların sağlık ve yaşam hakkına yönelik ortaya çıkacak üzücü sonuçlarından da yine siyasal iktidar sorumlu olacaktır. Bu nedenle öncelikle Adalet Bakanlığının ve ilgili kurumların bir an önce hareket geçmesi gerekmektedir.
Ayrıca tüm hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine son verilerek, kişi onuruna yakışır muamele yapılması, mahpuslara yönelik işkence, kötü muamele ve insan onuruna aykırı davranış yasağı kapsamında muamelelerin ve diğer hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, hasta mahpusların tedavilerinin aksatılmadan yapılması, hastane sevkleri sonrası karantina koşullarının tecrit işkencesi uygulamasına dönüştürülmesinin önlenmesi hususunda Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumları ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar görevlerini yapmalıdır.”
Açlık grevi yapan mahpusların kaldıkları hapishanelerde düzenli sağlık kontrollerinin yapılması, protokollere uygun beslenme ihtiyaçlarının karşılanması, tıbbi bakımlarının yapılması gerektiğini dile getiren Gizem Miran, “Daha önceki açlık grevi süreçlerinde de tıbbi olarak yapılacaklar ceza infaz kurumlara iletilmiş olup bu prosedürlere uyulması sağlanmalıdır” dedi.
Avukat Gizem Miran, hak, hukuk ve sağlık örgütleri adına sayısı 107’ye ulaşan hapishanelerde süresiz ve dönüşümlü açlık grevi yapan mahpusların sağlıklarının tehlikeye girmemesi için Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumları hak ihlallerinin sonlandırılması ve tecridin kaldırılması için bir an önce adım atmaya davet ettiklerini söyledi.
Miran, “Açlık grevi sürecini yakından izlemek için oluşturduğumuz İzleme Koordinasyonu olarak merkezi ve yerel düzeyde gerekli girişimlerde bulunacak, bu durumu raporlayarak demokratik kamuoyunun oluşmasına katkı sunacağız” ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın