Ah şu Kürt partileri!

Güney Kürdistan’da bir süredir Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) bölgelerinde PKK’ye yakın bazı kurumlar yasaklandı. Olayın nereye varacağını kestirmek zor. Gerginlikten zevk alanlar var. Çatışmalara dönüşebileceği korkusu içinde olanlar var. Ama sağduyunun egemen olacağına inananlar da var.

 

Dönemin özelliği

 

Madem ki olayımızın merkezinde PKK var, hemen şunu söylemeliyim; PKK önceki konumunda değildir. Evet Doğu, Batı ve Güney, Kürdistan topraklarıdır. Ama PKK halen Kuzey’in bir partisidir. Uzun süredir Güney’e mahkum yaşıyor. Kuzey’de olması gereken kavgası, buraya kaymış. Aleyhte bir sonuç bu.

 

Değişen bölge ve uluslararası koşullar nedeniyle, sınırlarının ötesindeki Türk ordu operasyonları, önceki gibi tepki almıyor. Konu Güney Kürdistan olunca, geçen yılki referandumdan beri Ankara-Tahran (+Bağdat) operasyonel uyumu vardır.

 

Güney yönetimi ve partileri, Türk ve İran saldırılarına karşı çaresizler gibi. İran roket faciası canlıdır. Referandumdan beridir gelişmeler Kürtlerin istemlerine karşı. Umud darbe aldı. Gelecek endişesi var. Partiler birbirinden uzaklaştı. Umudu yeşertmek, kayıbı gidermek dönemin şiarı olmalı.

 

Gidişatı doğru ölçemeyen, beladan kurtulamaz

 

PKK, Güney partilerinin inisiyatifini, hiç olmasa Güney Hükümeti’nin inisiyatifini kabul etmeliydi. Ama nafile! Güney partileri çelişkisinde taraf oldu. Referandumdaki tutumu unutulmuş değil.

 

Referandum demokrasinin ABC’sidir, devlet demek değildir. Devlet pek çok siyasal koşulla bağlantılı bir olay. Ama toplumlar ne zaman isterlerse, kimseden izin almadan referanduma gidebilirler.

 

Siz ne yaptınız? Onur duyulacak olayı, kişiyle özdeşleştirerek suç gibi gösterdiniz. Milyonlarca Kürt, referandumu istedik, sonuçları ne olursa olsun. İnsan, halkının en meşru irade beyanına nasıl karşı olabilir?

 

Referandumun iki düşmanı vardı; Tahran ve Ankara. Bu durumda Kürtlerden olaya düşmanlık yapanı nasıl isimlendireceğiz? İç düşmanlık gözü ne kadar da kör etmiş!

 

Eleştiri mi? Olmalı. Olayın rejisörleri, adımın büyüklüğünü kavrayamadılar. Ama eleştiri ayrı, düşmanlık ayrıdır. Biri saygıyı, diğeri kötü nitelemeyi hak eder.

 

“Mam Celal geleneği”

 

Ankara; “Onları sorunlarıyla Güney’e sıkıştırdım” diyor. Sıradakini biliyoruz. “Düşmanına güç getiremedin mi, aile bireylerini döv.” Anlamı; Kürt partilerinin her kavgasının tek yararlanı var: Ankara ve Tahran.

 

Madem konu YNK-PKK gerginliği, Haziran 2000 savaşının ağrılarını es geçemeyiz. YNK, 1992 KDP-PKK Savaşının yıkımından kurtarmıştı PKK’yi. Sonra onların çatışması geldi. Yüzlerce Kürt genci hayatını kaybetti. Bir görüşmecisinden Mam Celal’ın şu sözleri: “Sizi kurtardım, şimdi beni vuruyorsunuz.”

 

Ağızda “Mam Celal geleneği” var. Ne kasdediliyor? Ulusal kardeşlik himayesi mi? Mam Celal yaşasaydı, referanduma düşmanlık yapar mıydı hiç?

 

Nedenler mi?

 

PKK yükünden dolayı YNK Türkiye’den yararlanamıyor. Ankara bürosu kapalı. Türkiye-Süleymaniye hattında uçaklar durmuş. Yasaklı İran, Türkiye pazarının yerini tutamaz ve Kerkük petrolü Türkiye’ye akıyor.

 

YNK’li Irak Devlet Başkanı ve çoktandır Bağdat’ta PKK meselesi masada. Arap yapsa etkisi olamaz ama Kürt etkili olur. PKK’nin elindeki iki MİT’çi daha bırakılmış değil. YNK’nin aynı anda Ankara ve PKK’yi idare etmesi büyük ustalık ister.

 

Şu da var; Güney’de gidişata yön veren PKK-YNK ya da PKK-KDP çelişkisi değil, YNK-KDP çelişkisidir. Nasıl mı? Evet, Tahran hep YNK’nin arkasında. YNK’nin devlet başkanı da var, yine de KDP’nin yanında YNK cüce. Seçim sonuçları ortada. Tahran, Kürtlerin birliğini bozabilir, ama YNK ile Güney’i yönetemez. Güney’de baş aktör, KDP’dir. Koşullar değişti, PKK yükü rekabetteki YNK’yi zorluyor.

 

Ne olabilir ki?

 

Olay; Güney’i evi gibi gören, istihbarat sıkıntısı çekmeyen Ankara’yla bağlantılı. YNK’den ne kadar isteyecek? YNK nereye kadar istemleri yerine getirecek?

 

KDP ile bağlantılı. İhtiyat mı yoksa fırsat bu fırsat deyip tahrik mi?

 

Tahran ile bağlantılı. PYD-ABD ilişkileri derinleşirse, Tahran YNK’yi neden PKK’nin üstüne salmasın? Şengal de denklemin içinde. Olay, Tahran için bir tanrı vergisi.

 

ABD ile bağlantılı. Ankara Rojava’dan dolayı Washington’un üzerine ne kadar giderse, o her defasında kolay yolu tutuyor, PKK’den kurban sunuyor. Ben olsam, ABD kararları üzerinde kafamı iyice yorarım.

 

Ama asıl YNK ve PKK’ye bağlı. Tarihten ders mi çıkarırlar, yoksa gelenekselleşen ucuz yolu mu tutarlar?

 

İyisine umutluyum

 

Kürt hareketinin zorlukları ve sorunları tarifi gerektirmiyor. Dönemin özellikleri var. Hakkını vererek hazırlanmak gerekir. Birinci şartı, iç barış ve işbirliğidir.

 

Kürt partileri Kürdistan gerçeğinin, kan ve emek ürünleridirler, ama tarihimiz de onların ürünü. Ayrıca herbiri artık yarı devlet ve ordular. Örgütsüz gelecek olamaz. Eksiklikleri, yanlışları, suçları mı? Yığınla. Yine de meşru olgulardır. Referandumda YNK’nin tutumunu ihanetle görenlerdenim. Yine de bu onun Kürt realitesinin bir ürünü olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.

 

Sadece kişi olarak değil, partiler de birbirine o gözle bakmalıdırlar, özellikle bu zor dönemde. Zira planlı bir şekilde yılgınlık ve fitne körükleniyor. Çok tehlikeli bir tuzak. Birbirimize muhtacız. Birbirimizin zararını değil, yararını istemeliyiz. İki Kürt partisinin kavgası, üçüncü bir Kürt partisine yarar sağlamaz.

 

Koşullar ne kadar ağır olursa olsun, Ankara ve Tahran’ın endişelerine endeksli siyaset, Kürt siyaseti olamaz. Gerçek tersidir. Çünkü iki ülkenin de siyaseti, Kürt düşmanlığı üzerinde biçimlenmiştir.

İnternet dönemidir. Kürt parti yöneticilerinin her adımını izleme olanağımız var. Yarın utandıracak söz ve eylemin sahibi olmayın. Fesatçılık, tahrikçilik bırakalım yurtseverliği, insanlıkla bağdaşmaz. Kötü, niyet insanı düşmanının tuzağına iter.

 

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)