İranlı temsilci: ABD’nin boş edebiyatı Kürdistan’la ilişkilerimizi etkilemez

İran’ın Erbil Başkonsolosu Murtaza Abadi, 2018 yılında Erbil ve Süleymaniye temsilcilikleri aracılığıyla yarım milyon Kürdistan Bölgesi vatandaşına vize verdiklerini söyledi. Abadi, bu yıl vize harç parası alınmadığı için başvuruların arttığını ve yıl boyunca 800 bin kişiye vize verilmesini beklediklerini söyledi.  

 

Erbil-Tahran ilişkilerine değinen Abadi, iki taraf arasındaki ekonomik ilişkilerin canlı olduğunu vurguladı. Abadi İran ile Kürdistan Bölgesi arasında yıllık ortalama 4 milyar dolar olan ticaret hacminin bu yıl 5 milyara çıkarmayı hedeflediklerini ifade etti.

 

Murtaza Abadi e-mail üzerinden Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.

 

İran ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ticaret hacmi ne kadardır? Önümüzdeki yıl için tahmininiz nedir?

 

İran İslam Cumhuriyeti ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ticari ilişkilerin geçmişi 1991 yılına dayanıyor. O zamandan bu yana da sürekli bir gelişim içerisinde olmuştur. Karşılıklı çıkarların gözönünde bulundurulması temelinde iki taraf arasındaki ticaret hacmi geçtiğimiz yıl 4 milyar doları buldu, bu yıl da bu miktarı 5 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Elbette Kürdistan Bölgesi’nden İran’a ihrac oranının az olması bu ticari ilişkinin zayıf yanı oluyor. Bu eksikliğin giderilmesi için de barış ve kardeşlik ortamımızdan yararlanmalıyız. Kürdistan Bölgesi coğrafik konumu nedeniyle İran’ın batısı ve kuzey bastısının ihtiyaçlarını diğer ülkeler üzerinden karşılayabilir. Bu durumda bazı ürünlerin tüketici üzerindeki ücreti de daha az olur ve ticarete katılan taraflar da kazanmış olur.

 

ABD birkaç defa İran ile ticareti kesmeleri konusunda Kürdistan Bölgesi yönetimine uyarıda bulundu. Bu konuda bilginiz var mı, Kürdistan Bölgesi yönetimi bu uyarıları dinledi mi?

 

Irak Kürdistan Bölgesi halkı ve yöneticilerinin İran İslam Cumhuriyeti ile ilişkileri ABD’nin Saddam’ı desteklediği o zorlu dönemlere denk geliyor. Onlar Kürtlere karşı uygulanan Enfal katliamı ve kimyasal saldırıya seyirci kaldı. Bizim ilişkimiz ise karşılıklı saygı, kardeşlik ve karşılıklı çıkarlara dayanıyor. ABD’nin süresi geçmiş boş edebiyatı bizim ilişkilerimizi etkilemez. Bununla birlikte, Kürdistan Bölgesi yönetimi, “üçüncü bir tarafın komşularımızla ilişkilerimizi düzenlememize karışamaz” şeklinde açıklama yapmıştı. Ayrıca ABD’liler hala Avrupalıların sömürgecilik dönemi politikalarına göre hareket ediyor ve oysa bu dönemin dünyada çoktan sona erdiği gerçeğini görmüyorlar.

 

Kürdistan Bölgesi butür konularda Irak’ın dış politikasına göre davranıyor. Siz Irak’ın İran’a karşı tutumundan razı mısınız?

 

İran İslam Cumhuriyeti’nin tekfirci IŞİD ile savaştığı dönemde Irak halkına, hükümetine ve yine Peşmerge Güçlerine desteği, taraflar arasındaki safların sıklaşmasına neden olmuştur. Dolayısıyla Irak halkı ve hükümetinin İran halkı ve hükümetine yaklaşımının karşılıklı çıkarlar, saygı ve iyi komşuluk ilkelerine dayanması gayet doğaldır. Her iki tarafın birbirine karşı kararları da bu temeldedir. Her iki taraf arasındaki ilişkiler, bunun içerisinde Kürdistan Bölgesi ile olan ilişkiler de yüksek menfaatler çerçevesinde tariff ediliyor, ambargoya konu olan petrol ihracatı konusu da bu yüksek menfaatlerin küçük bir parçası. 

 

ABD’nin İran’a uyguladığı ambargo İran ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ticareti ne düzeyde etkiliyor?

 

ABD’nin İran’a uyguladığı zalimce yaptırımlar, ki başından itibaren medya üzerinden saldırıyı da kapsıyordu, başlangıçta İran İslam Cuhumriyeti’ni çok iyi tanımayan bazı tüccarları etkiledi. Öte yandan İran’da ihtiyaç duyulan bazı ürünlerin ithalatında yaşanan sıkıntı bu ürünlerin fiyatında değişime neden oldu. Fakat bir süre sonra durumun kontrol altına alınmasıyla komşularla ticari ilişkiler normal rayına oturdu.

 

ABD’nin cezaları aynı zamanda dışarıdan alınan ilaç ve İran’daki sel mağdurlarına yurt dışından gönderilen yardım paralarını da etkiledi. İkici adımda psikolojik savaş ile her iki taraf arasındaki ticari ilişkileri soğutmaya çalıştılar. Fakat gerek her iki tarafın birbirine ihtiyacı ve gerekse de tarafların birbirine olan ihtiyacı, bu saldırıların etkisini azalttı.

 

Kürdistan Bölgesi’nin İran ile 7 sınır kapısı bulunuyor. Bu kapılardan bazıları resmi gümrük kapıları değil. Sözkonusu kapıların resmiyet kazanması çalışmaları ne aşamada?

 

İki taraf arasında 7 kapının bulunması ortak sınırda yaşayan halk için çok önemli bir sermaye kaynağıdır. Her iki taraf da bu sınır kapılarındaki kapasiyeti arttırma konusunda bir çaba içerisinde. İran Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani’nin Irak’a ziyaretinde gündem maddelerinden biri de bu kapılardaki kapasitenin arttırılması konusu olmuştur. Daha sonra Bağdat’tan bir heyet bu kapılarda incelemelerde bulunmak üzere Süleymaniye’de temaslarda bulunmuştur. Umarım yakın zamanda bu heyet sözkonusu kapılar hakkında olumlu sonuçlar açıklar.

 

Sınır bölgelerinde “Özgür Pazar” oluşturma her iki tafar arasındaki görüşmelerin birçoğunda gündeme geliyor. Bu konuda şimdiye kadar neden ortak bir çalışma olmadı?

 

Özgür Pazar konusunda ortak bir tanımın olmaması, bu pazarların yer ve fizibilitesi hakkında ayrıntıların netleşmemesi, ekonomik sıkıntılar ve IŞİD savaşı, bu konuda ortak bir kararın alınmasını da geciktirmiştir. İran hükümeti daha çok sınır bölgelerinde ortak sanayi bölgelerinin kurulmasını destekliyor. Kürdistan Bölgesi’nde yeni hükümet kabinesinin kurulmasından sonra bu konunun da hükümet programına alınması muhtemeldir.

 

İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri geçmişten beri sürekli Kürdistan Bölgesi ile aralarındaki ortak tarih, kültür ve değerlere atıfta bulunuyor. Fakat bu tarihi ilişkiler ekonomik ilişkilere yeterince yansımış gibi görünmüyor. Mesele Kürdistan Bölgesi’nin Türkiye ile olan ticari ilişkileri İran’la olan ticari ilişkilerinden daha kapsamlı. Bunun için ne diyeceksiniz?

 

Bu konuya dikkat çekmeniz önemli. Tarihsel ve kültürel ortaklıkların diğer ilişkilere yansıması beklenen bir durumdur. Dolayısıyla biz de mevcut durumu eleştiriyoruz. Çünkü tarihi ve kültürel ilişkilerin zenginliği ekonomik ilişkilere istenen düzeyde yansımıyor ve bu konuda geçerli bir gerekçe de bulunmuyor. Bu konuda sorumluluk iki tarafın yöneticilerine kalıyor.

 

İbrahim Halil Sınır Kapısı (Habur Sınır Kapısı) Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi ile tek ortak kapısı ve Türkiye’den ithalatın büyük çoğunluğu bu kapı üzerinden Irak’ın geneline ulaştırılıyor. İran’dan ithal edilen ürünler de İran ve Kürdistan Bölgesi ile sınırlı kalıyor. İran’ın Irak’la olan kapıları belirtilen bu ticaret hacmi içerisinde yer almıyor. Bence İran ve Kürdistan Bölgesi karşılıklı ticari ilişkileri gelişitirmek ve tarafların ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra ortak üretime de yoğunlaşmalı. Çünkü karşılıklı gelişen ilişkiler bizi bu konuya yoğunlaşmaya sevkediyor. Böylece ticari ilişkilerimizin de tarihi ve kültürl ilişkilerimiz gibi derinleşmesi ve zenginleşmesi beklenebilir.

 

Kürdistanlı tüccarlar sürekli İran’dan getirilen ürünlerin kalitesini eleştiriyor ve Türkiye’den getirilen ürünlerle karşılaştırıyor. Siz bu şikayetleri hiç İranlı üreticilere aktardınız mı?

 

Önceki soruda söylediğim gibi, Türkiye’den ithal edilen ürünler Irak’ın geneliyle alakalı. 4 milyar dolarlık ticaret hacminden bahsediyoruz. Ve elbetteki ithal edilen ürünlerin içerisinde kalitesi tartışılır ürünler de olabilir. Üreticiler daha çok karşılıklı ticaretin sürmesi konusuna daha fazla ağırlık veriyor. Bununla birlikte her iki tarafta da kalite kontrol merkezlerinin butür ürünlerin ticaretine izin vermemesi gerekiyor.

 

Her yıl çok sayıda Kürdistan Bölgesi vatandaşı seyahat için İran’ı tercih ediyor. Son dönemde İran, Kürdistan Bölgesi vatandaşlarından vize parası almayacağını açıkladı. Bu karar turist sayısında bir artışı getirir mi?

 

Kürdistan Bölgesi ve Irak’tan İran’a çok sayıda turistin gelmesi, taraflar arasındaki ortak yönlerin fazla olması ile tariff edilebilir. İran’daki doğal güzellikler, kültürel miras, ticaret imkanı, sağlık imkanı ve bir zamanlar İran’da mülteci olarak yaşayanların anıları da bu sayının kabarık olmasına neden oluyor. İran İslam Cumhuriyeti geride kalan yedi yıl boyunca sürekli karşılıklı vize ücretlerinin kaldırılmasını tale petti. Ancak Bağdat altyapının uygun olmadığını göstererek buna yanaşmadı. Daha sonra karşılıklı vize ücretlerinin karşılanması, Kürdistan Bölgesi vatandaşlarının İran’a seyahat konusuna daha fazla rağbet göstermesine neden oldu. Geçen yıl Erbil ve Süleymaniye temsilciliklerimiz 500 bin Kürdistan Bölgesi vatandaşına vize verdi. Bu kolaylığın ardından günde ortalama 2 bin 500 kişiye vize veriliyor. Dolayısıyla yıl sonuna kadar yaklaşık 800 bin Kürdistan Bölgesi vatandaşına İran’a seyahat etmeleri için vize verilmesini bekliyoruz.